Murat İnce

Murat İnce

Köşe Yazısı

ABD'nin Irak'tan çıkarılmasına Erbil karşı çıktı

Amerikan emperyalizmi Irak'ta işgalci güçtür ve bu tartışma götürmez bir gerçektir. Mazlum Irak halkına karşı sürdürülen savaş, tarihin en acımasız savaşları içinde yer alır. ABD sadece Irak'ı işgal etmekle yetinmedi Suriye’yide işgal ederek PKK/PYD’ye alan açtı ve Suriye Arap Cumhuriyeti’ni zor durumda bıraktı. Fakat ABD/İsrail'in istediği olmadı. Son dönemde Irak Hükümeti ABD askerlerini istemediğini açıkladı ve bu yönde girişimlerin olduğunu duyurdu.

Kaderi ABD/İsrail’e bağlı Mesut Barzani’nin liderliğindeki KDP ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bu açıklamalardan memnun olmadı. Çünkü Kürtçüler ABD/İsrail’siz bölgede federal yapıyı bile koruyamayacaklarının farkında.

Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım el-Areci, Irak'ın yakında ABD ile güçlerinin çekilmesi konusunda bir anlaşmaya varacağını belirterek “Irak'ın yabancı güçlere ihtiyacı yok” dedi. Bunun üzerine KDP’nin başkanı Mesud Barzani’nin danışmanı Kifah Mahmud, “Irak Meclisi’nin Amerikalıların Irak'tan çıkarılması yönündeki kararının tüm Iraklıları temsil etmediğini” açıklayarak ABD’nin güçlerini çekmemesini istedi.

Yazının Devamı

Kuzey Irak’ta KDP ve YNK devletçikleri

25 Haziran tarihinde PeyamaKurd haber sitesinde çevirisiyle beraber “Bölgesinde güçler yeniden tesis ediliyor” başlıklı yazı yayınlandı. Okurlarımız konuya pek yabancı sayılmaz. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) koalisyondan oluşuyor ama esas etkin güç ise Mesut Barzani liderliğindeki KDP. IKBY’nin tüm kritik noktaları KDP’nin egemenliğinde. Bu olgu Barzanilerin KDP’si ile Talabani'nin YNK’sını (KYB) sık sık karşı karşıya getiriyor. Nesnel duruma bakacak olursak Erbil merkezli KDP ile Süleymaniye merkezli YNK iki ayrı devletimsi oluşum gibi!

Orta Doğu Enstitüsü (Middle East Institute) Bölgesel Yönetim üzerine önemli bir rapor analiz yayınladı. Mike Fleet ve Megan Connelly’in ortak imzasıyla yayınlanan analiz oldukça ilginç! Yazı içerik olarak KDP ile KYB arasındaki çekişmeleri, çelişmeleri ele alıyor ve bitmeyen rekabetin nedenlerini sorguluyor.

YENİ NESİL LİDERLİK

Yazının Devamı

PKK/HDP bölücülüğünün alternatifi birlik ve kardeşlik

İki yol, iki çizgi, iki kutup birbiriyle sürekli mücadele içindedir ve burada taraf olmak sözkonusudur. Bir tarafta ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri ile piyonları, diğer yanda ise Türkiye'nin antiemperyalist devrimci, yurtsever güçleri. Kısaca ABD cephesi ve Türkiye cephesi olarak da betimleyebiliriz.

Bu iki karşıt kutbun çıkarları örtüşmüyor, çatışıyor! Biri bölmeye diğeri birleştirmeye çalışıyor. Sözde “tarafsızlık” siyaseti izleyenler nesnel olarak ABD emperyalizminin safına düşer. Özelliklede gözlerini ülkemizin zayıf düşmesine dikmiş kesimlerin pususuna dikkat edilmeli!

BÖLMEK İÇİN KURULDULAR

Yazının Devamı

PKK'lı Sofi Nureddin'in etkisiz hale getirilmesinin şifreleri

ABD emperyalizminin işgali sonrası oluşan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) daha doğru tanımlamayla Barzanistan, etkisini Suriye’nin kuzeyine ENKS/KDP-S (KDP-Suriye) eliyle genişletme rüyasıyla yanıp tutuşuyor. Irak KDP, 2017 yılında başarısız “referandum” girişiminin ardından dikkatlerini Suriye’nin kuzeyine çevirdi. Ancak orada ABD’nin kara gücü PKK/PYD engeliyle karşılaştı. PYD/YPG Barzaniye bağlı ve yönlendirmesiyle Erbil’de kurulan ENKS’ye serbest çalışma hakkı tanımadı. ABD/İsrail’in araya girmesiyle bir nebzede olsa ipleri gevşeten PYD/YPG yeniden ENKS ve KDP-S’ye yönelik saldırılara başladı. Geçen günlerde PYD’ye bağlı güçlerin ENKS’nin Çilaxa Şubesi Üyesi ve KDP-S üyesi Abdulxafar Muhammed’i kaçırmasının ardından ipler yeniden gerildi. Bu koşullarda Suriye'nin kuzeyinde yaşanan olumsuzlukları gidermek ve PYD/YPG’yi daha aktif duruma getirmek için ABD bir heyet gönderdi.

ABD emperyalizmi şimdiye kadarki en üst düzey yöneticileriyle adeta Suriye'nin kuzeyine çıkartma yaptı! 16/17 Mayıs tarihinde ABD Dışişleri Bakan Yardımcı Vekili Joey Hood, Suriye Özel Temsilci Vekili Aimee Cutrona, Suriye Temsilci Yardımcısı David Brownstein, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Irak ve Suriye Direktörü Zehra Bell’den oluşan heyet PKK/PYD’nin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Suriye Demokratik Meclisi’nin (SDM) yanı sıra Rakka’daki bazı aşiret temsilcileriyle, kanaat önderleriyle görüşmelerde bulundu. Görüşmelerin ayrıntıları kamuoyuna yeterince yansıtılmadı. Basına yansıyanlara bakılırsa Heyetin amacının; Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD’ye bağlı oluşumlarla Irak KDP’ye bağlı oluşumlar arasındaki gerilimi azaltmak, bölgedeki ABD/İsrail varlığını güçlendirmek, Suriye ordusunun olası ilerlemesini durdurmak ve Türkiye’nin harekâtlarına karşı neler yapılacağını planlamak olarak görülebilir. Ancak, Suriye Arap Cumhuriyeti Devlet Başkanı Beşar Esad’ın seçimleri rakip adaylara karşı büyük ara ile kazanması ABD/İsrail ve işbirlikçilerini üzdü! Türkiye'nin kararlı duruşunun devam etmeside bir başka belirleyici olgudur. Türkiye ile Suriye’nin el ele vermesinin neleri değiştirebileceğini ve bu denklemin Suriye'yi işgalden kurtaracağı gibi Türkiyenin’de lehine olacaktır.

ABD’li Heyetin Suriye’nin kuzeyinde kaldıkları zaman dilimi içinde özellikle Kürtçü örgütler arasındaki husumeti, rekabeti frenlemek için epey çaba harcadıkları ama başarılı olamadıkları görülüyor. Heyet, ABD’nin Irak ve Suriye’de ki Kürtçü örgütlerle askeri-istihbarat ve jeopolitik ilişkiler noktasındaki ilişkilerini muhafaza etmek ve geliştirmek içinde çalışmalarını sürdürdü.

Yazının Devamı

Emperyalizmin kuklası Kürtçülüğün sefaleti

Kürtçülük ile Kürtleri ayrı tuttuğumuzu ve bölücülüğün girdabında çırpınan Kürtçülüğün başından beri en büyük zararı Kürtlere verdiğini belirtelim. Farklı basın yayın organlarında ve özellikle de internet üzerinden yayın yapan Kürtçü sitelerdeki haber, yorum ve köşe yazarlarına baktığımızda tümünün antiemperyalizm cephesini terk ettiğini görürüz. Bu kesimler İran-Irak-Suriye ve Türkiye’nin nasıl olursa olsun, hangi yöntemler kullanılırsa kullanılsın yeterki dört ülke parçalansın ve emperyalizmin sömürgesi kukla devlet kurulsun istiyorlar! Tek dertlerinin bu olduğunu açıkça belirleyebiliriz. İşbirlikçilikte sınır tanımayan Kürtçüler “Biji Obama”, “Biji İsrail” ve herhangi bir emperyalist devlete rahatlıkla “Biji-Yaşasın” diyebiliyor ve bundan zerre kadar utanç duymuyorlar.

ANTİEMPERYALİZME ELVEDA

Kürtçüler emperyalizme biat etmede bir sakınca görmezler. Sosyolog İsmail Beşikçi neredeyse tüm yazılarında ABD/İsrail şer ekseniyle işbirliğinin getirisini işler. Özelliklede İsrail’in desteğine çok önem adeder.

Yazının Devamı

Kapatılma davasının uzaması HDP'yi cesaretlendiriyor

HDP’nin kapatılmasıyla ilgili sürecin tamamlanmaması ve sürüncemede bırakılması PKK/HDP cenahını cesaretlendiriyor. Diyarbakır anaları başta olmak üzere halkımızın genel beklentisi de HDP’nin kapatılması ve benzer partilere yasal hakkın tanınmaması yönünde. Görüldüğü kadarıyla HDP’nin PKK adına faaliyetlerini sürdürmesinin önü şimdilik kapatılmak istenmiyor!

Bu ortamdan cesaret alan HDP “Onursal” Başkanı dönek solculardan Ertuğrul Kürkçü, “Kulaklara küpe olsun: HDP’yi veren, iktidarı verir” incilerini döktürebiliyor! Peki, bu cesareti nerden alıyor? Birincisi CHP’nin başını çektiği “Milletsizler İttifakı” ndan ve ikincisi HDP’nin kapatılmasını erteleyenlerden. Kürkçü, CHP ve diğerlerinin HDP’ye mahkûm olduklarını iyi biliyor ve bu nedenle sert mesajlar veriyor.

Gerek PKK/KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği-KCK) lider kadroları ve gerekse HDP’liler kapatılma davasının ertelenmesinden ve şu sıralar sözkonusu edilmemesinden son derece memnunlar. En son HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar Van İl Örgütü’ndeki konuşmasında rahatlıkla, “Şimdiki iktidarın ortaklarını bir arada tutan temel harç kürt düşmanlığıdır” diyebiliyor. PKK’ya tek bir laf edemeyen ve HDP üzerinden savunan Sancar, Türkiye'de genel bir Kürt düşmanlığının olmadığını biliyor. Ama Türkiye halkı ABD emperyalizminin kara gücü PKK ile onun Türkiye şubesi HDP’yi dost bellemediği gibi düşman görüyor.

Yazının Devamı

PKK/PYD yine KDP'li kaçırdı

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın kuzeyinde PKK’ya yönelik düzenlediği harekâtlar örgütü çıkmaza soktu. Irak Bölgesel Yönetimi’nin ve Mesut Barazani liderliğindeki KDP’nin son gelişmeler üzerine PKK’yı suçlaması, destek sunmaması ve sınır dışına çıkmasını istemesi, iplerin iyice gerilmesine neden oldu.

Son günlerde Türkiye'den eleman devşiremeyen PKK, Suriye’de ki güçlerinin bir kısmını çekerek Irak'ın Kuzeyine yerleştirmeye başladı. IKBY ise Türkiye ile bu bağlamda bir gerilim yaşamak istemiyor ve dikkatli davranmaya çalışıyor. Suriye'nin kuzeyinden silahlı elemanlarını Irak'ın Kuzeyine taşımaya devam etmesi IKBY ve KDP’de rahatsızlık yarattı. PKK, Suriye’de ki elemanlarını Irak’ın Kuzeyi’ne çekerek aynı zamanda provokasyonlara da çanak tutuyor. Olası çatışmalara kendisi dışındaki kesimleride katmak istiyor. Günün koşullarında bunu başarması neredeyse imkânsız!

PKK, ülkemiz sınırları içindeki silahlı gücü eridiği için yeni takviyelere ihtiyaç duymakta. Ancak örgüte katılımın en alt düzeye inmesi PKK/KCK önderliğinde telaşa neden oluyor. Irak'ın Kuzeyindeki eğitim kamplarından çatışma alanına gitmek istemeyenlerin ve kaçanların sayısında gözlenen artış örgütte çözülmeleri hızlandırdı.

Yazının Devamı

“Kürt meselesinde farkındalık yaratacaklarmış”

Mayıs ayı başında Yale Jackson Enstitüsü’nde “Kürt meselesi konusunda farkındalık yaratmak” başlıklı bir panel düzenlendi ve bir Kürtçü internet sitesinde yayınlandı. ABD başta olmak üzere emperyalist batı devletlerinde sıkça gördüğümüz etkinliklerde genellikle söz döner dolaşır Türkiye'ye getirilir! Almanya, İngiltere, Fransa ve Benelüks ülkelerinde 1980’li yılların ortasından itibaren Kürtçülüğü amaç edinen bölücü örgütlerin önü açıldı ve fiili destek sağlandı.

Panelin düzenleyicileri, “Suriye, Irak ve Kürtler için yeni bir ABD Stratejisi olup olmayacağı konusunda ve ABD bir Kürt devletinin kurulmasına yardım etmeli mi?” Sorusu üzerinde durulduğunu açıkladılar.

2003 yılında ABD emperyalizmi büyük katliamlar uygulayarak Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’i devirmiş ve ülkeyi işgal etmişti. Panelistler ise ABD’yi destekleyerek Irak’ın devletsiz bırakılmasını amaçlayan işgali alkışlamışlardır. Kukla devletin kurulmasına ramak kalmışken bölge devletleri birleşerek İsrail’in hayalini bir kez daha yıkmıştı.

Yazının Devamı

Sözde ''Ermeni soykırımı'' savunucusu Taner Akçam yine sahnede

Taner Akçam denilince akla ilk önce 1985 yılında Avrupa’da Dev-Yol hareketini bölerek Alman devletinin çıkarları ile birebir örtüşen “Göçmen Hareketi”denilen grupçuğu oluşturması ve devrimci değerlerden hızla uzaklaşması gelir. Dev-Yol’un ikiye bölünmesi sonrası İbrahim Sevimli (Ali Dayı) örgütün çoğunluğunu arkasına alarak ölene kadar mücadelesine devam etti. Taner Akçam ise genel yayın yönetmenliğini şimdilerde Aleviciliği meslek edinen Turgut Öker’in yaptığı “Göçmen Dergisi” aracılığıyla vatandaşlarımızın arasına nifak tohumları ekmek için uğraştı. Taner Akçam-Turgut Öker ikilisi Alman devletinin sağladığı “olanaklardan” yeterince yararlandılar. Birisi paraşütle Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu ve daha sonra Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu aracılığıyla Alevilerimizin başına musallat edildi. Diğeri ise Merkezi Almanya'nın Hamburg kentinde bulunan kötü ünlü “Orient Enstütüsü”nün elemanlarından Dr. Tessa Hofmann aracılığıyla devşirilen Taner Akçam profesör yapıldı!

Taner Akçam’ın yolunun Berlin derin devleti tarafından açılmasının ardından Ermeni diasporası tarafından taltif edildi ve övgüler düzülen kişi olarak pazarlandı. Ermenistan devletinin ilgisine de mazhar olan Taner Akçam “Türkiye tarihinin hakkından” gelmek isteyenlerin kervanına katıldı! O artık Türkiye düşmanlarınca tanınan, aranan ve ABD’ye davet edilenler listesindeydi ve bundan büyük gurur duyuyordu!

Taner Akçam’ı ilk olarak bölünme döneminde Dev-Yol’un Stuttgart’da ki derneğinde İbrahim Sevimli (Ali Dayı) ile birlikte görmüş ve tartışmalar sırasında yapılan uyarılar (Aydınlıkçı olmamdan dolayı) neticesinde dışarı çıkmam istenmişti.

Yazının Devamı

PKK fidye için adam kaçırıyor

PKK yıllardır ülkemizde pek çok genci ve çocuğu kaçırarak ateşe sürdü. Yurdundan, ailesinden, arkadaşlarından koparılan gençleri ve çocukları kamplarda eğitimden geçirdikten sonra ellerine silah vererek ABD’nin kara gücünün elemanı yaptı. Pahalı Amerikan conilerinin yerine ucuz piyon olarak çatışma ve savaş alanlarında heder edilen gençlerin örgütten kaçışları hızlandı.

Diyarbakır Annelerinin direnişi boşuna değil. Onlar evlatlarının ateş hattında hayatlarını kaybetmelerini istemiyor ve PKK/HDP’ye isyan ediyorlar. “Başlarım sizin Kürdistan davanıza” diye haykıran annenin feryadı yeri göğü inletti. Analar çocuklarının haklı bir dava için mücadele etmediklerinin bilinciyle vatanları Türkiye'ye silah çekenlere lanet yağdırmaları anlamlıdır.

Gençleri ve çocukları kaçıran PKK bununlada yetinmeyerek Irak’ın kuzeyinde fidye için adam kaçırmaya başladı. Ortadoğu’da uyuşturucu trafiğini, insan kaçakçılığını ve her türlü karanlık ilişkilerin organizesini üstlenen PKK, son dönemde içine girdiği darboğaz nedeniyle adam kaçırarak yeni gelirler elde ve gözdağı verme peşinde.

Yazının Devamı

Almanya'da ''darbe'', Fransa'da ''uyarı''

ALMANYA'DA ''DARBE'' SÖYLENTİSİ VE FRANSA'DA ''UYARI'' MESELESİ ÜZERİNE

Hollanda’da pandemi dönemine özgü alınan kararları protestoda yaşananlar, Fransa’da Emmanuel Macron’a yapılan “uyarı” ve en son Almanya’da emekli askerlerin kendi aralarında kurdukları ağ aracılığıyla “darbe” imalarında bulundukları yönündeki gelişmeler bazı tartışmaları beraberinde getirdi. Tüm dünyayı etkisi altına alan korona belasının kalıcı etkisinin olacağı ve bunun şimdiden bazı sorunları öne aldığı yönündeki görüşler ağırlık kazanıyor. Tekelci kapitalizm dediğimiz emperyalizm sorunların batağında çırpınıp dururken, Çin gibi kamucu yönetimler büyük atılımlar yapıyor. Dünya insanlığını kamuculuğun kurtaracağını söylemek düne göre çok daha etkileyici ve çözümkar.

Başlarken belirtelim her üç ülkede darbe tehlikesi bulunmuyor. ABD emperyalizminin bu ülkelerde darbe tezgâhlama şansı ise yok denecek kadar az. İkinci Dünya Savaşı sonrası ve Soğuk Savaş döneminde tavan yapan Amerikancılık, bu üç ülkede inişe geçmiştir ve yerini daha bağımsız hareket etmeye bırakmıştır. ABD’ye olan bağlılık ve onun yörüngesinde kalarak hareket etme devri esas olarak kapandı.

Yazının Devamı

PKK/HDP'li Garo Paylan'ın soykırım isterisi ve saplantısı

Garo Paylan “Bizim Ermenilerimiz” içinden çıkıp Amerikancı PKK/HDP ile buluşunca rotasını da şaşırdı! Çünkü o artık Kandil’de ısıtılan ve HDP kanalıyla sunulan projelerin uygulayıcıları arasına katılmıştı. Yaptığı her açıklamada kin kusuyor ve nefret yayan söylemler kullanıyor. Türkiye zor durumda kaslında ne olusa olsun zihniyeti Garo Paylan’ı adeta esir almış!

PKK/HDP Vekili Garo Paylan, Meclis Başkanlığına, “Ermeni Soykırımı’nın Tanınması, Soykırım Faillerinin İsimlerinin Kamusal Alandan Kaldırılması ve Türk Vatandaşlığı Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” verdi. ABD emperyalizminin arızalı Başkanı Joe Biden’in açıklamalarıyla aynı paralelde tavır alan Garo Paylan, ülkemize duyduğu husumeti böyle telafi etmek istiyor. Talat Paşa, Cemal Paşa ve Enver Paşa’nın isimlerinin ve heykellerinin kaldırılmasınıda talep eden Paylan, “Türk Vatandaşlığı” yerine uyduruk tanımlama getirilmesini de düşüncesizce önerebiliyor.

“Ermeni halkının acısıyla yüzleşmeliyiz ve bu acıyı adaletle dindirmeliyiz” gibi süslenmiş lafların ardına sığınan Garo Paylan hemen ardından: “Tehcir Kanunu’nun başta Ermeniler olmak üzere Süryani, Keldani ve Ezidi halkları için de büyük yıkımlara sebebiyet verdiği, 1915’te başlayan bu büyük suçun inkârının 106 yıl boyunca suçun tekrarına yol açtığı, Türkiye’de azınlıklara karşı defalarca nefret suçları işlendiğini” ekledi. PKK/HDP safında yer alırsan olacağı budur! Hrant Dink yaşasaydı yukarıdaki sözlerden dolayı hepinizin yüzüne tükürürdü! Emperyalist merkezlerin yıllardır projelendirdiklerini kendi görüşüymüş gibi sunanlar yanıldılar ve yine yanılacaklardır. Birlikte yaşadıkları halkların arasına nifak tohumu ekmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Gao Paylan’a Kaynak yayınları arasında çıkan sözde “Ermeni soykırımı” yalanı üzerine belgesel kitapları edinmesini öneririz! Ayrıca yine aynı yayınevi tarafından yayımlanan 488 sayfa büyük boy “Perinçek-İsviçre Davası. AİHM Büyük Daire Kararı” kitabını da ekleyelim.

Yazının Devamı

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan: A,B,C planlarımızı yapıyoruz

HDP’yi umutlandıran her adım PKK’nın hanesine artı olarak işlenir. Kapatılma davasının zamana yayılması yönündeki eğilimler HDP’de olumlu yankı yapıyor. Ülkemizde etnik köken ayrımcılığını en aza indirmek istiyorsak, HDP tipi partilerin yasal alanı kullanmaları engellenmelidir. Demokrasi şemşiyesinin altına sığınarak Türk/Kürt, Sünni/Alevi bölünmesini kışkırtanların tecrit edilmesi gerekir.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan belediye eşbaşkanlarıyla çevrimiçi toplantıda yaptığı konuşmada: Televizyonlarda ahkâm kesenler, bize öğüt verenler, HDP kendisini fesh ederse davanın düşeceğine dair yorum yapanlar bize asla geri adım attırmadı. İddianamenin geri gönderilmesi bizi haklı çıkardı. İddianame tekrar gelmeyecek diye kendimizi rehavete sürüklemenin bir anlamı yok. HDP olarak tüm hazırlıklarımıza kapatmayı gündemde tutarak değil ama bunun A, B, C planlarımızı yaparak devam ediyoruz. Bunun da bilgisini paylaşmak isterim. Çok güçlü bir hukuk komisyonu oluşturuyoruz. Bu hukuk komisyonu sadece kapatma davası ile ilgili değil”. HDP kendi başına A,B,C planı yapamaz, yaptırmazlar. PKK’nın stratejisine uygun olmayan hiçbir planı HDP uygulayamaz. Konuşmadan anladığımız kadarıyla “eylemli” ve provokasyonlarıda içeren ve Türkiye’yi zora sokmayı amaçlayan bir plan hazırlanıyor. PKK ile eşgüdüm halinde ileriye dönük faaliyetlerin hayata geçirilmesi meselesine gelince orada durmak lazım! Türkiye artık Türk’üyle Kürdüyle iç kışkırtmaları taşıyacak durumda değil ve en sert tepkinin verileceği bilinmelidir.

Pervin Buldan’a “İddianamenin geri gönderilmesi bizi haklı çıkardı” sözünü söyletenler ve HDP’nin kapatılmasını erteleyenler büyük sorumluluk taşıyor! Meselenin özünü değilde ayrıntıları esas alanlar sağlıklı karar veremezler ya da geç kalmış karara imza atarlar.

Yazının Devamı

PYD/YPG Suriye KDP'sine saldırdı

Suriye’nin kuzeyinde sular durulmuyor. Kürtçü örgütler arasındaki alan hâkimiyeti kavgası yer yer silahlı çatışmalara dönüşüyor. ABD emperyalizmi Suriye KDP’sinin (PDK-S) başını çektiği Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile PYD/YPG’nin yönettiği Ulusal Birlik Partileri’ni (PYNK) bir araya getirmiş ve geçicide olsa “barış” sağlanmıştı. PKK/YPG’nin saldırıları sonucunda Suriye KDP’si pek çok ofisini ENKS ile birlikte kapatmak zorunda kalmıştı. Sağlanan “barış” neticesinde ofislerin bazıları yeniden açılmıştı.

Anlaşmayı yine PYD/YPG bozmuş ve 16 Nisan tarihinde PDK-S’nin Girké-Légé kentindeki ofisine silahlı saldırıda bulunmuş ve ofis içinde arama yaparak tahrip etmişti. Bunun üzerine ENKS Sekreterliği olay kınanmakla yetindi! “Bu yapılan ahlaki olmadığı gibi, daha önce ENKS çalışanları ve bileşenlerine yönelik ihlallerin bir devamıdır” denilen açıklama pek çok çevre tarafından “ılımlı” ve “uzlaşmacı” olarak görüldü.

Irak KDP’nin lideri Mesut Barzani, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein ile bir araya geldi ve Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri değerlendirdi. Mesut Barzani Suriye’nin kuzeyinde Kürtçü örgütler arasında yaşanan olumsuzluklarda ABD’nin daha fazla sorumluluk üstlenmesini istedi.

Yazının Devamı

Ali Babacan'dan bölücülüğe övgü

Türkiye üç büyük ve sarsıcı atılımla Amerikancı bölücülüğün belini kırdı. Birincisi 24 Temmuz 2015 PKK’nın zirveden indirilmesi. 15 Temmuz 2016 tarihinde Amerikancı FETÖ gladyosunun darbesini çökertmek ve FETÖ’yü bitirmeye yönelik operasyonlar. Üçüncüsüde 24 Ağustos 2015 tarihinde Fırat Kalkanı Harekâtıyla başlayan ve ara vermeksizin süren büyük çaplı Harekâtlar. PKK ülkemiz içinde HDP’yi kullanarak çıkışlar aramaya koyuldu ama bir sonuç alamadı ve nihayet HDP’ye kapatılma davası açıldı.

Son yıllarda Diyarbakır merkezli “Kürt Dili Platformları” kuruldu. Silah (PKK) ve siyasetin (HDP) başarısızlığa uğradığı şartlarda, çatlaklardan yararlanmak için “Kürtçe eğitim ve resmi dil olsun” kampanyaları başlatıldı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan bu koşullar içinde “Kürt meselesi” üzerinden prim toplama yoluna girdi. Aslında “Kürt meselesi” demokratik haklar açısından esas olarak çözüldü ve epey mesafe katedildi. Buna rağmen Sayın Babacan ABD/İsrail’in yol göstericiliğinde bölücülüğe göz kırpıyordu!

Yazının Devamı

HDP siyasi bir parti olmanın ötesinde örgüttür

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan geçen günlerde partisinin il eşbaşkanları toplantısına katılarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasının en can alıcı cümlesini: "HDP siyasi bir parti olmanın ötesinde direnişle örülü bir yaşam biçimidir" sözleri oluşturuyor. HDP’nin “siyasi bir parti olmanın ötesinde” Amerikancı PKK’nın ülkemiz içindeki siyasi kolu olduğunu hep söyledik. PKK/HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan sözünü eğip bükmeden bizim tespitimizi bir kez daha doğrulamış oldu. Buldan’ın “direnişle örtülü yaşam biçimi” dediği şey PKK’nın silahlı kalkışma ve uyguladığı katliamlar tarihidir. HDP’nin yalnız başına ve bağımsız olarak örgütlediği doğru ya da yanlış tek bir “direniş” örneği yoktur. PKK’nın ülkemiz içinde yaratmaya çalıştığı etnik çatışmaları “direniş” olarak nitelendirmek Pervin Buldanlara yakışır!

PKK kurulduğundan bu yana her ne kadar dört parçada “birleşik Kürdistan” kurma söylemini tuttursada, esas hedefin Türkiye olduğu bilinciyle hareket ediyordu. Çünkü kendisi Türkiye çıkışlıydı ve kadroları ülkemizin eşsiz coğrafyasının ikliminde yetişmişti. PKK’nın diğer ülkelerin Kürtçü örgütlerinden daha “modern ve aydın” olmalarının altında yatan sır; Atatürk Türkiyesinin aydınlanmasından nasibini almalarıydı. PKK’nın legal alandaki temsilcisi HDP’ye bakıldığında da aynı olguyla karşılaşırız.

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan tüm bunlara rağmen şu çirkin açıklamayı yapma cüretini gösterebiliyor: “Başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarını bir yüzyıl daha karanlığa itmeyeceğiz”. Peki, yüz yıl öncesi hangi tarihe denk düşmektedir? Kurtuluş Savaşımızın başarıya ulaştığı ve Cumhuriyet Devrimlerimizin yaşandığı aydınlık döneme denk düşmektedir. Hiçbir umudumuz yok ama yinede CHP’ye son bir kez daha duyurulur!

Yazının Devamı