Murat İnce
Murat İnce Köşe Yazısı

PKK'nın derinleşen çıkmazı ve fırsatlar

PKK medyası deyim yerindeyse darboğaz içinde çırpınıp duruyor. Sürekli aynı şeyleri tekrarlıyor. Yurt dışında yayınlanan Yeni Özgür Politika ve onun Türkiye ayağı Yeni yaşam Gazetesi ve görsel medyası örgütün eylemsizliğinin bilincinde olarak propagandaya yönelik sansasyonel ve masa başı haberleri gündemde tutuyor. Bu bile PKK ve yan kollarının ne halde olduğunu göstermeye yeter!

PKK 24 Temmuz 2015’den sonra tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Bölge ve Türkiye koşulları örgütü çıkmaza sürükledi. Kahraman Filistin halkının HAMAS önderliğinde 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı ve başarıyla süren mücadelesi İsrail’in manevra alanını daralttı. Derdine düşmüş İsrail eskisi gibi her alanda PKK ile yan kollarını besleyemiyor. Bu zayıflama örgütün harekete geçememesinde önemli bir olgudur. ABD’nin son dönemde Suriye işgal bölgesine yönelik PYD/YPG ile görüşme trafiğini sıklaştırmasının başlıca nedeni budur.

Irak Merkezi Hükümeti’nin PKK’yi “yasaklı örgüt” listesine alması ve Sincar başta olmak üzere işgal ettiği yerlerden çekilmesine yönelik girişimlerde bulunması örgütü sıkıştırmaktadır. Buna Türkiye’nin aralıksız teröre karşı Irak ve Suriye’nin kuzeyinde sürdürdüğü operasyonlarda örgütün ağır kayıplar vermesini de eklersek PKK ve yan kollarını daha kötü günlerin beklediğini söyleyebiliriz.

PKK’nin çıkmazının her geçen gün derinleşmesini gören DEM Parti ve destekçileri ülke gündemine “Kürtçeler” üzerinden yeni oyun tezgâhlamaya çalışıyor. Türkiye Kürtçesini malzeme yaparak dikkatleri başka yöne çekmeye çalışmaları dikkatlerden kaçmıyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) etkin olduğu yerlerde bile Arapça ders veren okullara Kürt öğrencilerin ilgisi artarken ve aileler daha çok Arapça ders veren okulları tercih ederken PKK/DEM’in bu ısrarı tamamen örgütsel kaygılardan ve mevcut durumu kaybetme korkusundan ileri gelmektedir.

7 Eylül tarihinde Rudaw’da ki Kürtçe ders üzerine haber kısaca şöyle: “Kürdistani bölgelerde Kürtçe eğitim veren okullara çocuklarını gönderen ailelerde her yıl bir öncekine göre azalma yaşanıyor. İlk Kürtçe eğitim veren okul 2003’te açıldı, dolayısıyla Arapça okulların Kürt okullarından fazla olması olağan bir durum. Arap okullarında eğitim gören öğrencilerin de büyük kısmı Kürt öğrencilerden oluşuyor. Bazı Kürt aileler çocuklarını Arap okullarına göndermeyi tercih ediyor. Kürtçe eğitim gören öğrencilerin sayısı Arapça okullara göre daha fazla. Ancak bu durum son yıllarda değişti, çünkü Arapça eğitim veren okul sayısı her geçen gün artıyor.” Türkiye’de de benzeri gelişmelere rağmen PKK/DEM’in ısrarcı davranması normal görülemez. Dil bahane, amaç Türkiye Kürtçesi değil örgütü çıkmazdan kurtarma girişimidir. Fakat bu da tutmayacaktır.

Son günlerde bölücülüğü meslek edinmiş medyada “Kürt milliyetçiliği” üzerine yazıların sıklaşması ve “Kürt milliyetçiliği yükselişte” içerikli yazıların bölücü piyasada öne çıkarılması tıpkı Türkiye Kürtçesi gibi Kürdümüze dayatılmaktadır. Bazı düzmece anketlere bakarak “Kürt milliyetçiliği yükseliyor” hayalini yaymak gerçekleri görmeyenlerin ve etki ajanlarının işi olarak görülmelidir. Emperyalizm merkezli Spectrum House Düşünce ve Araştırma Merkezi yayınladığı ankette “Kürt milliyetçiliği yükselişte” tespitinde bulunuyor. Bunun üzerine bölücüler mangası hemen işbaşı yaparak propagandaya başladılar. Neymiş efendim; düne bakıldığında bugün Kürt milliyetçiliği görüşüne sahip olanların oranı %40’lara dayanmaktaymış! ABD/İsrail’in kara gücü PKK ile diğer bölücü örgütlerin anında bu ankete sahiplenmeleri anlamlıdır.

Geçen yılın sonuna doğru başlatılan ve halen süren “Apoya özgürlük” kampanyası üzerine “Apo’nun Ayetleri”, Almanca yayınlanan “PKK, Abdullah Öcalan Diktatörlüğü” isimli kitaplarında yazarı Selim Çürükkaya’nın youtube kanalı Xani TV’de yayınlanan programa katılan Temel Stratejik Araştırma Merkezi başkanı Abdürrrahim Semavi bu konuda ilginç görüşler açıkladı. PeyamaKurd sitesinde de kısaca yayınlanan konuşmada, “ Abdullah Öcalan üzerinde tecrit olmadığı iddiasında bulunan Semavi, Öcalan' in açıklamalarının PKK tarafından manipüle edildiğini ileri sürdü. Abdullah Öcalan 'ın bundan dolayı Eylül ayının sonu ya da Ekim ayının başında Kürd halkının güvendiği aracılar aracılığıyla kapsamlı ve önemli açıklamalar yapacağını belirtti." Bu noktada farklı yorumların bulunduğunu geçerken belirtelim. Ancak Semavi’nin konuşmasında en dikkati çeken bölüm ise “Ekim ayı içinde Öcalan’ın kapsamlı açıklamalarda” bulunacağı tespitidir. Konuşmasında PKK’nin zayıflaması ve Apo’nun durumu üzerine de ilginç tespitlerde bulunan Semavi’nin açıklamalarının doğru olup olmadığını Ekim Ayı’nda göreceğiz!

Görüldüğü gibi PKK/DEM ile destekçilerinin asıl amacının ne Anadolu’muzun güzel dillerinden Türkiye Kürtçesi, ne eşitlik, ne barış ve ne de Abdullah Öcalan’dır. Onların tek derdi PKK’yi kurtarmak ve bölücülüğü hayata geçirmek. Zaten ileriki zamanda kapsamlı bir değerlendirmesini yapacağımız Selahattin Demirtaş’ın Dipnot Yayınları arasında 604 sayfa olarak çıkan “Onurlu Yaşam Davası - Demirtaş’ın Savunması” kitabında da bunu rahatlıkla görebiliyoruz.

SONUÇ YERİNE

Toparlayacak olursak PKK/DEM ile destekçilerinin el ele vererek ülkemiz içinde kargaşalık yaratmaya yönelik çabalarının önü kapatılmalıdır. Tabi bu sözle değil eylemle mümkündür. Bu eylemin ilk adımı ise HDP’nin temelli kapatılması ve ara vermeksizin DEM Parti hakkında kapatılma davasının açılmalıdır. Bu da yetmez destekçilerinin de serbestçe hareket etmeleri engellenmelidir.

Amerikan emperyalizminin İsrail batağında çırpındığı günümüzde yeni fırsatlar doğuyor ve o fırsatları değerlendirmek hayati önem taşıyor. Türkiye-Suriye birlikteliği pek çok sorunun çözülmesinde anahtardır. Kilit sorun ise onu açacak anahtarda Türkiye-Suriye’dir! ABD/İsrail cenahının bölgemizdeki çıkmazı yeni fırsatların önünü de açıyor. Fırsatları zamanında değerlendirmek ise çok önemlidir.

Ancak, hiç kuşku duyulmasın; PKK bu topraklarda kuruldu ve nihai yenilgisini de er veya geç bu topraklarda tadacaktır.

pkk terör örgütü