Kıbrıs Yunan olamaz, Türk Mücahit durmaz, Ya Türk Kıbrıs var olur, Ya Mücahit yaşamaz…
Bu sözlerle hafızalara kazınmıştır Türk Mücahitleri Marşı… Bir destan gibi halen Kıbrıs davasına azıcık ilgi duyanların dillerinde yaşamaya devam eder. Türk Ordusu 1974’te Kıbrıs’a çıkarma yapıp, adadaki Türk varlığını yok etmek isteyen Rumlara dersini verene kadar, Kıbrıs Türkünün canını ve malını korumuş mücahitlerin marşıdır TMT marşı. Sözlerinin tamamına baktığınızda o destansı mücadeleye nasıl da yakışıyor diyorsunuz. Bir de bestesini dinleyince alıp sizi EOKA’ya karşı yapılan direnişlere götürüyor.
Aynı ruhu en başta Kıbrıs ve Türkiye kamuoyu olmak üzere Kıbrıs Türkünün haklı davasınıtüm dünyaya duyurmak üzere kurgulanan ‘Bir Zamanlar Kıbrıs’ dizisinde de görüyoruz. Milli amaçlarla kurgulanmış, TRT’nin son dönem dizi politikalarına yakışan, haklı davanın geçmişini duygusal bir şekilde hafızalara kazımak için hazırlanmış bir dizi olarak karşımıza çıktı Bir Zamanlar Kıbrıs dizisi… Bütün Kıbrıs ve Türkiye’den Kıbrıs davasına ilgi duyan ne kadar insan varsa oturduk başına haftalardır izliyoruz. Oyunculuklar, yapım amacı muhteşem… Niyet güzel olsa da bazı hataları göze batıyor. Kıbrıs Türk Halkının başarılı liderleri Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ı yansıtma biçimleri, Türk Mücahitleri Teşkilatı’nı başarısız ve plansız gösteren sahneleri ve diyalogları, EOKA lideri NikosSampson’u dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’u yücelten ve başarıyı onlara atfeden sahneleri ve diyalogları, Türkiye’nin sözde ilgisiz ve etkisiz tutumu gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Bir de ‘efsane’ bir ‘Bereli’ karakteri var ki bir tane kahraman bu işi yaptıysa koca teşkilat ne yapmış diye sordurtuyor. Senaryo ekibinin tarihi gerçekleri iyi anlamadığı ve biraz Türkiye’deki dizi iklimine kapılarak bu yapımı kurguladıkları, yukarıda örneğini verdiğimiz sahnelerden anlaşılıyor. Bu eksikliği doğrulayan ifadeler de ortaya çıktı. Doktor Fazıl Küçük’ün hayattaki oğlu Mehmet Küçük, TMT’nin yaşayan liderleri, Rauf Denktaş’ın ailesinden birçok isim diziye ilişkin eleştirilerini kamuoyu önünde sıraladılar. Senaryo ve yapım ekibinin kendileri ile çeşitli toplantılar yaptıklarını, önerdikleri ve anlattıkları olayların çoğunun dikkate alınmadığını ve dizideki eksik görülen kısımların da bu sebepten kaynaklandığını hem Ulusal Kanal’da hem de birçok mecrada ifade ettiler. TRT 1 yöneticilerinin bu çağrıları ve eleştirileri duyup geç olmadan ve izleyici kaybetmeden konuya müdahale etmesini hem bir yurttaş hem de bir televizyoncu olarak tavsiye ediyorum. Zira tüm dünyaya anlatmaya çalıştığımız haklı davamızda tereddütler yaratmak, kenetlenmemiz gereken Kıbrıs Davası’nda çözülmeler ve küskünlükler yaratmak hepimizin zararına olur.