Çevre nedir sorusuna birçok cevap verilebilir ama en basit biçimde dünyadaki tüm yaşayan ve yaşamayan şeylerden oluştuğunu söylemek yeterlidir. Kendimizi merkez alarak etrafımıza baktığımızda gördüğümüz canlı-cansız ne varsa bizim ilk çevre halkamızı oluşturur. Daha sonra bu halkaların sayısı bir anafor gibi artar. Benim, sizin, hepimizin, ülkemizin, ülkemizin bulunduğu coğrafyanın ve dünyamızın çevre halkaları etrafımızda güçlü bir etkileşim oluşturur. Çevre politikaları, çevre ekonomisi, çevre örgütü, çevre bilimi, çevre sorunları analiz ve sonuçları, yeşil çevre, sosyal çevre, psiko-sosyal çevre bu iletişimden doğar ve büyük çerçevede gündemimizde yer alır.
Dünyada onlarca büyük şehir gezdim, deniz ve okyanus kıyılarında plajlarda bulundum. Çok üzülerek söylemeliyim ki bizdeki gibi hoyratlığa ve rahatsız edici kirliliğe pek rastlamadım. Bizde, defalarca kullanılabilecek kese kağıtlarının yerini alan naylon poşetler etrafta uçuşuyor, ortalık parçalanmış, saçılmış poşetlerle dolu. Şehirlerde, köylerde, tarlalarda müthiş bir kirlilik! Sigara içicilerin filtreli izmaritleri caddelerin, sahillerin, kumsalların, orman patikalarının kâbusu, boş sigara paketleri de öyle. Kabuklu yemiş severlerin arkalarında bıraktıkları kabukları ve her yere rastgele atılmış pet su şişelerini görmemek imkânsız. Sahiller, kordon boyları içki şişeleri ve kırılmış şişe parçacıklarıyla dolu. Orada oynayan çocuklar ve can dostlarımız kediler ve köpekler için ne kadar tehlikeli. Yangınlara sebep olabilen bu şişe kırıkları dağlarda, orman ve göl kıyılarında kısaca olmamaları gereken her yerde karşımızda! Gazlı içeceklerin teneke kutuları, dondurma ambalajları da kaldırımlarda. Bunlar yetmezmiş gibi ortalık kullanılmış, mikrop yuvası maskeler, plastik eldivenlerle doldu.
En iyi tanıdığım ülkelerden biri İsveç. Birçok konuda kıyasıya eleştirdiğim, çifte standartlarına karşı çıktığım bir ülke. Konumuz çevre. İsveç halkı çevre konusunda çok duyarlı. Hatta iktidardan daha duyarlılar! Evlerdeki çöpler ayrıştırılır. Bahçesi olanlar gıda artıklarını doğal gübreye dönüştürür. Diğer atıklar sınıflandırılır ve herkes çöpünü atık istasyonlarına taşır hem de bazen yürüme mesafesinde bazen de birkaç kilometre uzakta olan istasyonlara! Plastikler, camlar, piller, kartonlar, gazeteler, metaller gibi atıklar itinayla farklı kutulara atılır. Depozit ödenmiş cam şişe, pet şişeler ve teneke kutular ise mutlaka büyük gıda marketlerindeki dönüşüm istasyonlarına götürülür. Burada tek tek makinalara atılarak depozit paraları geri alınır. Ne yazık ki evsel atıkların göçmen yoğun mahallelerde iyi bir şekilde ayrıştırıldığını söylemek zor. Sebepleri ise ayrı bir yazı konusu.