Soner Polat

Soner Polat

Köşe Yazısı

Bölücülük bildirgesi mi?

CHP’nin seçim bildirgesi tam anlamıyla vatanseverleri büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Sırtından bıçaklanan insanlar ne hissederse, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalıları da onu hissetti. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak bu olmalıydı! Bu metin, bölücü temalar da içeren bir karşı devrim bildirgesinden başka bir şey değildir. Türkiye’ye onursuzca bölünmeyi dayatmaktadır.

ABDULLAH GÜL’ÜN PARTİSİ

CHP’ye egemen olan güçler daha önce Abdullah Gül ideolojisini CHP’de hâkim kılmıştı. Bu nedenle CHP, Gül’ü muhalefetin çatı adayı olarak göstermek için her yolu denedi. İşin rezilliği ayyuka çıkınca, emperyalist merkezler, “aslında Muharrem İnce’nin önceden kararlaştırıldığını, Gül’ün bir taktik aldatma olduğunu” yaymaya başladı. Ama Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu, FOX TV’deki canlı yayında bu yalanı herkesin yüzüne çarptı. CHP’nin başından beri Gül’ün arkasında olduğunu ifşa etti. Zaten Gül’ün adaylığına karşı çıkan bütün vekiller tasfiye edildi. Ayrıca, Gül çizgisini benimsemeyen Muharrem İnce’ye yakın vekiller de kapının önüne koyuldu.

Yazının Devamı

TSK'da emir-komuta sistemi

Kardak krizi patlak verdiğinde Yunanistan’da Kuvvet Komutanlıkları doğrudan Milli Savunma Bakanı’na bağlıydı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Oramiral Limberis çaresiz bir konumdaydı. Duygu ve düşüncelerini kitabına şöyle yansıttı:

YUNAN AĞIR BEDEL ÖDEDİ!

“Kamuoyu ve birçok siyasetçi Silahlı Kuvvetler Komutanı’nın Genelkurmay Başkanı olduğunu söyler.Bu yanlıştır. Kuvvetler MSB’ye bağlıdır. Silahlı Kuvvetlerin yetkileri, faaliyetleri ve teşkilatlanmasındaki belirsizlik ve karışıklık herkesin ortak fikridir. Genelkurmay ile Kuvvetler arasındaki bağlantı yasayla yeniden hükme bağlanmalıdır.”O günlerde kamuoyu baskısı o denli güçlüydü ki dönemin Başbakanı Kostas Simitis de bir kitap yazmak zorunda kaldı: “Yaratıcı Bir Yunanistan İçin Politika!” Bu kitaptaki en çarpıcı ve dikkat çekici bölüm şöyleydi: “Yunan Silahlı Kuvvetlerinin teşkilatlanma yetersizliği ve harekât acizliği ortaya çıktı. Kardak, bir açıdan bizim bu acizliğimizi ortaya çıkaran olay oldu. Yunan Silahlı Kuvvetleri yeniden yapılandırılmalıdır!”

Yazının Devamı

TSK’ya kim kol kanat gerecek?

Son dönemlerde TSK hem içten hem de dıştan büyük bir saldırıya uğradı. Balyoz ve Ergenekon süreçleri AKP, CHP ve MHP’nin gözleri önünde cereyan etti. Bu dönemde TSK’nın her rütbeden milli, bağımsızlıkçı ve vatansever askerleri tasfiye edildi.

TSK’YA HÜCUM!

Bunların yerine büyük ölçüde FETÖ mensupları kilit mevkilere getirildi. Bu aymazlıktan cesaret alan FETÖ’cü kadrolar 15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştirildi. Böyle bir sonucun müsebbibi olan siyaset kurumu faturayı yine de TSK’ya kesti. AKP, hukuk dışı Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) TSK’nın en önemli kurumlarını yok etti; emir komuta zincirini dağıttı ve silahlı kuvvetlerin kimyasını bozdu. Protokolde bile gerilere itilerek TSK mensupları aşağılandı. Meclis’teki partilerin bu yapılanlara hiçbir itirazı olmadı. Eğer kendi haline bırakılırsa, TSK siyasetin kurbanı olacak ve bedelini bütün millet ödeyecek! Bütün bu üzücü ve kaygı verici gelişmeler yaşanırken, FETÖ’nün siyasi ayağı korunup kollandı.

Yazının Devamı

25 Haziran sabahı

Türkiye, tarihinde eşi benzeri görülmemiş ağır bir saldırı altında! ABD’de derin devlet Trump’ı da teslim alarak bir savaş hükümeti kurdu. Kin, nefret, düşmanlık ve savaş çığırtkanlığından başka hiçbir niteliği olmayanlar ABD’de kilit mevkilere getirildi. Bu ekip Suriye’de denetim altında tuttuğu bölgede bir PKK devletçiği kurmak için harekete geçti. Filistin kan gölüne döndü.

Türk-Arap savaşını kışkırtmak için bölgeye ortak bir Arap gücü gönderilmesi planlanıyor. ABD, İran’la kontrollü bir kriz yaratma amacında! Tereddüt geçiren, her dalgada savrulan AKP yönetimine İran için, “Ya benimlesin ya da karşımdasın” mesajı gönderiyor. Kıbrıs’a Amerikalı bir bayan özel temsilci atandı. Birileri için pusuya yatan Mustafa Akıncı adlı şahıs garip işler yapıyor. Ege’de Batılılar iflas eden Yunanistan’ı kullanarak gerilimi artırıyor. Ülkemizdeki bütün makroekonomik dengeler alt üst olmuş durumda! Kredi kuruluşları notlarımızı düşürüyor. Faizler yükseliyor. Dolar, avro, altın, mazot, benzin tutulamıyor.

AKP SIKIŞTI!

Yazının Devamı

Mazinde bir tarih yatar

Basketbol hiç kuşkusuz bir elitler sporudur. Antrenörü, sporcusu ve seyircisi, örneğin futbol ile kıyaslandığında çok farklıdır. Her an değişebilen oyun taktikleri, hız ve temposu ile gerçekten üst düzeyde yetenek gerektirir. Bu spor dalında zirveye tırmanmak, her ülke için önemli bir prestij vesilesidir. Basketbolun Avrupa’daki en üst organizasyonu olan Euroleage’de üst üste dört kez dörtlü finallere (Final Four) kalmak ve bunun son üçünde final oynamak çok büyük bir başarıdır. Süreklilik gösteren bu meydan okuma tesadüfle açıklanamaz!

TÜRK VE MÜSLÜMANIN GURURU FENERBAHÇE

Fenerbahçe bu görkemli gövde gösterisi ile Türkiye’ye Avrupa’da ve dünyada sınıf atlatmıştır. Bu şanlı yürüyüş hiç de kolay olmamıştır. Mayıs 2016’da kupanın Türkiye’ye kaydığını gören karanlık çevreler, hakemler marifeti ile kupayı CSKA Moskova’ya hediye etmiştir. Ama bir yıl sonra tehlikenin farkında olan Fenerbahçe, finalde hakemlerin müdahalesine fırsat tanımadan kupayı ülkemize getirmiştir.

Yazının Devamı

Yeni bir heyecan yeni bir ruh

Türkiye’deki bütün siyasi partilerin seçim bildirgesi temel konularda birbirine benziyor. Sadece Sayın Doğu Perinçek ve Vatan Partisi ezber bozan farklı bir söylemle seçmenlerin karşısına çıkıyor. Türkiye’nin yapısal sorunlarla boğuştuğu bu kritik günlerde, devrimci bir bakış açısı ile köklü çözümler öneriyor. Türkiye’nin geleneksel siyaset anlayışının tıkandığı günlerde, Türk milletine gerçekçi bir seçenek sunuyor. Vatan Partisi’nin Seçim Bildirgesi’nden bazı kesitler sunalım. Ara başlıklar bana aittir.

GÜVENİLMEYEN YÖNETİCİ!

Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi borç batağına batıran, Cumhuriyetin temel kurumlarının altını oyan, bölgede ve Asya’da güvenilmeyen bir yöneticidir. Bugün Türkiye’nin yüz yüze geldiği sorunların baş sorumlusu, AKP yönetimidir. Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi kamplaştıran uygulamaları, ekonomideki çaresizliği ve özellikle ağırlaşan dış tehdide karşı yetersizlikleriyle artık Türkiye’yi yönetemez. Türkiye artık, Tayyip Erdoğan’ı sırtında taşıyamaz.

Yazının Devamı

Galatasaray, Başkan Cengiz ve Terim

Galatasaray belki de tarihinin en kritik döneminde şampiyon olmayı başardı. Eğer başka bir netice alınmış olsaydı, kulüp ciddi bir kriz içine düşer ve hatta felakete sürüklenebilirdi. Şimdi en azından yaraları sarmak için uygun bir atmosfer oluştu. Bu başarıda en büyük pay sahibi, hiç şüphesiz Başkan Mustafa Cengiz ve Fatih Terim’dir. Çünkü bu ikili hiç de ümit vermeyen bir dönemde cesaretle takımın sorumluluğunu üstlendi. Dursun Özbek’in bıraktığı enkazın altından kalkmak hiç de kolay değildi. Başkan Cengiz, adeta sürekli bir kriz yönetimi uygulayarak kayalıklara doğru sürüklenen Galatasaray gemisini salimen limana ulaştırdı. UEFA nezdinde yaptığı girişimlerle kulübü bu sığ sulardan da ustalıkla çekip aldı. Bayan Basketbol Takımı ile Avrupa Kupası kazandı. Umarım, Galatasaray kongre üyeleri vefalı davranır ve bir kez daha kulübü Özbek’in keyfi ve çarpık yönetimine teslim etmezler.

TERİM’İN USTALIK DÖNEMİ

Fatih Terim bu dönemde teknik direktörlük bilgi ve becerisini adeta sanata dönüştürerek, kariyerindeki en büyük sıçramayı yaptı. Ustalık dönemi denen olgu bu olsa gerek! Daha önce kaliteli futbolcularla Terim birbirini tamamlıyordu. Bu yarım sezonda ise Terim, hiçbir ayırt edici özelliği olmayan 14 kişilik kısıtlı kadro ile takımı şampiyon yaptı. Takım belki puan olarak geride değildi ama bütün önemli maçları kaybederek kendine olan güvenini yitirmişti. Uçurumdan yuvarlanmak üzereydi. Strateji ile ilgilenenler bilirler. Koşullar büyük ölçüde değişmeden aşağı doğru inişi durdurmak neredeyse imkânsızdır. Yeniden bir çıkış yakalamak mucizelere bağlıydı.

Yazının Devamı

Dev Doğan, ütopya mı, distopya mı?

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde Devdoğan isimli bir ülke varmış... Bu ülkede hır gür hiç eksik olmazmış! Devdoğan’ı Akıl ve Kurtuluş Partisi (AKP) yönetiyormuş. İktidar Partisi milleti bıçak gibi ortadan ikiye bölmüş. Halk, Cumhuriyetçiler ve Muhafazakârlar olarak iki ayrı kampta toplanmış. AKP Genel Başkanı Aslan Kaplanoğlu (AK)’nun temel siyaset stratejisi, Cumhuriyetçileri sürekli hedef tahtasına oturtarak, kendi yandaşlarını tahkim etmek olmuş! Böylece kutuplaşma toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş!

ŞİK, ÇÜŞ, MHP, HT

Devdoğan’da siyaset sahnesinde bir başka parti daha varmış: Makineli Hareket Partisi (MHP)! Bu parti milliyetçi öğeleri dini motiflerle süsleyerek siyaset yapıyormuş. İlk dönemlerde AKP’ye karşı çok sert muhalefet yapmış. Yeri göğü inletmiş. Ama iki konuda AKP ile yakın düşmüş!

Yazının Devamı

Samsun'da bir güneş doğdu

Onlarca paşa ülkenin kötü kaderine razı olmuşken, o milli direniş peşindeydi.

Nefes kesecek bir ölüm-kalım mücadelesi için İstanbul’daher kapıyı çalıyordu.

Durup dinlenmeden çareler aradı; arkadaşlarını uyardı; Harbiye Nazır’ı olmak istedi!

Yazının Devamı

Doğu Akdeniz Boru Hattı

Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı (EAST MED) projesi Türkiye gündemine bomba gibi düştü. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin bu konuda fizibilite çalışmaları yaptığı söyleniyor. Son dönemlerde Hıristiyan-Siyonist şer ekseni üst üste Türkiye aleyhine girişimlerde bulunuyor. Doğu Akdeniz’de ortak askeri tatbikat yapmaları bu ilişkinin doğasına “düşmanca” bir boyut da ekliyor. Gazetelerde geçen boru hattı rotaları Türkiye’nin muhtemel Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’ni resmen ihlal ediyor... Sahnenin önünde görünenler böyle! Ama perde gerisi irdelendiğinde ortaya bambaşka bir tablo çıkıyor.

BAŞKA BİR HEDEF Mİ VAR?

Çünkü çıkarılan doğal gaz miktarları böyle bir projeyi maliyet-etken kılmıyor. Çıkan haberlerle saha gerçekleri üst üste gelmiyor. Bu nedenle enerji uzmanı Dr. Volkan Özdemir ile bu konuyu uzun uzun müzakere ettim. Bilindiği üzere Dr. Özdemir’in bu konuda çok değerli bilimsel çalışmaları var! Avrupa’nın 2020 yılı için ihtiyaç miktarının 560 milyar metre küp civarında olduğunun, toplam gaz tüketiminin yüzde 2’sine denk düşen İsrail gazının önemli bir ihraç potansiyeli olmadığının özellikle altını çiziyor. Bu miktarda gaz için Girit’e kadar su altından bir boru hattı kurmak ve onu Yunanistan’a uzatmak pek gerçekçi görünmüyor. Ayrıca Türkiye, “Buyrun, benim Münhasır Ekonomik Bölgemi (MEB) çiğneyerek boru hattı çekin!” demeyecektir. Türkiye hak ve hukukunu koruyacak askeri yeteneklere sahiptir.

Yazının Devamı

İki alçak üç hain!

Filistin ve Kudüs’te insanlık mirası olan bütün kutsal değerler ayaklar altına alındı. Dünyadaki bütün organize terörist faaliyetlerin hamisi olan iki katil devlet, ABD ve İsrail, sadece günahsız ve silahsız Filistinlilere değil, bütün insanlığa ateş açtı.

SİLAHSIZ GENÇ GENERALLER

Dünyadaki belki de en haklı protesto eylemini düzenleyen 60 Filistinli şehit edildi; 3000 kadar kahraman Filistinli vatansever yaralandı. İslam dünyası mışıl mışıl uyurken, soysuz Batı dünyası insan hakları ve demokrasi masalları anlatırken, Çin ve Rusya her zaman olduğu gibi masa altına saklanırken, insanlık değerlerini savunma onur ve sorumluluğunu, bıyıkları bile terlemeyen Filistinli genç aslanlar üstlendi.

Yazının Devamı

Doğu Akdeniz’de kavgaya girmezsek...

Yunanistan’ı ziyaret eden (Ekim 2015) eski Fransa Cumhurbaşkanı Hollande şunu söylemişti: “Doğu Akdeniz’de doğalgaz yataklarının bulunması Yunanistan ve Avrupa için büyük bir fırsattır. Deniz hukukunun üstün çıkacağına inanıyorum. Fransa bu yataklardan Yunanistan ile birlikte istifade etmenin yollarını aramalıdır.”

Batı bakış açısı ile Türkiye, “bütün hak ve çıkarlarına doğrudan veya dolaylı yöntemlerle el konulabilecek” bir ülkedir. Hollande’nin açıklaması insaf ve izandan yoksundur. Doğu Akdeniz’de en uzun sahile sahip olan Türkiye’ye hiçbir hak tanınmazken, bu denize sınırı bile olmayan Fransa ve Yunanistan’ın doğal gaza sahip çıkma çabaları, ancak yağmacılıkla açıklanabilir. Ayrıca bu mesaj dolaylı olarak şunu da dikte etmektedir: “Biz, Avrupa Birliği (AB) ve Fransa olarak Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’ni bir ve bütün kabul ediyoruz.”

KKTC İLE BÜTÜNLEŞME DIŞINDA ÇÖZÜM YOKTUR!

Yazının Devamı

Stratejik açıdan böl ve yönet

ABD’de strateji derslerinin temel dokümanlarından birisidir. Konuya ilk başlayan asker-sivil yönetici adaylarına mutlaka anlatılır. Önce çizgi film olarak gösterilir, sonrasında geniş bir tartışma başlar. ABD’nin tuzağa düşüreceği ülkelere uyguladığı değişmez yöntemdir.

KÜÇÜK TAVUK: HOROZ VE TİLKİ HİKÂYESİ

Büyük bir kümesin görüntüsü ile film başlar. Kümeste çok sayıda tavuk, genç horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu vardır. Kümesin etrafında bir tilki dolaşır. Yaşlı ve büyük horoz, tilkinin içeri girmemesi için kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatır ve tavukların dışarı çıkmasına izin vermez. Doğal olarak içeride kaldıkları için tavuklar doğru dürüst beslenemez ve zayıf düşer. Yaşlı ve büyük horoz dışarı çıkamayan tavuklara ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak hayatta kalmalarını sağlar. Kümese giremeyen tilki, tellerin üzerine küçük bir delik açarak, kümesin içindeki genç bir horozla irtibat kurar. Ona biraz mısır verir.

Yazının Devamı

Kıbrıs’ta kaçak güreş olmaz!

Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Tesadüf gibi görünenler, önceden yapılan kurgunun başarılı şekilde hayata geçirilmesinden ibarettir. Bu nedenle Kıbrıs’a her zamankinden daha dikkatli bakmalıyız. Birleşmiş Milletler (BM) aniden Kıbrıs Özel Temsilciği için Amerikalı bir bayan diplomat görevlendiriyor. Aynı dönemde Mustafa Akıncı, en kabul edilmeyecek belge referans alınarak müzakerelerin yeniden başlaması için girişimde bulunuyor. Bu sinsi atağını KKTC’nin bütün Anayasal kurumlarından gizliyor... Birdenbire Yunanistan’a ulaşan Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı’nın krokileri gazete sayfalarını süslüyor. Burada da Türkiye ve KKTC’nin hükümranlık hakları ayaklar altına alınarak çiğneniyor. Doğru soru şudur: “Akıncı, garantörlük ve askerlerin adadan çekilmesi konularını kapsadığından ülkemizi de yakından ilgilendiren bu konuda Türkiye’den onay almış mıdır?” Bu sorunun cevabı, Kıbrıs’ın geleceği için hayati önem taşımaktadır.

İSVİÇRE’DE NE OLDU?

Akıncı’nın atağından sonra Türk Dışişleri Bakanlığı bir bildiri yayımladı. Ancak bu bildiride genel ve muğlak ifadeler kullanıldı. Akıncı’nın Türkiye’nin onayını alıp almadığı konusu ortada bırakıldı. Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, şimdiye dek izlenen süreçlerde Akıncı ile birlikte hareket ettiği izlenimi yarattı. İsviçre müzakereleri Türkiye açısından hiç de iç açıcı sonuçlar doğurmadı. Toprak tavizi içeren harita BM ve Avrupa Birliği (AB)’nin kasasına konuldu; garantörlük sulandırıldı; asker indirimi ciddi ciddi görüşüldü. Yunan-Rum basınından sızan bilgiler, büyük bir felaketten kurtulduğumuzu gösteriyor... Birçok kişi ve kesim Tanrı’nın Türk dostu olduğunu düşünmeye başladı.

Yazının Devamı

Donald - Benyamin savaş tandemi

ABD motoru su kaynatmaya başladı. Mekanik donanımda bozulma ötesinde bir çürüme var! Bu gidişle yakında kayış kopacak, yatak saracak, dişli sıyıracak… Hantal, kaba ve çirkin arabanın sadece kendine zarar vermesi kimseyi fazlaca ilgilendirmiyor. Ama teslim alınarak beyaz bayrak çeken acemi şoför, yamuk arabası ile sağa sola çarparak ilerliyor. Küresel trafik canavarı durdurulmazsa, birçok araca ciddi ve kalıcı hasarlar verecek! Şoför Donald Trump’ın muavini, çalıntı araçlarla hava atan BenyaminNetanyahu isimli bir âdemoğlu! Sürücü dünyası onu yollardan ziyade yolsuzlukları ile tanıyor.Gerçi kimin şoför, kimin muavin olduğu pek belli değil ama bunun da fazlaca bir önemi yok! Al birini vur ötekine!

NÜKLEER BARIŞA DİNAMİT!

BM Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin daimi üyesi olan 5 ülke (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) ve Almanya, 14 Temmuz 2015 günü “P5 + 1” uzlaşısı olarak bilinen Viyana Antlaşmasına imza attı. Bu kapsamda İran nükleer faaliyetlerini sınırlayacak ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK)’nun denetimine açacak, buna mukabil bu ülke üzerindeki siyasi ve ekonomik yaptırımlar kaldırılacaktı. Antlaşma,20 Temmuz 2015’de BMGK’nın 15 üyesinin oybirliği ile tescil edildi.

Yazının Devamı

Kore Yarımadasında barış!

Kore yarımadasında iyi kalpli, yardımsever ve saygılı insanlar yaşıyor. Ancak bu güzel insanlar İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki küresel jeopolitik kavganın kurbanı oldu. Zaten daha önce de 40 yıl boyunca Japonya’nın sömürgesi olarak inim inim inlemişlerdi. Kapitalist Batı’nın Uzak Asya’da bir toprak parçasında tutunma arzusu ve Komünist Doğu’nun bu girişimi dengeleme çabaları yarımadayı bıçak gibi ortadan ikiye böldü.

TARİHİ ARKA PLAN

Zaten Yalta Konferansı’nda meşhur 38’inci paralel ekseninde bir bölünme kabul görmüştü. Yarımada’da savaş sürerken, taraflar askerlerin bile haberi olmadan gizlice anlaştı. General Mc. Arthur’un şu demeci tarihe geçti: “ABD, tarihinde ilk kez kaybetmek için Kore’de savaşa girdi!” Çinli Komutanın şu demeci de düşündürücüdür: “Belirli güvenceler almasaydım, askeri kariyerimi Kore’de riske etmezdim!” Zaten Kore’ye sözde BM, özde ABD müdahalesi için BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamayı SSCB’nin boykot etmesinin nedeni açıklanamıyor. Veto hakkını kullanmayan SSCB muhtemelen bu gizli uzlaşının içindeydi. General Mc. Arthur, emirleri dinlemeyip Çin sınırına kadar Kuzey Kore’yi işgal etmeye kalkınca görevinden alındı.

Yazının Devamı