Yazarı Olmayan Makaleler

Yazarı Olmayan Makaleler

Direniş Sergisi

Doğanın Direniş’ine ‘Nefes’ oldu

Burgazadalı sanatçı Ayla Ay, The Artisan İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşen Direniş sergisinde “Nefes” eseriyle yer alıyor. Doğanın hızla yok oluşuna dikkat çeken sanatçı, serginin açılışında giydiği sade bir kumaştan elbisesi ve ağaç kabuklarından ürettiği terlikleriyle de eseriyle bütünleşen bir görüntü ortaya koydu.

The Artisan İstanbul Hotel’in ev sahipliği yaptığı “Direniş” sergisi eserleri yer alan sanatçıların ve davetlilerin yoğun katılımıyla açılışını gerçekleştirdi. 15 Eylül-23 Ekim tarihleri arasında ziyarete açık olacak sergide 12 sanatçı yer alıyor. İnsanın doğaya verdiği zarara odaklanan sergi, Contemporary İstanbul ve İstanbul Bienali ile eşzamanlı olarak devam ediyor. The Artisan İstanbul Hotel’de kapılarını açan anlamlı serginin Koleksiyon Küratörlüğünü Yasemin Vargı Emirdağ ve Sanat Yöneticiliğini Meriç Aktaş Ateş üstleniyor.

Yazının Devamı

İstanbul'a ''Yılbaşı Lunaparkı'' gerekli mi?

Kasım ortası ile 10 Ocak arasında genelde Avrupa şehirlerinde Noel ve yeni yıl kutlamaları kapsamında çeşitli etkinlikleri yapılır. Bir takım Avrupa şehirlerinin birbirleri ile bu konuda yarıştığını söyleyebiliriz. Bu yarışın ödülü ise bu dönemde genelde 2 hafta olan okul ara tatili döneminde Avrupa’daki milyonlarca ailenin tatil tercihinde bir adım öne çıkabilmek ve şehrin marka değerini artırabilmektir.

İngiltere'de bu dönemde büyük şehirlerde eğlence parkları kurulur. Londra'da bu dönemde "Kış Harikalar Diyarı" ( Winter Wonderland) isimli bir lunapark, şehrin en büyük parkının ( Hyde Park) bir köşesinde kurulur. Tamimiyle prefabrik olan bu lunaparkta dönme dolap, dev salıncaklar, buz pateni, canlı gösteriler, sirk, çeşit çeşit hediyeli oyunlar, yeme içme yerleri bulunur. Genelde bu park tıklım tıklım doludur ve bitmek bilmez kuyrukları vardır. Aralık ayında Londra'nın soğuğu ve ayazı altında, havanın erkenden karardığı bir dönemde, hele ki çocukların akşam saatlerinde dayanabileceği bir ortam hiç değildir. Buna rağmen her sene açık olduğu 6 hafta içinde, her yaş grubundan, önemli kısmı turist olan 3 milyon ziyaretçiyi ağırlar ve 200 milyon GBP civarı şehre ekonomik katkı sağlar. Bu etkinlik 2005 yılında çok daha küçük bir konsept ile düzenlenmeye başladığında pek başarılı olamamıştı ve konsepti her sene geliştirilerek, ziyaretçi sayısını her sene artırarak bugünkü başarılı şekline gelebildi.

İstanbul yaz ve bahar dönemlerinde zaten güçlü bir turistik çekim merkezidir. Maalesef kış mevsiminde turist sayısı azalmaktadır. Otel dolulukları yarı seviyeye düşer. Sezonsal işsizlik kapsamında kış dönemi işsiz sayısı zirve yapar. Kış ayında İstanbul'un yılbaşı parkı gibi etkinlikler ile hem yabancı turisti hem yerli turisti cezbedebilmesi çok faydalı olacaktır. Gelecek turistler için ilave yatak kapasitesi yatırımına ihtiyaç yoktur, zaten oteller boştur.

Yazının Devamı

Ülke birliğinin yolu bölücülüğü bitirmekten geçer | Ya bölücülüğü engellersiniz ya da engellenirsiniz!

Ülke içinde halk düşmanı bir örgüt legal alanda cirit atıyor ise orada sorunlar bitmez. Silahlı gücü var, partisi parlamentoda, medyası görsel ve yazınsal alanda faaliyette, sol görünümlü örgütlerin desteği sürüyor, bazı demokratik kitle örgütlerinin büyük bölümünün yönetimleri emrinde, sendikalardan tutunda bölgeci ve dinci yapılanmalarla (Sünni-Alevi)içiçe olan bir bölücü örgüt Türkiye sathında mücadelesine devam ediyorsa, ne yaparsanız yapın sorunu kökünden halledemezsiniz. Üstüne üstlük bu örgüt ABD/İsrail'in sınırsız desteğine sahipse ve siz bunun legal alandaki temsilcilerine karşı yeterli direnci göstermiyorsanız meseleyi halletmeniz uzun yılları alır ve bundan en çok Türkiye zarar görür.

Yasal alanı kullanan bir partinin meşru kabul edilmesi için en azından; o partinin ülkenin sınırlarını tartışmayan, halkı bölmeyen, emperyalizmin kara gücü olmayı reddeden, ülkenin silahlı kuvvetlerinin karşısına başka bir silahlı gücü dikmeyen veya desteklemeyen bir amaca sahip olması gerekiyor. Ülkelerin devlet yapılanmaları yukarıdan aşağıya doğru örgütlüdür. Silah ve siyaset iç içedir biri diğerinin yerine ihtiyaca göre kullanılmasıdır. Siyaset silaha kumanda ederken, silahta (ordu) siyasetin devamını sağlayan araç vazifesi görür. Bir devletin karşısındaki örgüt siyaset ve silahı birarada kullanıyor ise ikisine karşı aynı kararlılık gösterilmelidir. Silaha karşı tavizsiz, siyasete (parti) karşı oyalayıcı tavır meselenin iyi kavranamadığının göstergesidir.

Bir ülkenin iç istikrarını emperyalizme dayanarak bozan örgüte karşı yeterli tedbirleri almadığınız zaman, daha büyük felaketlerle karşılaşılır. Asayişin berhava olduğu yerlerde ortada ne güvenlik kalır ve ne de doğru siyaset uygulanabilir. Ülkenin birliği her türden bölücü faaliyetin siyaset (parti vb) ve silah (örgüt) alanından temizlenmesiyle mümkündür.

Yazının Devamı

SOL PARTİ BİLDİĞİNİZ GİBİ ORTA YOLCULUĞA DEVAM EDİYOR

SOL PARTİ BİLDİĞİNİZ GİBİ ORTA YOLCULUĞA DEVAM EDİYOR

Yazının Devamı

SOL PARTİ BİLDİĞİNİZ GİBİ ORTA YOLCULUĞA DEVAM EDİYOR

SOL PARTİ BİLDİĞİNİZ GİBİ ORTA YOLCULUĞA DEVAM EDİYOR

Yazının Devamı

Riskimizi mi kıskandılar?

Biliyor musunuz bizi kıskanıyorlar. Kim? Kolombiya, Zambiya, Angola ve Lübnan. Neden? Çünkü dünyadaki ülkelerin risklerine göre sıralandığı ve 95 ülkenin yer aldığı listede bizden daha kötü durumda olanlar bunlar. Biz 91. sıradayız.

Kim söylemiş bunu? Almanya merkezli kredi derecelendirme kuruluşu Scope Ratings. Şimdi bunun dış güçlerin bir uzantısı olduğunu ifade edenler çıkacaktır. Zaten dünyanın işi gücü yok; dünya ekonomisindeki ağırlığı yüzde 1’i bulmayan ülkeyle uğraşıyorlar.

Ama diyelim ki dış güçler. Bizi sondan 5’inci sıraya iterek en riskli ve kırılgan ülkelerden biri olarak gösteren nedenlere göz atmak gerekmiyor mu? Çünkü yaklaşımın ve tespitin kötü niyetle yapılıp yapılmadığını buradan anlayabiliriz.

Yazının Devamı

Rusya'yla iş birliği zamanı

Rusya'yla iş birliği zamanı

Yazının Devamı

Bir mesajla batış teklifi

Vatandaşın TOKİ’ye olan borçları 940 milyar TL civarına ulaşmış vaziyette. Bu ne demek biliyor musunuz: Yaklaşık 113 milyar dolar… Rezervinin eksi olmadığını herkesi ikna etmeye çalışan ama başaramayan, 6,4 milyar dolar IMF parasıyla makyaj yapmaya çalışan ülkede bu borç kimsenin umurunda değil herhalde…

Üstelik bankacılarla konuştuğunuzda da gerçekten bu borçların ne kadarının sorunlu olduğu konusunda kimsenin bir tahmin yapamadığını görüyorsunuz. Elbette vatandaş tek değil, bir bu kadar KOBİ ve esnaf borcuyla, bunun dokuzda birine denk gelen bir çiftçi borcu da söz konusu…

Bankaların durumu da çok farklı değil; kamu ise sıkıştıkça iç borçlanmaya gidiyor. Yani özetle ortada borç batağında bir ülke var. Bunları duymaktan hoşlanmayanlar olabilir ama birinin de dile getirmesi gerekiyor.

Yazının Devamı

Dolarda sahte bahar havası

Son günlerde bir dolar haberi furyası gündeme oturdu. 8.30’u kırarsadan başlayan yorumlarla birlikte doların ne kadar düşeceği konuşuluyor. Öyle bir algı yaratılıyor ki, dolar / TL cephesinde tüm sorunlarımız bitti ve artık düşüşe geçti.

Son söyleyeceğimi baştan belirteyim ki bundan daha büyük bir palavra yok. Ayrıca bu haberlerin eş zamanlı çıkması, teknik bazı bilgilerin de bunu teyit etmesi, ortaya çıkan geçici bir durum üzerinden algı yönetiliyor olması endişe verici.

Çok büyük maliyetlerle yapılmış bir kaç swap anlaşması, doğru ya da yanlış Afganlılar karşılığında girdiği söylenen para, altın rezervlerinin eritilmesi gibi bazı olayları görmezden gelirseniz buna inanmak da muhtemel gözüküyor.

Yazının Devamı

Temmuz ve 33'ler

Demiri demirle dövdüler; biri sıcak, biri soğuktu,

İnsanı, insanla kırdılar; biri aç biri toktu.

(Pir Sultan Abdal)

Yazının Devamı

İngiltere basınında Murdoch’tan Al-Thani’ye salvolar ve politika önerileri

Robert Murdoch Amerika merkezli global bir medya devi. Hem kendisi, hem medya kurumları sağ politikaları destekliyor. Yahudi değil ancak zaman zaman Yahudi medya kurumlarını yeterince İsrail yanlısı olmadıkları için eleştiriyor.

Murdoch ’un ve medyasının diğer bir karakteristiği ise İslam ve göçmen karşıtı tavırları. (1)

Geçen cuma günkü Murdoch un, İngiltere’deki etkili gazetelerinden olan “The Times” da, Katar Emiri El-Thani ve aile üyelerinin Suriye’deki terörist grupları desteklediği yönünde bir haber yayınlandı (2). Haberin altında imzası olan baş araştırmacı gazeteci Andrew Norfolk’da islamofobiyi besleyen haberleri hazırlamayı seven bir gazeteci. (3)

Yazının Devamı

Yeni banknotları tasarlamak ve üretmek

İlk madeni 1 TL’mizi 1937 de basmışız.

Ayyıldız, içinde 2 başak.

Sonraki 1 TL’mizi 1968 de basmışız. İki başak dairenin kenarlarını sarmış, ayyıldız küçülmüş, tepeye çıkmış.

Yazının Devamı

24 Nisan öncesinde Sasunyan sorunsalı: ABD çifte standart uyguluyor

ABD Başkanlarının her 24 Nisan’da sarf ettiği sözler, Türk-Amerikan ilişkilerinin en önemli konularından biridir. Bu yılın 24 Nisan’ı da diğerleri kadar önemlidir. Hatta bu yıl, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’ın T.C. Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı katleden terörist Hampig Sassounian’ın şartlı tahliyesinin kabulünü reddetmek için temyize gitmeyeceğinin Taşnak Partisini temsil eden Amerika Batı Bölgesi Ermeni Ulusal Komitesi (The Armenian National Committee of America-Western Region – ANCA-WR) tarafından açıklanması ile daha da duyarlılık kazanmıştır[1]. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’ın 24 Şubat 2021 tarihinden itibaren temyize gitmek için 60 günü olmasına rağmen, kongreye de yansıyan, Ermeni yanlıların siyasi baskıları yüzünden çok hızlı bir şekilde karar verdiği anlaşılmaktadır.

Bu açıklamanın ardından daha önceden belirlenmiş duruşma tarihi 2 Temmuz 2021 geçerliliğini yitirmiştir. Terörist Sassounian’ın kırk beş gün içinde salıverilmesi söz konusu olmaktadır. Salıvermenin 24 Nisan’a denk getirilmesi de ihtimal dışı değildir. Kongreden 29 Ekim’de Türkiye karşıtı karar çıkartan bir zihniyetten bu da beklenebilir.

Sassounian’ın tahliye edilmemesi için çok sayıda geçerli sebep vardır. Maktul bir T.C. diplomatı olarak değil, insan olarak düşünüldüğü zaman da bu sebepler geçerlidir. Zira bir insanı öldürmek için ateş etmekle canice öldürmek arasında büyük fark vardır. Sassounian’ın canavarca saldırısı ve bundan hiçbir pişmanlık duymadığını söylemesi, tekrar olsa tekrar yapardım demesi tahliye edilmemesi için geçerli sebeplerdir. Bunların yanında hukuki gerekçeler de bulunmaktadır.

Yazının Devamı

BİST100 endeksi psikolojik 100.000 sınırını geçebilecek mi?

TCMB 16 Ocak'ta yaptığı yılın ilk toplantısı sonrasında bugün tutanakları açıkladı.

Tutanakların dikkat çeken iki maddesi;

Sanayi üretiminin zayıflaması,2018 yılının Ekim-Kasım döneminde sanayi üretimi ilk iki çeyreklik döneme göre gerilerken mevcut verilerin Aralık ayında da zayıfladığı,

Yazının Devamı

O ruh olmazsa

Atatürk Türk Ordusu’nu şöyle tanımladı: “Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.” Bu tanıma baktığımızda Atatürk’ün bir ordu kuruluşunda manevi unsurları öne çıkardığını derhal fark ederiz. Maddi unsur için sadece “çelikleşmiş” sözcüğünü kullanmaktadır. Bu o kadar doğru, o kadar tarihi, o kadar gerçekçi bir tanımdır ki bu tanımın dışında kalan bir ordu tarihin kader anlarında direncini kolaylıkla kaybeder. Meslek hayatım boyunca çelik yığınları içinde görev yaptım. Şunu anladım. O devasa çelik yığınlarını yenilmez bir savaş makinesine dönüştüren içindeki askerin ruh zenginliğidir. Eğer o ruh olmasaydı, o muazzam savaş makineleri hurdalığa atılan demir yığınlarından farklı olmazdı. O ruh olmazsa, mekanik bir yapıya dönüşen silahlı güç işler iyiye gittiğinde ayakta kalır, ilk ciddi dalgada alabora olurdu.

KUVVETİ OLMAYANIN BAĞIMSIZLIĞI GASP OLUNUR!

Peki, silah ve teçhizatı çok ideal olmasa da ruhu olan bir ordu ne demektir? Bu konuyu iki önemli şahsiyetin açıklamaları ile açmaya çalışalım. Ünlü Sultanahmet konuşmasında (23 Mayıs 1919) Halide Edip Adıvar’ı dinleyelim: Bu zalimleri en evvel kendi milletleri mahkûm edecektir. Sizin iki dostunuz var: Bugünkü Müslüman âlemi ve millet hakkı için bağıracak milletler! Birini kazandınız; ötekini bugünkü açtığınız davanın hak ve ulviyeti kazanacaktır. Hükümetler düşmanınız, milletler dostunuz, kalbinizde isyan kuvvetinizdir.

Yazının Devamı

Emperyalizm ve bölücülüğe hayır!

Nazan Öncel dilimize pelesenk etmişti: “Hep aynı nakarat!”Onlarca seçime girdik. Kendini Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olarak tanıtan kesimde hep aynı nakarat: “Bu seçim ölüm-kalım seçimidir. Telafi imkânı yoktur; yıkılırız, yok olur, biteriz!”Hepsi de hüsranla sonuçlandı. Çünkü Atatürkçülerin oydan önce sağlam ve tutarlı bir ideolojiye ihtiyacı vardı. Eğer Atatürkçü sağlam durabilseydi, oy almadan da AKP yıkımını engeller, süreç kaçınılmaz olarak büyük bir sandık zaferine akardı.

ÇÜRÜK TAHTA İLE OKYANUS’A AÇILMAK

Ama sistemin denetimi altında olan sözde Atatürkçü gazete ve televizyonlar eğitimli ve varlıklı kitlelere sürekli yanlış hedef gösterdi. Öncelikle güçlü bir çekirdeğe ihtiyaç vardı. Evren bile yaklaşık 15 milyar yıl önce,nokta kadar ve fakat sağlam bir çekirdeğin patlaması ile oluşmuştu. Atatürkçü parti ideolojik olarak çürük bir yumurtadan farksızdı. Kimliğini, benliğini, ideolojisini, bütün değerlerini yitirmişti. Emperyalist merkezlerin talebi ile mezhepçilik, etnikçilik, çıkarcılığı merkeze koyan bir Ortaçağ partisine dönüşmüştü.

Yazının Devamı