Murat İnce

Murat İnce

Köşe Yazısı

Alman İslamı

 “Alman İslamı” kitabı İşçi Partisi Yurt Dışı Temsilciliği’nin (Vatan Partisi) sürdürdüğü mücadeleler içinde şekillendi. Aydınlık Dergisi ve daha sonra Gazetesi’nde düzenli aralıklarla konu çok boyutlu olarak işlendi. Yine Avrupa Hürriyet Gazetesi’nde de konu üzerine Vatan Partililerin yazıları yayınlandı.

“Alman İslamı” kitabı Kaynak Yayınlarından çıkmadan önce, Almanya’nın Stuttgart kentinde beyaz kapaklı 93 sayfa, “Alman İslamı ve Almanca Din Dersleri” ismiyle basıldı ve dağıtıldı. İletişim adreslerinin bulunduğu kitapçık ilgi gördü ve bunun üzerine Kaynak Yayınları arasında 119 sayfa olarak basıldı. Kitap ülkemizde de etkili oldu, alanında örnek oluşturdu.

Emperyalist Batının bizim gibi gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelere yönelik etnik ve dini bölücülük projeleri üzerinden yoğun propagandaya giriştiklerini görüyoruz. İslam dünyasındaki pek çok gerici, şeriatçı örgütün liderlerinin ABD ve AB’de nasıl kollanıp korunduklarını biliyoruz. Bunlar basın yayın organlarına da yansımıştır. Emperyalist devletler ikiyüzlüdür ve çıkarlarına göre örgütlerin sağ ya da sol veya dinci olmalarına bakmaksızın hepsinden sonuna kadar yararlanırlar.

Yazının Devamı

PKK’nın HDP üzerinden ittifaklar senaryosunun ağına takılanlar

Geçenlerde oluşturulan “Sosyalist Güç Birliği” girişimine bir yenisi daha eklendi. PKK/ HDP’nin başını çektiği  “Emek ve Özgürlük İttifakı” Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) TİP’in ev sahipliğinde İstanbul’da yaptığı toplantıyla oluştu. Açıklamada zaten şimdiden ilan edilen “ittifakın kuruluşunun eylül sonunda ilan edileceği” söyleniyor. Daha önceleri toplantılara katılan Halkevleri (HE) ise toplantıda yer almadı.

Toplantının gerçekleştirildiği salonun duvarında sadece katılan örgütlerin amblemleri ile üzerinde “Dayanışma, mücadele ve umutla bir arada” yazılı pankart asılıydı. Hangi ülkenin parti ve örgütleri olduğunu gösteren herhangi bir şey yoktu! Bu bile bunların vatansız sahte solcu ve bölücü olduğunu göstermeye yeter! Marksizm üzerine mangalda kül bırakmayanlar ulusal simgelere karşı alerjilerini bir kez daha gösterdiler. Şu Marksizm Leninizm diye diye Marksizm Leninizm’in ruhuna Fatiha okuyanlara sadece bir örnek vermekle yetineceğiz.  Öncü Kitabevi tarafından Nisan 1976 tarihinde basılan büyük boy 720 sayfalık Karl Marx BİYOGRAFİ kitabının 209. sayfasında, “Köln’ün banliyölerinden Worringen’de 17 Eylül’de (1845. Mİ)  düzenlenen bir açık hava toplantısı Güvenlik Komitesi’nin otoritesinin güçlenmesine önemli katkıda bulundu. Köln’den gelen halkın yanı sıra toplantıya komşu köylerden köylüler ve Neisse, Düsseldorf, Krefeld ve öteki kentlerden gelen delegasyonlar da katılmışlardı. Kürsüde Alman birliğini temsil eden sarı-kırmızı-siyah bayrağın yanı sıra kızıl bayrak da dalgalanıyordu” yazıyor.  Yine aynı kitabın 474. Sayfasında şunlar yazılıydı: “28 Eylül 1864’te işçi ve demokratik örgüt toplantılarının sık sık yer aldığı Londra’daki St. Martin salonunda yapıldı. Çeşitli ülkelerin bayraklarıyla geleneksel biçimde süslenmiş olan salon bu sefer Enternasyonal İşçi Birliği’nin kısaca Birinci Enternasyonal diye bilinen, proletaryanın ilk kitlesel enternasyonal örgütünün kuruluşuna tanık oluyordu.” Salonda asılı duran ulusal bayrakların bütününe yakını sömürgeleri olan kapitalist ülkelerdi. Sosyalist Çin’den Küba’ya, Yunanistan KKP’sinden  Filipinler KP’sine, ilk TKP’den Denizlere, Mahirlere  kadar bilimsel sosyalist parti ve örgütlerin ulusal simgelere bakışlarında sorun yoktur. Ama maceracı sahte solcular ile bölücüler açısından bu durum tam tersinedir. Türk Bayrağına, Atatürk’e, Cumhuriyet Devrimlerine sahip çıkmayanların, Türkiye’ye yurdumuz demelerinin hiçbir anlamı yoktur.

Katılan partilerden HDP Amerikan emperyalizminin kara gücü PKK’nin silaha destek vermek amacıyla oluşturduğu silahsız şubesi. Deniz-Yusuf-İnan gibi tutarlı antiemperyalist devrimcilerin oluşturduğu THKO’nun kurucularının mirasına sahip çıktıklarını iddia eden PKK/HDP’nin kuyruğundaki EMEP, üçbuçuğa bölünen SİP’in devamı TKP’nin bir başka versiyonu PKK/HDP savunucusu TİP, önceleri Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) olan ve daha sonra yola Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) olarak devam eden İbrahim Kaypakkaya çizgisindeki örgüt. Geçerken belirtelim; Tunceli Belediye Başkanı M. Fatih Maçoğlu Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı SMF’nin temsilcisi olarak seçimlere TKP listesinden aday olmuştu. Dr. Hikmet Kıvılcımlı çizgisini sürdürdüğü iddiasındaki Toplumsal Özgürlük Partisi ’de (TÖP)  katılımcılar arasında. Son olarak Emekçi Hareket Partisi (EHP) ise Devrimci Yol geleneği içinden gelen ve Devrimci Gençlik içindeki ayrışmadan sonra farklı mecralara doğru kulaç açan marjinal bir grup. Bu örgütleri bir araya getiren, yönlendiren “üst akıl” ise ABD emperyalizminin piyonu PKK/HDP’dir.

Yazının Devamı

"Sosyalist Güç Birliği" girişimi üzerine notlar

Teori Dergisi'nin Şubat 2014'de yayınlanan 289. sayısında Yeni TKP'nin (SİP adını değiştirerek TKP adını almıştı) "Sol Cephe" hamlesini ele almış ve başarısızlıkla sonuçlanacağını belirtmiştik. Yine benzer bir girişimle karşı karşıyayız! Yeni TKP'yi  Mustafa Suphilerin, Şefik Hüsnülerin TKP ile karıştırmayalım. Esas olarak Aydemir Güler, Metin Çulhaoğlu, Kurtuluş Kırçakların başını çektiği oluşum daha sonra üçe bölünmüş ve şimdilerde TKP, TİP ve TKH isimleriyle yollarına devam etmektedirler. Her ne kadar TİP'in başında Berlin'den gelen Erkan Baş görünse de ideologu geçenlerde yitirdiğimiz Metin Çulhaoğludur. TKP'nin Genel Başkanı Kemal Okuyan'dır ama Aydemir Güler belirleyici fonksiyona sahiptir. TKH'nin Başkanı olarak Aysel Tekerek görünsede Kurtuluş Kırçak örgütün esas yönlendiricisidir. Devrim Hareketi'de aynı çevreden ayrılan grupçuk. Neyse biz konumuza dönelim. 

20 Ağustos tarihinde, “Ülkemizin geleceğine birlikte sahip çıkıyoruz” çağrısıyla SOL Parti, Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye Komünist Hareketi (TKH) ve Devrim Hareketi, Sosyalist Güç Birliği'ni kurduklarını duyurdu. Sosyalist Güç Birliği’nin ortak açıklaması Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir tarafından okundu. Özdemir, “Önümüzdeki kritik eşikte bu halk düşmanı rejime son vermek için, yirmi yıldır AKP’ye ve onun temsil ettiği bu düzene karşı mücadelenin her aşamasında olduğu gibi, bugün de üzerimize düşen sorumlulukları eksiksiz yerine getireceğiz” dedi. 

Toplantıda, seçimlere ilişkin Sosyalist Güç Birliği’nin ne yapacağı sorusuna Türkiye Komünist Partisi'ni temsilen Ozan Yılmaz, şu yanıtı verdi: "Bugün Güç Birliği kendisini bir siyasi alternatif olarak ortaya koyuyor. Seçimlerde AKP iktidarına son verilmesi konusunda da Güç Birliği üzerine düşeni yapacak. Biz bu süreci değerlendireceğiz ve seçimlerde de işbirliği yapacağız. Hem parlamento hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde Güç Birliği’nin bir siyasi alternatif olduğunu, Türkiye’ye çıkış yolu gösterdiğini vurgulayacak bir adım atacağız. Hem de AKP’nin bu karanlık dönemini sonlandırmak gerektiği için de seçimlerde bu tavrı alacağız."

Yazının Devamı

Irkçılık bölücülüğün ikiz kardeşidir

Irkçılığın Avrupa'da yeniden hortlatılması ve en son Ukrayna'da ırkçı faşist örgütlerin emperyalizm tarafından kullanılması bazı hatırlatmalarda bulunmamızı gerekli kıldı. Irkçılığın doğduğu, büyüdüğü, serpildiği ve iktidar olduğu Almanya'dan sonra ABD emperyalizmi Hitlerin çizmelerini giyerek, 1945 sonrası dünyanın dört bucağında ırkçılığı körükledi, faşist diktatörlüklerin, darbelerin örgütleyicisi olarak yeryüzünü kana boyadı. 

Irkçı devlet teorisini İtalya'da Benito Mussolini sonrası Adolf Hitler Almanya'da hayata geçirdi (3. Reich). Johann Friedrich Blumenbach, Alfred Rosenberg, Rudolf Hess gibi ırkçı teorisyenlerden devraldığı mirası pratiğe geçiren Neo-Nazizmin babası Adolf Hitler, Kavgam (Mein Kampf) kitabında ırkçılığın doruğuna ulaşır. Açıkça ırkçı uygulama yöntemleri üzerinde görüşler ileri sürer. Irkçı devletin önündeki görevleri ve uygulamalarını anlatır. Hitler'i okuduğumuzda emperyalizm çağının bir olgusu olan faşizm ve ırkçılık "hastalığının" yeryüzünden bir daha geri dönmemecesine, tarihin çöp tenekesine atılması gerektiğine yönelik inancımız kuvvetlenmektedir. 

Özelliklede Batı Avrupa'da ırkçılık düne göre çok arttı. Belçika ve Hollanda gibi eski sömürgeci devletlerde bile ırkçı örgütlerin sayısı çoğaldığı gibi, seçimlerde de önemli oy oranlarına ulaştılar. Ekonomik ve siyasi sorunların büyüdüğü dönemlerde ırkçı/faşist örgütlerin yabancılara ve sığınmacılara yönelik saldırılarında artış gözlenir. Asya ve Afrika kökenli sığınmacılar esas hedef olarak seçilir. Emperyalizmin sorumlu olduğu savaşlar ve yoksulluklar nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan sığınmacılar, aynı zamanda emperyalist ülkelerin işçi sınıfına karşı da kullanılır. 

Yazının Devamı

Sünni Alevi karşıtlığından beslenenler birliği savunamaz

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yerine emperyalist devletleri savunan Alevici tacirler Alman devletine hayran, Fransız devletine hayran, İngiltere devletine hayran ABD devletine hayran ve onların devlet çıkarlarına uygun "Alevicilik dini" oluşturmak için çırpınıyorlar.

Dikkat ederseniz sürekli sorunları sıralayanların en büyük korkusu Alevilerin haklı taleplerinin karşılanması ve olan sorunların çözümüne yönelik adımlardır. Cemevleri yasal olarak tanınmasa da fiilen tanınmış durumda. Eğer Cemevleri yasal statüye kavuşursa bundan en büyük rahatsızlığı Alevici tacirler duyacaktır. Alevilerin sorunu ne kadar çoğalırsa Alevicilere o kadar gün doğmuş olacak!

Sol gruplardan umudunu kesmiş, devrim diye bir meselesi kalmayan ve PKK/HDP'nin ardına takılmışların yoğun olarak Alevi kuruluşlarına girmeleri tesadüfle açıklanamaz. Burada bilinçli bir yönlendirme var. Emperyalizmin "Alevi dini" projesini  hayata geçirmekle görevli Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) yöneticileri Türkiye'deki bazı Alevi kuruluşlarına da el atarak aynı istikamete doğru yönelmelerini sağlamıştır.

Yazının Devamı

Alevilik üzerinden bölücülüğü beslemek

Alevici yayın organları ve sitelerin dili ile PKK/HDP'nin dili örtüşüyor. Hedefleri bir ve aynı merkezlerden beslenmeleri, onları emperyalizmin amacına uygun tavır almaya zorluyor. PKK/HDP ile birlikte hareket eden Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) ve bağlı federasyonların tüm açıklamaları etnik ve dini ayrışmayı Alevilere dayatıyor. Bunlar "Alevi sorunu" üzerinden Türkiye düşmanlığını aşılıyor.

İçişleri Bakanlığı tarafından 81 il valiliğine gönderilen Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Muharrem Ayı Genelgesi’ne yönelik Alevicilerin açıklamalarını okuduğumuzda buna "akıl tutulması" demekten başka bir şey gelmiyor aklımıza. İçişleri Bakanlığının gönderdiği Genelge olumludur ve Sünni/Alevi kardeşliğini pekiştiren içeriğe sahiptir.

"ALEVİCİLER ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN YANA"

Yazının Devamı

Ankara'da Alevi kuruluşlarına saldırıların düşündürdükleri

Türkiye'nin kalbi, Başkent Ankara'da eşzamanlı olarak Tuzluçayır Ana Fatma Cemevi’ne, Ege Mahallesi Şah-ı Merdan Cemevi’ne, Gökçebel Köy Derneği’ne ve Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı’na eşzamanlı zamanlı saldırılar düzenlendi. Olayın gelişim seyrine bakıldığında saldırganın yalnız olmadığı, hedef gözeterek ve planlayarak saldırıları gerçekleştirdiği görülür. Saldırganın arkasında kimlerin olduğu ise soruşturma sonucunda belli olacak.

Anadolu Alevilerine yönelik yıkıcı çalışmaların yoğunluk kazandığı, çok parçalı hale getirildiği ve İslam'ın dışına sürülme girişimlerinin arttığı bir dönemde böylesi olayların olması son derece tehlikelidir. Etnik bölünme eğilimlerinin azaldığı bir dönemde, dini (mezhepsel-inançsal) bölünmenin önünü açacak eylemlilikler iç barışı bozacağı gibi çatışmaların önünü açar.

Ülkemizde Alevi kuruluşlarına yönelik saldırıları nefretle karşılıyoruz. Sünni/Alevi kardeşliğini bozmaya yönelik provokasyonlar Türkiye halkında karşılık bulamayacaktır. Artık, Alevilerimize yönelik her çirkin girişim ve saldırılara  karşı sessiz kalınmamakta anında müdahale edilmektedir ve bu iyi bir gelişmedir.

Yazının Devamı

ABD’ni hamleleri sönük kalırsa Kürtlerin güvenini aşındıracak

İran, Irak, Suriye ve Türkiye'yi sömürgeci devletler ya da alt sömürgeci devletler olarak değerlendiren kürtçü, bölücü örgütler en sonunda emperyalizmin kara gücü olur ve yaşadıkları coğrafyayı kan gölüne çevirmek için teröre başvururlar. Bu kaçınılması mümkün olmayan bir olgudur. Siz ABD/AB ve İsrail gibi devletlerden silah alırsanız onların işaret ettiği hedefe vurmak zorundasınız. Çünkü "parayı veren düdüğü çalar" veya daha doğrusu silahı veren hedefi belirler!

Washington İnstitute'nin analizi PeyamaKurd haber sitesinde “ABD’nin hamleleri sönük kalırsa Kürtlerin güvenini aşındıracak” başlığıyla 27 Temmuz'da yayınlandı. Yazı, PKK/ PYD gibi emperyalizmin taşeronu örgütlerin bel bağladığı Amerikan emperyalizminin ikircikli tavırlarından duyulan endişe ve korkuyu konu edinmektedir. Ya Amerika bizi yeterince desteklemezse sonumuz ne olur tereddüdü PKK/PYD için kalem oynatanların başlıca konusu olmaya devam ediyor.

SDG'nin başı Mazlum Kobane'de PKK yöneticileri gibi yalana sarılıyor. Suriye Hükümetiyle anlaştıklarını ve Suriye Ordusu'nun sözde "Rojava"ya konuşlandığını ve Türkiye'nin olası saldırısına birlikte karşı koyacaklarını söylemesinin üzerine az bir zaman geçince söylediklerinin tersini dillendirmeye başladı. Görünen o ki Türkiye-Suriye yakınlaşması PKK/PYD'yi fena halde korkutuyor.

Yazının Devamı

Alevici tacir Turgut Öker PKK/HDP MYK'sına seçildi

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker renkli bir sahte solcu! Siyasi hayatı daldan dala atlayarak geçen Öker, Türkiye denilince cinleri tepesine çıkan bir unsur olarak tanınır.

Devrimci Yol (Dev-Yol) hareketini yurt dışında bölen Taner Akçam'ın yanıbaşındaki isim Turgut Öker'dir.  Eski yoldaşlarının "Kariyerleri için en yakın arkadaşlarını bile satarlar" dediği Taner Akçam, Turgut Öker ikilisi bu sözlerin hakkını verdiğini söyleyebiliriz. Haziran 1986'da yayın yönetmenliğini Turgut Öker'in yaptığı  "Göçmen " dergisi Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızın arasına nifak tohumu ekme ve Türkiye'ye yabancılaştırma hareketi olarak yayın hayatına başladı. "Türkiyeli Göçmenlerin Siyasal Hareketi, Radikal Politika ve Yayın Organı" amacıyla çıktığını belirten derginin zehir saçtığını belirtelim. Bu çevrenin mensuplarının daha sonra AABF ve AABK saflarında nasıl en üst tepelere getirildiklerine tanık olduk. Ayrıca başını üstlendiği görev nedeniyle Prof. unvanı verilen Taner Akçam'ın çektiği sözde "Ermeni soykırımı" yalanının en has savunucularının da bu çevreden çıkması anlamlıdır. Dikkat edilirse nerede Türkiye karşıtlığı var ise orada Turgut Ökerlerin yerden mantar gibi bittigini görürsünüz! Siz hiç Turgut Ökerlerin Türkiye'yi savunan tek bir eylemine tanık oldunuz mu? Yok!

Merkezi Almanya'nın Hamburg kentinde bulunan ve Prof. Udo Steinbach ile sözde "Ermeni soykırımı" yalanının ve "baskı altındaki azınlıkların" haklarını savunma pozundaki "Üçüncü Dünya ülkelerine" düşman, sahte kitap kapağı baskısıyla ünlü Dr. Tessa Hofmann'ın devşirmesi Taner Akçam'ın can dostu Turgut Öker, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'nun (AABF) başına geçirildi.

Yazının Devamı

PKK dört ülkede çocuk ve genç kaçırıyor

Rudaw, Darkamazi, Basnews, avatoday ve diğer kürtçü haber siteleri aylardır PKK'nin genç ve çocuk kaçırma olaylarını konu ediniyor. Diyarbakır anneleri çocuklarını PKK'den almak için yıllardır direniyor. Aynı durum İran, Irak, Suriye içinde geçerli. Eleman devşiremeyen örgüt çareyi genç ve çocuk kaçırmada buldu. Dört ülkede kaçırdığı evlatlarını PKK'nin elinden kurtaramayan anneler (babalar dahil tüm aileler) örgüte baş kaldırmaya başladı. Bu olgu örgütün ne hale düştüğünü gösteriyor.

Batı İran'da PKK’ye bağlı PJAK güçlerince kaçırılan kızını arayan baba Abdin Nasri Sine'de  yaşayan yoksul bir kişi. 15 yaşındaki kızı  PKK’ye bağlı PJAK güçlerince kaçırıldı.  Haberin devamı şöyle: "Çocukları PKK tarafından kaçırılan tüm ebeveynler gibi Abidin Nasri’de çocuğunun peşine düştü. Günlerce aramasına rağmen bir sonuç alamadı. Geçtiğimiz Perşembe günü kendisine kızının Sine’nin Kelaterzane’de olduğu söylendi. O da söylenen yere ulaşmak için Heware Berze Berqir denen dağa tırmanıyor. Fakat sıcak hava ve susuzluğa daha fazla dayanamayarak kalp krizi geçiriyor. Daha sonra cenazesi Berqir köyü sakinleri tarafından bulunuyor." Bu türden olaylar sıkça yaşanıyor ve bölge halkı tedirgin.

Olay üzerine Abdin Nasri’nin yakın akrabası şunları söylüyor: “Doğu Kürdistan halkı PKK ve PJAK’tan usandı. Çünkü onlar çocukları kaçırıyor ve Kuzey ve Batı Kürdistan’a geçiriyorlar. İnsanlar tanımadıkları bu yerlerde ölüyor. Aileler çocuklarının akıbeti hakkında hiçbirşey bilmiyor. Halka hayatı işkenceye çevirdiler.”

Yazının Devamı

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Cumhuriyetimizle hesaplaşacağını ilan etti

AABK Eşit Başkan Hüseyin Mat: Aleviler 1. yüz yıl cumhuriyeti ile yüzleşmeli ve hesaplaşmalıdır…

 21 Haziran 2022  tarihinde Alevicilerin eşit başkanı sıfatıyla Hüseyin Mat Kurtuluş Savaşımızı, Cumhuriyet Devrimlerimizi ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü hedef alan açıklamada bulundu. Bu hiç kuşkusuz ne ilkti ve ne de son olacaktır. Türkiye'nin son yüz yılını emperyalistlerin ağzıyla hedef alan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) ipini ABD/AB'nin eline vermiştir. Onlar Aleviliği emperyalist piyasada pazarlayan yeni tipte din tacirleridir.

"İçişleri Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı adına organize edilen fakat arkasında Diyanet İşleri Bakanlığı‘nın bulunduğu Genç Alevi dedesi Aleviliği İslama entegre edilme çalışmalarında kullanılmak üzere Kerbela’ya götürülmek isteniyor." gerekçesinin arkasına saklanarak sosyal medya üzerinden Türkiye'ye kin kusan Hüseyin Mat üstlendiği görev icabı oklarını Türkiye'ye yöneltti.

Yazının Devamı

Can Dündar Kadri Gürsel İsmail Saymaz Aleviciliği

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) denen Türkiye düşmanı örgüt çatırdıyor ve hiç kuşkusuz gelecek günlerde kopuşlar hızlanacak. "Alevilik dini" oluşturmak için yıllardır çalışma sürdüren AABK yıkıcı faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. Almanya'nın Esslingen kentinde PKK'nin Alevici örgütü FEDA yöneticisiyle beraber konferans veren AABK Onursal Başkanı dönek solcu Turgut Öker, Aleviliği emperyalist devletlere yamama girişimlerini sürdürdü. Avrupa'da yaşayan Alevilerimizi ikna turlarına çıkan AABK yöneticileri, Aleviliği İslamın dışına sürerek hıristiyanlığa yaklaştırma eylemlilikleri ters tepecektir.

Ülkemiz içinde de Aleviliğin İslam dışı olduğuna yönelik anlayışların serpilmesi için AABK ile beraber hareket edenlerin olduğunu biliyoruz. Ankara'ya gelen ve Çankaya'da gözaltına alınan Turgut Öker, "Alevilik İslam dışıdır" fikrinin tepesindeki isimlerden biridir. AABK ve bağlı federasyonların, derneklerin başına çöreklenmiş bölücü ve sahte solcuların Anadolu Aleviliğini dönüştürme çalışmalarının durdurulması için Alevi kanaat önderleri ve kuruluşları birleşerek ortak tavır almalıdır.  

Alisiz Alevilik propagandası, Müslümanlığı horlayan hoyratlık, İslam dışı Alevilik projesi, Alevici haber ağlarında 12 İmamların üzerine çarpı işareti konulması, İmam Cafer-i Sadık'ın Buyruğu'na karşı çirkince saldırılar ve İslamiyetin Alevilerce benimsenen tüm anlayış ve değerlerine karşı başlatılan "yeni türden haçlı savaşı" karşısında sessiz kalmak onaylamak demektir. Evet, yanlış duymadınız; bu emperyalizmin projelendirdiği ve devşirmeler aracılığıyla Alevileri karşıt konuma yerleştirmek amacıyla başlatılan "yeni tipte haçlı savaşı"dır ve baş piyonu ise hiç tartışmasız PKK/ HDP ile kol kola olan AABK'dır.

Yazının Devamı

PKK'nin Suriye kolu PYD'de Salih Müslim yeniden eşbaşkan seçildi

PKK'nin Suriye kolu PYD hafta sonu Suriye'nin Haseke kentinde 9. Kongresini topladı ve Salih Müslim bir kez daha örgütün eş başkanlığına getirildi. Asya Abdullah ise yerini korudu. Bunun yanı sıra kongrede 145 kişi yeni genel meclis üyesi olarak belirlendi. Önemli değişikliklerin beklendiği kongre sonrası için farklı senaryolar ortalıkta dolaşıyor!

PYD ve onun askeri kanadı YPG'de yoğunlaşan sorunların çözümü için bu değişimin yapıldığı ve sıranın DSG'ye geleceği konuşulmaktadır. Son iki yıl içinde örgütün başarılar hanesinin boş olduğu ve ABD'nin işgal bekçiliği dışında herhangi bir başarısının bulunmadığı biliniyor. Bir ara DSG'nin başı Mazlum Kobane'nin kızağa çekildiği ve görev yerinin değiştirildiği haberleri medyaya konu olmuştu. ABD/ İsrail'in eli işin içine girince Mazlum Kobane yerini korudu. Ancak, PKK Başkanlık Konseyi ve özellikle de Sabri Ok ve Bahoz Erdal (Fehman Hüseyin) tarafından istenmeyen ve defterinin dürülmesi gereken unsur olarak görülüyor. Mazlum Kobane'nin ABD'liler tarafından "komutan" olarak lanse edilmesi ve düzenli muhatap alınıp görüşmeler yapılması PKK'da rahatsızlıklara neden oluyor.

Salih Müslim Türkiye kökenli PKK yönetici ve kadroları açısından büyük öneme sahip. Özellikle Suriye kökenli PKK/PYD'liler ile Türkiye kökenli PKK'liler arasında zaman zaman gerginliklerin yaşandığı ve çatışmalara dönüştüğünü Kürtçü sosyal medya sitelerinden öğrenmiştik. "Rojava Devrimi" denilen Amerikan emperyalizminin işgal bölgesinde oluşturulan kukla, işbirlikçi PYD/YPG yönetimi Suriye kökenlileri cesaretlendirmiş ve başına buyruk girişimlere yönelmeleriyle beraber sıkıntılarda artış baş göstermişti. Gelinen aşamada PKK ile PYD arasındaki dengeleri gözeten, kuran, Türkiye'yi iyi tanıyan ve akıcı Türkçe konuşan Salih Müslim bir plan çerçevesinde PYD'nin başına geçirildi.

Yazının Devamı

Yaratıcı yıkıcılığın ayak sesleri

Son bir ay içinde ülke sathında yaşanan olaylar yaratıcı yıkıcılığın ayak sesleri olarak değerlendirilebilir. Aslında son gelişmeleri uyarıcı sinyal olarakta anlayabiliriz. Sığınmacılara yönelik psikolojik ve fiili saldırılar, ahlaksızlığı çağrıştıran sokak rezaletleri, kağıt toplayıcıları üzerinden Türk/Kürt ayrımcılığını körükleyen provokasyonlar, Aleviliği gündemde tutarak bölücülüğe alan açma girişimleri, DBP'nin ( PKK'nin diğer yedek partisi) PKK adına vekillik yapan kişinin polise yumruk atması, FOX TV, Tele 1 TV, KRT TV, Halk TV'nin kışkırtıcılığa çanak tutması dikkate alınması gereken olgulardır.

Türkiye birlik ve bütünlüğüne yönelik Irak'ın Kuzeyinde başlattığı operasyonlar, Zeytin Dalı Bölgesi olarak değerlendirdiğimiz Suriye'nin kuzeybatı bölgesinde PKK/PYD'ye yönelik planlanan harekat göz önünde tutulduğunda, son eylemlerin kimlere yarayacağını kestirmek kolaylaşacaktır.

PKK, etkin olduğu Gara ve Metina'da büyük darbe aldı. Barınma, silah depoları ve lojistik destek alanlarının yerle bir edilmesi örgütü çaresizliğe sürükledi. Çatışma alanlarına güç sevk etmede zorlanan örgütte, moral bozukluğunun yanı sıra kaçışlarda arttı.

Yazının Devamı

Sığınmacı düşmanlığının hatırlattıkları

Murat İnce

Türkiye'de sığınmacılara karşı düşmanlığın körüklendiği bir dönemde, uzun yıllar yaşadığım Almanya'da 12 Eylül 1980 Darbesi sonrası akın akın gelen mültecileri ve mültecilere karşı geliştirilen psikolojik savaş ortamını hatırlamadan edemedik. Irkçılığın tavan yaptığı 1980'li yıllarda Alman siyasetçilerin, polisin ve değişik kuruluşların ilticacılara yönelik kışkırtıcı eylem ve söylemleri korku ortamı yaratmış ve yabancılara karşı düşmanca saldırıların dozu artmıştı.

Yazının Devamı

Suriye'nin kuzeyine yönelik operasyon hazırlıkları ve PKK'nın tavrı üzerine

Belçika'nın Başkenti Brüksel'den yayın yapan PKK'nın Medya Haber ile Özgür Bakış TV'si, Yeni Yaşam Gazetesi olası Suriye operasyonunu günlerdir işliyor.  Pençe-Kilit Harekatının örgütü sürüklediği çıkmazı görmezden gelerek yapılan haber ve röportajlarda Zap ve Avaşin'deki büyük zayiat saklanıyor. Örgüt Sincar'da (Şengal) Irak ordusunun harekatı sonucu verdiği kayıpların yanı sıra Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve KDP'nin peşmergeleri tarafından da sıkıştırılıyor.

PKK, 21 Mart 2022 'de yurt içi ve yurt dışında 70'in üzerinde yerde nevroz kutlamaları adı altında kalkışma provaları örgütledi. Örgütün uzun zamandır çıkmazına çıkış yolu aradığı ve bunuda 2022 yılı baharına denk getirdiğini haber kanallarından öğreniyoruz. Ancak durum sanılanın aksine oldu ve TSK'nin harekatları ile bölgedeki dengelerin PKK aleyhine dönmesi neticesinde umulan olmadı. HDP'nin bu noktadaki çaresizliği ve karşılıksız çıkışları ise işe yaramadı.

Son MGK toplantısı sonrası yapılan açıklama üzerine PKK yöneticileri Türkiye'yi tehdit eden beyanatlar verdiler. Her zamanki gibi yalana sarılarak ne kadar güçlü olduklarının propagandasını yaptılar.  PKK'nın TV kanalına konuşan Kongra-Gel yöneticisi Remzi Kartal, "PKK'nin Güney Kürdistan'da direndiğini, bunun sonucunda zafer kazanıldığını ve TSK'nin Rojava'da başarılı olamayacağını" söyledi.  PKK'lı yazarlardan Seydi Fırat, Sait Dede, Beritan Sarya, Amed Dicle, eski HDP milletvekili Hatip Dicle ve diğerleride sahte zafer naralarıyla örgütü öven ve başarılı olduklarını öne çıkaran açıklamalarda bulundular. PKK'nin kayıplarını saklama taktiğine baş vuran örgüt sözcüleri, Avrupa merkezlerinden moral vermeye çalışıyorlar.

Yazının Devamı