Yazarı Olmayan Makaleler

Yazarı Olmayan Makaleler

Vatandaşı ne bekliyor?

Herkes seçimlere ve mitinglere kilitlenmiş, bu gündemle meşgulken yaşanan gelişmeler hoş sinyaller vermiyor. Ekonomi yönetimi her sorun karşısında ‘saymam ya da bana ne’ oynarken, biriken sorunlar, seçim öncesi tek tek karşımıza çıkacak.

Yaşananlar öyle bir hal aldı ki, seçimlerde oy kaybedeceği korkusuyla, ekonomi yönetimi ve genel anlamda iktidar sürekli bir reddediş ve hamaset içinde. Örneğin dolar, TL karşısında değer kazanıyor; bakanlarımızdan biri çıkıp bunu kabul etmediğini söylüyor. Sonra tavizler veriliyor, dolar gevşiyor, ama verilen tavizlerin sonuçları da, yüksek kurdan dolar satanlar da konuşulmuyor.

Mesela doların düşmesi için verilen faiz tavizi, önümüzdeki süreçte bir kaç konuda karşımıza çıkacak. Enflasyon, krediye ulaşmada zorluk, borç ödemelerinde problem, piyasada paranın daralmasıyla gelen büyüyen ödeme sıkıntısı ve kaçınılmaz olarak işsizlik. Tüm bunların getirisi olan ve çarpan etkisiyle daha çok hissedeceğimiz hayat pahalılığı da cabası.

Yazının Devamı

İran meselesindeki asıl amaç Türkiye'dir

Lütfen yazıyı okurken bu yazının Eylül 2007’de yazıldığına dikkat buyurun.

Okuyanlarım, “kardeşim senin İran’dan başka derdin yok mu?” diye düşünebilirler. Aslında benim İran diye bir derdim yok. Türkiye diye bir derdim var. Şunu çok net görüyorum. Amerika İran’a hiçbir şey yapamaz. Neden mi? İran’ın Türkiye gibi Avrupa Birliği problemi yok. Yönetimini Avrupa’ya terk etmemiş. Maliyesini IMF’e bırakmamış. Özelleştirmeler ile bütün kaynaklarını yabancılara teslim etmemiş. Ordusunu NATO gibi emperyalist ülkelerin çıkarlarını korumaktan başka görevi olmayan bir kuruluş ile bağlantılı hale getirmemiş. Yönetim kademelerinde Amerika’nın uzantıları yok. Medyası Amerikan uşağı değil. Sermayedarları Amerikan yanlısı değil. İnsanını Avrupa’ya gireceğim aldatmacası ile avutup dirençsiz hale getirmiyor. Kendi gücünü kendinden alıyor. Bağımsızlığına ölesiye bağlı bir halkı var.

Avrupa mandacılığı hayalleri gütmüyor.

Yazının Devamı

Barzani'nin önünü açan süreç - 2

BARZANİ’NİN ÖNÜNÜ AÇAN SÜREÇ (2)

21. Yüzyıl Enstitüsü için 5 Aralık 2014 tarihinde, “Büyük Kürdistan, Erişilebilir bir Hedef mi, yoksa Ütopya mı?” başlıklı yazımdan aktardığım bilgilerin ikinci bölümünü sunuyorum:

SÜNNİ MEZHEPÇİLİK!

Yazının Devamı

Hadi 424 milyar dolar toplayalım

Bazen birden karşımıza bir durum çıkar ve ‘her şey yalan bu gerçek’ dersiniz. Avrupa Birliği’ne karşı efelenmekten dünya politikası üzerinde etkin olma iddiasına kadar manşetlere çıkarılan her şey karşısındaki gücünüzün sağlaması gibidir.

O veri çıktığında bütün boyaların döküldüğü andır. Ne havada uçuşan ‘ey’ler; ne kıskanma söylemleri; ne yaptırım kararlılığı ortada kalmaz. Söylediğiniz her şeyin boş bir laftan ibaret olduğunu gösterir.

Hele ki söz konusu olan ekonomi ise ve önünüze gelen gerçek iktisadi bir açmazsa, katma değer üretmediğiniz haliniz ve finansman ihtiyacınızla birlikte ortada duruyorsa, bir palavranın çöktüğü andır.

Yazının Devamı

Varlık Vakfı özelleştirmenin başka adı

Türkiye Varlık Vakfına Ziraat Bankası, PTT, Eti Maden, Botaş, BİST İstanbul ve Çaykur devredildi.

Varlık Vakfının temel özelliği devlet denetiminden uzak, Başbakanlığa bağlı bir vakıf olmasıdır.

Durup dururken bu devlet kuruluşlarını vakfa devretmek, bu kurumların meydana getirdiği serveti denetimsiz kullanmak anlamına gelir.

Yazının Devamı

Rusya ile yeniden papaz olursak!

Cumhurbaşkanı Erdoğan" Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil" demişti.

Cumhurbaşkanın, Suriye ile ilgili bu cümlesinin, felaket arz eden kısmı; başka bir şey için değil ifadesindedir.

Tercümesi; Ülkemizin güvenlini tehdit eden, PYD, DAEŞ, YPG terör örgütlerini temizlemek için değil, Esad’ı temizlemek için Suriye’ye girdik anlamı çıkıyor.

Yazının Devamı

Hatırla

Bir Ekim sabahı belki de ki.senin beklemediği bir anda küçük bir mucize gerçekleşti. Ferit İlsever vatanseverlerin bir kanalı olduğunu ilan etti. Hayaldi belki ama test yayını başlamıştı 29 Ekim 2000'de. 150 yıllık binanın dış cephesine ve iç mimarisine dokunmadan yüzlerce emekçinin teriyle karılan harçlar tuğlaların arasına sürülüyor, asansörü olmayan binanın molozları çuvallarla taşınıyordu. Amele olmanın ayrıcalığını yasayanlar kah yemek yapıp, kah yayına çıkıyor üstünü değiştirip moloz taşıyordu. Beli ağrıyan badana yaparken bazıları bir türkü tutturuyordu. Milenyum deyip dururken komprodorlar, küreselciler mazlumların başkenti Türkiye'nin öncüleri bin yılın televizyonunu hayata geçiriyordu. 22 yaşındaydım. Çok konuşuyordum herhalde ki; ekrana çıkacaksın dediler. Potikareli gömleğimin üstüne yanlamasına kravatla yani asla tarz olmayan bir kılıkla spor haberlerini sundum. Görüntü yok, ekranda sadece ben. Fener şöyle yaptı, cimbom böyle yendi, kartal uçtu, Trabzon coştu falan... Traş olmam lazımdı, sıvı sabunu yüzüme sürüp kor tras bıçağıyla özellikle boyun kısmını doğrayıp limonla mikrop kırıp çıkmıştım o ilk yayına.

Büyüdüm büyüdük

Test yayını diye başlamıştık ama sonra karar alındı. Test bir günde bitti. Biz ekranda büyüyecektik, herkes hatamızı da, başarımızı da görecekti. Canlı yayında büyüdük biz hatırla bbüyük Milletim.... Ne zaferler kazandık, ne kumpasları yendik birlikte. Ulusal Kanal'ımız her tehlikeye düştüğünde sen vardın. Gönülden verdik, gönülden yaptık o yüzden hiç yenilmedik. Simdi yine zorluyorlar, bizi parayla korkutmaya yıldırmaya çalışıyorlar. Turksat uydu kirasını istemiş istesin, öderiz... Hatırla, birlikte yaptık yine yaparız. Daha iyisini, daha güçlüsünü, daha yaygınını yaparız. Hatırla... Yapmadık mı? Bilgi için arayın 02122515090'u ve aratın insanları. Bir sabah kalktığınızda sadece yalana mahkum olmak istemiyorsanız yaptıklarınızı ve yaptıklarımızı hatırlayın. Unutmayın "bize zaferler yakışır"

Yazının Devamı

Hatırla

Bir Ekim sabahı belki de ki.senin beklemediği bir anda küçük bir mucize gerçekleşti. Ferit İlsever vatanseverlerin bir kanalı olduğunu ilan etti. Hayaldi belki ama test yayını başlamıştı 29 Ekim 2000'de. 150 yıllık binanın dış cephesine ve iç mimarisine dokunmadan yüzlerce emekçinin teriyle karılan harçlar tuğlaların arasına sürülüyor, asansörü olmayan binanın molozları çuvallarla taşınıyordu. Amele olmanın ayrıcalığını yasayanlar kah yemek yapıp, kah yayına çıkıyor üstünü değiştirip moloz taşıyordu. Beli ağrıyan badana yaparken bazıları bir türkü tutturuyordu. Milenyum deyip dururken komprodorlar, küreselciler mazlumların başkenti Türkiye'nin öncüleri bin yılın televizyonunu hayata geçiriyordu. 22 yaşındaydım. Çok konuşuyordum herhalde ki; ekrana çıkacaksın dediler. Potikareli gömleğimin üstüne yanlamasına kravatla yani asla tarz olmayan bir kılıkla spor haberlerini sundum. Görüntü yok, ekranda sadece ben. Fener şöyle yaptı, cimbom böyle yendi, kartal uçtu, Trabzon coştu falan... Traş olmam lazımdı, sıvı sabunu yüzüme sürüp kor tras bıçağıyla özellikle boyun kısmını doğrayıp limonla mikrop kırıp çıkmıştım o ilk yayına.

Büyüdüm büyüdük

Test yayını diye başlamıştık ama sonra karar alındı. Test bir günde bitti. Biz ekranda büyüyecektik, herkes hatamızı da, başarımızı da görecekti. Canlı yayında büyüdük biz hatırla bbüyük Milletim.... Ne zaferler kazandık, ne kumpasları yendik birlikte. Ulusal Kanal'ımız her tehlikeye düştüğünde sen vardın. Gönülden verdik, gönülden yaptık o yüzden hiç yenilmedik. Simdi yine zorluyorlar, bizi parayla korkutmaya yıldırmaya çalışıyorlar. Turksat uydu kirasını istemiş istesin, öderiz... Hatırla, birlikte yaptık yine yaparız. Daha iyisini, daha güçlüsünü, daha yaygınını yaparız. Hatırla... Yapmadık mı? Bilgi için arayın 02122515090'u ve aratın insanları. Bir sabah kalktığınızda sadece yalana mahkum olmak istemiyorsanız yaptıklarınızı ve yaptıklarımızı hatırlayın. Unutmayın "bize zaferler yakışır"

Yazının Devamı

Dinleye dinleye cinayet

Dinleye dinleye cinayet

Yazının Devamı

AKP oylarını düşüremedikten sonra İstediğiniz kadar ''oyları bölmeyin'' deyin

İyi akşamlar sevgili izleyiciler, bu akşam önce dün akşam bu saatlere dönmek istiyorum. Ben sizin karşınıza geldiğim sıralarda başbakan Erdoğan da konuğu olan İspanya Başbakanı ile ortak basın toplantısı yapıyordu. Kendisine ilk kez sorulan sorulara öyle cevaplar verdi ki, şaşırmalı mıyız, öfkelenmeli miyiz bilemiyorum.

Başbakana ilk kez medyaya telefonla baskı yapması, Urla’daki villaları ve Sabah ATV’nin satın alınması için büyük ihalelerin verildiği işadamlarından para toplanması konusu soruldu.

Basın toplantısında gariplik

Yazının Devamı

Gül’ün internet yasasını veto etmesi kolay değil

İyi akşam iyi haftalar sevgili izleyiciler; hafta sonu çok heyecanlı geçti. İstanbul’da internet sansürünü protesto etmek isteyenlere her protesto eyleminde olduğu gibi polis yine saldırdı. Gaz sıktı, su sıktı, plastik mermi attı, köşeye sıkıştırdıklarını vahşice dövdü.

Ama ilgin bir şey daha var. Onca gaz ve su sıkılmasına, plastik mermi kullanılmasına rağmen kalabalıklar bu kez daha dirençli çıktı. Çok çabuk dağılmadı. Polis gecenin geç saatlerine kadar İstiklal Caddesi’ni tam kontrolüne alamadı Bu nedenle takviye kuvvetler getirildi. İtfaiye tomalara su taşıdı, hatta bir ara koca bir dozeri bile soktular İstiklal Caddesi’nin ortasına.

Taşkınlık yok

Yazının Devamı

Cemaatin faaliyetleri her MGK toplantısında başbakanın önüne kondu

İyi akşamlar sevgili izleyiciler, dün akşam sizlere söylediğim açıklama ile ses ve görüntü kayıtları bugün yayınlandı. İmralı’da ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası çeken terör örtükü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın kaldığı tek kişilik odada çekilmiş görüntüleri ilk kez yayınlandı.

Bu haber her açıdan önemlidir. Bir kere 15 yıldır hapiste olan Öcalan ilk kez görüntülü olarak kamuoyunun gündemine geldi. Daha önemlisi örgüt liderinin söyledikleridir. Konuşmalarından anlaşıldığı kadarıyla bu kişi kamuoyunda özellikle Kürt yurttaşlar arasında bilindiği, sanıldığı gibi bir kişi değil. İlerleyen günlerde herkesi şaşırtacak daha ne nemli açıklamalar, sözler var.

Barış sürecine köstek mi?

Yazının Devamı

Berberden al haberi; Ekonomi iyi gitmiyor

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün berberdeydim. Herhalde belli oluyordur zaten. Anca ayda bir fırsat bulabiliyorum. 12 yıldır aralıksız gittiğim bir berberim var. Nişantaşı’da, berber Osman Baş. 12 yıldır saçımı başka hiç kimse kesmedi. Aslında ilginç bir öyküsü vardır Osman’la tanışmamın. 2002 yılında Habertürk’ün kuruluşunda gece 21.00’den 24.00’e kadar günün haberlerini yorumuyla birlikte sunuyorum. Habertürk kuruluş yıllarında Ataköy Marina’daydı. Ben de yayına gitmeden önce Nişantaşı’nda ir arkadaşımın bürosunda çalışırdım.

Ofiste traş

Sabahın erken saatlerinde gazetelerimi toplar ofise giderdim, internetten ve televizyondan haberleri izler, gerekli hazırlıklarımı yapardım. Yayın gece olduğu için sakal traşımı da akşamüzerine bırakırdım. Önce ofiste küçük bir ayna karşısında traş oldum ama baktım olmuyor. Bulunduğumuz iş hanının içinde bir berber vardı. Bir akşam gittim, “haftanın 5 günü bu saatlerde buraya geleceğim, sakal traşı olacağım, ayda iki kere de saçımı düzeltirsin” dedim.

Yazının Devamı

Gülen Cemaati'ne operasyon mu yapılacak?

İyi akşamlar iyi haftalar sevgili izleyiciler; Pazar günü benim için çok hareketli ve keyifli geçti. Biraz bilgi vereyim istedim sizlere de. Pazar sabahı Ulusal Kanal gönüllülerinin kahvaltılı toplantısına katıldım. Çok heyecanlı, diri, coşkulu ve kararlı bir gönüllüler topluluğu vardı. Birkaç ay öncesine kıyasla moralleri çok daha yüksek buldum. Bir süre önceki "ne olacak?" sorularının yerini "Bunlar artık gidiyor, yeter ki Türkiye'ye daha fazla zarar vermeden çekip gitsinler" görüşü hakim hale gelmiş. Bu arada Ulusal kanal yöneticilerinden bazı mali sıkıntıların üstesinden gelindiğini, öncelikle izleyiciden de gelen çok yoğun talep gereği Dijitürk'e girilmesine çok az bir zaman kaldığını da öğrendim. Bunun gerçekleşmesi halinde Ulusal Kanal'ın erişimi çok daha geniş bir yelpazeye kavuşacak.

Kahvaltıdan sonra aynı akşamı, aslında rakip olan ama aramızda kardeşlik bağı da olduğuna inandığım Halk TV'nin dayanışma gecesine katıldım. Halk TV bu gecede kanallarına katkı sağlayanlarla birlikte Aydınlık Gazetesi'nde yazan ve Ulusal Kanal'da "Kral çıplak" programını yapan Mustafa Mutlu ile bana "kırılmayan kalemler" ödülünü verdiler. Kendilerine buradan teşekkür etmek isterim.

Sevgili izleyiciler, bugünün en önemli gelişmesi bana göre Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ı döverek öldüren polislerin ve kendi kendilerine görev biçerek bu linç eylemine katılan birkaç AKP'li esnafın davasıydı. Mahkeme Eskişehir'de olması gerekirken biliyorsunuz güya güvenlik gerekçeleri ile Kayseri'de yapılıyor.

Yazının Devamı

ÖYM’ler demokrasi için değil İktidarın kendini kurtarması için kalkıyor

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; iktidarın sona doğru gidişinde çok ilginç günler yaşıyoruz. Yolsuzluk şokunu üzerinden atmaya çalışan Erdoğan bu kez de ekonomi batağına saplandı. Merkez Bankası’nın faiz müdahalesine rağmen dolar istendiği gibi durdurulamadığı gibi borsa da kendini toparlayamıyor.

Başbakan’ın bu gelişmeler karşısındaki duruşu da dikkate değer. Çünkü Başbakan sanki hiçbir şey kötüye gitmiyormuş gibi davranmaya çalışıyor.

Oysa işin aslına bakarsanız Başbakan’ın İran’da gazetecilere yaptığı açıklamalar aslında hükümetin ekonomik bir kötü gidişe çok hazırlıksız yakalandığının da itirafı.

Yazının Devamı

Flaş- flaş- flaş faiz lobinin failleri sonunda yakalandı

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün diyorum ki sohbetimize çok farklı bir tonda başlayalım. Hani bazı haber kanallarında, özellikle magazin ağırlıklı haberlerde sunucular her nedense bağıra çağıra flaş haber okuyorlar ya, işte öyle yapalım.

Şöyle hayal edin; ekranda yanıp sönen “flaş-flaş-flaş” yazısı var. Sayın seyirciler Başbakan’ın haziran direnişinden beri şikâyet ettiği faiz lobisi nihayet ortaya çıkarıldı. Emniyet güçlerinin operasyonu sonucu Tayyip Erdoğan hükümetini devirmek için dış güçlerle birlikte çalışan faiz lobisi suçüstü ele geçirildi. Faiz lobisinin başında olduğu belirlenen Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ve ekibi, dün gece yarısı faizleri 5 puan artırırken yapılan baskın sonucu yakayı ele verdiler. Haberi İran yolunda alan Başbakan Erdoğan “İşte size söylemiştim, faiz lobisi dış güçlerle el ele vererek ve paralel bir yapılanma kurarak Türkiye’yi zora sokmak, hükümetimizi devirmek istiyorlardı. Ama destan yazan emniyet güçlerimiz bu hain oyunu fark etti ve gereğini yaptı. Failler bizim kuracağımız mahkemelerde adil biçimde yargılanacaktır” dedi.

Komiklik bu yaptığım tabii. Ama aslına bakarsanız olay tam da böyle değil mi?

Yazının Devamı