Murat İnce

Murat İnce

Köşe Yazısı

Alevilerimizi üzenleri bizde üzeriz

Aleviler ve Aleviciler ayrımı

"Alevicilik" ve "Aleviciler" tanımını kullanmamız bazı yanlış anlaşılmalara neden olmuş! Alevicileri Alevisever ve Aleviler yararına çalışanlar olarak görmüyoruz. Tam tersine Alevilere zarar veren unsurlar olarak değerlendiriyoruz. Alevicilik yapanlar çıkarcıdır, şeytanla bile işbirliğine hazır emperyalizmin devşirmeleridir. Bizler her şeyden önce Anadolu Aleviliğini ülkemizin engin zenginliklerinin ana ögelerinden biri olarak görürüz. Türkiyesiz Alevilik, Alevisiz Türkiye düşünülemez! Anadolu halk kültürümüzün oluşmasında yadsınamaz katkıya sahip Alevi canları üzenleri üzeriz!

Yazının Devamı

Selahattin Demirtaş'tan kışkırtma çağrısı: "Seçime hazırlanın, iktidarı değiştirin, meydanları doldurun"

PKK/HDP'nin vekillerinden ve Eş Başkanlarından Selahattin Demirtaş Konuk Yazar etiketiyle neoliberallerin, döneklerin,sivil itaatsizlik yanlılarının ve yaratıcı yıkıcılığı destekleyenlerin doldurduğu T24'de CHP ve Millet İttifakını memnun edecek bir yazı kaleme aldı. Halk TV başta olmak üzere pek çok kesim bu açıklamayı yorumladılar ve Selahattin Demirtaş'ı kutladılar. Onlara "İşte bu!" dedirten yazıyı kısaca ele alacağız.

"Ortam bulanık ama aklınız bulanmasın" başlıklı yazının girişinde, "Olup biten hiçbir şeyde, yaşanan bunca krizde Erdoğan ve iktidarın rolü yokmuş gibi puslu bir ortam yaratılmak isteniyor" deniyor. Bay Demirtaş hiç umutlanmasın "Ortam bulanık değil ve at iziyle it izi birbirine karışmış durumda hiç değil! Ortamı bulanık hale getirmek veya öyle göstermek isteyenler, Amerikan emperyalizmi ile İsrail siyonizminin direktiflerinin uygulayıcısı olan PKK ve FETÖ'yü destekleyenlerdir.

Selahattin Demirtaş, "Suriye'de iç savaşın büyümesine yol açan en önemli faktörlerden biri AKP hükümetinin politikalarıdır. Asıl hedefleri Suriye'de Kürtlerin hak elde etmelerini önlemekti." sözleriyle hem Suriye PKK'sini yani PYD/YPG'yi savunmaktadır ve hem de yaratıcı yıkıcılığı tetikleyerek ülkemizde iç kargaşalığı kırkırtmaktadır. Bakınız çözüm olarak Demirtaş neyi öneriyor: "İktidarı değiştirirseniz sorunlar çözülür. Seçime hazırlanın, iktidarı değiştirin, meydanları şimdiden doldurun. Başka yolu yok." Her şey açık değil mi? ABD-AB ve İsrail tam da bunu istiyor. Zaten ABD/İsrail'in amacı Suriye'yi bölerek yeni bir kukla devlet kurmak değil mi? 11 yıldır Suriye'ye karşı sürdürülen haçlı seferi PKK/PYD piyonları tarafından sürdürülüyor ve Selahahttin Demirtaşlar bunu savunuyor.

Yazının Devamı

Murat İnce yazdı: "Aydınlık Yolda Yürüyoruz"

AYDINLIK YOLDA YÜRÜYORUZ

Büyük uyum dünyasınınAltın Çağ'ın taşıyıcısı PartidaşımAmacımızı'İşçi Köylü'yleVeKolektifin andıylaYarım kalmışKemalist DevrimiTamamlamak içinMilli Demokratik DevrimKısaca MDDOlarak saptadık. Türkiye devrimininUzun yürüyüşünüBaşlatarak' Türk Solu'ylaBir 'Şafak' vakti'Halkın Sesi'yle' Aydınlık' yarınlarınMüjdecisini'Türkiye Gerçeği'İle birleştirerekGünümüze taşıdık.

'Yeni Ufuklar' için çıktık yola'Gökyüzü'nü avucumuzun içine aldık'Yeni Olgu'ları dikkate alarakBir 'Saçak' altında toplandık.'2000'E DOĞRU' ilerlerken'Yeni Yüzyıl'a açılırken'Teori'mizi 'Eylem'de sınadık.'Ulusa' seslenen ' Kanal'ıAydınlık ile yoğurduk.Dedik ki;' Bilim' ile donanmışBir 'Ütopya'mız var.

Yazının Devamı

Pençe-Kilit Operasyonu PKK'nın alan hakimiyetini zayıflattı

Pençe-Kilit Operasyonunun durdurulması için HDP basın açıklamaları yapadursun, PKK pek çok yerde alan hakimiyetini kaybetti. Şengal'de Irak Silahlı Kuvvetleri PKK/YBŞ'yi abluka altına alarak tutuklamaları sürdürüyor. Suriye'de PKK/PYD'ye karşı mücadele devam ediyor.

Almanya'da ise Sol Parti Milletvekili Gökay Akbulut soru önergesinde Olaf Scholz hükümetine, " Türkiye'nin Güney Kürdistan ve Rojava’ya yönelik askeri saldırısını uluslararası hukuka aykırı görüyor musunuz? Federal hükümet, Ukrayna’ya yönelik savaştan ötürü Rusya'ya karşı aldığı yaptırımlara benzer adımları Türkiye için de uygulayacak mı?” sorularını yöneltti. Zaten, eğer siz Türkiye'yi savunur ve haklı olduğu yerde destekleme tavrına girerseniz Alman parlamentosuna seçilmeniz ancak mucize ile açıklanabilir. Almanya'da Cem Özdemir türü politikacılar ancak milletvekili seçilebilir!

Yazının Devamı

PKK/PYD'nin diğer Kürtçülere karşı tehditleri arttı

PKK'nin  Almanya'nın Frankfurt kentinde düzenlediği nevroz kışkırtmaları sırasında kürsüden Cemil Bayık'ın mesajı okunmuştu. Avrupa'da yayın yapan PKK'nin TV Kanalları bu  mesajı düzenli aralıklarla verdi. Mesajda Irak KDP'sine yönelik tehditlere de yer veriliyordu. Bu mesajın ardından örgütün yayın organlarında "TSK 2 Nisan tarihinde harekat başlatacak ve KDP bu harekata destek verecek, katılım gösterecek" yönlü haberler yapıldı. TSK'nin harekatı 2 Nisanda değil 16 gün gecikmeyle başladı. Burada dikkatimizi çeken nokta, PKK'nin nisan ayı başlarında TSK'nin harekata girişeceği haberi idi. Bu haberi nereden aldılar ve kaynağı nedir? Soru yanıtını bekliyor. İstihbarat bilgisi olmadan tarih vererek açıklama yapmak tesadüfle açıklanamaz! CİA/MOSSAD'ın cirit attığı bölgede PKK/PYD'ye bu kanallardan uyarıların gitmesi muhtemeldir.

PKK, Suriye'de PYD/YPG aracılığıyla diğer muhalif Kürtçü örgütlere yönelik sindirme eylemlerine hız verdi. PYD/YPG'yi desteklemeyen Barzanici ve diğer bölücü örgütlere yaşam hakkı tanımayan PKK; gazeteci, genç ve çocuk, KDP kadroları ile Barzanici Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi  (ENKS) elemanlarını kaçırıyor ve şiddet uyguluyor. Kendilerine destek vermeyen bazı Kürt aşiretlerini baskı altında tutmaya çalışan SDG, aynı zamanda ABD'nin işgal bölgelerinde halkı sindirmek için şiddet uyguluyor.

PKK CAHŞ HAREKETİDİR

Yazının Devamı

Batı ve Neo-Irkçılık

Kapitalist-emperyalist sistem dünya çapında ırkçı-faşist örgütlerin yaygınlaşmasını teşvik etti ve körükledi, besledi. Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki faşist diktatörlüklerin kurulmasında başrolü oynadı. İkinci Dünya Savaşı sonrası Hitlerin çizmesini giyen Amerikan emperyalizmi ile faşist diktatörlüklerin birlikte anılması anlamlı değil midir? Ülkemizde de 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin esas düzenleyicisinin ABD olduğunu yaşayarak gördük. Irkçılık Avrupa merkezlidir ve yeryüzüne oradan yayılmıştır. Kafatasçılık, ten rengine bakarak insanları sınıflandırma gibi zehirli fikirlerin zuhur ettiği topraklarda ki ırkçı-faşist saldırılar günümüzde de devam ediyor. Özelliklede 1983 yılından itibaren adım adım ırkçı-faşist örgütler yabancıları hedef alan eylemlere başladılar. Almanya'nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020 tarihinde gerçekleştirilen ırkçı saldırıda 9 kişi hayatını kaybetti. Bu olay ne ilkti ve ne de son saldırı olacaktır. Tümü göçmen kökenli kişilerinden oluşuyordu. Kaloyan Velkov, Fatih Saraçoğlu, Vili Viorel Paun, Mercedes Kierpacz, Ferhat Ünvar, Gökhan Gültekin, Said Nesar Haşemi ve Hamza Kurtovic hunharca katledilmişti. Olayı gerçekleştiren 43 yaşındaki Tobias Rathjen ile 72 yaşındaki annnesi evlerinde ölü bulunmuştu. Hanau belediye başkanı ile bazı yetkililerin acıklı konuşmaları dünde kalmıştı. Çünkü Alman mahkemeleri her zaman olduğu gibi bu türden olayların kamuoyunu fazla meşgul etmesini istemiyordu! Alman parlamentosunda milletvekili sıfatını taşıyan Türkiye kökenlilerin bilinen sözcükleri tekrar etmeleri dışında, gıklarının çıkmaması ise artık normalden sayılır oldu! Berlin derin devletine meydan okumak onlara birkaç beden bol geliyordu! Biz onları 2005 Lozan, 2006 Berlin ve Paris sözde "Ermeni soykırımı" yalanını yerle bir eden eylemler sırasında da görmüştük. O dönemde "değerli suskunluklarını" bozmamış hatta, Cem Özdemir gibiler sözde "Ermeni soykırımı" yalanını canhıraş savunmuştur. Peki, Hanau katliamı neden sonuna kadar götürülmedi ve üstü örtülerek dosyalar rafa kaldırıldı? Nedeni belli; ölenler Alman değildi ve bu türden cinayetleri işleyenlerin devlet kurumlarıyla ilişkilerinin boyutunun açığa çıkmaması isteniyordu! Bir yerde ırkçı-faşist örgütlerin varlığından söz ediyor isek, orada istihbarat, polis teşkilatı ile bilgi-işlem merkezlerinin arasındaki irtibatın varlığının hangi düzeyde olduğunun araştırılması gerekir. Ancak bu Almanya'da sümen altı edilmiş, üstü kapatılmıştır. Irkçılığı devletler üstü görme yanlışlığı kötü sonuçlara yol açar. Batıdaki ırkçı-faşist örgütlerin kökünün kazınması mümkün değildir ve Batı bu örgütlerden de yararlanmaktadır. En son Ukrayna'da ırkçı- faşist örgütlerin varlığının ne kadar tehlikeli olduğuna bir kez daha tanık olduk.

NEO - IRKÇILIK

Neo-ırkçılık olarak tarif edeceğimiz bu olgu Ukrayna'da yüzünü açıkça gösterdi. AB'ye üye devletlerin göçmenler konusunda takındıkları ikili tavır son derece öğretici olmuştur. Asya-Afrika kökenli göçmenleri her yolla durdurmaya çalışan AB, Ukraynalılara ise kucak açmış, çiçeklerle karşılamıştır. Amerikan emperyalizmi güneyde ki sınırlarını korumak ve göçmen akınını durdurmak için sınır duvarı dikmiştir. Ülke içindeki ırkçı-faşist örgütler ise artık Ukrayna dahil pek çok yerde terör olaylarında kullanılmaktadır. Hiç abartmıyoruz; Almanya başta olmak üzere diğer Batı Avrupa devletleri "sarı saçlı, mavi gözlü, otomobil sürmesini bilen Ukraynalıların" ülkelerine gelmelerinden mutluluk duyarlar. Hele hele Almanya gibi 2025 yılından itibaren her yıl yaklaşık 400 bin yeni işgücüne ihtiyaç duyan bir ülke açısından kaçırılmayacak fırsatlar doğmuştur ve bundan sonuna kadar yararlanmasını bilecektir. Alman nüfusunun her yıl azalma göstermesi ve yaşlanması bu ihtiyacı daha da arttırmaktadır. Neo-ırkçılık Batılı devletlerin ayrımcı, bölücü siyasetlerinin unsurudur. Irkçılığı, emperyalist Batılı devletlerin mekanizmalarından ayrı tutmak ve bağımsız göstermek yanlış ve yanıltıcıdır. DW'nin haberini baz alarak bir örnek verecek olursak:  "Almanya'nın Frankfurt kentinde haklarında dava açılan emniyet teşkilatında görevli dört polis ile polislerden birinin hayat arkadaşı hakkında, farklı yazışma gruplarında ırkçı ve kışkırtıcı paylaşımlarda bulundukları gerekçesiyle iddianame hazırlandı. Yaşları 31 ile 36 arasında olan beş kişinin geçici olarak görevlerinden de uzaklaştırıldığı bildirildi. Şüpheliler hakkında, aşırı sağcı ve ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü’nün (NSU) yeni oluşumu anlamına gelen NSU 2.0 tanımlamasıyla tehdit mektupları yollanmasıyla bağlantılı olarak soruşturma açılmıştı." peki şaşırdık mı? Hayır! Ayrıca, hümanizmanın anayurdu olarak gösterilmeye çalışılan Avrupa bu ödülü hak etmiyor! Tam tersini söylemek işin doğrusudur. Hümanizma insanlar arasında ayrım gözetir mi? İnsancıl olmak ve o gözle dünya insanlığına bakmak ABD/AB açısından bir lükstür. Hümanizma mı dediniz hani nerede?  

Yazının Devamı

Folklor ve edebiyat

Pertev Naili Boratav

1. cilt: Büyük boy 467 sayfa.2. cilt: Büyük boy 521 sayfa.Adam YayıncılıkBirinci baskı: Mart 1983

Anadolu'nun destan ile efsanelerinin üzerindeki folklor ve edebiyat ülkesi Türkiye; o bizim her karışına aşık olduğumuz, yüreğimizin baş köşesine oturttuğumuz can yurdumuz. Onun dolu dolu bağrı ana kucağıdır. Sana sevdalanmamak ne mümkün memleketim?

Yazının Devamı

PKK 2022 Nevroz kalkışmasının anlattıkları

PKK, 21 Mart 2022 Nevroz kutlamaları adı altında ülke sathında gösteri düzenledi. Uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan bir örgüte bu cesaret nerden geldi? Hangi etkenler PKK'yı sahneye sürdü? HDP örtüsü altında Kürdümüzü meydanlara döken  örgüt, alanlarda örtüyü atarak bölücülük propagandası yapmasının suçluları kimlerdir? 1990'ların serhildanlarını aratmayan görüntülere sebebiyet verenlere neden artık dur denilmiyor?

 Avrupa'da yayın yapan PKK'nin TV kanalları, gazeteleri ile sosyal medyayı 15 gün geceli gündüzlü takip ettik ve çıkardığımız sonuçları okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz. PKK sıkıştığı köşeden çıkmak için 21 Mart 2022 Nevroz kalkışmasını kullandı. Bu olgunun enine boyuna analiz edilmesi gerekiyor.

Yazının Devamı

PKK yeni hamleler peşinde

PKK yıllardır farklı isimler altında aldatıcı çıkışlar yapıyor. Bir ara KADEK, daha sonra Kongra - Gel ve KCK gibi isimler ABD/İsrail imalatıdır. Yine piyasaya pek çok birim ve komiteler sürerek ve hatta çoğu kez planladığı eylemleri o birimlere yaptırarak hedef şaşırtma taktiği izliyor. Orman yangınlarını, sabotajları "Ateşin çocuklarına" yaptırarak dikkatleri başka yöne yönelteceğini zannediyor. Ayrıca, Avrupa’da 2021 yılında PKK tarafından kurulan “Kürdistan’ı Savunma İnisiyatifinide” unutmamak lazım.

Ülkemiz içinde de başta HDP/DBP olmak üzere demokratik kitle örgütlerinde, sendikalarda, meslek kuruluşlarında, kültür-sanat kuruluşlarında, spor kulüplerinde, hemşehri derneklerinde, Alevici kuruluşlarda (Aleviler değil) faaliyet sürdürdükleri gibi çoğunda doğrudan yönetici konumunda yer almaktadırlar. PKK'yı yalnız HDP'den ibaret görmek yanıltıcı sonuçlara yol açar.

Amerikan emperyalizmi PKK'yı dört ülkede piyon olarak kullanıyor. Hatta o ülkelerin Türkiye ile karşı karşıya gelmeleri için provokasyonlara da başvurmaktan çekinmez. Bu bağlamda bir Kürtçü sitede yayınlanan PKK/KCK’nin Dış ilişkiler Komitesi bildirisi görüşümüzü doğrular nitelikte. Habere göre: “KDP’nin Türk devleti ile direk ortak beraber operasyonlara katılacağına dair bilgileri var” denilmekte. Zaten Cemil Bayık'ın 21 Mart 2022 günü Kürtçe yayınlanan konuşmasında aynı görüş dillendirilmişti. PKK bu bildirisiyle hem KDP'yi sindirmeye ve hem de IKBY'nin Türkiye ile geliştirmek istediği ilişkileri baltalamaya çalışmaktadır. Çünkü böylesi gelişmeler PKK'yı zora soktuğu gibi çıkmazını da derinleştiriyor. İşin aslına bakıldığında KDP'nin PKK konusunda dikkatli davrandığını ve  "Peşmerge güçleri Şeladize-Batufa, Çoman-Sideka, hattından erzak geçişlerini durdursa PKK'nın erzak bulamaz duruma" geleceğini örgütte biliyor.

Yazının Devamı

Berlin'de Türkiye düşmanı hasarlı kafalar bir arada

Alman devleti istihbarat-kilise-üniversite- vakıf dörtlüsü üzerinden adam devşirir. Eğer "birilerine" el atıp onu kullanmak isterse bunu doğrudan değil dolaylı yollardan, yani dörtlüleri sürece sokarak gerçekleştirir. NGO'lar Berlin derin devletinin elindeki maşadır ve onu koşullara uygun olarak piyasaya sürer. Almanya Türk Toplumunun içine sokulan NGO'ların neredeyse tümü "dörtlülerle" ilişkilidir ve koordineli olarak çalışırlar.

AB'nin istihbarat toplayıcısı Karen Fogg'u bir kez daha hatırlamakta yara görüyoruz! Çünkü o ülkemizde "etnik ve dini kamplaşma" sürecini organize edenlerdendi ve aynı zamanda aydınların havuzlanması görevini de üstlenmişti. Peki başarılı oldu mu? Buna hayır demek çok da kolay değil! Can Dündar'ından Baskın Oran'ına kadar uzanan kesime baktığımızda Karen Fogg'un devşirmede bazı başarılar elde ettiğini görüyoruz.

5-6 Mart 2022 tarihinde Almanya'nın Başkenti Berlin'de 51 ismin çağrıldığı "Demokrasi ve Özgürlük Konferansı"nın ikincisi düzenlendi. Birincisi 21-22 Eylül 2019 tarihinde gerçekleşmişti. Konferans, ABD emperyalizminin kara gücü PKK'nın ve CHP'nin başını çektiği Millet İttifakı'nın görüşleriyle örtüşen ve o istikamette ileri sürülen Türkiye karşıtı açıklamalar yığınıydı.

Yazının Devamı

Suriye KDP İle PYD/YPG arasındaki bağ koptu

Dikkatlerin Ukrayna üzerine yoğunlaştığı bir dönemde, Amerikan emperyalizminin Suriye'deki beşinci kolu PYD ile diğer Kürtçü örgütler arasındaki sorunlar büyüyor. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin direnmesi, TSK'nin operasyonlarının etkisi Kürtçüleri umutsuzluğa sürüklediği gibi yılgınlığa da neden oluyor. Zaman geçtikçe ve ABD/İsrail köşeye sıkıştıkça bölücü örgütlerde merkezkaç eğilimler ağırlık kazanır.

Suriye devletinin Fırat'ın doğusuna geçme eğilimi arttıkça PYD/YPG'de panik havası oluşuyor. İplerin ABD'nin elinde olması nedeniyle de istediği gibi karar alamıyor. Bu olgu PKK/PYD'yi gerdiği gibi örgüt saflarında eski kararlılık direncini kırıyor.

Uzun süredir Suriye Kürdistan Demokratik Partisi S-KDP ile PYD arasında süren görüşmeler tıkandı. S-KDP yaptığı açıklamada "PYD ile aralarında süren müzakere sürecinin sona erdiğini" söyledi. Daha öncede ABD'den gelen temsilcilerin "barıştırma" girişimleri sonuçsuz kalmıştı.

Yazının Devamı

Batının Ukrayna aşkı ve riyakarlığı

Batı neden Ukrayna'dan kaçanlara karşı bu kadar hoşgörülü? Bunun bir sebebi olmalı! Suriyeliler kapılarına dayandığında avazları çıktığı kadar bağıranlar, Ukraynalılar karşısında sessiz hatta onları teşvik eden konuşmalar yapıyorlar. Hatırlayınız 2011 yılı sonrasını; Avrupalı devletler şaşkın ve öfkeli bir halde kapılarına dayanan yüzbinlerce sığınmacının engellenmesi için çare arayışına girmiş, Türkiye'nin kapısını çalarak aman dilemişti. Ne çabuk unutuldu o günler! Bir kez daha Batının o renksiz, meymenetsiz, çifte standartlı yüzüyle karşı karşıyayız.

Geçenlerde sınırına dayanan Iraklı, Suriyeli sığınmacıları silah zoruyla durduran Polonya, bugün sınırını ardına kadar Ukraynalılara açtı. Bir süre sonra Ukraynalılar Almanya'nın ve diğer yakın devletlerin yolunu tutacak ve buna o ülkeler dünden teşni.

Afrika'daki yoksulluğu politik malzeme olarak kullanan Batı, bol bol deri kemik haline gelmiş Afrikalı çocuğu göstererek kendi halkına durumunuza şükredin mesajı veriyor. "Beyaz" bir kadının yada erkeğin elinden su içen "zavallı" Afrikalı çocuğu o hale düşürenlerin kendileri olduğunu görmüyorlar. İşin özüne, esasına inmek yerine görüntüyle durumu kurtarmaya çalışıyorlar. Batı'da yoksul ülkeler için açılan kampanyaların göz boyamaktan öte bir anlam taşımadığını bilelim. Onlar için insanlar yoksulluktan ölmüş umurlarında bile değil! Öyle olsaydı Akdeniz'de batırılan göçmen botlarının yardımına koşar ve sınırlarına dayanan "kara kafalıların" elinden tutarlardı.

Yazının Devamı

Ukrayna savaşının rantçıları emperyalist Batıdır

Emperyalistler fırsatçıdır ve en küçük çelişkiden sonuna kadar faydalanmayı bilirler. Kendi ülkeleri dışındaki her olumsuz gelişmeyi abartarak vererek vatandaşlarını avutur, uyanmalarını engellerler. Batılı devletler için; "içeri iyi dışarı kötüdür"! Fransa'da olan bir tren kazasıyla Afganistan'daki tren kazasının haberi aynı düzeyde haberlerde yer almaz. İlk önce Afganistan'ın ne kadar geri olduğu, yoksulluk, sefalet ve cehalet içinde çırpındığına vurgu yapılır ve ardından dramatik bir şekilde tren kazası gösterilir. Çünkü orası Afganistandır burası ise Fransa! Uyuşturucunun en çok tüketildiği ülkelerin başında emperyalist devletlerin gelmesi anlamlı değil midir? Fakat onlar Afganistan'ı, Uzakdoğu ülkelerini, Güney Amerika devletlerini sorumlu tutarlar. Peki, bu uyuşturucuyu o ülkeler mi üretip tüketiyor? Hayır! Tam tersine en büyük alıcıları emperyalist devletler. Ayrıca birer polis devleti haline dönüşmüş ve her kesimin nefes alışlarını dahi kontrol altında tutan emperyalist ülkelere uyuşturucu nasıl giriyor ve hangi yollar açık tutuluyor? Bu soruların yanıtını vermek hiç de zor olmasa gerek! Ancak yanıt verildiğinde polis, istihbarat, mafya işbirliğinin ortaya saçılmasını göze almak gerekiyor. Emperyalist devletlerin mafyaları gelişmekte olan ülkelerin mafyalarından kat be kat güçlüdür.

Emperyalistlerin uluslararası insan kaçakçılığını organize ettiklerini duymayan kalmadı! Organ mafyasının ana merkezi ABD/AB ve İsrail haydut devletidir. Körfez Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da yaklaşık 20 Bin yabancı çocuğun kaybolması başka nasıl açıklanabilir? Sığınmacıların yollara düşmelerinin, toplu göçlerin baş sorumluları da emperyalistlerdir. Neredeyse her gün Kuzey Afrika ve özelliklede Libya kıyılarına vuran insan cesetleri emperyalist devletlerin ayıbı olarak duruyor. Avrupa'ya göçü engellemek için Akdeniz'de İtalya, İspanya, Fransa'nın marifetiyle korsanlar tarafından sayısız bot batırılmaktadır. Şu an Ukrayna'dan kaçanlardan en çok mutlu olanlar Almanya gibi iş gücüne ihtiyaç duyan ülkelerdir. Yapılan araştırmalarda önümüzdeki yıllarda Almanya'nın her yıl 400 Bin işgücüne ihtiyaç duyacağı ve bu açığın kapatılması için projeler üretildiği biliniyor. Peki bu açığı Asyalılar, Afrikalılar yerine "mavi gözlü, sarı saçlı, otomobile binen, onlar gibi" Ukraynalılarla kapatılması daha akla yatkın değil midir? Yaşlanan nüfusun yerine daha genç ve batı tipli insanların ikame edilmesi dururken "kara kafalılar mı" uğraşacaklar! Irkçılık kapitalizmin çocuğudur ve emperyalizm çağında faşist karakter kazanmıştır. İnsanlar arasındaki ten farkını aşağılayan anlayışların toplumlara şırınga edilmesinin elebaşları her halde emperyalist devletlerdir. ABD'ye bir bakınız ırkçı/faşist örgütlerin sayısı saymakla bitmez. Ku-Klux-Klan  bilinenlerin en popüleri. Almanya'da ise yeraltı ve yerüstü ırkçı/faşist parti ve örgütlerin sayısı düzinelerce. Eğer ırkçı/faşist örgüt ve parti arıyorsanız en hası emperyalist devletlerdedir. Fakat gerek Uluslararası Af Örgütü bültenlerine ve gerekse sol tandanslı olduklarını ileri süren oluşumların yayınlarına baktığınızda ırkçı/faşist tanımlamasını gelişmekte olan ülkelerle bir tutmaya çalışırlar. Bu ikiyüzlülüğü Avrupa'dayken onların suratlarına haykırmıştık. Ama nerede onlarda o yüz ve vicdan? Almanya'da ırkçı/faşistlerin "Türken Raus-Türkler Defolun" sloganı 1990'lı yıllarda çok sık kullanıldı ve hala da kullanılıyor. Şimdi de "Ruslar Defolun" sloganı emperyalist merkezler tarafından piyasaya sürüldü. Tutar mı? Belli bir süre için evet. İleride çark edecekleri ise kesindir. Yalnız dikkatimizi çeken bir husus var, Batı bu kez Rus kedilerine karşıda savaş açtı! Gerçekten tam bir komedi ile karşı karşıyayız! Reform ve Rönesansın yaşandığı coğrafyada "yeni ortaçağ" yeniden zuhur etti! Gericiliğin, bölücülüğün, ırkçılığın, savaş kışkırtıcılığının karargahına dönüşen ABD'den, Batıdan medet umanlara Ukrayna sorunu kapak olsun!  

Yazının Devamı

Rusya düşmanı Kiev Belediye Başkanı

Kiev Belediye Başkanı (2014) ve UDAR Partisi'nin kurucusu Vitali Klitschko boksörlük yıllarında Almanya başta olmak üzere AB devletlerinde "iyi ilişkiler" kurdu! Batı hayranlığının temeli o yıllarda atıldı. Almanya'da 1990'lı yıllar Türklere ve diğer yabancılara yönelik ırkçı/faşist saldırıların yoğunluk kazandığı yıllardı. Klitschko, neo-Nazilerin her türlü saldırılarının atmosferini soludu. Almanya’da 1990’lı yıllarda WJ (Wiking Gençlik), NSDAP-AO, NF (Milliyetçi Cephe), NB (Milli Blok), DKB (Alman Arkadaşlık Birliği), HVD (Almanya Yurtseverler Birliği), NPD, NSU, DVU, DL, DW benzeri legal ve illegal olarak bilinen 42 faşist örgütün bulunduğu ortamın Klitschko'yu etkilediğini görüyoruz! Babasının tersine Rusya düşmanlığı onun ana ilkesi olmuştu. Batı hayranlığıyla ve her daim Batıyı öven çıkışlarıyla anılmaya başlandı.

1978 doğumlu Wolodimir Zelenski (Wolodymyr Oleksandrowytsch Selenskyj) ise senarist, oyuncu ve yönetmen olarak tanındı. 20 Mayıs 2019 tarihinden beri Ukrayna Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Sırtını ABD/AB'ye dayayarak Rusya karşıtlığını kışkırttı. Sivri ve hafif çıkışlarıyla alay konusu edilen Zelenski, çok güvendiği dostları tarafından yalnız bırakıldı. Onun beklentisi ABD/ NATO'nun fiili müdahalede bulunacağı yönündeydi. Ancak umulan olmadı ve tüm hayalleri suya düştü.

Zelenski ve Klitschko'nun ortak yanlarından birini ırkçı/faşist örgütlerin palazlanmasına göz yummaları ve medet ummaları oluşturuyor. 2014 yılında bu konuya Aydınlık Gazetesi'nde değinmiş ve ABD ile AB'den gelen Neo Nazilerin örgütlü bir şekilde Rusyaya ve Ukrayna'da yaşayan Rus kökenlilere yönelik terör eylemlerinin içinde yer aldıklarını ve darbeye destek verdiklerini yazmıştık.

Yazının Devamı

Üçüncü İttifak yolcularının çıkmazı

Son günlerde bir "üçüncü ittifak" furyası almış başını gidiyor! PKK/ HDP'nin başını çektiği ve bazı sahte solcularında desteklediği kesimin dışında da 3. ittifakçılar var. Millet İttifakı ile aralarına geçici sınır çekmeye ve pazarlığı kızıştırmaya yönelik hamleler ise durmak bilmiyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise İzmir'den kükrüyor ve "üçüncü ittifak" üzerine güzellemelerde bulunuyor, CHP'yi uyarıyor. TKP'nin Genel Sekreteri Kemal Okuyan ise CHP'ye dolayısıyla Millet İttifakına desteğini açıklıyor. HDP'nin toplantı çağrılarını da yanıtsız bırakmayan TKP, farklı grupların elinde kullanılır malzemeye dönüşmüştür. Bir sahte solcu örgütün kurduğu Sosyalist Meclisler Federasyonu'nun (SMF) savunucusu Fatih Mehmet Maçoğlu'nu listelerinden belediye başkanı olmasını sağlayan TKP'dir. Tunceli'de hiç bir gücü bulunmayan TKP, Maçoğlu'nu propaganda amaçlı kullanmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Ülkemizde sayısı kaç olursa olsun iki ittifak karşı karşıya; birincisi Türkiye İttifakı, ikincisi ise Türkiye karşıtı ittifak. Üçüncü bir seçenek ise ufukta görünmüyor. Meydanlarda dolaşan farklı "üçüncü yol" önerilerinin başarı şansı yoktur. Hatta "3. yolcular" nesnel olarak Türkiye karşıtı ittifak içinde istemeselerde yer almış olurlar. Bakınız üçüncü ittifakçılara kim mesaj gönderiyor? Neo liberalizmin ve emperyalist batının savunucusu Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan aynen şöyle söylüyor: "Bugün HDP ve sol partilerin oluşturduğu üçüncü bir ittifak var. Bunu ciddiye almalıyız. Bu grupların oluşturduğu ittifakı dışlamak gerçekçi siyaset olmaz. Bunu sadece oy anlamında söylemiyorum. Ülke gerçekleri açısından da önemini vurguluyorum. Biz HDP ile de her zaman buluşuyoruz, konuşuyoruz. Herkesle konuşmalı, herkesi dinlemeli." Türkiye'nin ikinci "Kemal Derviş vakası" olarak değerlendirilen Ali Babacan ile aynı safa düşenler halka karşı konumlandıklarını görmüyorlar mı? Ülkemizin en Amerikancı ve emperyalizm yanlısı Ali Babacan, Ahmet Davutoğlularla ortaklaşmak ve karşı çıkanları hedeflemek ancak karşı devrimcilikle açıklanabilir. Sizin etiketinizde sol, devrimci, sosyalist yazmasının hiçbir anlamı ve de kıymeti yoktur.

İLKESİZ İTTİFAKLAR CEPHESİ

İlkesiz ittifak cephesi dedik ama sanki tam oturmadı! Çünkü "Millet İttifakı" ve "üçüncü ittifakçılar" Türkiye Cephesine karşı ortak paydada buluşuyorlar. Bu da bir "ilke" sayılmalı! Hepsinin hedefinde yalnızca hükümeti yıkmak var, PKK/HDP'yi savunmak var ve Amerikan emperyalizmini sevindirmek var!   Temel ilkelerinizin başında anti emperyalizm geliyor ve siz ona göre tavır almıyorsanız ilkesizliğin batağına battığınızın resmidir! PKK/HDP karşısında, 27 Mayıs ve 28 Şubat gibi Cumhuriyet Devrimlerini koruma reflekslerini hedef alan Kılıçdaroğlu'nun CHP'si karşısında, emperyalizmle kader birliği yapmış olanların karşısında bacaklarınız titriyorsa, sizin örgütsel varlığınızın bir hükmü kalmıyor. Eğer Türkiye gerçeğiyle örtüşen doğru bir programınız yok ise gireceğiniz ittifakların içinde piyon olursunuz. Günümüzün biricik devrimci seçeneği; üretim devrimi programı ile taçlandırılan antiemperyalist mücadeledir. Daha doğrusu Türkiye halkının baş düşmanı Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizmine karşı birleşebilecek tüm güçlerle birleşerek Türkiye Cephesini inşa etmektir. "Üçüncü yol", "üçüncü ittifak" gibi önerilerin hayat bulmasının imkansız olduğu koşullarda, "bir projede benden olsun" çıkışlarının hiç bir geleceği yoktur. "Üçüncü ittifakçılar, yolcular" en sonunda Millet İttifakına eklemleneceklerdir. Bazıları ise sözde tavır alır gözükecek, ama fiiliyatta yine şer cephesinin çemberine dahil olacaklardır. Bir noktaya daha değinmeden geçemeyeceğiz! HDP'nin kapatılma davasını erteleyen ve sürümcemede bırakan her tavır PKK'ya nefes aldıracak ve "Üçüncü ittifak" taktiğiyle Millet İttifakına eklemlemenin yolunu açacaktır.   Tüm bu koşullar içinde yaratıcı yıkıcılığı güçlendiren senaryoların piyasada dolaşıma sokulması karşısında yurtsever, devrimci güçlerin daha uyanık olmaları gerekiyor.

Yazının Devamı

Sahte TKP'li Veysi Sarısözen'den inciler: "HDP laiktir, kamusalcıdır ve de anti-emperyalisttir"

Sol, sosyalist düşüncenin ardına sığınarak, devrimci teoriyi iğdiş edenlerin başında hiç kuşkusuz sahte TKP'nin eskimiş elemanlarından Veysi Sarısözen gelir. Yıllardır Türkiye karşıtı tüm eylemleri sınırsız desteklemesiyle ünlüdür. O, İsmail Beşikçi gibi katıksız Amerikancıdır, İsrailcidir. PKK'nın yayın organlarının vazgeçilmezlerinden Sarısözen son yazılarıyla insana pes dedirtiyor!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Edirne'deki en büyük hesabı İmralı'dakine verecek” sözleri üzerine Sarısözen, "Öcalan ucuz dedikodu konusu değildir" diyerek yanıtlıyor.

Sahte TKP'nin MK Politbüro üyeliğinde bulunan Veysi Sarısözen aynı zamanda ÖDP kurucuları arasında da yer almıştı. Kapağı PKK saflarına atınca onların gözleriyle her şeye bakar oldu!

Yazının Devamı