Sinan Sungur

Sinan Sungur

Köşe Yazısı

Hükümetin Paris İklim Anlaşmasından Beklentisi ne?

Paris İklim Anlaşması Meclis'ten geçti. Bütün partiler ortaklaştı.

Hükümetin tezi bu anlaşma dahilinde yenilenebilir enerji yatırımlarına finans daha kolay bulunacak. Aynı zamanda nükleer çalışma hızla devam edecek.

Doğal gaz konusunda geri adım yok, gaz çalışmaları devam ediyor.

Yazının Devamı

Bir Zamanlar Kıbrıs’tan bu zamandaki Kıbrıs’a

Kıbrıs Yunan olamaz, Türk Mücahit durmaz, Ya Türk Kıbrıs var olur, Ya Mücahit yaşamaz…

Bu sözlerle hafızalara kazınmıştır Türk Mücahitleri Marşı… Bir destan gibi halen Kıbrıs davasına azıcık ilgi duyanların dillerinde yaşamaya devam eder. Türk Ordusu 1974’te Kıbrıs’a çıkarma yapıp, adadaki Türk varlığını yok etmek isteyen Rumlara dersini verene kadar, Kıbrıs Türkünün canını ve malını korumuş mücahitlerin marşıdır TMT marşı. Sözlerinin tamamına baktığınızda o destansı mücadeleye nasıl da yakışıyor diyorsunuz. Bir de bestesini dinleyince alıp sizi EOKA’ya karşı yapılan direnişlere götürüyor.

Aynı ruhu en başta Kıbrıs ve Türkiye kamuoyu olmak üzere Kıbrıs Türkünün haklı davasınıtüm dünyaya duyurmak üzere kurgulanan ‘Bir Zamanlar Kıbrıs’ dizisinde de görüyoruz. Milli amaçlarla kurgulanmış, TRT’nin son dönem dizi politikalarına yakışan, haklı davanın geçmişini duygusal bir şekilde hafızalara kazımak için hazırlanmış bir dizi olarak karşımıza çıktı Bir Zamanlar Kıbrıs dizisi… Bütün Kıbrıs ve Türkiye’den Kıbrıs davasına ilgi duyan ne kadar insan varsa oturduk başına haftalardır izliyoruz. Oyunculuklar, yapım amacı muhteşem… Niyet güzel olsa da bazı hataları göze batıyor. Kıbrıs Türk Halkının başarılı liderleri Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ı yansıtma biçimleri, Türk Mücahitleri Teşkilatı’nı başarısız ve plansız gösteren sahneleri ve diyalogları, EOKA lideri NikosSampson’u dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’u yücelten ve başarıyı onlara atfeden sahneleri ve diyalogları, Türkiye’nin sözde ilgisiz ve etkisiz tutumu gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Bir de ‘efsane’ bir ‘Bereli’ karakteri var ki bir tane kahraman bu işi yaptıysa koca teşkilat ne yapmış diye sordurtuyor. Senaryo ekibinin tarihi gerçekleri iyi anlamadığı ve biraz Türkiye’deki dizi iklimine kapılarak bu yapımı kurguladıkları, yukarıda örneğini verdiğimiz sahnelerden anlaşılıyor. Bu eksikliği doğrulayan ifadeler de ortaya çıktı. Doktor Fazıl Küçük’ün hayattaki oğlu Mehmet Küçük, TMT’nin yaşayan liderleri, Rauf Denktaş’ın ailesinden birçok isim diziye ilişkin eleştirilerini kamuoyu önünde sıraladılar. Senaryo ve yapım ekibinin kendileri ile çeşitli toplantılar yaptıklarını, önerdikleri ve anlattıkları olayların çoğunun dikkate alınmadığını ve dizideki eksik görülen kısımların da bu sebepten kaynaklandığını hem Ulusal Kanal’da hem de birçok mecrada ifade ettiler. TRT 1 yöneticilerinin bu çağrıları ve eleştirileri duyup geç olmadan ve izleyici kaybetmeden konuya müdahale etmesini hem bir yurttaş hem de bir televizyoncu olarak tavsiye ediyorum. Zira tüm dünyaya anlatmaya çalıştığımız haklı davamızda tereddütler yaratmak, kenetlenmemiz gereken Kıbrıs Davası’nda çözülmeler ve küskünlükler yaratmak hepimizin zararına olur.

Yazının Devamı

Biden'dan malumun ilanı

Ülkemizde sağolsun küreselciler öyle bir iklim yaratmışlar ki, siyasette ve medyada ABD başkanları veya yetkililerinin ne diyeceği, bizim ne diyeceğimizden daha önemli hale gelmiş.

Bunun en bariz örneğini Biden'ın Türkiye'ye saldırıyı başlatan soykırım yalanı içerikli açıklamalarının öncesinde gördük.

Kimse biz ne diyeceğiz diye düşünmedi?

Yazının Devamı

Bildiriden geriye kalanlar...

Türkiye’de siyasi alanda tarihe geçen birçok bildiri, açıklama veya çıkış hafızalarda yer etmiştir. Her biri dönemine ve içeriğine göre ses getirmiş, çözüm üretmiş, darbelerin pusulası olmuş veya halk hareketliliğine yön vermiş nitelikler taşıyan yüzlerce bildiri… Bildiri yayınlayanlar da bildiriye muhatap olanlar da siyasi dengeler içerisinde ve gücü oranında birbirini bastırmaya çalışır. İyi niyet temennileri siyasetteki güç ve iktidar dengesinin ya kılıfı olmuştur ya da gölgesinde kalmıştır. ‘’Emekli Amiraller Bildirisi’’ diye tarihe geçen ve üzerinde günlerce tartışma yürüttüğümüz, yazı kaleme alındığında da halen ülkenin gündemini işgal eden bu çıkış da niteliği ve ortaya çıkardığı sonuçlar bakımında uzun yıllar tartışılacak gibi görünüyor. Bildirinin ortaya çıkardığı sonuçları iyi değerlendirmek de önümüzde duran tehlikeleri ve yol haritamızı şekillendireceği için ayrıca kıymet taşıyor. ‘’Emekli Amiraller Bildirisi’’ neleri görmemizi sağladı şimdi sırayla onlara bakalım.

GLADYO’NUN HESABI VE SİNSİLİĞİ DEVAM EDİYOR

Türkiye bir süredir içindeki Gladyo unsurlarını temizliyor. FETÖ ve PKK merkezli yürütülen operasyonlarla binlerce tetikçi yargılanıyor ve yargılandıkları davalarda bağımsız Türk mahkemeleri tarafından millet adına kararlar veriliyor. Ortak tek bir özellikleri var; ABD’ye bağlı olmaları…

Yazının Devamı

28 Şubat bir intikam davası mı?

Türkiye'nin gündemini bu sıralar bir dava meşgul ediyor.

28 Şubat Davası...

FETÖ yargılamalarının bile önüne geçecek düzeyde AKP tarafından önemsenen, kamuoyunun gündemini meşgul eden bir dava.

Yazının Devamı

Suriye ile temasın adı: İşbirliği mi, askeri ittifak mı?

Afrin’de Mehmetçiğin ÖSO ile birlikte başarılı operasyonu devam ediyor.

Askeri uzmanlara göre, zamanlama planlandığı şekilde ilerliyor.

Bu satırları yazdığımız dakikalarda, TSK’nın paylaştığı bilgilere göre 18 hedef vuruldu, 790 terörist etkisiz hale getirildi. Ali Kar ve Zara köyleri PKK'dan temizlendi... Bülbül kasabası kuşatıldı, PYD geri çekiliyor...

Yazının Devamı

Çekirge yiyerek Medine’yi savunan komutan: Fahreddin Paşa

Türkiye ve Vahabiler arsındaki gerilim artıyor.

Asıl gerilim ABD ve İsrail dostu Arap ülkeleri ile bölgede ABD ile savaşan ülkeler arasında…

ABD’nin dost listesinde bulunan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölgede ABD’ye karşı direnen ülkelere saldırıları bitmiyor, bitmeyecek gibi duruyor.

Yazının Devamı

İslam İşbirliği Teşkilatından 'beklenmeyen' hamle

Bir önceki yazımızda Kudüs’ü kim kurtaracak, yeni Selahaddin Eyyubi kim diye sormuştuk?

Seçenekler belliydi;

Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı ve bölgede oluşan yeni odak; Rusya, İran, Türkiye…

Yazının Devamı