Sebahattin Arslantürk

Sebahattin Arslantürk

Köşe Yazısı

Kalkınmanın öncüleri

Her ne kadar genelde üretemediğimiz enerji ile yaşadığımız kayıp için söylenir olsa da, “Su akar Türk bakar” ibaresinin, sadece sulama ve de balıkçılığımızı değil, tarımsal ve hayvansal üretimimizi de kapsadığı kanaatindeyim.

Sulama ile verimli tarımsal üretim topraklarının artması, buna bağlı olarak da hayvancılığımızın da ova ve meralardaki yem bitkilerinin artması ile geliştiği net bir gerçektir.

Bu da akarsuların hem su ürünleri, hem de hayvancılığın gelişmesine büyük bir katkı sağlaması demektir. Buna bir de üç tarafına çevrilmiş (Karadeniz, Akdeniz, Ege) bir tane de içine yerleşmiş (Marmara) denizlerin özellikle kültür balıkçılığı yapılmasına olan elverişli ortamlarını eklediğiniz de, sanırım Türkiye için, “su ürünleri ve hayvansal üretim de Dünyanın bir numaraları arasında olmasa gerekiyor” ibaresini rahatlıkla kullanabiliriz.

Yazının Devamı

Gelecek için üretmek

Ticaret Bakanlığı’nın; “Ürettiklerimiz Geleceğimizdir” sloganını afişlendirmesinin şüphesiz en dikkat çekici ve düşündürücü yanı, her alanda sağlam bir gelecek için üretimin öncelik olmasıdır.

Bu slogan bir başka tarifle, “üretim yoksa gelecek de yok demektir.” Eşyanın tabiatına uygun olan da budur. Çünkü üretmezseniz, kendi kendinize yeter hale gelemezsiniz. Bu durumda diğer ülkelerin ürettiklerine muhtaç kalırsınız. Ancak kendi kendinize yetmenin dışında üretim artışı sağlarda bunu da ihraç ederseniz gerçek manada kalkınmış, ekonomisi Dünyanın en gelişmiş 10’u arasına girmiş ülke olursunuz.

Böyle olunca da Türkiye ekonomisi söz konusu olduğunda, dillerden hiç düşmeyen “Dış ticaret açığı” denilen ifadeden kurtulursunuz. Prof. Dr. Osman Altuğ’un dediği gibi, “Milli ekonomi için açık değil, zarardır.” Çünkü gideriniz gelirinizden fazla ise gerçekte zarardasınız demektir.

Yazının Devamı

İnsan olmak...

Yağmur çokça yağmazsa sel ve heyelan olmaz.

Hava sıcaklığı aşırı artmaz ise kuraklık olmaz.

İlkbahar da don meydana gelmez ise tarımsal üretim düşmez.

Yazının Devamı

Kader çizgisi

Gürcüler, yemek masasında kadehleri kaldırıp, meşat taşında yazan doğum tarihi ve ölüm tarihi arasında duran çizgiye içerler.

İşte hayat o çizgidir veya her şey oraya sığmıştır.

Düşündüğünde, hayat sadece o çizginin içinde aslında.Sen gittin ve o çizgiyle ne bıraktın toplum adına.

Yazının Devamı

Reform yatırım, istihdam, üretim ve ihracat için olur ise...

Reform, hemen hemen her alanda en çok kullandığımız kelimelerden biri oluyor. Ancak reform adı altında yapılan çalışmaların uygulamada kelimenin anlamına uygun olarak gerçekleşebildiğini söylemek biraz zor.

Geçmişin geleceğin aynası olduğu gerçeğinden hareket edecek olursak, Türkiye adına reform denilerek açıklanan paketlerin amacına uygun olarak hazırlanıp, hedefine de tamamen ulaştığını söyleyebilmek maalesef zordur.

Onun içindir ki, ekonomiye ait son reform paketi için de ister istemez, “Öncekiler gibi olacak ise bir anlamı olmaz, yarar da getirmez” şeklindeki düşünceleri akla getirmiyor değil.

Yazının Devamı

Havza modelini artık uygulayalım

Ekonomide kısa, orta ve uzun vadeli planların birbirinden ayrıştırılmadan yapılması gerçeğinden hareket eden ülkelerin kazanım sağladıkları sektörlerin ilk sıralarında hiç şüphesiz tarım ve buna dayalı sanayiler gelmektedir.

Dünyanın başına musallat olan Kovid mikrobu ile mücadelede her ne kadar aşının çok önemli olduğundan söz ediliyor olsa da, hastalığa yakalanmamada en büyük güvencenin sağlam bağışıklık sistemi olduğu tıp dünyası tarafından açık açık ifade edilmektedir.

Yani, insanın güçlü ve sağlıklı bir anatomiye sahip olması ile hastalıklara karşı zafer kazanması.

Yazının Devamı

Fındıkta iklim değişikliğini unutmayalım

Suni müdahalelerin atmosferde yarattığı olumsuzlukların etkisi ile dünyamızda meydana gelen küresel ısınma ve bunun neden olduğu iklim değişiklikleri hemen hemen her alanda kendini hissettiriyor.

Tabidir ki en fazla da tabiatta.

Öyle ki, iklimsel değişiklerin sebep olduğu değişimler tabiatta, dolayısıyla tarımsal üretimde de geçmişteki uygulamaların yerine farklı sistemlerin konulmasını da gerektiriyor.

Yazının Devamı

Pandemide tarımsal üretim hamlesi

Türkiye; “Her şerde bir hayır vardır” sözüne delil teşkil edebilecek bir fırsatı pandemi süreci ile birlikte yakalamıştır. Ancak, bu süreci en verimli bir şekilde hayra dönüştürmek için gerekenleri tam olarak yerine getiriyor demek zordur.

Beslenmeye direk bağlı olan bağışıklık sisteminin güçlenmesi hiç şüphesiz alınacak gıdalara bağlıdır. Yeterli ve doğru beslenme ile bağışıklık sisteminin güçlendirenlerin pandemi ile olan mücadeleleri daha güçlü olmaktadır. Pandemi süreci ayrıca konulan kısıtlamalar nedeniyle artık modern hapishaneler diyebileceğimiz şehirlerdeki apartman katlarına tıkanıp kalanlar için de köye, kırsala dönerek hareket serbestliği isteyenlerin sayısını da arttırmaktadır.

Hem evlere tıkanıp kalmamak, hem doğadan beslenmek, hem de geçim sıkıntısının yaşandığı süreçte kendi üretiminin bir kısmını kendisi yapmak için yapılan kırsala dönüşün sadece bu dönemi değil, geleceği de kapsayacak şekilde planlı ve programlı bir hale getirilmesi gerekir.

Yazının Devamı

İsrafsız iktisat ve üretim ile kalkınmak

Geçtiğimiz ay aramızdan ayrılan gerçek manada bir spor adamı olan Özkan Sümer’in geleceğe ışık tutacak bir sözü vardır:

“Yöneticinin iyisi, işler yolunda giderken gelecekte nelerin bozulabileceğini tahmin edip ona göre tedbir alandır.”

Her alanda geçerli olan bu tarif, hiç şüphesiz en çok geçmişte iktisat, bugün ise ekonomi denilen alanda geçerlidir.

Yazının Devamı

Asya bizi çağırıyor: ''Yol al Türkiye''

Tarihi İpek ve Baharat Yolu’na 300 yıl sonra Türkiye’den Asya’ya yola çıkarılan trenle tekrar işlev kazandırılması çalışılması, gerekenler yerinde ve zamanında yapılır ise, Dünya’da, ticaret, finans ve üretim modellerinde de değişiklikler olacak yönde ilerliyor.

Tabii başta da ifade ettiğimiz gibi, yani “gerekenler yerinde ve zamanında” ekonominin kuralları çerçevesinde ve de en önemlisi, biz yani Türkiye gerçek manada ister ise.

Yani, sağlam hesaplar ve planlar yapıp, öncelikleri dünya gerçeklerine göre dizayn ederek sıralayıp, sahip olduğumuz avantajlarının üzerine sürdürülebilir ve uzun vadeli politikalarla kalıcı bir şekilde oturtur isek…

Yazının Devamı

Hizmet sektörünün sorunları ve çözümü

Pandemi sürecinde hiç şüphesiz en çok olumsuz etkilenenlerin başında hizmet sektörü geliyor. Özellikle de Türkiye de…

Neden Türkiye’de?

Çünkü Türkiye’de Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde 60’a yakın kısmını hizmet sektörü oluşturuyor.

Yazının Devamı

Hedef Türkiye'nin kalkınması ise - 2 Tarımsal üretimle kazanmak

2021 yılında yapılması elzem olup, ülkenin gelişmesine katkı sağlayacağını düşündüğümüz önerilere kısaca değinelim.

Ve özellikle Türkiye tarımsal üretimin durumu ve nerede olması gerektiğini bu yazımızda ele alalım.

Tarımsal üretimde dünyada 7'inci sırada olan ülkemizin sahip olduğu imkânlar göz önüne getirildiğinde olması gereken maalesef bu sırada değildir.

Yazının Devamı

Hedef Türkiye'nin Kalkınması İse - 1

2020 yılının ardından 2021 yılına bıraktıklarıyla başlayalım.

Pandemi hız kesmedi.

Yüksek faiz, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, yüksek dış ticaret açığı, yüksek cari açık,yüksek dış borç.

Yazının Devamı

2020'nin öğrettiği: Milli olmak

Her türlü felaketin yaşandığı 2020'ye pandemi 21. yüzyılın her açıdan en kötü yılı olarak damga vurdu. Ve Dünyada olumsuz yönde etkilenmeyen ülke kalmadı.

Türkiye'de ise, Türk ekonomisinin zaten geçmişten gelen makro problemlerinin daha çok derinleştiği bir yıl oldu. Çoğu sektör ekonomik açıdan sıkıntıya girdi. Ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için bir çok kurtarma adımları atıldı. Fakat yeterli çözüm üretemedi. Yılım başında 5,95 TL olan Dolar 8,58 TL'ye kadar çıkarak Türk Lirası dolar karşısında %40'nın üzerinde değer kaybetti. İhracat düştü, turizm gelirleri azaldı, işsizlik artı.

2020 yılı içinde depremler, orman yangınları, Suriye ve Irak'a yapılan askeri hareketler, Amerika ile yaşanan olumsuzluklar, Avrupa Birliği ilişkileri, Yunanistanla Akdeniz vakası ve sayıp bitiremeyeceğimiz bir çok olaya rağmen, pandeminin etkisi içlerinde en ağır olanı oldu.

Yazının Devamı

Türk fındığını kurtarmak için 7 önemli önlem

Türkiye'nin tarımsal ihracat geliri yönünden bir numaralı ürünü olan fındığımız, maalesef vizyonsuzluk yüzünden dünya üstünlüğünü kaybetme durumu ile karşı karşıya gelmeye doğru hızlı adımlarla ilerliyor.

Dünyada son üç yıldır planlı fındık üretiminde çok hızlı yol alınmış ve gelecek 5 yıl içinde özellikle ABD, Çin, Balkan Ülkeleri ve Gürcistan'da 500-750 bin ton kabuklu üretim yapılacak alanlar planlanmıştır.

Çin 59 hibrit çeşit geliştirmiş ve -35/40 derece soğuk +40 derece sıcağa dayanıklı bu çeşitlerle fındıkta plantasyon alanlarında inanılmaz genişlemenin önümü açmıştır. Oysa bizler sadece fiyat odaklı yaklaşımla 700 bin hektarda 1 milyon ton üretimden 500 bin tonların altına üretim yapar hale gelmişiz.

Yazının Devamı