Soner Polat

Soner Polat

Köşe Yazısı

Suriye’de yeni dönem

Bazen tarihin yaratıcılığı insanların yaptığı planların önüne geçer. Suriye’de, Türkiye-Rusya-İran işbirliğini bozmak için çok büyük oyunlar sahnelendi. Türkiye’deki ABD basını adeta seferber edildi. En küçük olay bile istismar edilerek, Türkiye ABD’nin kucağına itildi.

SOÇİ’DE MÜKEMMEL UZLAŞI

Hükümet yanlısı basın, yöneticilerin de yanlış adımları nedeniyle, Suriye’yi karalamak bahanesi ile ABD-İsrail çizgisinde yayınlar yaptı. CHP yönetimi Astana sürecini baltalamak için akla ziyan ABD yanlısı açıklamalarda bulundu. Ama “Erdoğan-Putin Soçi Zirvesi” bütün oyunları bozdu. İki lider mükemmel bir orta yol bularak, İdlib’deki dayanışma ruhunu muhafaza ettiler. İran ve Suriye’nin de bu uzlaşıya destek vermesi ABD ve destekçilerinde büyük şaşkınlık yarattı. Avrasya güçleri açısından Suriye’de geleceğe daha güvenli bir şekilde koşacak ortam oluştu. Anlaşmaya tepki olarak Batı ülkeleri ve özellikle İsrail’in fevri hareketleri, bu nedenle Rus uçağının düşmesi ve 15 Rus askerinin ölmesi Rusya-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönemin başlayacağını gösteriyor. Bundan böyle İsrail’in Suriye’deki tecavüzlerine Rusya’nın daha kararlı bir şekilde karşı koyacağını hep birlikte izleyeceğiz. Gelişen olaylar Avrasya güçlerini birbirine yaklaştırırken, Batı’nın Suriye üzerindeki etkisini azalttı.

Yazının Devamı

Çanlar Kıbrıs için çalıyor

Kıbrıs Türkiye açısından kasvetli ve endişe dolu gelişmelere sahne oluyor. Akıncı adlı şahıs Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Başkanı Anastasiadis’in ayağına gidiyor. BM Genel Sekreteri Guterres’in en kabul edilmeyecek belgesi esas alınarak müzakerelerin yeniden başlamasını teklif ediyor.

AKINCI KİMDEN CESARET ALIYOR?

Türk askeri ve Türkiye’nin garantörlüğünün masaya yatırılmasını istiyor. Kıbrıs’ta kıyamet kopuyor. Akıncı’nın Kıbrıs’ta kimseye danışmadan bu teklifi yaptığı ortaya çıkıyor. Türkiye ise derin bir sessizliğe bürünüyor. Akıncı’ya hiç kimse toz kondurmuyor. Hükümetin Kıbrıs’la ilgili politikaları takip eden bakanları Akıncı’nın yanından ayrılmıyor. Her gün “yerlilik ve millilik”ten bahsedenler Kıbrıs söz konusu olunca sırra kadem basıyor. Suya sabuna dokunmayan, her yöne çekilebilecek muğlak ve karmaşık demeçler veriliyor. Şu soru hâlâ ortada asılı duruyor: “Akıncı kimden cesaret alarak EOKA hayranı Anastasiadis’in kapısını çaldı ve Türkiye’yi tuş, KKTC’yi ve Kıbrıs Türk’ünü yok edecek teklifi yaptı?”

Yazının Devamı

Ekonomide durum ve çıkış yolu

Ekonomi alanında özgün incelemeler yapan Sayın Nurettin Ergün, son çalışmasını benimle de paylaştı. Hem durum tespiti yapan hem de yol gösteren bu analizi kısaltarak naklediyorum. Ara başlıklar bana aittir.

DÜNYA EKONOMİSİ NEREYE GİDİYOR?

ABD’nin, başta Çin olmak üzere AB ülkeleri, Türkiye, İran, Rusya gibi ülkelere karşı uygulamakta olduğu ekonomik yaptırımların ve bu ülkelerin aldığı karşı tedbirlerin dünya ekonomisinde ciddi bir daralmaya ve durgunluğa sebep olacağı gözlenmektedir. Bu sürecin ne kadar devam edeceği ve neyle sonuçlanacağı öngörülebilir değildir. Ancak 4-5 yıl iyimser bir tahmindir.

Yazının Devamı

Değerli (!) yalnızlık yetmez

ABD, Suriye’nin kuzeyini tahkim ediyor. Ağır silahlarda dâhil binlerce TIR silah ve cephane PKK’ya devredildi. Yasa çıkararak vergi mükelleflerinin cebinden teröristleri maaşa bağladı. Suriye’nin yaklaşık yüzde 30’unu bütünüyle ABD denetliyor.

ABD’NİN ASKERİ FAALİYETLERİ

Bu alanda Suriye’nin enerji ve su kaynaklarının neredeyse tamamı yer alıyor. ABD’nin üslenme faaliyetleri bütün hızıyla devam ediyor. Haseke’de lojistik önemi çok büyük iki önemli hava üssü kurdu. Bu üsler PYD bölgesi ile Kuzey Irak arasında irtibat sağlıyor. Toplam 13 harekât üssü ile Türkiye karşı tertipleniyor. Menbiç’teki iki üs doğrudan Fırat Kalkanı bölgemizi tehdit ediyor. Türkiye’yi gözetlemek ve hava savunması için üç büyük radar istasyonu tesis edildi.

Yazının Devamı

Anayasa MEB ve ders kitapları

Ülkemizde anayasadan yetki alan kişi ve kurumların anayasayı bir kez bile okumadığını düşünüyorum.Çünkü okusalardı, bu makaleye konu olan keyfiliklerle karşılaşmazdık!

ANAYASA NEYİ EMREDİYOR?

Anayasamızın 42’nci maddesi çok açık: “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.” 58’inci maddeyi de hatırlayalım: “Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında,Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusundayetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirler alır.” Şimdi de eğitim uzmanı, yazar ve tarihçi Mustafa Solak’ın konu hakkındaki incelemesini dikkatinize sunuyorum. Ara başlıklar bana aittir.

Yazının Devamı

Makale ile ABD'yi davet etmek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Dünya Esed’i durdurmalı!” başlıklı makalesi Amerikan “Wall Street Journal” gazetesinde yayımlandı. Bu makalesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye krizi ve İdlib sorununu değerlendirdi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı yerden yere vuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ'ın ortaya çıkışı, Suriye'de yaşananların sebebi değil, sonucu niteliğindedir.” şeklinde dikkat çeken bir açıklama yaptı.Şu sözleri ile AK Parti’nin pozisyonunu netleştirdi: “Suriye'nin kuzeyinde teröristlere karşı verdiği mücadelede kilit rol oynayan ılımlı muhaliflerin sağlayacağı destek ve yönlendirme, İdlib'de de çok önemli olacaktır.”

BATI’YI MÜDAHALE İÇİN DAVET

Batı ülkelerini İdlib’e müdahaleye davet eden satırlar ise şaşkınlık uyandırdı: “İdlib saldırısı yaklaşırken uluslararası toplumun tüm üyeleri sorumluluklarının farkına varmalıdır. Gerekli adımları atmamanın bedeli çok ağır olacaktır.Eğer Avrupa ve ABD dâhil uluslararası toplum bugün gerekli adımları atmazsa, bunun bedelini yalnızca Suriyeli masumlar değil tüm dünya ödeyecektir.Yaşanacak katliamı durdurma sorumluluğu, yalnızca Batı'ya ait değildir. Astana Süreci'ndeki ortaklarımız Rusya ve İran da insani bir felaketi önlemekle yükümlüdür.”

Yazının Devamı

Türkiye köşeye sıkışıyor

Belki farkında değil ama Türkiye hem ekonomide hem de dış politikada giderek köşeye sıkışıyor. Böyle gittiği takdirde bir müddet sonra Türkiye adım atamaz bir duruma gelir. Ekonomi alanında yapısal değişim ve dönüşümü bir türlü yapamayan Türkiye, iflas etmiş eski sistemin sağına soluna yama yaparak çıkış arıyor.

İTHALAT KOALİSYONU

Üretim seferberliği başlatacağına, Kanal İstanbul gibi rant içeren projelerden medet umuyor. İthalat rejimini hâlâ gerçekçi bir eksene oturtamadı. Çünkü AKP ülkedeki çıkar grupları ile birlikte ithalattan besleniyor. Görünürde AKP olmasına rağmen aslında Türkiye’de iktidar, geniş bir ithalat koalisyonudur. Çalışmadan, üretmeden, yabancı malları pazarlayarak kazanan bu koalisyon Türkiye’nin ekonomik sıçrama yapmasına izin vermiyor. Çünkü üretime dayalı bir düzen kaçınılmaz olarak bunların kirli ekonomik egemenliğine son verir.

Yazının Devamı

ABD Türkiye’yi kuşatıyor

Önce güncel gelişmeleri vurgulayalım. ABD, Yunanistan üslerindeki askeri varlığını artırmaya başladı. Rus diplomatları ABD’nin istediği şekilde sınır dışı eden Çipras, Trump’ın gözüne girdi.

YUNANİSTAN-ABD İTTİFAKI

Trump Yunanistan’ı, “son derece sadık ve güvenilir bir müttefik” olarak ilan etti. Çipras, Türkiye’yi hedef alan girişimlerini ne kadar saklamaya çalışsa da her şey açık ve ortada! Yunanistan’ın Larissa Askeri Meydanı’na, ABD F-22 Raptor uçakları sevk edildi. 5’inci nesil olarak adlandırılan bu uçakların Yunanistan’da konuşlandırılması önemli bir mesaj niteliği taşıyor.

Yazının Devamı

Tahran zirvesi

Tahran’da 7 Eylül 2018 günü yapılan Türkiye-Rusya-İran zirvesi televizyondan izlenen tartışmaları ile şaşkınlık yarattı. Çünkü olağan koşullarda kapalı kapılar ardında olması gereken müzakereler bütün dünyanın gözü önünde yapıldı. Böyle bir kararın ardındaki gerekçe ne olursa olsun, ortaya çıkan durum her türlü müzakere stratejisine aykırıdır.

CANLI YAYINDA HAYATİ ZİRVE

Her şeyden önce liderler kendi kamuoylarının baskısından çekinerek, bulundukları pozisyonu koruma eğilimi içine girer. Bu da müzakerelerde esneklik ve ortak bir noktada buluşma olasılığını en aza indirir. Ayrıca eğer ortaya bir polemik konusu çıkar ve tartışma uzarsa, bütün dünya Astana ortaklarının ortak iradesinden kuşku duyar! Böyle de oldu. Türkiye’nin beklenmeyen “ateşkes” teklifi ortamı gerdi. Diplomasi geleneği zayıf olan Türkiye ve Rusya katı bir tutum içine girdi. Allah’tan ince, derin ve köklü bir diplomasi geleneğine sahip olan İran, ustalık içeren manevralarla havayı yumuşattı. Rusya ve Türkiye’nin temel hassasiyetlerini çok iyi bildiği için her iki ülkeyi de tatmin edecek önerilerle ortaya çıktı. Görüşmelerin raydan çıkmasını engelledi. Mükemmel bir ev sahipliği yaptı.

Yazının Devamı

Türk Cumhuriyetleri

Türk basınında hiçbir siyasi doktrin ve jeopolitik çerçeveye dayanmadan Türk Cumhuriyetlerini suçlayan, kaba ve temelsiz yazılara tanık olmaktayız. Eğer bu yazılar belirli bir amaca hizmet etmiyorsa, büyük bir bilgi eksikliği gün gibi ortadadır. Önce bu konuda Atatürk’ün yapmış olduğu değerlendirmeyi hatırlayalım:

ATATÜRK’ÜN SİYASİ ÖNGÖRÜSÜ

“Benim hayatta yegâne fahrim ve servetim Türklükten başka şey değildir. Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağım kimse bugünden kestiremez! Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tutuğu milletler avuçlarından kaçabilir. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hatırlatmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprülerini sağlam tutarak! Dil bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Dış Türklerin bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekir.”

Yazının Devamı

Türkiye'nin Suriye çıkmazı

Dış politika, özellikle kriz ve çatışma durumlarında jeopolitik bir derinlik ve stratejik bir vizyon gerektirir. Diğer taraftan güvenlik siyasetlerini kurgulamak uzmanlık ister ve sanıldığından çok daha zordur. Eğer seçimle gelen bir iktidar bu alanlarda devletin birikimini ciddiye almaz ve kullanmazsa, belediye koridorlarında ve mahalle kahvesinde konuşulanlar güncel siyaset olur. Ayrıca devleti devlet yapan kurumların başındaki yöneticiler siyasete tamamen teslim olursa, koltuklarını muhafazayı etmeyi her şeyin üstünde tutarsa devlet freni patlayan bir kamyona dönüşür.

DIŞİŞLERİ BAKANLARI

Türk dış politikası belirgin bir konsept ve özgün bir fikirler manzumesi dahilinde değil, bütünüyle sarayı koklayarak sürdürülmektedir. Her bir olayda dış politikanın vazgeçilmez koşulları değil, sarayın talep ve özlemleri merkeze konulmaktadır. Dünyada devlet geleneği olan ülkelerde dışişleri bakanları devlet, dış politika ve güvenlik politikalarını bilen, siyasi gücü olan saygın kişiler arasından seçilir. Bu kişilerin kendilerine özgü ülke, bölge ve dünya görüşleri vardır. Devletlerinin somut çıkarlarının peşinde koşar ve ülke genelinde ağırlıklarını hissettirirler. Ayrıca dünya bu bakanların söz ve eylemlerini büyük bir ciddiyetle takip eder. Bu kişilerin tutum ve davranışlarında zamana ve zemine göre gelgitler olmaz!

Yazının Devamı

Anayasa, Atatürk ve Türk Milleti

Anayasa'daki Türk, Türklük, Türk Milleti, Atatürkçülük ve eğitim ile ilgili maddeleri inceledim. Anayasa bütün kişi ve kurumları bağlayan temel metin olduğundan aşağıdaki maddelerin özellikle yöneticiler ve iktidar/muhalefet tarafından bir kez daha okunmasının faydalı olacağını değerlendiriyorum.

BAŞLANGIÇ BÖLÜMÜ

"Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda..."

Yazının Devamı

Çarpık küresel ekonomi!

Bir soru ortaya atalım: “Karşılıksız olarak ihtiyaçtan çok fazla basılan para niçin enflasyona neden olmuyor?” Bu soruya iktisat ilmi açısından verilecek uygun bir cevap sanırım yoktur. Ekonomik gerekçelerle bu çarpıklığı açıklamak deveye hendek atlatmakla eşdeğerdir. Bu açık çelişki ancak ekonomi dışı nedenlerle sorgulanabilir! Eğer iktisadi bir faaliyeti, ekonomi ilmi dışındaki gelişmelerle izah ederseniz, karşınıza mutlaka zorbalık ya da kaba kuvvet çıkar.

EKONOMİ VE MAFYA

Eğer bir kuruluş kazancının bir kısmını gerekçesiz olarak başka bir yere veriyorsa, ortada bir mafya yapılanması vardır. Bir gece kulübü baskı ve şantaj ile gelirinin bir bölümünü haraç olarak vermek zorunda kalıyorsa bu ekonomi dışı bir eylemdir. Küresel düzeyde böyle bir gelişme varsa, küresel karakterli mafya benzeri bir yapılanma gerçekliği ile her ülke yüzleşmek zorundadır. Çünkü kaba kuvvet küresel düzeyde ya doğrudan ya da caydırıcı bir rolde kullanılarak ekonomik faaliyetleri düzenlemekte, en azından yön vermektedir.

Yazının Devamı

Zorla güzellik olmaz

Fransa Cumhurbaşkanı Macron dikkat çeken bir açıklama yaptı. Türkiye’ye hedefi AB’ye tam üyelik olmayan stratejik ortaklık teklif etti. “Türkiye ve Rusya ile stratejik ortaklık kurulduğu takdirde bunun AB’ye güvenlik anlamında olumlu yansımaları olacağını” ifade etti. Ve ilave etti: “Bu konuda ikiyüzlülüğü bırakmalıyız. Pozisyonumuza uygun, daha etkili bir çözüm için katılım olmayan, stratejik ortaklık oluşturmalıyız.” Bunun gerekçesini de, “güvenlik politikalarında ABD’ye karşı denge oluşturmak” olarak açıkladı.

BAĞIMSIZ TÜRKİYE ANKARA’DAN YÖNETİLİR

Türkiye’de kıyamet koptu. Dışişleri Bakanlığı, devlet yetkilileri, siyasi partiler, AB-D’yi savunan basın, çeşitli ekonomi kuruluşları Macron’a tepki gösterdi. Macron ya bilgisizliğinden ya da kendi siyaseti doğrultusunda, “Atatürk Türkiye’sinin olmadığını, pan-İslamist eğilimlerin güçlendiğini” vurguluyor.Bir bahane bulmak istiyor. Meselenin özü jeopolitiktir. Bir konuyu düzeltelim. Atatürk Türkiye’sinin karakteri tam bağımsızlıktır. Kendi iradesini asla Brüksel’e teslim etmez. Atatürk Türkiye’si Ankara’dan yönetilir. Atatürk ile AB arasında hiçbir bağ yoktur. Medeniyet projesi ve benzer lafları edenler günümüzün modern mandacılarıdır.

Yazının Devamı

Kapitalizmin ruhu ve günümüzdeki kaos

Kapitalizm, liberal kuramcıların düşünceleri çerçevesinde piyasa ekseninde yükseldi. Piyasa koşullarında adil rekabet kapitalizmin yazılı olmayan etik kuralıdır. Max Weber'in (1864-1920) “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” adlı eseri, kapitalizmin kökeni ve ahlaki altyapısı hakkında geniş bir çerçeve sunar.

SOSYAL VE SİYASAL KURUMLAR PİYASA ÜZERİNDEN YÜKSELİR

Müteşebbis, emek, sermaye ve maddi üretim araçlarını rasyonel şekilde, verimlilik ilkesi temelinde buluşturur. Teknoloji ve pazarlama tekniklerini kullanarak bir mal ya da hizmeti piyasaya sürer. Ürün, kalitesi ve fiyatı arasındaki ilişki doğrultusunda piyasada bir karşılık bulur. En iyi ürünü en uygun fiyatla pazara sunanlar, yani en verimli davrananlar kazanç elde ederek rekabetin içinde kalır. Rekabete dayanıklı olmayanlar silinir.

Yazının Devamı

Kıbrıs'ta kapsamlı deniz üssü

Nerelerden nerelere geldik… Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 1955 yılında bakın ne demiş: “Kıbrıs’ın Türkiye için stratejik önemi vardır. Savaşta Türkiye ancak güney limanları yolu ile beslenebilir. Kıbrıs adasına hâkim olacak kuvvet aynı zamanda Ege denizinde adalara da sahip olursa, Türkiye gerçek bir kuşatma altına girer. Hiçbir ülke tüm güvenliğinin dost dahi olsa başka bir devlete dayanmasına razı olamaz!

Günümüzdeki yöneticilerin Kıbrıs konusundaki demeçlerini yakından takip ediyorum. Hiçbirinde, maalesef bu jeopolitik ve stratejik gerçekliği göremedim. Ciddi bir düşüş var! “Biz iyi niyetliyiz!” gibi kendine güveni olmayan, kararsız ve karmaşık görüşler gündemi işgal ediyor ve düşmanlarımıza cesaret veriyor… Yenişafak’ta yer alan haber gerçekten özel bir ilgiyi hak ediyor: “Türk Deniz Kuvvetleri büyük bir deniz üssünün tesis edilmesi için Dışişleri Bakanlığına başvurdu!”

DENİZCİ VİZYONU

Yazının Devamı