Murat İnce
Murat İnce Köşe Yazısı

Türk düşmanlığına tutunanlar

Düşman tanımını yaparken içini doldurmak ve yapay düşman tanımlamalarından sakınmak önemlidir. Uluorta her beğenmediğiniz şeye düşman etiketini yapıştırırsanız esas düşman flulaşır. Gerek yurtiçinde ve gerekse yurt dışında Türkiye’yi çok yönlü hedef alan kesimleri tasnif etmek güç olsa da mutlaka dikkat edilmelidir. Her olumsuz eleştirinin altında düşman aramak doğru değildir. Biz bu yazımızda Türkiye’ye bilinçli olarak düşmanlık örgütleyenleri ele almaya çalışacağız.

Türk düşmanlığında başı çeken Amerikan emperyalizmidir. FETÖ örgütünü büyütüp besleyen, PKK ve kollarını “kara gücü” olarak kullanan ABD emperyalizmidir ve yine SüperNATO, gladyo veya diğer ünlü adıyla kontrgerillayı ülkemizin başına musallat eden ABD emperyalizmi ve onun hizmetkârı İsrail Siyonist devletidir.

ABD’nin Almanya başta olmak üzere Batı Avrupa üzerindeki etkisi oldukça güçlüdür. Türkiye'ye karşı girişimlerin yer edinmesinde bu etki yadsınamaz. ABD emperyalizminin büyükelçileri bazı ülkeler içinde ikinci bir devlet gibi hareket eder!

Konumuza dönecek olursak 3 buçuk milyon vatandaşımızın yaşadığı Almanya'da Türk Toplumu bir kuşatma altındadır. Cumhurbaşkanlarından, bakanlıklara kadar sağlı sollu partilerin Türklere yönelik ayrıştırıcı açıklamaları medyalarda geniş yer bulmuştur. Türkçeden rahatsızlığını dile getirenden, Türkçe tabelalara ve Türk Bayrağına kadar hedefe oturtturmadıkları bir şey kalmamıştır!

UDO STEİNBACH YİNE SAHNEDE

Prof. Dr. Udo Steinbach PKK/FETÖ sevicisi ve propagandisti bir uzman olarak tanınır.  Onun başında bulunduğu dönemde Merkezi Almanya'nın Hamburg kentinde bulunan Orient Enstitüsü’nün tedrisatından geçen “Türk kökenli tanınmışların” sayısı az değildir.

20.08. 2023 tarihinde Fethullah Gülen’in biyografisini yazan tarihçi yazar Prof. Dr. Jon Pahl’in “Bir Hizmet Hayatı” kitabı üzerine düzenlenen etkinlikte konuşan Prof. Dr. Udo Steinbach, “Fethullah Gülen bir vaiz, bir âlimdir. Osmanlı imparatorluğunun yıkılışıyla İslam dünyası kaybeden olmuş. Cumhuriyetle beraber din her yönüyle toplumsal yaşamın dışına itilmiştir. Sistem din düşmanı bir tasarıma kavuşturulmuştur. Fethullah Gülen’i Said-i Nursi’den ayrı düşünemeyiz. Gülen hareketi küresel bir harekete dönüşmüştür. Hizmet Hareketi başarılı olmuş mudur? Evet! Hoca Efendi ömrünce bir daha eski gücünü göremeyecektir. Ama fikir devam ediyor.” Dedi.  Prof. Dr. Jon Pahl’de aynı istikamette bir konuşma yapmıştır.

Bu etkinlik sonrası bir kez daha kısaca Udo Steinbach’ın Türklere bakış açısını değerlendirmeye tabi tutacağız.

STEİNBACH’IN KÖTÜ SİCİLİ

16 Mayıs 2001 tarihinde Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen “Entegrasyon imkânları, Orta Avrupa'da Müslümanların sınırları” başlıklı konferansta bir konuşma yapan Prof. Udo Steinbach, “Huzur içinde yaşamak, bize yabancı olanı bizden yapmak istiyorsak, özellikle Almanya'da faaliyet gösteren Türk derneklerinin gücünü kırmalıyız. Bunlara emir verenler Türkiye’de. Bu şekilde birlikte yaşayamayız (…) Aramızda içimizde yaşıyorlar. Çanak antenler sayesinde memleketleriyle devamlı irtibat halindeler. Artık buralılar ve dönmeyecekler ama memleketleri ile bağları daha bir sıkı oldu. (…) Hocalarını getirenler Kemalizm’i de Almanya’ya taşımak için çalışıyorlar. Durum gerçekten vahim.” Sözleriyle Türk toplumunu hedef alan Steinbach’ın bu konudaki sicili epey kalabalık!

Yukarıdaki görüşleri dile getiren şahıs yalnız değildir. İleride diğerlerini de isim isim değerlendirmeye alacağız. Türklerin memleketlerine duydukları sevgi ve bağlılık, Atatürk'ü sahiplenme duygusu Bay Steinbach tarafından “vahim” olarak nitelendiriliyor. Aslında vahim olan Udo Steinbachların Türk toplumunun gerçekliğini sindirememek ve nefret ruhuyla donanmaları! Biz Almanya’da tramvayda Almanca dışında dil kullanılmasından rahatsız olan Alman devlet adamlarına da rastladık!

Hızını alamayan Prof. Steinbach aynı konferansta ilginç ve tehlikeli bir benzetmede bulundu; “Musevileri düşünün, tam anlamıyla entegre olmaya çalıştılar. Entegre edilenler işi fark ettiklerinde iş işten geçiyordu. ‘Aman çabuk buradan kaçalım’ dedilerse de, kaçmaya fırsat bulamadılar. Felaket onları yakaladı.” Dedi. Adolf Hitler’in Yahudilere yönelik “Holocaust (Holokost)”, toplu imhalarını örnek göstererek Türk toplumuna gözdağı vermektedir. Bay Steinbach bir şeyi unutmuşa benziyor; Almanya'da Yahudilerin soykırıma uğradığı dönemde İsrail diye bir devletimsi oluşum bile yoktu arkalarında. O nedenle gidebilecekleri vatanları olmadığı için çok büyük acılar çektiler. Ancak iş Türklere geldiğinde orda dur bakalım Bay Steinbach! Birincisi Türkler vatansız değildir ve çok güçlü tarihe sahip. İkincisi Avrupa’da 6 milyon Türk yaşamaktadır. Üçüncüsü arkalarında Türkiye gibi bir dev bulunmaktadır. Dördüncüsü Almanya o eski Almanya değildir ve sürekli nüfus kaybetmektedir.  Kısacası Türk toplumunun karşısına “Hitler korkuluğu” çıkaracağınıza ülkenize sahip çıkın ve Amerikan emperyalizminin boyunduruğundan kurtarın ve de ondan sonra geçip karşımızda konuşun! Tamam mı?

“İslam tehlikeli mi? Bizi tehdit eder mi? Sorusuna, “Türkiye’de 1915 yılında Ermenilerin sistemli şekilde yok edildiklerini ve Yunanlıların göç ettirildiğini hatırlayın” yanıtını vererek tarihlerindeki dünyanın en korkunç soykırımlarına ortak arıyorlar. Yok, öyle yağma! Tarihi tersyüz etmek sizin boyunuzu aşar! Hitler’e ortak arıyorsanız yanı başınızdaki devletlere ve ABD’ye bakacaksınız! Zira Batı Avrupa'daki sömürgeci devletlerin tarihleri kanlıdır ve kirlidir!

Türk derneklerinin kapatılmasını öneren Udo Steinbach PKK konusunda ise yelkenleri indiriyor! “Kürtlerin bir lobiye ihtiyacı var. PKK, Kürt sorununu siyasi gündeme getirerek tarihi bir başarıya imza attı. Şiddet olmasaydı, Kürt sorunu gündeme hiç alınamazdı. Burada yaşayan Kürt kitlesi örgütlenirse bir baskı kitlesi oluşur.”

Yeter ki Türkiye'ye karşı ol, o zaman Udo Steinbachların en yakın dostu olursunuz! Etnik ve dini bölünmeleri destekleyen zihniyet en sonunda emperyalizmin hizmetkârı olur. Udo Steinbach bunun tipik bir örneğini oluşturuyor.

türk düşmanlığı abd