Yazarı Olmayan Makaleler

Yazarı Olmayan Makaleler

Ayakları tökezledi artık gidiyorlar

İyi akşamlar sevgili izleyiciler, dün akşam tamamen benden kaynaklanan küçük bir sağlık sorunu nedeniyle ekrana çıkamadım. Önemli bir şey değil. Boğazıma bir şey kaçtı, müthiş bir gıcık ve öksürük nöbeti tuttu. Yayın saati aksadı. Tabii bu benim de başıma ilk kez gelen bir şey sanıyorum kanalın da başına hiç böyle bir şey gelmemişti. Sonuçta düzgün bir açıklama da yapılamadı. Ne diyeyim, hepinizden özür dilerim. Demek bir daha yayından önce ağzıma biri getirdi de ayıp olmasın diye fındık fıstık atmayacağım. Bu arada artık her akşam saat tam 20.00’de karşınızda olacağım. Tekrarı ise gece onikiyi çeyrek geçe.

Evet gelelim AKP içindeki fırtınaya. Cemaat ile dershane kavgası, ama sadece dershane kavgası, şimdilik dondurulmuş gibi görünüyor. Çünkü bakanlar kurulu pazartesi toplantısında dershaneler konusunu biraz öteledi. Tamam yeni yasa çıkacak yni dershaneler yine kapanacak ama en azından bu ocak ayında durdurulacağı açıklanan dershane kayıtları devam edecek.

Cemaatin ağır toplarından Hüseyin Gülerce “dualarımız tuttu” demiş bu karar için. Acaba tutan dualar mı, yoksa kimi el altından kimi açıkça ortaya dökülen kirli çamaşırlardan iktidarın paniklemesi mi orasını bilemem.

Yazının Devamı

Muhalif medyanın penguen Kanallarından ne farkı kaldı?

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün yeni yayın saatimizde karşınızdayım. Artık hafta içi hergün Ümit Zileli ile Ana Haber’den hemen sonra başlayacak günün yorumu. Zamanımız biraz daha kısa olacak. Bazı izleyiciler, sağ olsunlar “çok kısa kesiyorsun, keşke daha fazla konuşsan” diyorlar ama inanın lafın uzunu değil kısa öz ve vurucu olanı daha iyi. Önemli olan uzun konuşmak değil, bir şeyler söyleyebilmek, bir tavır koyabilmek. Kısaldı dediysem de çok kısa değil elbette. Ama günü yorumlayacak önemli olaylarını irdeleyecek kadar zamanımız var elbette.

Bunun dışında bir de küçük sürprizimiz var. Hani bazı sabahlar ya da özel günlerde Halil Nebiler’le karşınıza geliyoruz ve sizlerle sohbet ediyoruz ya, işte onu hafta içi bir gece sürekli yapacağız. Günün ya da haftanın konularını alıp Halil Nebiler’le birlikte enine boyuna konuşacağız. İşte o program yaklaşık iki saat sürecek. Vakit bol bol yani. Son anda bir değişiklik olmazsa bu programı Cuma günleri saat 20.00-22.00 arası yapmayı planlıyoruz. İlk program bu hafta, şimdiden notunuzu alın ve bir yere söz vermeyin derim.

Reklamları geçelim, geçtiğimiz haftaya damgasını vuran olay biliyorsunuz AKP ile cemaatin kapışmasıydı. Sizlere anlattığım gibi tahminlerin de ötesinde kavga iyice kızıştı. Artık bunun geri dönüşü yok. Özellikle AKP tarafı öyle sözler söylüyor cemaati öyle ağır hakaretlerle topa tutuyor ki, zaten nasıl bir gergi dönüş yapabilirler onu da anlamak mümkün değil.

Yazının Devamı

2004 yılında MGK'da kimlerin imzası var?

İyi akşamlar sevgili izleyiciler;dün akşam bir kazaya uradık. Ulusal kanalın vericilerinde beklenmedik ve çok ciddi bir arıza oluştu. Teknik ekipteki arkadaşlar müthiş bir özveriyle çalışarak arızayı gidermeyi başardılar ama, olan bizim günün yorumuna oldu. Bir günlük ara vermiş olduk. Ne yapalım, hayatta bunlar da var tabii.

Sevgili izleyiciler; Size bir iki gündür size ne diyordum, "dershane kavgası bahaneden ibarettir, asıl sorun devletin yönetimini paylaşmak, daha doğrusu bunan sonra devletin yönetimini kimin elinde tutacağının kimin egemen olacağının belirlenmesidir" diyordum

Ve sonra da ne diyordum, "bu seferki kavga öyle 'biz etle tırnak gibiyiz, biz kardeşiz, aynı kıbleye secde ediyoruz, aman birbirimize düşüp de iktidardan olmayalım' çağrılarıyla da bitmeyecektir, bu iş daha da büyüyecek hatta çirkinleşerek büyüyecek ve kırılma yaşanacaktır."

Yazının Devamı

AKP cemaat kavgasında ok yaydan çıktı geri dönüşü yok

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; Türkiye’nin gündeminde, daha doğrusu AKP ve yandaşlarının gündeminde yine birinci sırada dershaneler var. Konu açıkçası beni çok yakından ilgilendirmiyor. Zamanında eğitim sisteminin sakatlığı üzerine pek çok yazı yazmış, bu konuda çalışmalara katılmış, panellerde konuşmuş biri olarak sorunun dershaneler olmadığını, eğitim sisteminin bu şekilde olduğu sürece hiçbir şeyin çözülemeyeceğini söylemiştim.

Aslına bakarsanız zaten tartışma da eğitim sistemi üzerine değil. İlk bakışta bir rant kavgası gibi görünse de sorun daha derinlerde. Ülke yönetiminde pay sahibi olmak egemenliği tek elde toplamak veya duruma hakim olmak amacıyla sürdürülen bir kavga var.

Bugün sizlere daha önce konuştuğumuz konuları daha derli toplu anlatmak ve konunun zihinlerde daha net biçimde algılanmasını sağlamak için bazı saptamalarda bulunmak istiyorum.

Yazının Devamı

AKP-Cemaat kavgası medyada nasıl yer alıyor?

iyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün Meclis'te grup günüydü biliyorsunuz. Grup günü lafı da garip oldu, sanki kadınların günü gibi, hani kadınlar her hafta bir evde toplanırlar ya, ona benzedi bu tanımlama. Neyse liderler peşi sıra kendi gruplarında konuşuyorlar, televizyonlar da bunları yayınlıyor. Aslında yayınlıyor dediğime bakmayın, Başbakan Erdoğan'ın konuşması kesintisiz yayınlanıyor.

Kolay değil, Başbakan konuşuyor, herhangi bir tv kanalı haddine mi düşmüş ki başbakan'ın konuşmasını kessin.

Diğer liderler için durum aynı değil. Örneğin BDP grubu neredeyse hiçbir tv kanalı tarafından anında yayınlanmıyor. Sonraki haberlerde bölüm veriliyor.

Yazının Devamı

AKP’nin de Cemaati bitirme planı varmış

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; yeni haftaya başlıyoruz yine. Hafta sonu yazdan kalma günler yaşadık ama bu sabahtan itibaren kışın ağır ve kasvetli havası tüm yurtta kendini hissettirmeye başladı. Eee sonuçta kış aylarındayız, yine de ara sıra yaz gibi günler yaşamak insana keyif veriyor.

Tabii siyasi ve sosyal hayatımız hep kasvetli, hep gri tonlarda. Gerginlik, stres, çözümsüzlük, karşılıklı laf yetiştirmeler, zamlar, gaz bombaları, dayaklar, tutuklamalar, kelepçelemeler, dava açmalar, hakaretler, itibarsızlaştırma eylemleri hayatımızın üzerinde gezen kara bulutlar.

İktidar sanki gül bahçesinde gibi her şeyi pespembe göstermeye çalışıyor ama belli ki dikiş tutmuyor, kendi içinde çatıştığı gibi yandaşlarıyla da kapıştı, dış politikamız da hergün daha bir faciaya doğru hızla gidiyor.

Yazının Devamı

Adaylığımı açıklıyorum

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; dünkü sohbetimizde hükümetle cemaat arasında patlak veren dershaneler kavgasının nerelere ulaşabileceğini bugünkü sohbetimizde ele alacağımı söylemiştim. Çünkü cemaatle hükümet arasındaki ilk ters düşme değil bu dershaneler olayı, daha önce de bazı konularda karşı karşıya geldiler, ancak her seferinde çevrenin de etkisiyle "biz etle tırnak gibiyiz" açıklamaları karşılıklı olarak yapıldı ve bir orta yol bulundu.

Ancak bu kez farklı bir durum olduğunu hissediyorum. Bu nedenle dün size "üzerinden bir 24 saat geçsin de öyle bakalım" demiştim. Evet aradan 24 saat geçti. Tartışma daha da alevlendi ve kızıştı. Bugün bu konuyu enine boyuna ele almak istiyorum.

Bugün yine dünden devamla adaylık sürecimle ilgili bir bilgi daha vermek istiyorum. 30 kasım cumartesi günü meydana çıkacağımı söylemiştim. Ama neresi olduğu belli değildi. Bugün belli oldu. Beşiktaş'taki iskele meydanında, Barbaros Hayrettin Paşa anıtının önünde olacağım, bunun da ayrıntılarını birazdan anlatacağım.

Yazının Devamı

İri Türkiye de neyin nesi?

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün konu sıkıntımız yok, gündem dolu maşallah. Özellikle iktidar partisi içinde ve çevresinde dönen tartışmalar dün geceden beri iyice yoğunlaştı. AKP içinde de ciddi sıkıntılar var. Milletvekillerinden İdris Bal parti politikalarına ters düştüğü için disipline sevkedildi. Artık ne olur bilemem. Bugün istifa söylentileri çıkmıştı ama ben sizin karşınıza gelinceye kadar bu konuda bir haber yoktu. Bakalım..

Ama ben bugün Bülent Arınç’tan başlamak istiyorum. Gerçekten Arınç için üzülüyorum. Çünkü anlamıyorum kendisini, eskisi gibi dikkatli mi değil, konuşulanları anlamıyor ve ters mi yorumluyor yoksa bunları kasıtlı mı yapıyor, partiden gitme sürecini hızlandırıp başka bir oluşum içinde mi yer almaya zorluyor kendini.

Bakın dershaneler konusu son günlerin en önemli konusu biliyorsunuz. Cemaat iktidarla neredeyse bütün köprülerini attı ya da atmak üzere. Böyle bir ortamda, bakanlar kurulu toplantısı bittikten sonra hükümet adına açıklamalar yapmak üzere Arınç gazetecilerin önüne çıktı.

Yazının Devamı

Osmanlı ve Cumhuriyet arasındaki fark

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün düne göre daha sakin geçti. Çünkü başbakan bugün sadece sabah saatlerinde sanayi ile ilgili bir toplantıda konuştu. "Açılımda yalnız kaldık, bize destek" dedi. Nasıl yalnızlıksa bu? Cümle medya, iş dünyası, yandaşlar yalakalar sanki bayram var gibi çoşmuş durumda, daha ne yalnızlığı anlamak mümkün değil.

Asıl bu akşam bir tv kanalında konuşacakmış. Karşısında elbette yine seçmece gazeteciler olacak. Yayını yapacak tv kanalı tam sayfa ilanlar vermiş. Gazeteciler soracakmış Başbakan'dan her şeyi yanıtlayacakmış.

Gazeteciler ne soracaklar merak ediyorum. Çünkü bu soru sorma işi çok farklı. Hele başbakan söz konusu olunca daha da farklı. Çünkü Başbakan'ın gazetecileri aslında soru sormuyorlar, önce Başbakan'ı övüyorlar sonra da başbakan ne anlatmak istiyorsa onu güya soru haline getirip iletiyorlar.

Yazının Devamı

Cemaat gücünü nereden alıyor?

İyi akşamlar sevgili izleyiciler. Benim babam 86 yaşında. Artık eskisi gibi rahat hareket edemiyor, ama beyni çok şükür pırıl pırıl. Gazeteler hergün okunur, tv'ler izlenir, günün kitapları mutlaka bulunur bulunamazsa bana ısmarlanır. Annem de 80'ini geçti. O da çok sağlıklı şükürler olsun. Evi bütün işlerini gördüğü gibi vallahi inanmayacaksınız ama hala araba kullanıyor, babamı sık sık arabayla geziye bile çıkarıyor.

Şimdi diyeceksiniz ki, "bugünkü sohbete nereden aklına geldi de annenden babandan başladın." Babamın kulakları biraz ağır işitiyor bu nedenle telefonla konuşamıyoruz, çünkü ben onu duyuyorum ama o beni duymuyor, annem iyi, bir şey konuşulacaksa onunla konuşuyorum o aktarıyor babama. Ama geçen gün telefonu almış eline bana "Ben seni duymuyorum ama sen beni duyuyorsun nasıl olsa, şimdi beni iyi dinle" dedi ve bir an susup benden ses bekledi. Ben elbette "Tamam babacığım dinliyorum" dedim ama o duymadı ve sonra başladı; "Bak evladım ben seni böyle yetiştirmedim. Bugünkü konuşman yine çok güzeldi, ama o ulan kelimesini kullanman çok canımı sıktı, sen nasıl olur da halkın önüne çıkıp ulan dersin, bir daha duymak istemiyorum."

Ben tabii "babacığım vallahi ulan demedim nereden çıkardın" falan diyorum ama o beni duymuyor, zaten telefonu anneme vermiş "Bak bakalım ne diyor?" diye soruyor.

Yazının Devamı

Erdoğan şimdi de Kürtleri bölüyor

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; yeni bir hafta yeni bir umut diyelim. Geçen haftanın en önemli olayı Başbakan’ın Diyarbakır çıkarmasıydı. Barzanili, İbrahim Tatlıses’li, Şivan Perver’li toplu açılışlar, toplu nikahlar televizyonlardan canlı olarak yayınlandı. İlginç bir gündü.

Tarihi miydi? Evet. Olayları anlatırken bu tür tanımlamaları pek sevmem. Çünkü bu tanımlamalar neredeyse her şey için kullanıldı. Medyamıza göre her şey tarihi zaten. Bir de şu kritik sözü var. Hemen her MGK toplantısından önce anlı şanlı medyamız “kritik MGK” başlıkları atar. Sonra bir zirve mi olacak, tanım yapışır “kritik zirve.” Medyada genel olarak kalite düştüğü, eğitimsiz, kültürsüz ve bilgisiz insanlar hep işbaşına geçirildiği için her olayda “kritik” tanımını yapıştıranlarla doldu ortalık.

Örneğin penguen kanallarının çoğu Diyarbakır buluşmasını “tarihi” olduğu gibi “kritik” başlıklarıyla da duyurdu. Şöyle diyordu bu kanallardan birinin balığında “Diyarbakır’daki kritik buluşmaya bir gün kaldı.”

Yazının Devamı

AKP ile Cemaat neden çatışıyor

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; Bugün gündemin en önemli konularının başında hükümetin dershaneleri kapatmak için başlattığı hamle ile özellikle Gülen cemaatinin buna karşı şiddetli tepkisi geliyor. İktidarın en önemli dayanaklarından biri olan Gülen cemaati ile aranın bozulduğu, bu ilginç savaşta kimin ne kadar öne geçeceği daha doğrusu kimin galip geleceği herkesin merakı.

Tabii hakim inanış iktidarla cemaatin çıkar birliği olduğu ve bu nenle ikisinin biraz tartışsa bile asla ayrılmayacakları yönünde. Ancak bu kez bu ne kadar gerçeği yansıtıyor. Bu akşam biraz bunun üzerinde durmak istiyorum sizlerle.

Günün önemli gelişmelerinden biri Bülent Arınç'ın "siyaseti bırakıyorum "şeklinde anlaşılacak sözlerinin yankıları. Bu konuda da söylemek istediklerim var.

Yazının Devamı

Jandarma kurşun sıkana değil halka karşı önlem alıyor

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün çalışırken çok not almışım. O kadar çok konu var ki. Bu nedenle biraz konudan konuya atlayarak ve birbirinden farklı ama sonuçta çoğu aynı kapıya çıkan gelişmeler üzerinde kısa kısa durmak istiyorum.

Öncelikle dün söylediğim konu hala aklımda takılı duruyor. Başbakan Bülent Arınç’ı fırçalarken “aman” demişti “içimize nifak sokmayın.” Sonra da bugüne kadar hiç duymadığımız bir kelimeyi siyasi literatüre sokmuştu “Düşmanları sevindirmeyelim.”

Düşman. Nasıl bir tanımdır bu? Düşman demek; Savaş. Ölüm. Öldürmek. Ölmek demek.

Yazının Devamı

Türkiye’nin nasıl bölüneceği yıllar önce planlanmıştı

İyi akşamlar sevgili izleyiciler. Dün akşam sizlerle sohbet ederken Tayyip Erdoğan’ın kendi grubunda yaptığı konuşmadaki bir cümlesi her nasılsa dikkatimden kaçmıştı. Yayından sonra fark ettim ve dile getiremediğime çok üzüldüm.

Bugün gazeteleri görünce de çok hayret ettim. Çünkü yandaş gazeteler sanki çok matah bir lafmış gibi o sözleri manşet yapmışlardı. Diğer gazetelerde ise o cümle başlıklarda vardı ama ne gariptir kimse eleştirmemiş bile.

Erdoğan dünkü konuşmasında Bülent Arınç’ın son çıkışına isim vermeden eleştiride bulunurken sorunun kendi içlerinde çözülmesi gerektiğini belirterek “düşmanlarımızı sevindirmeyelim” dedi.

Yazının Devamı

Adana Valisi'nin sinirinin nedeni yakalanan TIR mı?

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; önce biraz yine Adana Valisi'nden söz edelim isterseniz. Vallahi bir şey söyleyeyim mi, bu iş artık komediye dönüştü. Başbakan bugün meclis Kürsüsü'ne çıkıp "O valiyi yedirtmeyiz" dedi. Tabii o ünlü "kusura bakmasınlar" klişesini de kullanmayı ihmal etmedi.

Bayılıyorum şu "kusura bakmayın" lafına. Kim kusura bakıyor, ayrıca kimin haddine değil mi kusura bakmak. Başbakan söylediyse aynen kabul edeceğiz.

Adam gavat demiş, Başbakan'ın umurunda bile değil, "kusura bakmayın yedirmem" diyor. Ama asıl bomba başka. Başbakan her şeye rağmen "Valinin söylediklerini beğenmedim" de diyor, bir hakkı teslim ediyor, sonra da ekliyor "Tabii usulen gerekli bir inceleme yapılacak." Yani bir şey yapılacağı yok aslında, devlet işleri böyle olduğu için usulen bir inceleme yapılacakmış.

Yazının Devamı

Can Ataklı ile Günün Yorumu

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; dün 10 Kasım'dı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, büyük önder Atatürk'ü ölümünün 75'inci yılında yine saygıyla ve özlemle andık. Atatürk öldüğü gün ve hemen arkasından Dolmabahçe'de yapılan törenden bu yana hiç bu kadar büyük bir sevgi seliyle anılmamıştı.

Anıtkabir yetkilileri dün bir milyonun üzerinde (galiba tam rakam 1 milyon 89 bin) ziyaretçinin Anıtkabir'i ziyaret ettiğini açıkladı. Üstelik dün ilk kez akşam 17.00'de kapanması gereken Anıt Kabir kalabalığın bitmemesi nedeniyle gece de açık tutuldu. Gündüz, aydınlık saatlerde izdiham yüzünden Anıtkabir'e giremeyen vatandaşlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar O'na olan sevgi ve özlemlerini gösterdiler.

Bakın sevgili izleyiciler, seçim sonuçlarını falan bir kenara bırakın, dün sadece Anıtkabir'de yaşananlar bile Türkiye'nin göstergesidir.

Yazının Devamı