Sahte solun acizliği ve ASM’nin çaresizliği (3)
Türkiye'de faaliyet gösteren illegal ve legal tüm solumsu örgütlerin Avrupa’da yan kuruluşları dernek adı altında var ve ilgili devletlerin bilgisi dâhilinde olmaktadır. Bu örgütler o kadar illegal ki legalcilere taş çıkartırlar! Sözde illegal örgütlerin lider kadroları her şeyin ayan beyan ortada olduğu Avrupa devletlerinde, gizlilik maskesi takarak dolaşmaları gerçekten komik düşüyor! Hele hele tipik bir polis devleti olarak bilinen Almanya’da illegalite oynamak çok kolay ama aldatıcıdır.
Türkiye’den kopuk, Türkiye halkından kopuk solumsuların bir araya gelerek oluşturdukları Avrupa Sürgünler Meclisi (ASM) yaptığı son açıklamayla Fincan Korur Fincancı’ya sahip çıktı ve destek mesajı yayınladı. ASM açısından Türk devleti karşıtlık, Türkiye’de bölücü ve yıkıcı faaliyetler içinde bulunmak destek için yeterli olmaktadır. ASM’nin kuruluşundan bu yana yaptığı çalışmalara baktığımızda, ülkemizle ilgili tek bir dayanışma eylemine rastlamadık.
ASM’nin kuruluşunda yer alan örgütlere baktığımızda yukarıda sıraladığımız görüşün ne kadar doğru olduğu görülür. Destek listesinde yer alanların farklı sahte solcu örgütlerin yan kolu olduğu bilinmekte. Burada tek tek yazarak sayfamızı işgal etmek istemiyoruz. Ancak, PKK’dan TKP (M-L)’yi devam ettiren 3. Konferansçıların örgütü TKP/ML’ye, MLKP’den (TKP/ML Hareketi – TKİH birleşmesi ile oluşan örgüt) MKP’ye (TKP (M-L)’nin ikinci devamcısı olan 1987 Eylül bölünmesinde DABK olarak bilinen örgüt), PSK’dan (TKSP-Özgürlük Yolu) TKP (M-L)’den 1981’de ayrılan Bolşevik Partizan’a kadar hepsi ASM’nde yer almaktadır. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) TV Kanalı Yol TV ise ASM’ye yer verenler arasında ilk sırada.
Burada bir parantez açmak istiyoruz; Alevilerin “İslam dışı” olduğu, “Alisiz, 12 İmamsız, Hz. Muhammedsiz” kısacası Aleviliği neredeyse var eden değerlerin tümünü dışlayan emperyalizmin Aleviler içindeki beşinci kolu, PKK/HDP destekçisi AABK’da bölücülüğün dinci kanadını oluşturuyor. Nerede Türkiye karşıtı eylem varsa orada AABK’ya bağlı dernekler mutlaka hazır bulunur. ASM’yi destekleyenler arasında yer alması şaşırtıcı değildir.
ASM NEDEN KURULMUŞ
Niye Sürgünler Platformu sorusuna ezberlerden yola çıkarak şöyle denmektedir: “Askeri darbelerin sonuçlarından biri de sürgünlerdir. Hareketin kitleselliğine koşut olarak 12 Mart askeri darbesine göre 12 Eylül darbesi sonrasında büyük bir sürgün yaşandı. Düşünceleri nedeniyle On binlerce devrimci demokrat, inançları nedeniyle Alevi, Ezidi, Kimlik ve inançları nedeniyle de Kürt, Ermeni, Asuri bulundukları toprakları terk ederek başka ülkelere sığındılar. İnsanların yerlerinden, yurtlarından edilmesi, ailesinden, sosyal çevresinden koparılması, işinden olması ve bilinmedik diyarlara sürülmesi de bir tahribattı.(…) Devletin “sürgünler” diye bir sorunu yoktu, olmadı. Bu anlaşılır. Ama ya bize ne demeli? Türkiye’den (sol’da dâhil) bize, “artık Avrupalı oldular” gözüyle bakılıyor. Yürüyüşler, gösteriler ve gecelerle Türkiye ve Kürdistan’daki demokratik mücadelenin yanında olduk.”
Yukarıdaki sözler çaresizlerin, yılgınların savunma reflekslerinden başka bir şey değildir. Ayrıca “artık Avrupalı oldular” sözünden gocunmaya gerek yoktur! Çünkü “Yarası olan gocunur” deyimini haklı çıkarıyor.
1980 sonrası Avrupa’ya kaçanların çok büyük bölümünün önünde yasal bir engel bulunmamaktadır. Kurdukları düzeni bozmaktan korkanlarla karşı karşıyayız. ASM bu devrim kaçkınlarının sığınağıdır ve hiçbir işe yaramamaktadır. Laf kalabalığıyla, ne kadar kaldıysa vicdanlarını rahatlatma mekânı olaraktan ASM’ye sarılıyorlar. Şu gerekçeye bir bakar mısınız: “Biz sürgünlerin temel talebi geldiğimiz topraklara geri dönmektir. Hükümet ve bazı siyasi partiler bizlere “dönün” diye çağrı yapıyorlar. Peki, bu nasıl gerçekleşecek? “Haydi, gelin!” demek bizim için yeterli mi?” Bir devrimci için buna gerek de yoktur. Devrimci izin alarak ülkesine dönmez ve izin diye bir gerekçeye sarılamaz. O her şart altında yolunu bulur ve ülkesindeki devrim mücadelesine katılır. Hele hele dönüş nasıl gerçekleşecek diye sormaları bile rahata ne kadar düşkün olduklarını ve düzenlerini bozmayacaklarının nişanesi olduğunu gösteriyor.
“MÜLTECİ KOMÜNİZMİ”
“Mülteci komünizmi” tanımını bilerek kullandık. “Euro komünizm” (Avrupa Komünizmi) ile epey yakınlaşan bu sahte solcu takımı AB devletlerinin kanatları altında Türkiye’ye karşı her türlü melaneti destekliyor. Amerikancı PKK’nin koşulsuz destekçiliğini de üstlenen bu zevatın tükenmişliğine düşmemeleri için herkesi uyarıyoruz. Kendilerini platformlarda komünist kimliği ile tanıtmaktan zevk alan sahte komünistler vatansızlığı yücelten, yurt sevgisini yeren, herkese etnik ve dini kimlik dağıtmaktan haz alan tavırlarıyla karşı devrimciliklerini pekiştiriyorlar.
ASM’ciler özelliklede yurdumuzu soykırımcı ilan etmek için AB devletleri kuruluşlarının kapısında dileniyorlar. Onlar artık vatansız oldukları gibi vicdansızlarda! Bakınız şu cümle onlara ait: “1915 soykırımı... Cumhuriyet döneminde ardarda gelen Kürt soykırımları, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül, 27 Mayıs, 12 Mart, Kahramanmaraş, Çorum Ve de günümüzün yeşil faşist darbeleri...” denilerek emperyalistlerin diliyle saldırmaktadırlar. Yukarıda ki cümleyi aynen PKK kullanmaktadır. En son PKK/HDP vekili (milletvekili değil) Pervin Buldan Cumhuriyetimizi toptan hedef almış ve ASM’cilerin amacına uygun konuşmuştur. Yukarıda sarf edilen sözlerin yorumunu okuyucularımıza bırakıyoruz.
SONUÇ YERİNE
Yurt dışında solumsu örgütleri ve liderlerini tanıdıkça neden Aydınlıkçılara, Doğu Perinçek’e saldırdıklarını daha iyi anladık. İcazetle, özel davetle, kırmızı halılara basarak Türkiye’ye teşrif edilmeyi bekleyenlere söylenecek tek söz var; kalın kalacağınız yerde ve aman dönmeyin! Çünkü yeterince döndünüz, dönekleştiniz ve bir daha dönmeniz size yaramaz!
O tür solumsuların hayatlarında büyük zaaflar var. Teslimiyetçilik, döneklik, arkadaşlarını ele verme, örgütünün arşivini polise teslim etme, hapishanede arkadaşını marş söylemediği için gammazlama, eşcinsel ilişkisinin kameraya çekilmesi neticesinde bildiklerini harfiyen itiraf ederek örgütünün çözülmesini sağlama, Beyoğlu’nda Kedi Bar’da doğum gününü uyuşturucu eşliğinde kutlama, hücrede yoldaşını boğazlama, örgüt içi infazlarda sorumluluk yüklenme, içeride ikili ifade ile örgütünü yanıltma, uyuşturucu parasına konma, dağda saklandıkları yerde örgütün lider kadrosunu öldürmek ve subayın arkadaşınızı niye öldürdünüz dediğinde suçu üstlenmeme, Örgüt sekreterinin otobüste hangi numarada oturduğunu ihbar etme ve yakalanmasına neden olma, örgütü adına banka soygunundan elde ettiklerini Paris’te “değerlendirmek”, Oradoğu’da bir başkentte istihbarat örgütünün de desteğiyle market zincirleri açtıktan sonra dolandırıcılık nedeniyle ortadan kaybolmak gibi suçların altında ezilenler her şart altında ülkesinde kalan Doğu Perinçek’e ve Aydınlıkçılara tabi ki saldırır. Çünkü onların Aydınlıkçılar karşısında boyunları bükük. Aydınlıkçıların tarihinde bu türden çirkefliklere yer verilmemiştir. Pırıl pırıl bir devrimci, bilimsel sosyalist örgüttür Aydınlıkçılar…
Aydınlıkçılara siz şu siyasi hatayı yaptınız, şunu eksik bıraktınız gibi eleştiriler yapılabilir. Ama hiç kimse, tek bir kişi Aydınlıkçılara yukarıda sıralanan suçlardan birini yükleyemez, söyleyemez, söyleyemeyeceklerdir. Aydınlıkçılara en zaaflı ve suç işlemiş unsurlar saldırıyor. Kendi işledikleri suçların üstünü örtmek için Aydınlıkçı düşmanlığı yapılmaktadır.
Aslında ASM basit bir hikâyeden ibarettir. Bileşenleri geleceğin “Tam Bağımsız Gerçekten Demokratik Türkiye” sathında olmayacaktır. Devrim, önündeki sağımsı ve solumsu çeperleri temizleye temizleye ilerleyecektir.
Bitti.