Soner Polat

Soner Polat

Köşe Yazısı

Genelkurmay Başkanları toplantısı

Mehmet Yuva hocamız 24 Mart 2019 günü Aydınlık’ta, “Dört Kurmay Başkanının Şam Şifreleri” başlıklı çok önemli bir yazı kaleme aldı.

NİÇİN TOPLANTI YAPILDI?

Üç bölge ülkesinin (Suriye, Irak ve İran) Genelkurmay Başkanları Şam’da bir araya geldi. Bu toplantının hemen sonrasında Rusya Genelkurmay Başkanı da Şam’ı ziyaret etti. “Bu ziyaretin İdlib ve Hama kırsalındaki askeri faaliyetler ile ilgili olduğu” ileri sürülüyor. Mehmet hocanın güvenilir kaynaklara dayandırdığı haber-makalesine göre, Fırat’ın doğusundaki statünün kabul edilmeyeceği yönünde karar alındı. Toplantıda Fırat’ın doğusu masaya yatırıldı.

Yazının Devamı

Seçim sonrasında yeni bir ruh

Bu yazıyı seçim sonuçları belli olmadan yazıyorum. Acı ve tatlı hatıraları ile bir yerel seçim sürecini daha sandıkta oy atarak tamamladık. Hayırlı ve uğurlu olsun... Şimdi seçimler geride kaldı. Türkiye’nin önünde dev gibi sorunlar var. Ülke sorunları iki başlık altında özetlenebilir: Beka ve Ekonomi! Tek partinin bu sorunların üstesinden gelmesi neredeyse imkânsız gibi gözüküyor. Bu nedenle milli birlik ve bütünlüğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor.

ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİYOR

Aynı zamanda bir zihniyet değişikliği de gerekiyor. Aynı verilerle farklı sonuçlar alamayız! Ekonomi alanı köklü bir yapısal reformu gerekli kılıyor. Avrupa-Atlantik sisteminin borçlanma ve tüketime dayalı ekonomisi iflas etti. Liberal ekonomi ile dikiş tutturulamıyor. Kaldı ki küreselleşmenin motoru ABD bile, “Önce Amerika!” diyerek ekonomide korumacı tedbirleri öne çıkardı. Üretim tesislerini yok pahasına satmak, kaynakları beton ve çimentoya yatırmak çare olamadı!

Yazının Devamı

Kandil operasyonu

TSK ve MİT’in Kandil’in sarp tepeleri arasında yaptığı son operasyon (21 Mart 2019) PKK ile mücadelede önemli dönüm noktalarından birisi olmuştur.

TERÖRLE MÜCADELEDE İHA

Bu başarılı hamle ile Türk devleti, PKK’nın lider kadrosuna, “nerede olursanız olun, tepenizdeyim!” mesajı vermiştir. Bu operasyon aynı zamanda İHA’ların terörle mücadeledeki vazgeçilmezliğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Yıllarca ABD ve İsrail İHA tedarikinde Türkiye’yi oyalamış, İsrail hatalı ve arızalı İHA’ları Türkiye’ye transfer etmiştir. Bunlar bir fayda sağlamadığı gibi ülkemiz için baş ağrısı olmuştur. Türkiye’nin özgün İHA üretimi önemli bir harekât ihtiyacını karşılaması itibarıyla büyük bir savunma sanayi başarısıdır.

Yazının Devamı

İsrail saldırganlaşıyor

Hiç kuşkusuz İsrail’in Suriye politikasının temel parametrelerinden birisi de Golan tepelerinde uluslararası meşruiyeti olan mutlak bir egemenlik tesis etmektedir. Bu nedenle Suriye’deki kirli savaş boyunca işgal ettiği bölgeye Suriye sınırları içinde kalan mücavir alanlarda teröristlere büyük bir destek verdi.

GOLAN TEPELERİNDE İSRAİL OYUNLARI

İsrail IŞİD (DEAŞ) ve diğer terörist gruplar arasındaki işbirliği BM raporlarına da yansıdı. Bölgede görev yapan BM gözlemci gücü UNDOF (United Nations Disengagement Force) İsrail’in teröristlere verdiği sağlık desteğini, malzeme alışverişini, görüntüleri ile birlikte resmi olarak BM’ye bildirdi. Bu bölgelerde (Kuneytra-Dera) IŞİD’in hava desteğini İsrail Hava Kuvvetleri sağladı. Suriye ordusu teröristlere karşı üstünlüğü ele geçirdiğinde İsrail’in hava saldırılarına maruz kaldı.İsrail bölgede kendisini sınırlayan UNDOF’a açık ya da örtülü saldırılar düzenledi. UNDOF birliklerini günlerce kuşatma altında tuttu. Çok sayıda BM gözlemcisi rehin alındı. İsrail,UNDOF’un görevine son verdirmek istiyordu. Hiçbir ciddi sorunda kararlı duramayan BM, ilave tedbir alacağına 2014 yılında UNDOF’un görevine son verdi. Böylece, sınırlı da olsa kendisini izleyen ve rapor tutan bir kuruluştan daha İsrail kurtulmuş oldu. Rahat bir nefes aldı.UNDOF 2018 yazından yeniden aktive edildi.

Yazının Devamı

Liseliler pusuda

Galatasaray her geçen gün daha da büyüyor. Hem de Galatasaray’ı ayaklarından tutarak aşağı çeken liselilere rağmen! En az 20 milyon taraftarı var! Galatasaray dünya kulübü olmak üzere dev adımlar atarken, liseliler kulübü lisenin içine sıkıştırmak için elinden geleni yapıyor. Çünkü kendi yetenekleri ile değil sadece liseli oldukları için ayakta kalmak istiyorlar. Liseli oldukları için özel imtiyazlar talep ediyorlar. Liseli Dursun Özbek tam bir enkaz bıraktı. Spor yazarları da dâhil her kesim kulübün iflasını konuşuyordu.

ORGANİZE İŞLER!

Herkes kaçarken, Başkan Mustafa Cengiz cesaretle göreve talip oldu. Olağanüstü namüsait koşullarda UEFA ile sorunları çözdü; takımı şampiyon yaptı; ekonomik olarak nefes aldırdı. Bu sezonda da takımı halen şampiyonluk yarışının içinde tutuyor. Kulüp ekonomik açıdan doğru bir rotaya girdi. İşte tam bu anda Fenerbahçeli kibir abidelerine Galatasaray üniversitesinde ödül verenler harekete geçti. Genel Kurulu çadır tiyatrosuna çevirdi. Yönetim ibra edilmeyince garip sevinç çığlıkları atıldı. Onları seyrederken yüzüm kızardı. Başkan Cengiz’in görevde kaldığı her gün liselilerin işleri nasıl çorbaya çevirdiği daha iyi anlaşılıyordu. Çanlar onlar için çalıyordu. Harekete geçtiler. Kazandıklarını sanıyorlar. Ama ağır bir yenilgi aldıklarını kısa süre içinde anlayacaklar… Lise ve liselinin genetik kodlarını büyük üstat Atilla İlhan’dan dinleyelim:

Yazının Devamı

Sadakanın ekonomisi olmaz!

Viyana’da 1886 yılında doğan bir çocuğun zekâsı ve üretkenliğini dünya ancak 1980 yılından sonra anlayabilecekti. Karl Polanyi 1908 yılında felsefe doktorasını tamamladıktan sonra 1912 yılında Hukuk fakültesinden mezun oldu.

BİR KİTABIN YANKILARI

Avusturya’da 1930’da faşizmin ayak seslerinin duyulmasından sonra İngiltere’ye göç etti. Orada işçiler üzerinde derin araştırmalar yaptı. Kendisini bütün dünyaya tanıtan “Büyük Dönüşüm” adlı kitabı ile ilgili bütün verileri orada topladı. Daha sonra Kanada’ya yerleşti. Columbia üniversitesinde/ABD profesör unvanı ile dersler verdi. 1964 yılında vefat etti. Büyük Dönüşüm kitabının ilk baskısı 1944 yılında çıktı. Kitap sadece sınırlı bir antropolog çevresinin ilgisini çekti. Fakat 1980 yılından sonra sanki sihirli bir el bu esere dokundu. Küresel düzeyde bir tartışma başladı. Karl Polanyi’nin ismi Karl Marx, Adam Smith gibi devlerle birlikte anılmaya başladı. Kitap, Karl Marx’tan sonra kapitalizmin en büyük eleştirisi olarak kabul ediliyor.

Yazının Devamı

Düşman uyumuyor...

Kudüs, Trump’ın fitilini ateşlediği doğal bir kriz alanı! İsrail’in başkenti olduğu sürece İsrail ile Müslümanlar arasındaki çatışmalar hiç dinmeyecek gibi gözüküyor. Aynı zamanda gelecekte Haçlı-Siyonist ittifakın operasyon merkezi olarak da görev yapacak. İlk prova yapıldı.

HAÇLI-SİYONİST BULUŞMASI

İsrail Başbakanı Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Çipras ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Cumhurbaşkanı Anastasiadis sözde enerji işbirliği özde Türkiye’ye gözdağı vermek için Kudüs’te bir araya geldi. Kambersiz düğün olur mu? ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da toplantıya katılarak bu üç ülkeye siyasi destek verdi. Tabii ki bu desteğin sadece siyasi destekle sınırlı kalmayacağı, her alana yansıyacağını söyleyebiliriz. Sızan bilgilere göre 4 ülke arasında enerji işbirliğinin yanı sıra stratejik işbirliğinin de temelleri atıldı. Eğer Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve Yunanistan stratejik işbirliğinden söz ediliyorsa, hedef kesinlikle Türkiye’dir. Şunun da altını çizmek gerekiyor. İsrail ve GKRY doğal gazının, miktarlara bakarsak Avrupa’ya ihraç potansiyeli yoktur. Sınırlı miktardaki gaz için deniz altından çok pahalı ve uzun bir boru hattı döşenmesi pek gerçekçi gözükmemektedir. Mısır işin içine dâhil olmazsa bu proje eksik kalmış gibi gözüküyor. Ülkemizin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölgesin (MEB)’den geçmediği sürece, Türkiye’nin bu tür tartışmalara girmesine gerek yoktur. Türkiye kavgasını KKTC’yi yaşatmak ve Doğu Akdeniz’deki deniz hak ve çıkarlarına sahip çıkmak için vermelidir.

Yazının Devamı

Nur Sultan Nazarbayev

Hiç kuşkusuz Nur Sultan Nazarbayev Türk dünyasının en önemli liderlerinden birisidir. Kritik bir dönemde Kazakistan’ın başına geçmiş ve ülkesini kriz ve gerilimlerden uzak tutmuştur.

KAZAKİSTAN SAYGIN BİR ÜLKE OLDU

İç işlerini düzene sokarken, dış dünya ile de yapıcı ilişkiler tesis etmiş, bütün dünyada sözü dinlenen bir lider olarak iz bırakmıştır. Kazakistan’ı dünyanın enerji merkezlerinden birisi yapmıştır. Kazakistan saygı duyulan bir ülke olmuştur. Ayrıca Avrasyacılık akımlarına güçlü şekilde destek vermiştir. 1980 yılında başa geçmiş, 19 Mart 2019’da kendi isteğiyle başkanlıktan çekilmiştir. Nazarbayev yoğun olarak diktatör suçlamalarına da maruz kalmıştır. Ancak demokrasi geçmişi ve geleneği olmayan toplumlarda hızlı bir demokrasi geçişinin kargaşa ve istikrarsızlığın temel kaynağı olduğu da unutulmamalıdır. Bir ülkede kontrol bir kez kaybedildi mi ancak büyük bedeller sonrasında yeniden sağlanır. Ama bu arada ülke harabeye döner.

Yazının Devamı

Zincirleri kırmak!

Çoğu zaman tutkularımızın ya da alışkanlıklarımızın esiri oluruz. Çevremizdeki her şey tepeden tırnağa değişmiştir. Eski yıllardan kalan belki de hiçbir şey yoktur. Toplumun sosyal dokusunda köklü değişimler olmuştur.

YENİ KÖYE ESKİ ADET!

Siyasal ve ekonomik dengeler yeni bir dönemi işaret etmektedir. Hatta uluslararası ortam da eskisinden çok farklıdır. Bölgenizde kıyamet kopmaktadır. Dünya büyük bir hesaplaşmaya hazırlanmaktadır. Sizlerden çok farklı yepyeni bir gençlik ortaya çıkmıştır. Hatta değer yargıları bile değişmiştir. Hayatımız eski dönemlere kıyasla çekilmez bir hal almıştır. Ekonomik koşullar toplumu boğmaktadır. Bütün bu çarpıcı değişimlere rağmen eski günlerdeki gibi tepki veririz. Gönül verdiğimiz siyasi akımlar farklılaşmıştır. Ama karar günlerindeki tercihlerimiz asla değişmez! Sanki görünmez bir el bizi istediği istikamete itmektedir.

Yazının Devamı

İslam'a sıkılan kurşun ve Türkler

Hiç kuşkusuz dünyadaki en savunmasız kesim Müslümanlardır. Batı emperyalizminin dünyayı İslam düşmanlığı üzerinden şekillendirme çabası Müslümanları daha da hassas bir konuma düşürmektedir. Çünkü emperyalizmin oyun kurgusu, İslam üzerinden yeni çatışma alanları üretmek ve hakem rolü görüntüsü ile İslam ülkelerine müdahale etmektir.

EMPERYALİZMİN İSLAM ÜZERİNDEKİ HEDEFLERİ

Hedeflerden bir tanesi ilgili ülkedeki zenginliklere doğrudan ya da dolaylı yöntemlerle el koymaktır. Diğer bir amaç, enerji kaynakları zengin olan Müslüman ülkeleri denetimi altına alarak enerji dağıtımı konusunda söz sahibi olmaktır. Bunun bir sonraki aşaması küresel enerji nakil hatlarının kontrolünü ele geçirmektir. Bu hedeflere ulaşmak için Müslüman devletler arasında ya da hedef ülkenin içinde gerginlik ve kriz alanları yaratmak, ülkeleri/grupları birbirine karşı kışkırtmak da vardır. Bu alanlarda üstünlüğü ele geçiren emperyalist ülkeler rakiplerine karşı avantajlı bir jeopolitik konum elde ederler. Sonuçta tüm bu girişimler jeopolitik kavganın bir parçasıdır.

Yazının Devamı

AB'nin garabet düşmanlık raporu

Avrupa Parlamentosu’nun 104 sayfalık,“ 2018 Türkiye Raporu”nun üzerine sinen nefret dalgalarını hissetmeyenlerde ulusal onur duygusu aramak beyhude olur. Raporun mimarı Hollandalı Kati Piri Hanımefendi, PKK ve Türkiye karşıtı çevrelerle yakın ilişkisi olan, onlarla düşüp kalkan önyargılı bir siyasetçidir. En büyük özelliği iliklerine kadar işleyen Türk ve Türkiye düşmanlığıdır. Bu Hanımefendi’nin raporlarında Türkiye lehine bir kırıntı bulmak, Ay’da ya da Mars’ta su bulmakla eşdeğerdir. Aslında Kati Piri ve Avrupa Birliği (AB) tencere kapak misali birbirini tamamlamaktadır. Hukuk tanımayan AB’nin en belirgin özelliği ikiyüzlülük ve çifte standarttır. Hukuka ne kadar bağlı olduklarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin Perinçek kararından sonra yazdıkları raporlarda göstermişlerdir. Demogoji konusunda özel yetenekleri vardır.

HUKUKU YOK SAYAN ASLINDA KİM?

Raporda Türkiye, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin Münhasır Ekonomik Bölgesini (MEB) hukuk dışı olarak ihlal etmek ve bu alandaki hidrokarbon kaynaklarının aranmasını engellemekle suçlanmaktadır. Ayrıca,“İtalyan ENİ firmasının araştırma faaliyetlerinin Türk Deniz Kuvvetleri tarafından engellendiği” vurgulanmaktadır. Bu suçlamaları yaparken AB, uluslararası hukuk ve BM 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni referans olarak almaktadır. Oysaki Deniz Hukuku Sözleşmesi kıta devletlerinin temel haklarını öne çıkarmakta, tartışmalı durumlarda anlaşma ile MEB sınırlarının belirlenmesini dikte etmektedir. Türkiye ve KKTC’yi bütünüyle göz ardı ederek GKRY’nin tek taraflı olarak ilan ettiği MEB’i savunmak, ancak AB gibi emperyalist geçmişi olan topluluklara özgü bir yöntemdir. Çünkü enerji ihtiyacı olan AB, Doğu Akdeniz’i bir fırsat olarak görmekte, Türkiye’nin hak ve hukukunu yok saymakta, tehdit ve şantaj ile sonuç almaya çalışmaktadır.

Yazının Devamı

Günümüzde Çanakkale

Hiç şüphesiz Çanakkale savunması her Türk’ün gurur duyacağı bir destandır. Önce Türk Donanması boğazı ‘Yenilmez(!) Armada’ya kapatmış, daha sonra kara cephesinde Atatürk’ün önderlik ettiği ordumuz gövdesini siper ederek düşmanı durdurmuştur. Düşmanın kara harekâtını başlatmak için bir planı vardı. Bu planın ipuçlarını elde etmek için coğrafyanın gerçekçi bir analizini yapmak gerekiyordu.

DÜŞMAN NEREYE ÇIKABİLİRDİ?

Çanakkale Boğazı’nda Türk birliklerini etkisiz kılmak için girişilecek bir harekâtta başlangıçta iki bölge kritik önem arz ediyordu: Kilitbahir düzlüğü (Seddülbahir’den çıkılır) ve Kocaçimentepe (Kabatepe’den çıkılır). Bu iki yerde denetim sağlandığı takdirde, gelişen harekât Çanakkale Boğazı’nı kolaylıkla ele geçirebilirdi. Böylece düşman savunmasız boğazda gemilerini rahatlıkla Marmara’ya sokabilirdi. Bu nedenle çıkarma yapılacak kıyı kesimleri, bu iki hedefe en kolay ve en kısa yoldan ulaşabilecek şekilde seçilmeliydi. Askeri coğrafya analizi çıkarma noktaları için şu iki bölgeyi işaret ediyordu: Seddülbahir ve Kabatepe.

Yazının Devamı

İlker Yücel fark yarattı

Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın “Çalar Saat” adlı sabah programında (15 Mart 2019) sıra dışı bir konuğu vardı. Genç ve dinamik bir siyasetçi çok farklı söylemleriyle İstanbul ve Türkiye’nin adeta röntgenini çekiyordu. Popüler kültürün tamamen dışında, veri ve rakamlara dayanarak sorunların kökenine iniyordu. İstanbul’un geleceği için ortaya tutarlı ve sağlıklı bir strateji koyuyordu. Ufkun ötesine bakan genç siyasetçinin aklı fezadaydı ama ayakları sağlam bir şekilde yere basıyordu.

İHANETE UĞRAYAN İSTANBUL

Evet, İstanbul Belediye Başkan adayı İlker Yücel diğer adaylara nazaran çok büyük bir fark yaratmıştı. Dürüst, samimi ve güvenilir kişiliği ile İstanbul’un hüzün dolu hikâyesini çarpıcı kesitlerle art arda sıralıyordu. Unutulan, kaderine terk edilen, ihanete uğrayan İstanbul’un makûs talihini değiştirmek için ortaya stratejik bir vizyon koyuyordu. İstanbul tarihin bir parçasıydı. Dünyanın en büyük kültür miraslarından birisi olan İstanbul gözlerimizin önünde çürüyordu. İlker Yücel bu durumun İstanbul için kader olmadığını bizlere o kadar etkili bir şekilde anlattı ki… Hem İstanbul’da yaşayan insanlara hem de İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusuna sahip çıkacağına hepimiz yürekten inandık. Bizlere insanın ön planda olduğu bir İstanbul vaat ediyordu. Ekran başındaki izleyicileri İstanbul’un çeşitli semtlerine götürüyor ve çözüm yollarını ikna edici şekilde bizlere aktarıyordu. Programa kalın dosyalarla gelmişti. Bütün konulara ayrıntılı rakamlara kadar hâkimdi! Türkçeyi çok güzel kullanıyor, güçlü ifade yeteneği ile bütün dikkatleri üzerinde topluyordu.

Yazının Devamı

Almanya ve F-35 uçağı

Bir savaş sistemi tedariki sadece bir silahlanma projesi değildir. Böyle bir karar aynı zamanda bir siyasi tercihtir. Eğer yetenekler içinde ise sistem ülke içinde de üretilebilir. Aslında bu da bir siyasi tercihtir. Ya da yurt dışından tedarik edilebilir. Harekât ihtiyaçları tabii ki vazgeçilemez bir değerlendirme faktörüdür. Ama benzer özelliklere sahip sistemler arasında seçim yapmak daha çok karşı karşıya kalınan bir durumdur. Bölgesel ya da küresel hareketlenme yaşandığı dönemlerde tedarik edilecek sisteme ait ülkenin seçiminde ağırlıklı olarak siyasi eğilimler rol oynar.

93 TORNADO AYRILIYOR…

Almanya savaş yeteneği giderek azalan 93 adet Tornado uçağını yenileme kararı almıştır. Çünkü bu uçakların teknolojik ömürleri dolmuştur. Tam bir modernizasyona tutulsa bile maliyet-etkin bir sonuca ulaşılamayacağı tespit edilmiştir. Bu uçakların hizmet dışına çıkarılması ve yerine yeni nesil bir savaş uçağının alımı daha avantajlı görülmüştür. Tornado Avrupa üretimi bir savaş uçağıdır. Alman, İtalyan, İngiliz ve Suudi Hava Kuvvetlerinde kullanılmaktadır. Bu süreçte Almanya’nın çarpıcı bir karar aldığı ve seçeneklerden bir olan F-35 uçağını gündemden düşürdüğü basın organlarında yer almıştır. Bilgi ilk kez “AugenGeradeaus” haber sitesinde yayımlanmıştır. Bu uçaklar lehine görüş beyan eden eski Hava Kuvvetleri Komutanı’nın emekli edilmesini bu kapsamda değerlendirenler de olmuştur.

Yazının Devamı

S-400 sadece bir füze midir?

Türkiye’nin S-400 tedariki sadece bir silah alım projesi değildir. Hava savunma sistemindeki zafiyet alanlarının kapatılmasının da ötesinde mesajlar vermektedir. Batı’dan kopmadan Avrasya’ya doğru seyreden Türkiye’nin bağımsızlığının güçlü bir göstergesidir. ABD makamlarının küstah ve seviyesiz tehditler savurmasının bir nedeni de budur!

S-400 SİYASİ BİR TERCİHTİR

S-400 siyasi bir tercihtir. Türkiye, kayıtsız ve koşulsuz olarak Batı politikalarına uymayacağını bu kararı ile dosta düşmana ilan etmiştir. Bu karar aynı zamanda Türkiye’nin denge arayışlarının bir yansımasıdır. Türkiye ulusal çıkar alanları söz konusu olduğunda, körü körüne Batı’nın kuyruğuna takılmayacağını göstermiştir. Ama daha da önemlisi bu karar batıdan kaynaklanan bir tehdit algısını da ortaya koymaktadır. Ülkemizdeki en batıcı kesimlerde bile bu algı yavaş yavaş yer etmeye başlamıştır.

Yazının Devamı

ABD’nin zam talebi

ABD Başkanı Trump bu kez de yeni bir taleple çevresini ve müttefiklerini şaşırttı. ABD’nin askeri olarak konuşlandığı ülkelerde yapılan bütün masrafların, yüzde 50 ilave ile ödenmesini istedi.

MASRAF ARTI 50!

Bilindiği üzere Trump, “uzun süredir ilgili ülkelerin yeterli ödeme yapmadığını” ileri sürüyordu. ABD askeri çevreleri yeni yaklaşımı “Masraf artı 50 (Cost plus 50)” olarak tanımladı. Bu yeni durumdan en fazla etkilenecek ülkelerin başında Almanya, Japonya ve Güney Kore geliyor. ABD aynı zamanda, ilgili ülkeye çeşitli vesilelerle belirli bir dönem için giden gemi, uçak ve kara birliklerinin masraflarını almak üzere planlamalar yapıyor. Ayrıca askerlerin maaşlarının da talep edilmesi düşünülüyor. Bazı özel durumlar için ise masrafın 5-6 misli ödeme talep ediliyor. NATO ülkelerine savunma harcamalarını artırmaları için baskı yapan Trump’ın bu konuda da şimdiye dek olan gelişmelerden fazla memnun olmadığı biliniyor. 17 Ocak 2019’da Pentagon’da yaptığı konuşmada, “Diğerlerinin bizi aptal yerine koymasına izin veremeyiz!” demişti. Şimdi de bu isteğini üslenme anlaşmaları yaptığı ülkelere çevirdi.

Yazının Devamı