Murat İnce

Murat İnce

Köşe Yazısı

Tarih - Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri (1931-1941) - 4 Cilt - Kaynak Yayınları

Uzaklarda sıla özlemi duyduğumuz, gurbette rüyalarımıza giren, hasretinden gün saydığımız güzel yurdumuzun tarihini içselleştirmek ve su gibi içmek ne büyük mutluluktur.  Türkiye denildiğinde gözleriniz parıldamıyor, yüreğiniz çarpmıyor, sevginiz aşk ile tutkuya dönüşmüyorsa bir eksiklik var demektir! Misak-ı Milli coğrafyasının üzerindeki gonca gül Türkiye hepimizin ortak yurdudur ve kıyas kabul etmez…

Türkiye, tarihin derinliklerinden beslenerek günümüze kadar gelen ve geleceğe taşıyan nice kahramanlıkların yaşandığı ülkenin güzeller güzeli adıdır. O güzelin güzelliklerinin korunması ve “ilelebet” yaşaması için bizlere görev düşüyor.

TARİH CİLTLERİNİN ÖĞRETTİKLERİ

Yazının Devamı

Katliamı CIA/MOSSAD’ın eğittiği PKK/PYD’liler gerçekleştirdi

İstiklal Caddesi’nde 14 Kasım tarihinde gerçekleşen terör eylemi üzerine HDP ile Selahattin Demirtaş’ın ürkek ve terörü direk hedef almayan açıklamaları aldatıcıdır. İlk defa bir terör eylemi üzerine en kısa zamanda açıklamada bulundular. Ancak aceleye getirilerek yapılan açıklamalar PKK/HDP’yi kurtaramaz! Acele etmelerinin altında yatan neden ise, birincisi PKK üzerinden dikkatleri başka bir yöne çekmek için bu taktiğe başvurdular. İkincisi, kapatılmayla karşı karşıya kalan HDP’yi kurtarmak için hemen açıklama yaptılar.

PKK ve onun sözde askeri kolu HPG ile PYD/YPG ve SDG’si Fırat Haber Ajansı (ANF) aracılığıyla İstiklal Caddesi terörüne ilişkin açıklama yaptı.  Her zamanki gibi yalana başvurdular ve olayla ilişkilerinin olmadığını söylediler. Eylemci Ahlam Albashir PKK/PYD’nin mensubu olduğunu ve eğitildiğini emniyette açıkça dile getirdiği halde PKK ret etti. Eylemcisine bile sahip çıkamayacak hale gelen örgüt bu terörün ardından daha da büyük sorunlarla karşılaşacak.

İlginç ve ilginç olduğu kadar düşündürücü olan bir durum ise;  BirGün, Evrensel Gazetesi ve benzeri istikamette hareket eden bazı internet sitelerinin olayı kınayan açıklamalarının ardından PKK/PYD’nin açıklamalarına dört elle sarılmalarıydı. PKK ve kollarının açıklamalarını haber diye yorumsuz geçmelerini sadece ikiyüzlülükle açıklamak mümkün değildir! Onlar ve benzerleri korkak oldukları kadar teslimiyetçidirler. 

Yazının Devamı

Sahte solun acizliği ve ASM’nin çaresizliği (3)

Türkiye'de faaliyet gösteren illegal ve legal tüm solumsu örgütlerin Avrupa’da yan kuruluşları dernek adı altında var ve ilgili devletlerin bilgisi dâhilinde olmaktadır. Bu örgütler o kadar illegal ki legalcilere taş çıkartırlar! Sözde illegal örgütlerin lider kadroları her şeyin ayan beyan ortada olduğu Avrupa devletlerinde, gizlilik maskesi takarak dolaşmaları gerçekten komik düşüyor! Hele hele tipik bir polis devleti olarak bilinen Almanya’da illegalite oynamak çok kolay ama aldatıcıdır.

Türkiye’den kopuk, Türkiye halkından kopuk solumsuların bir araya gelerek oluşturdukları Avrupa Sürgünler Meclisi (ASM) yaptığı son açıklamayla Fincan Korur Fincancı’ya sahip çıktı ve destek mesajı yayınladı. ASM açısından Türk devleti karşıtlık, Türkiye’de bölücü ve yıkıcı faaliyetler içinde bulunmak destek için yeterli olmaktadır. ASM’nin kuruluşundan bu yana yaptığı çalışmalara baktığımızda, ülkemizle ilgili tek bir dayanışma eylemine rastlamadık.

ASM’nin kuruluşunda yer alan örgütlere baktığımızda yukarıda sıraladığımız görüşün ne kadar doğru olduğu görülür. Destek listesinde yer alanların farklı sahte solcu örgütlerin yan kolu olduğu bilinmekte. Burada tek tek yazarak sayfamızı işgal etmek istemiyoruz. Ancak, PKK’dan TKP (M-L)’yi devam ettiren 3. Konferansçıların örgütü TKP/ML’ye, MLKP’den (TKP/ML Hareketi – TKİH birleşmesi ile oluşan örgüt) MKP’ye (TKP (M-L)’nin ikinci devamcısı olan 1987 Eylül bölünmesinde DABK olarak bilinen örgüt), PSK’dan (TKSP-Özgürlük Yolu) TKP (M-L)’den 1981’de ayrılan Bolşevik Partizan’a kadar hepsi ASM’nde yer almaktadır. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) TV Kanalı Yol TV ise ASM’ye yer verenler arasında ilk sırada.

Yazının Devamı

Doğu Perinçek’in Mardin’de PKK açıklaması

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 5 Kasım Mardin konuşmasından:

Böylesi bir çağrıyı Türkiye coğrafyasında bir başka siyasinin yapması kolay değildir, cesaret ister. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tam zamanında doğru ve yerinde bir çağrıda bulunmuştur. Bu çağrı neredeyse tüm Kürtçü sitelerde yer aldı. Çağrının PKK saflarında yankı bulması olasılığını kenara atmamak lazım! Çünkü örgütün geldiği nokta “içler acısı” ve kördüğüme dönüşmüştür. PKK saflarında son iki yıl içinde intiharlar, Ali Haydar Kaytan gibi üst düzey yöneticilerinde olduğu gibi delirmeler, kaçışlar, iç infazlar, TSK’ya teslim olmalar engellenemez hal aldı. Örgüt eleman bulmada zorlandığı gibi yeni yetenekli kadro eksikliği de hissediyor. Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Murat Karayılan’ın konuşmalarının arasında yer yer buna vurgu yapılıyor.

PKK’nin Cemil Bayık başta olmak üzere lider kadrolarının bütününe yakını onlarca yıldır doğdukları Anadolu topraklarından uzaktalar ve bu coğrafyanın havasını soluyarak, suyunu içerek, göllerinde yüzerek yaşamıyorlar. Onlar artık bu güzelim bereketli topraklara yabancılar ve bu ülkedeki değişimlerin farkında değiller. Dört ülkenin sınır bölgelerinde ABD/İsrail’in bekçiliğini üstlenerek hem Kürtlere ve hem de Ortadoğu halklarına büyük zarar veriyorlar. Sayın Doğu Perinçek’in çağrısı bu bağlamda da yol göstericidir.

Yazının Devamı

PKK/HDP’nin vekili Figen Yüksekdağ ve ESP

Türkiye’de sosyalist solun en büyük değişimi yaşadığı yıllar olarak 1980 sonrası tarihlenebilir. 1980 öncesi maceracılığın, sekterizmin, bölünmelerin, iç sorunları şiddete başvurarak çözmenin yanlışlığı artık tartışılmaz. Çünkü o günlerin yanlış eylem çizgisinin solu nasıl yiyip bitirdiğini yaşayarak gördük. Özelliklede Amerikan emperyalizminin Yeni Dünya Düzeni projesinin hayata geçirilmesi sürecinde farklı sol fraksiyonlarda kullanıldı. Ama bunların içinde etnik bölücülüğün örgütü PKK sıranın başındaki yerini aldı.

Barzanici, Kürtçü haber sitesi Darkamazi’de 2 Kasım’da ilginç bir yazı imzasız yayınlandı. 29 Ocak 2010 yılında Figen Yüksekdağ başkanlığında kurulan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üzerine hazırlanan yazıda, “ESP’nin şaibeli ahlaksızlığı”na vurgu yapılarak Figen Yüksekdağ’ın geçmişine yönelik, “bilinmeyen bir isim” tespiti yapılıyor.

Yazıda pek çok konuya değiniliyor ama biz meselenin sadece Figen Yüksekdağ ile ilgili kısımlarına bakacağız. ESP’nin Diyarbakır lokaline “duvar yazısı” ile saldırı yapıldığı savıyla Barzanistancıları hedef alan ESP için ilgili yazıda şöyle söyleniyor:  “Aslında gerçeği söylemek gerekirse ESP tüm yorumları yapmaya değmeyecek kadar küçük bir yapıdır. Fakat derler ya “sinek küçüktür ama mide bulandırır”. ESP’nin bu ahlaksız kurgusu ve haberine cevap vermemizin nedeni sadece arkasındaki zihniyeti açığa çıkarmaktır.”

Yazının Devamı

Sol maskeli "Avrupa Sürgünler Meclisi" (asm) üzerine (2)

Bağımsızlık Marşı (Aydınlık Korosu)

Biz bu topraklarda ekin ekeriz

Fabrikalarında terler dökeriz

Yazının Devamı

Sahte Solun kurduğu “Avrupa Sürgünler Meclisi” Üzerine (1)

Sahte Solun kurduğu “Avrupa Sürgünler Meclisi” Üzerine (1)

 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinin ardından yurt dışına çıkan, kaçan değişik sol örgütlerin lider kadrolarının hayat serüvenleri birkaç ciltlik kitap konusudur. Bazılarının cezaları artık kalmadığı, zamanaşımına uğradığı halde ülkelerine dönmemeleri ve politik “mazeretler” uydurmaları kabul edilir değildir. Çoğu yurt dışına adapte oldu. Zira o ortamlarda keskin çıkışlar yaparak “devrimciliklerinin” devam ettiği mesajını vermekten de geri durmazlar! TKP (M-L)’den Dev-Sol’a, TKSP’den PKK’ya kadar tüm örgütlerin ana kadrolarının neredeyse bütününe yakını yurt dışında ya kendi düzenlerini kurmuş ya da Avrupa ile Suriye-Lübnan arası “mekânlarda” cirit atmıştır!

 Avrupa’dan “sallamak” kolay! Bunların ağızlarına geleni söylemekten çekinmeyen gösterişe dayalı siyasi havalarından geçilmediğini de belirtelim. Marksist klasikler içinden eklektik bir biçimde aşırdıkları ve ezberledikleri sözcükleri allayıp pullayıp analiz diye sunmaktan çekinmezler. “Lenin Ne Yapmalı kitabının 172. Sayfasında derki” diye başlayan konuşmalarının ne Lenin ile ve ne de kitaplarıyla alakasının bulunmadığını, savurduklarını gördük. Eve gidip 172. Sayfaya baktığımızda ve devamını okuduğumuzda bambaşka bir analizle karşılaştığımızı belirtelim. Ama bu çok önemli değil! Karşısındakini alt etmek için Lenin’i tahrif etmekten sakınmazlar. Avrupa merkezlerinde kırlardan şehirlere doğru silahlı mücadelenin gerekliliği üzerine laf üretirler, bol bol halk ayaklanmasından bahsederler, fakat kendileri dağlara gitmez, gönderirler. Yakinen tanıdığımız o tür solun safındaki iyi niyetli devrimcilerin dağlarda heder edildiğini üzülerek gördük. Bu ağzı laf yapan devrim kaçkınlarının hiç birinin Türkiye gerçeği ile bağları yoktur, kopmuştur. Her dakika iktidar yıkar iktidar kurarlar! Öyle uçuk projeler üretirler ki insanın dudakları uçuklar!

Yazının Devamı

CHP Amerikancılığa koşuyor

CHP Amerikancılığa koşuyor

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1922’nin sonuna doğru fırka (parti) fikrini işlemeye başlar. Atatürk’ün Bütün Eserleri (ATABE) 14. Cilt sayfa 170’ten itibaren gidişatı takip etmek mümkündür.

 Atatürk: “Hakikaten vatanımıza ve bağımsızlığımıza göz dikenlere yalnız askerlikçe galebe etmek mümkün değildir. Memleketimiz hakkında istila emelleri besleyecek olanların her türlü ümitlerini kıracak şekilde siyaseten, idareten ve iktisaden kuvvetli olmak lazımdır. (…) Bu milli maksat ve fikirleri nazarı dikkatte bulundurarak, milletimin her sınıf hakkında ve hatta İslam âleminin en uzak köşelerinde beni ebediyen iftihar ettirecek surette gördüğüm teveccüh ve itimada layık olmak için, en mütevazı bir millet ferdi sıfatıyla, hayatımı sonuna kadar vatanın hayrına vakfeylemek emeliyle, barışın istikrarını müteakip halkçılık esası üzerine dayalı ve “Halk Fırkası” namıyla siyasi bir fırka teşkil etmek niyetindeyim.” der.

Yazının Devamı

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı üzerine -3

Âşık Daimi söylüyor:

 Bir sözüm vardır alana

Birlik olur dirlik olur

Yazının Devamı

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı Üzerine - 2

 Bir şeyin iyi yönde seyretmesinden rahatsız olanlar engeller çıkarmaya çalışırlar. Eğer çıkarlarına ters düşüyor ise provokasyonlara başvurmaktan çekinmezler. Aleviler ezilmiş, haksızlığa uğramış, haklarından mahrum bırakılmış bu kesimlerin umurunda değil. Esas olan sorunların çoğalarak kendilerine alan açılması ve vazgeçilmez hale gelmeleridir. Bunu da değerlendirmesini bilirler! Çünkü arkalarında Türkiye değil emperyalist batı devletleri var.  Bunlar ABD’yi över, Almanya’yı över, Fransa’yı-İngiltere’yi över ve onların bir dediğini iki etmezler. Bu olgu örneklerle sabittir. Neymiş efendim Aleviler Almanya’da, Avusturya’da demokratik haklarına sahip olmuşlar! Türkiye'de ise yok sayılıyorlar, asimilasyona ve katliamlara uğruyorlar! O nedenle Alevilerin çıkarları PKK/HDP+AABK ve bazı Alevici tacir örgütlerle beraber olmada yatıyormuş!

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 7 Ekim Cuma günü Şahkulu Sultan Dergâhında Alevilerin sorunlarının halli için atılacak adımları sıraladı. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi  Başkanlığı’nın kurulacağını açıkladı. Bunun üzerine PKK/HDP ile yan kolları, Sol Parti ve EMEP başta olmak üzere sol maskeli örgütler, bazı Alevici tacirlerin başında bulundukları federasyonlar, KRT TV, TELE1, Halk TV, neo liberallerin internet haber siteleri, Kürtçü siteler ağız birliği ederek Anadolu Alevilerinin bu çok haklı kazanımlarına karşı adeta savaş açtılar. Dün söylediklerini tümden unutarak saldırıya geçtiler. Aynı durum “Milletsizler İttifakı” denen şer cephesi için de geçerlidir. Ayrıca PKK/HDP’yi ağızlarına almadan değişik TV Kanallarında konuşanlarda yukarıda ki “yıkıcı ittifaklara” dolaylı yoldan destek oldular.

 Dağın zirvesine birden zıplayıp ulaşamazsınız! Dağa doğru ilk adımı atarsınız, eteğinde mola verirsiniz ve dinlenerek zirveye ulaşırsınız. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı girişimi dağın eteğine ulaştığınızı gösterir. Uygulamaya geçildiğinde ve epey bir mesafe kaydedildiğinde ise yarısına ulaşmış olursunuz. Zirveye ulaşmak için yine molalar vererek ulaşma yöntemini hayata geçirmek gerekiyor. Karşı çıkanlar ise hemen zirveye zıplamak istiyorlar ama her seferinde tökezleyip duruyorlar, duracaklar.

Yazının Devamı

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı Üzerine - 1

Murat İnce

 “Türkiye Cumhuriyeti'ni Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir” Mustafa Kemal Atatürk.

 “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 10: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”

Yazının Devamı

Maxime Rodinson: “Batı, toplumların en tutucu, en geri ve gerici kesimleriyle ittifak kurar.”

Batının süzme doğu bilimcilerinin ekseriyeti ülkelerinin devlet çıkarlarının ihtiyaçlarına göre düşünür ve üretirler. Türkleri küçümseyen Prof. Udo Steinbach, sözde Ermeni soykırımını savunan Dr. Tessa Hofmann, İslam’da ruhban sınıfı olduğunu söyleyen Olivier Roy, Alman İslamı’nın ilk savunucularından Peter Heine ve benzerleri bizim gibi ülkelere kinle yaklaşır ve zora girmeleri için canla başla çalışırlar. Türkiye’de cirit atan emperyalist devletlerin vakıflarını da bu kervana katmak lazım, çünkü onlarsız olmaz! Emperyalist ülkelerin büyükelçiliklerinin kolları uzundur ve en önemli kollarının başında da vakıflar, yardım kuruluşları adı altında kontra faaliyet sürdüren örgütlenmeler gelir.

 Emperyalizm girdiği ülkeleri yağmalarken en gerici unsurları korumayı ihmal etmez. FETÖ terör örgütü buna en iyi örnektir. ABD, Fethullahçılığı 1960'larda devşirdi, besledi, büyüttü ve en sonunda da iktidara taşımak için darbe tezgâhladı.

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partililerin farklı dönemlerde yapmış oldukları açıklamalar, girişimler gericiliği ve bölücülüğü beslediği gibi iç barışı tehdit eden bir hal aldı. Durduk yerde giyim kuşam üzerinden tartışma başlatmasını ve irticacı Nurcuları genel merkezlerinde ağırlamasını ilk başta bir yere oturtamadık! Ancak, M. Rodinson’un tahlilini yeniden hatırlayınca mesele anlaşılmış oldu! Türkiye'nin bilimsel sosyalistleri başından beri emperyalizmin girdiği ülkelerde gericiliği ve bölücülüğü desteklediğini yüksek sesle dile getirdiler. TİKP’den Vatan Partisine Aydınlıkçılar bu mücadelenin başını çekti.

Yazının Devamı

PKK/HDP’nin “Emek ve Özgürlük İttifakı"nın deklarasyonu üzerine

Gelecek seçimlerin startı verildi. Ortalıkta farklı ittifak senaryoları dolaşıyor. Pazarlık payını artırmak için yeni ittifaklar yolda! Görüldüğü kadarıyla Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasındaki rekabet kızışacak. Kurulan farklı ittifaklar ise “ittifakların ittifakı” taktiğiyle pazarlık payını artırmaya çalışacak.

PKK/HDP şu an itibariyle solumsu çevreleri, Alevici tacirlerin etkin olduğu kuruluşları ve daha önceki seçimlerde de denediği “Kürdistani ittifak” kurmak için kolları sıvamış durumda. Geçen hafta sonu PKK/HDP’nin Avrupa kolu da Almanya'da seçim merkezli etkinliklere başladı. Oluşturulacak “Kürdistani ittifak” seçim sonuçları açısından önemli bir ağırlığa sahip değil. Legal alanda faaliyet gösteren ve haklarında kapatılma davası süren partilerin esamisi okunmuyor. Burkaycılardan Barzanistancılara kadar meydanda boy gösterme çabasındaki yapılanmaların bir araya gelmeleri de zor gözüküyor!

PKK/HDP’nin kanatları altında oluşturulan “Emek ve Özgürlük İttifakı” deklarasyonu, “Hep birlikte başaracağız!” başlığı altında açıklandı. Başaramayacaklarını ve söylediklerinin hiçbir hükmünün bulunmadığını “hep birlikte” göreceğiz!

Yazının Devamı

PKK/HDP gölgesinde şer ittifakı

PKK/HDP’nin yörüngesinde gerçekleşen “Emek ve Özgürlük İttifakı” hafta sonu İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlediği toplantı sonrası 4 sayfalık bir “deklarasyon yol haritası” yayınladı. Deklarasyon (bildirge) yol haritasını gelecek yazımızda değerlendireceğiz. Toplantıda yapılan konuşmalardan bazılarını siz okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz.

Hem yapılan konuşmaları ve hem de deklarasyon yol haritasını incelediğimizde, katılımcı örgütlerin esas hedefinin Türkiye’nin birliği olduğunu rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Zaten PKK/HDP’yi listeden çıkarın geriye kocaman bir hiç kalır! Sahte TİP gibi PKK/HDP listelerinden parlamentoya giren kuyrukçulardan, kendine zerre kadar güveni olmayan ismi var cismi yokların bir araya getirilmesi ile oluşan ittifaka destek açıklamaları yapan bazı aydınlar bir kez daha “yetmez ama evet” dedi!

Toplantıda, Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) yer aldı.

Yazının Devamı

Batılı emperyalist merkezler ve vatansızlar

12 Eylül 1980 darbesi sonrası yurt dışına kaçan sol fraksiyonların önderlerinin geldiği yer ibretliktir! O dönemin 49 Sol (60’a yakın) örgütünün neredeyse tümünün önder kadroları yurt dışına değişik yollardan gitmiş ve iltica talebinde bulunmuşlardır. Tümü de kabul edilmiştir.

Dışarıya taşınan solumsu gruplar ideolojik, siyasi ve örgütsel dönüşüme uğradılar. Türkiye'de isimleri bile hiç bilinmeyen örgütçükler pıtrak gibi piyasaya sökün etmişti. İlginç ve ilginç olduğu kadar saçma isimlerle kurulan örgütümsü oluşumlar bir süre sonra dağılıp gidiyordu. Ancak arkada bıraktıkları enkazı topladığımızda azımsanmayacak zarar verdiklerini gördük.

Solda tanınan isimlerin “ Avrupa’da yeni hayatlarında” önemli değişiklikler oluyordu. İsimlerini yazmaya gerek görmediğimiz “ünlü” örgüt kurucu ve kadroları iş hayatına atılıyor, Romanyalarda, Polonyalarda iş kovalıyorlardı. Bazıları ise tüm ailesini Avrupa'ya taşımış ve sadece kendileri örgüt lokallerinde devrim ve sosyalizm üzerine nutuklar atıyor, iktidar yıkıyor, iktidar kuruyorlardı.  Ayrıca dernekler çalışmadan önemli bir geçim kapısı olarak da işlev görüyordu.  Ve en nihayetinde çoğu mücadeleyi bırakmış, köşelerine çekilmişti.

Yazının Devamı

PKK ölen kadrolarını açıklamıyor

Örgütün tarihine bakıldığında karanlıkta kalan pek çok noktanın bulunduğunu, örgütten ayrılanların yazılarından, anılarından çıkarıyoruz. 1982 yılında gerçekleştirdikleri belirleyici önemdeki PKK’nin ikinci kongresinin ardından işlenen iç cinayetlerin bir kısmının uzun zaman saklandığını ve bazılarının suçunun çatıştığı karşı kuvvetlere yüklediklerini yıllar sonra öğrendik.

1990’lı yıllarda ülkemizde Amerikancı gladyo tarafından “faili meçhul” cinayetlerin işlendiği dönemde, PKK önderliği hem dağda ve hem de Bekaa’da katlettikleri arkadaşlarının suçunu Türkiye’ye atma becerisini iyi uygulamıştı! Ailelerine çocuklarının direnerek, çatışmalar içinde öldürüldü yalanını yıllarca ve hatta günümüze kadar kullandılar.

ABD emperyalizminin beşinci kol faaliyetlerinin baş aktörlerinden PKK iç infazlarına devam ediyor ve duracağı da yok. İran-Irak-Suriye ve Türkiye’de sayısız örgüt mensubu acımasızca infaz edildi.

Yazının Devamı