Soner Polat

Soner Polat

Köşe Yazısı

TSK'da deprem

Turgutreis (F-241) fırkateyninde savaş yerlerini donatmıştık. Nefesler tutulmuştu. Yunan harp gemilerinin Kardak kayalıklarına yaklaşma yollarında deniz kontrolünü ele geçirmiştik. Hedef tahsisleri bile yapılmıştı. Deniz ve Hava Kuvvetleri tam olarak duruma hâkimdi. Eğer çatışma başlasaydı, Yunanistan için hiç de iyi olmayacaktı. Türk emir komuta sistemi saat gibi işliyordu. Yunan ise şaşkın, kararsız ve dağınıktı.

KOMŞU UYANDI, TEDBİR ALDI!

Yunanistan ülkenin kaderini doğrudan etkileyeceğinden bu konuyu tam 6 yıl boyunca her düzeyde tartıştı. Çalışmalar neticesinde önemli dersler çıkarıldı. Hükümet ve Silahlı Kuvvetler, Genelkurmay ve Kuvvetler arasındaki koordinasyonun yetersiz olduğu vurgulandı. Yetki ve sorumlulukların çok muğlak olduğu anlaşıldı. Harbe girilirken bile Kuvvetlerin Bakanlıkta kalmasının mahsurları ortaya çıktı. Kuvvetlerin birbirinden bağımsız hareket etmesinin, kimden emir alacaklarının belli olmamasının muharebe etkinliğini düşürdüğü açıkça beyan edildi.Sonuçta 2002 yılının Ocak ayında 2292 sayılı MSB kanunu çıkarıldı. Bu kanunun 11’inci maddesi ile Genelkurmay Başkanı’nın yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlendi.

Yazının Devamı

Ege’de kayıp 18 ada ve aranan milli siyaset

Emekli Alb. Ümit Yalım’ın Muharrem İnce’ye bir türlü teslim edemediği dosya, “Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada Adacık ve Kayalık (EGAYDAAK)” sorununu yeniden Türkiye’nin gündemine taşıdı. Yeni yönetimsisteminin gölgesinde kalan bu haber, aslında daha fazla ilgiyi hak ediyor. Ancak ulusal çıkar odaklı konular, maalesef Türk siyasetçisinin fazla ilgisini çekmiyor. İçe dönük, çevremize ve dünyaya sırtımızı dönerek yaşamaktan keyif alıyoruz. Bu nedenle etrafımızdaki çemberin giderek daraldığının farkında bile değiliz!

OTOMATİK TOPRAK DEVRİ OLMAZ!

Öncelikle, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, sorunun özü hakkında kısa bir bilgi vermem gerekiyor. Uluslararası hukuk gereğince, bir ülkenin belirli bir toprak parçası üzerinde egemenlik hakkı ileri sürebilmesi için bu alanın bir antlaşma ile kendisine devredilmesi gerekir. Hiçbir koşulda otomatik olarak hükümranlık hakkı doğmaz!

Yazının Devamı

Kimin peşine takıldınız

Emekli Albay Ümit Yalım’ı yakından tanırım. Uzun sohbetlerimiz olur. Dürüst, güvenilir ve cesur bir subaydır. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savunmak için gecesini gündüzüne katar. Ahmet Takan’ın 5 ve 6 Temmuz günleri Yeniçağ’da üst üste yayımlanan yazılarını okuyunca gözlerime inanamadım. Teyit etmek için Albay Yalım’ı arama ihtiyacı duydum. Ahmet Takan’dan aktaralım. İki yazı olduğundan mecburen kısaltarak naklediyorum. Ara başlıklar bana aittir.

YABANCILARDAN İNCE’YE BRİFİNG

Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (International RepublicanInstitute-IRI)temsilcileri, 9 Şubat 2017'de Muharrem İnce'ye brifing verdi. Brifingte, IRI'nın 2017 yılı başında Türkiye genelinde yaptığı anket sonuçları hakkında İnce'ye bilgi verildi. Aynı gün İnce'ye brifing vermek üzere randevu aldığımdan (Alb. Yalım), İnce'nin daveti üzerine brifingin son bölümüne ben de katıldım. Brifing sırasında IRI Türkiye Direktörü,“Türk Milleti'nin rahatsız olduğu AKP'nin dış politika başlıkları arasında birinci sırada Ege'de işgal edilen 18 Ada ve 1 Kayalık'ın yer aldığını” söyledi.

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta Türk'e tuzak kuruluyor

Kıbrıs’ta emperyalizm bütün gücü ile yeni bir hamleye hazırlanıyor. Birleşmiş Milletler (BM)’de dönen dolaplar neticesindeKıbrıs’a yeni bir özel temsilci atandı. Amerikalı bir hanımefendi: “Jane Holl Lute!”ABD SenatosuGüney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’ne yönelik silah ambargosunun kaldırılmasını tartışırken, bu Hanımefendi’nin ortaya çıkması hiç de sürpriz olmadı. Bir de ABD’nin, İsrail, Yunanistan ve GKRY’yi de peşine takarak Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi hedef alan tatbikatlar düzenlediği düşünülürse, bu atama daha da derin bir anlam kazanıyor. ABD’nin en büyük kozu Mustafa Akıncı! Tam da ABD’nin derin planları çerçevesinde adımlar atıyor.

AKINCI NEREYE KOŞUYOR?

Akıncı ne KKTC Meclisi’ni ne de KKTC Hükümeti’ni dikkate alıyor. Tek taraflı olarak, Türkiye ve KKTC’nin bütün kazanımlarını silip süpürecek garip adımlar atıyor. Masayı deviren taraf Rumlar olmasına rağmen, durup dururken GKRY Lideri Anatasiadis’in ayağına gidiyor. Türkiye’nin garantörlük haklarını yok sayan ve askerlerimizin çekilmesini öngören belgeler üzerinden müzakerelerin yeniden başlamasını talep ediyor. Son gazete başlıkları ise ibretlik: “Anastasiadis: Akıncı söz verdi! Garantörlükte Akıncı ile anlaştık.” Gazeteler bu haberlerini Rum basınına dayandırıyor. İnsanın tüyleri diken diken oluyor! Siz kimsiniz? Kimden yetki alarak Türk milletinin ve Kıbrıs Türk halkının hayati çıkarlarını masaya koyuyorsunuz?

Yazının Devamı

28 Şubat ve hukukta eyyamcılık

Vatanseverlerin yüreğini burkan 28 Şubat davasının gerekçeli kararı yayımlandı. Bu gerekçeli kararın hukuk dünyasında büyük bir tartışmaya yol açacağını şimdiden söyleyebiliriz. Bu davada 21 Komutanımız müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

ORAMİRAL ALPKAYA

Bunlardan birisi de 19’uncu Deniz Kuvvetleri Komutanımız Emekli Oramiral Bülent Alpkaya! Şu günlerde basın yayın organları Türkiye’nin büyük atılımını konuşuyor. Pakistan’da yapılan ihaleyi Türkiye kazandı. Dört adet korvet (MİLGEM) Pakistan’a satılacak. İşte Türk’ün bu onur ve gurur dolu projesinin mimarlarından birisi de Oramiral Alpkaya! Bu projenin başarıya ulaşması için nasıl olağanüstü bir gayret gösterdiğinin canlı tanığıyım. Attığı her adımda bu ülkenin menfaatlerini gözeten örnek bir komutandı. Bu vatana hizmet hiçbir zaman cezasız kalmıyor. 28 Şubat davasının yanı sıra çok önemli sağlık sorunları ile boğuşuyor.

Yazının Devamı

Türk Milleti

Fransız hukukçu ve sosyal bilimci Maurice Duvenger şöyle der: “Kapitalist iletişim sistemi halkın ahmaklaşması sonucunu” doğurur. Doğrudur, yanlıştır tabii ki tartışılabilir. Ama bu iletişim sistemine en dirençli millet Türk milletidir. Türk basını ağırlıklı olarak Batı’nın istediği yönde bir kamuoyu oluşturmaya çalışır. Doğrudan ya da dolaylı AB-D propagandası yapar. Bu çabalar en çok kendisini aydın olarak tanımlayan kesimlerde karşılık bulur. Bütün kitaplarını okuduğum rahmetli Atilla İlhan bu çevreleri “Batı’nın manevi ajanı” olarak tanımlamıştı. Ama tarihi sağduyusu nedeniyle Türk milleti hem yoğun kampanyalara hem de sözde aydınların teşvik ve telkinine rağmen, kendi doğruları içinde yaşar.

AMERİKAN ESİRLERİ VE DÜŞMANLA İŞBİRLİĞİ

Kore Savaşı’na katılmadığı için yaşıtlarına karşı suçluluk duyan bir Amerikalı bu harbi çeşitli boyutlarıyla incelemeye başlar… EugeneKinkead tarafından kaleme alınan ve Kore’deki harp esirlerinin davranışlarını inceleyen eser ruhsal durumunu alt üst eder! Bütün dengesini bozar! Amerikan toplumunun değer yargılarından şüphe etmeye başlar!

Yazının Devamı

Başkan Mustafa Cengiz

Dursun Özbek’in Galatasaray’a el koymayı planladığı bir dönemde cesaretle ortaya çıktı. Demir tarayan geminin kayalıklara doğru sürüklendiği gören Genel Kurul üyeleri, belki de gönülsüzce onu Başkanlığa taşıdı. Başkan Cengiz sıra dışı bir insandı. Hiçbir şey kendisine hediye edilmiş değildi. Hayatı boyunca bütün başarıları dişiyle, tırnağı ile kazıyarak elde etmişti. Samimi, dürüst ve mütevazı yapısıyla çevresine güven aşılıyordu. Laf kalabalığı yapmadan kolları sıvadı. Omurgası çatırdayan, bordalarında yaralar açılan gemiyi salimen limana ulaştırması gerekiyordu. Ama önce gemiyi su üstünde tutmak zorundaydı. Bir taraftan ekonomik enkaz altında nefes almalı, diğer taraftan kulübü sportif yarışın iddialı bir tarafı yapmalıydı. Ahval ve şerait hiç de müsait görünmüyordu.

HESAP KİTAP ADAMI

Başkan Cengiz, plan, program, proje, bütçe, hesap, kitap adamıydı. Boş laflara karnı toktu. Önce gerçekçi bir mali plan yaptı. Süreci öylesine ustalıkla yönetti ki hem büyük masraflarla yürüyen futbol takımı şampiyon oldu hem de toplam borcu 30 milyon dolar azalttı. Türkiye koşullarında 4 ay içinde alınan böyle bir sonuç mucizenin diğer adıydı. Bu dönem içinde ön plana çıkmadan kendisini işine adadı. Rakip camialar hakkında her zaman saygılı ve dayanışma içeren demeçler verdi. Nefretten beslenen spor dünyamıza sevgi tohumları ekti. Coşku dolu zafer günlerinde bile, rakiplerini gücendirmemek için sevincini gizlemeye çalıştı. Bir sözü ise taraflı, tarafsız tüm sporseverlerin hafızasına kazındı: “Keşke Fenerbahçe’miz de Euroleage şampiyonluğunu kazansaydı!”

Yazının Devamı

Prof. Sezgin, dinler, bilim ve Türkler

İslam’ın bilime yaptığı katkıları bilgi ve belgelere dayanarak kanıtlayan ve bu alanda bir ekol olan Prof. Dr. Fuat Sezgin’i kaybettik. Ruhu şad, mekânı cennet olsun! Prof. Sezgin, bütün ömrü boyunca Batı kaynaklarını esas alarak bilimden İslam’ı dışlayanlara karşı tek kişilik bir ordu gibi saygı duyulacak bir mücadele sergiledi. Kendisinden çok şey öğrendiğim Muhterem Hocam’ı rahmet ve tazimle anıyorum.

Türkler Karahanlı Devleti (840-1212) döneminde 932 yılında İslamiyet ile tanıştı. Müslümanlığın Türklerin özgün kültürüne önemli yansımaları oldu. Türkler İslamiyet’i kılıç zoruyla değil, gönüllü olarak kabul etti. Satuk Buğra Han (890-955) döneminde Türkler Müslüman oldu. İslamiyet altın döneminde dünyadaki bilimsel çalışmaların öncüsü durumundaydı.

RASATHANE VE DONANMA TOPLARI

Yazının Devamı

Türkler mi Nesin mi daha zeki?

Türk milleti dünyanın en köklü ve en soylu uluslarından birisi, belki de birincisidir! Müşterek zekâsı en yüksek olan milletlerden birisi de Türk milletidir.

TÜRK’Ü ÇIKARIN TARİH KALMAZ!

Marx bile özel mektuplarında bu gerçeğin altını çizer. Nazi zulmü nedeniyle kendisine kucak açan Türkiye’de bilimsel faaliyetlerini sürdüren Prof. Dr. Fritz Neumark’ın (1900-1991) sözleri oldukça anlamlıdır: “Samimi olarak söylemeliyim. Avrupalı Türk’ü sevmez! Hıristiyan olsanız bile sevmez… Sizler farkında değilsiniz ama onlar şu gerçeği çok iyi biliyorlar: Tarihten Türk çıkarılırsa, ortada tarih kalmaz!” Günümüzde dünyadaki sömürünün nedenini en iyi tahlil eden ulus Türk milletidir. Türkler ABD karşıtlığında açık ara dünya birincisidir.

Yazının Devamı

Aytun Çıray'a mektup ve düşündürdükleri

Bilindiği üzere Aytun Çıray Sözcü’de köşe yazıları döktürürdü. Siyaset nedeniyle yazmayı bıraktıktan sonra da Sözcü Çıray’ı hep el üstünde tuttu. Seçim süreçlerinde sürekli olarak onunla ilgili özel haberler, röportajlar yaptı. Sözcü yazarları yaptıkları televizyon programlarında Çıray’ı baş tacı yaptı. CHP milletvekiliydi ama Partisi’nden izin alarak İyi Parti’ye katıldı ve Genel Sekreter oldu. Akşener’in yanına gidince, 28 Şubat’ta yargılanan askerleri hedef alan sosyal medya mesajları yayımladı. Son seçimde de İzmir’den seçilerek Meclis’e girdi. Kendisi kutluyorum. Hayırlı ve uğurlu olsun… Meclis’in fazlaca bir kıymet-i harbiyesi kalmadı ama Aytun Çıray yaratıcı kişiliği ile mutlaka milletine hizmet edebileceği alanlar açacaktır! Değerli bir aydın olan Adnan Pelvanlar, Çıray’a gönderdiği açık mektubu lütfedip göndermiş. Ara başlıklar bana aittir:

AKP’YE GEÇSEYDİNİZ!

Bu ülkeye hizmet için yola çıkmış bir siyasetçi özellikle hoşgörülü olmak zorundadır. Çünkü hoşgörüsüz insanlarda gerginlik ve endişe duyguları hâkimdir. Hoşgörüsüz insanlar eleştirilere tahammül edemezler ve adil olamazlar. Ve bu özellikleri taşıyan hoşgörüsüz kişilerin ülkemize, insanlarımıza hizmet etmesi çok zordur.Sayın Çıray, İyi Parti’nin kurulduğu günlerde twitterden gönderdiğiniz mesaj şuydu: “Ben, Menderes’in çizgisinden geliyorum”. Bu mesajınıza ben de “O zaman AKP’ye geçseydiniz” diye karşılık vermiştim. Bu yanıtım üzerine beni hemen twitterden engellediniz! Bugüne kadar twitterde beni engelleyen sadece iki kişi oldu; Kadir Mısıroğlu ve siz!

Yazının Devamı

Sarayın bozkurtları

Sabahattin Önkibar gazetecilik ahlak ve namusuna sahipgüvenilir ve duayen bir gazetecidir. Yazıları çok okunur ve ilgi uyandırır. Kulis bilgilerini mükemmel şekilde okurlarına yansıtır. Aynı zamanda deneyimli bir televizyon programcısı ve usta bir yazardır. Kitapları bomba gibi gündemi sarsar. Son kitabı Kaynak Yayınları tarafından piyasaya sürülmüş: “Sarayın Bozkurtları!”Kitap akıcı üslup nedeniyle su gibi akıp gidiyor. Bir çırpıda notlar alarak okudum. Türk milliyetçiliğin kökenleri, fikir ayrılıkları, keskin dönüşler merak ettiğim konulardı. Kafamdaki bütün soruların cevaplarını, hareketin içinden gelen Sayın Önkibar’ın tarafsız tanıklığı ile bu kitapta buldum. Bazı kesitler sunuyorum. Ara başlıklar bana aittir:

İLK KESKİN AYRILIŞ, ADANA KONGRESİ

Kamuoyu tarafından bilinen 1944’deki Irkçılık-Turancılık Davası, Başbakan Saracoğlu ile Sabahattin Ali’nin, Türkçü Hüseyin Nihal Atsız’a açtığı davalardır. Atsız, Turancı-Türkçülüğün ideologlarından biri ve mücadele adamıydı ki hapse girip bedel ödemiştir. Sadece komünizme değil İslamcılığa muhalefeti de biliniyor. Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü” ve “Bozkurtlar Diriliyor” isimli romanları genç kuşaklar üzerinde etkili olmuştur. Atsız’ın MHP’nin önceli olan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)’yle bağı, ideolojik anlamda 1969’da yapılan Adana Kongresi’nde sona erdi.

Yazının Devamı

HDPKK'yı Meclis'e soktular

Sözcü, Cumhuriyet, FOX, Halk TV ve benzerleri PKK’nın siyasi kanadı olan HDP’yi Meclis’e sokmak için büyük bir kampanya yürüttü. Sözcü yazarlarının vekil sayısı ve dağılımını irdeleyen matematik çalışmaları gerçekten gözleri yaşarttı! İlk bakışta Matematik Oscar’ı için en büyük aday olarak görülüyordu! Okurlarına şu mesajı verdiler: “HDPKK Meclis’e girerse, Cumhur İttifak’ı kaybeder.” Diğer bir ifade ile HDPKK’nın ipi ile AKP/MHP’nin ipini çekecek, Tayyip’ten kurtulacaklardı. Denize düşerken yılana sarılmak gibi!

MATEMATİK VE SİYASET

Eğitimli ve varlıklı Türkler bu Oscar’lık çalışmadan ziyadesiyle etkilenmişti. Zaten sistemin çılgın kampanyası ile HDPKK’ya oy vermek neredeyse farz olmuştu. HDPKK’ya oy atmak için sandıklara koşup, görevlerini eksiksiz yerine getirdiler. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Muhtemelen toplama ve çıkarmada hata yapılmıştı. Maalesef, Oscar bekleyenlere kol saati verildi. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandı. AKP/MHP Meclis çoğunluğunu ele geçirdi.

Yazının Devamı

Yeni umutlar yeni ufuklar

Ülke olarak bir seçimi daha geride bıraktık. Zorlu bir dönem bizi bekliyor. Ege’den, Doğu Akdeniz’den, Suriye’den, Irak’tan yükleniyorlar. Şaşkın Fransız topçusu bile Kuzey Suriye’de PKK lehine topa girdi. Küresel tefeci bankerlere bakanlar gönderdik. Mehmet Şimşek uluslar üstü bir organizasyon olan Bilderberg’in gülü olarak sahne aldı! Ekonominin belini bükecek yüksek faiz yaşamın gerçeği oldu. Dışarıda TSK’nın bileğini bükmek, içeride savaşmadan ülkeyi teslim almak için düşmanlar plan üstüne plan yapıyor… Ayrıca ülke içindeki keskin kutuplaşmayı sokak çatışmalarına dönüştürmek için Büyükelçiliklerde toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Bu koşullar altında milli birliğe olan ihtiyaç her zamankinden çok daha fazladır.

HAYAT DEVAM EDİYOR…

Seçim dönemlerinde siyaset doğal olarak sertleşir. Kazanma hırsı ağır bastığından seçimler millete bir hayat memat meselesi olarak sunulur. Ama oylar atıldıktan sonra da dünya güneşin etrafında dönmeye devam eder. Türkiye’de de hayat kaldığı yerden devam edecek. Evet, yeni bir sisteme, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtik. Ancak ülkenin dokusuna, doğasına, genetik kodlarına uygun olmayan dayatmalar zaman içinde kendiliğinden ortadan kalkar. Hiçbir ülke üzerine uygun olmayan elbiseyi, usta terziler olsa bile uzun süre üzerinde taşıyamaz. Bu nedenle zaman içinde çözülecek sorunlar ve acil sorunları birbirinden ayırmalıyız.

Yazının Devamı

Emperyalizm ve bölücülüğe hayır!

Nazan Öncel dilimize pelesenk etmişti: “Hep aynı nakarat”! Onlarca seçime girdik. Kendini Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olarak tanıtan kesimde hep aynı nakarat: “Bu seçim ölüm-kalım seçimidir. Telafi imkânı yoktur; yıkılırız, yok olur, biteriz”! Hepsi de hüsranla sonuçlandı. Çünkü Atatürkçülerin oydan önce sağlam ve tutarlı bir ideolojiye ihtiyacı vardı. Eğer Atatürkçü sağlam durabilseydi, oy almadan da AKP yıkımını engeller, süreç kaçınılmaz olarak büyük bir sandık zaferine akardı.

ÇÜRÜK TAHTA İLE OKYANUS’A AÇILMAK

Ama sistemin denetimi altında olan sözde Atatürkçü gazete ve televizyonlar eğitimli ve varlıklı kitlelere sürekli yanlış hedef gösterdi. Öncelikle güçlü bir çekirdeğe ihtiyaç vardı. Evren bile yaklaşık 15 milyar yıl önce, nokta kadar ve fakat sağlam bir çekirdeğin patlaması ile oluşmuştu. Atatürkçü parti ideolojik olarak çürük bir yumurtadan farksızdı. Kimliğini, benliğini, ideolojisini, bütün değerlerini yitirmişti. Emperyalist merkezlerin talebi ile mezhepçilik, etnikçilik, çıkarcılığı merkeze koyan bir ortaçağ partisine dönüşmüştü.

Yazının Devamı

Selam olsun Ata'ma bir oyum var Vatan'a

Seçime bir adım kaldı.Ülkenin önünde devasa sorunlar var! Umarım seçimler ülkemizdeki aydınlık günlerin başlangıcı olur. Kabul etmeliyiz ki adil bir seçim yarışı olmadı. AKP hem OHAL’i hem de ele geçirdiği kitle iletişim araçlarını sonuna kadar seçim için istismar etti. Diğer taraftan PKK’nın siyasi kanadı olan HDP’nin barajı geçmesi için fütursuzca yayınlar yapan ama ülkenin en sağlam kalesi olan Vatan Partisi ve onun lideri Dr. Doğu Perinçek’i görmezden gelen sözde Atatürkçü yayın organlarını ve merkez medyayı ibret, endişe ve üzüntüyle izledik.Bir yanda Allah ile aldatanlar, öte yanda Atatürk ile aldatanlar ortalığı kasıp kavurdu.

VATAN İÇİN SİYASET YAPANLAR

Halkımız her şeyin farkında! Tarihsel sezgi ve yurtseverlik duyguları ile kurulan tuzağı görmeye başladı. Sistem ülkedeki siyaset alanındaki tek gerçekliğin Vatan Partisi olduğunu biliyor.Çünkü Türkiye’nin çıkarları, halkımızın gönenç ve mutluluğu için mücadele eden yegâne parti o! Diğer partilerin tamamı, Batı ülkelerinin stratejik ve ekonomik menfaatlerini gözeterek ya da en azından dengeleyerek iktidara gelmek ve verecekleri tavizlerle iktidarlarını sürdürmeyi arzuluyor. Bu partilerin tamamı bölücülüğe göz kırpıyor. Bölücülüğü laf cambazlıkları ile gizleyerek, demokrasi ve özgürlük ambalajı ile pazarlıyor. Muhalefet bloku ve özellikle CHP ve Saadet bu yönde gemi azıya aldı. Binali Yıldırım Dersim için soruşturma açma sözü verdi. AKP oynak bir parti; her yöne dönebilir…

Yazının Devamı

Liderler Fox'ta!

FOX TV bütün Cumhurbaşkanı adaylarını düzenlediği özel seçim programına davet etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtemelen bu davete icabet etmedi.Selahattin Demirtaş ise cezaevinde bulunduğu için yayına katılamadı. Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve PKK’nın siyasi kanadının adayı Demirtaş kamuoyunda bütün yönleri ile tanınıyor. Bu iki adayın eksikliğinin büyük bir kayıp olduğunu söyleyemeyiz.

HDPKK İYİ PROPAGANDA YAPTI

Demirtaş’ın yerine HDPKK’nın eş başkanları ekranda arz-ı endam etti. Demirtaş ise gönderdiği mesajlarla dolaylı olarak sesini duyurdu. Gerçi Demirtaş ve Pervin Buldan’ın söylemleri arasında bir uyum yoktu ama neticede HDPKK gümbür gümbür propaganda yapma şansı buldu. Demokrasi aşkı ile yürekleri tutuşan FOX’unsunucu ve habercileri zevkten dört köşe oldu. Reklamlarda bile HDPKK gol üstüne gol attı. FOX demokrasi şampiyonluğunu hiç kimseye bırakmadı. Olsun, sonuçta demokrasi kazandı. Terör bahane demokrasi şahane!

Yazının Devamı