Murat İnce
Murat İnce Köşe Yazısı

PKK bölücülüğüne karşı silahın değiştirici gücü

Kürdistan devrimcileri ve UKO’cular olarak bilinen 27/28 Kasım 1978 yılında 1. Kongresini yaparak PKK ismini alan örgüt zaman içinde İran, Irak ve Suriye’de de farklı isimler altında yan kollarını oluşturdu. Türkiye ile diğer üç ülkenin arasındaki “farklı anlayışlar” nedeniyle zaman zaman örgüte topraklarında müsamaha gösterdiler. Bu durum Amerikan emperyalizminin Birinci Körfez Savaşı’nın ardından adım adım değişmeye başladı. Süreç içindeyse PKK ve kolları ABD/İsrail’in kara gücüne dönüştü. Artık PKK emperyalizm tarafından korunup kollanıyor, silahlandırılıyor ve her türden lojistik ihtiyaçları karşılanıyordu ve bu durum hala devam ediyor.

4 Nisan 2004 tarihinde PKK’nin İran kolu PJAK kuruldu. Buna bağlı askeri kanat ve farklı alt birimlerde oluşturularak eylemlere başladılar. İlk önceleri İran’da Kürt gençlerinden destek görmedikleri gibi ikiyi bölünen ve 2022 yılı sonunda yeniden birleşen İran KDP’nin (PDK-İ) ve KOMELA’nın tepkileri de etkili oldu. Ancak 24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan PKK’yı bitirme harekâtı sonrası durum değişti. Gerçi yenilginin rüzgârı biraz geç ulaştı ama o da yetti. İran’ın örgüte yönelik operasyonları ve Türkiye’nin en son Pençe Kilit Harekâtı PJAK’ıda zora soktu. PKK güç kaybettikçe diğer parçalardaki kolları da etkileniyor ve dağılmalarının yolu açılıyordu.

PKK’nin Irak kolu PÇDK ise ne PJAK ve ne de PYD kadar güçlenemedi. Çünkü PKK’nin liderleri, kadroları ve silahlı elemanları esas olarak Irak’ın kuzeyinde değişik yerleşim yerlerinde ve oluşturulan kamplarda kalıyordu. Süleymaniye kenti ise PKK’lıların önemli sığınma alanlarından birini oluşturuyor. Ayrıca karşılarında Barzanici I-KDP ve Talabanici I-KYB bulunuyordu. Türkiye’nin operasyonlarının en sık uygulandığı hedef alan olması hasebiyle de PÇDK ciddiye alınır bir örgüt olamadı ve sembolik bir halde kaldı. Adı var kendisi yok bir yapılanma olarak duruyor.

PJAK ve PÇDK’nin aksine 17 Ekim 2003 yılında Suriye'nin kuzeyinde kurulan PYD yapılanması ise ABD’nin Suriye’yi işgali sonrası her türlü desteğiyle etkin oldu. Sözde “Rojava Devrimi” maskesi altında Suriye Arap Cumhuriyeti'ni bölmeye çalışıyor.

PKK’nin kollarına kısaca baktıktan sonra PYD/YPG’deki son duruma göz atalım. Değişik bölücü internet haber sitelerine yansıyan, “PKK’nin YPG’yi uluslararası siyasi düzlemde geri çeken yaklaşımları tartışılıyor. Özellikle Türkiye’nin NATO üyesi olmak isteyen ülkelere uyguladığı baskı sonrası hükümetlerin YPG ile ilişkilerini kestikleri yönünde yaptıkları açıklama YPG ve PKK ilişkilerini bir kez daha gündeme getirdi.” Yönlü haberler yoğunluk kazandı.

Geçen yıllarda Aydınlık sayfalarında PKK/PYD ilişkileri ele alınmıştı. ABD emperyalizminin tek parça ve güçlü önderlikteki bir PKK yerine çok başlı ve çok parçalı PKK’yi tercih ettiğini Abdullah Öcalan’ın paketlenip Türkiye’ye teslim edilmesi olayında gördük. Zaten mevcut PKK bile yekpare değil ve artık PKK’lerden bahsediyoruz! CİA/MOSSAD’ın eğitip donattığı örgüt piyondur ve sözü bile geçmemektedir. Örneğin, PKK tarafından 4 Kasım 2021 tarihinde gece yarısı görevinden alınan Mazlum Kobani'nin yerine SDG sözde Genel Komutanlığına Cemil Bayık’a yakın isim Mahmut Reş atandı. Ancak ABD araya girerek Kobani’nin görevden alınmasını engelledi ve PKK’ye uyarı verildi. Bunun üzerine Mazlum Kobani yerinde kaldı. Bu gelişme bile başlı başına PKK önderliğinin ne kadar çaresiz ve yetkisiz olduğunu göstermeye yeter! Çünkü yetkiler ABD ile İsrail’in elindedir.

Yine, PYD/YPG üzerindeki ağırlığının artması için PKK üst düzey yöneticilerinden Feyman Hüseyin ile Sabri Ok’u Suriye'nin kuzeyine gönderdi ve yaklaşık üç yıldır orada kalmaktalar. Adı geçen haberlerde, “PKK’deki Rojavalı kadrolar her ne kadar Rojava'da yaşanan sürecin başında PKK’nin müdahalesini engellemeye çalıştıysa da başarılı olmadılar. PKK Sabri Ok gibi en üst düzey isimleri göndererek Rojava PKK Koordinasyonu adı altında bir yönetim kurdu. Böylelikle yerelde kendini konumlandırdı. Ayrıca Duran Kalkan, Bese Hozat gibi isimler Rojava’yı ziyaret ederek kadro ve yönetimlere toplantı yaparak bir anlamda “aba altından sopa gösterdi” denilerek örgütün geldiği yeri gösteriyor.

SİLAHIN DEĞİŞTİRİCİ GÜCÜ

Son MGK toplantısından sonra yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki Suriye'nin kuzeyine yönelik kara harekâtının hazırlıkları yapılıyor. Pençe Kilit Harekâtının bir üst aşamaya vardırılması hedefleniyor. TSK’nin başarısında Halk/Ordu birlikteliğinin önemi büyüktür. 1984 yılından bu yana Halk/Ordu birlikteliği en üst seviyede seyrediyor ve bu çok iyi bir gelişmedir.

Hava destekli kara harekâtı PKK’leri bulundukları konumlarının en gerisine düşürecek ve örgütün bölünmeler geçirmesinin önünü açacaktır. Olası operasyonun etkisi PKK merkeziyle sınırlı kalmayacak PYD-PJAK-PÇDK-PKK Avrupa-HDP/DBP ve destekçilerinin de havasını bozacak, saflarda korku ve panik hâkim olacak, iç çatışmalar derinleşecek, PKK önderliği içindeki klikleşmeleri artıracaktır. Kısacası PKK ile yan kollarının tümünün bozguna uğramasını getirecektir.

Başarı sadece askeri alanla sınırlı kalmayacağı gibi siyasi alanda da yansımaları olacaktır. Örgüt saflarında kaçışların hızlanmasının yanı sıra Kürdümüzü HDP/DBP’nin girdabından uzaklaşmalarına da vesile olacaktır. Başarının uluslararası etkisini de hesaba katmak gerekiyor. Harekât sırasında gelecek sözlü tepkiler, bir müddet sonra başarı kazanan Türkiye lehine değişecektir.

Bir başka boyuta daha dikkati çekmek istiyoruz. Selahattin Demirtaş’ın izinle hasta olan babasını ziyareti, HDP’nin ve Demirtaş’ın Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmek için başvuruda bulunması tesadüfle ya da hasret gidermekle açıklanamaz! Abdullah Öcalan - PKK önderliği, Öcalan - HDP/DBP önderliği, Demirtaş - PKK önderliği ve Demirtaş - HDP/DBP önderliği arasındaki bağların zayıflaması, çelişmelerin artması ve tüm bu oluşumlar arasındaki koordinasyonun bozulması girişimleri artırmıştır. Bu trafiğin yoğunluk kazanması dikkatleri Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına yöneltmiştir. Telaş bacayı sardı ve herkes sonucu bekliyor. PKK’nin yurdumuzun bağrından sökülüp atılması veya en azından marjinal hale getirilmesinin günleri gelmiştir. O nedenle silahın yanı sıra siyasi ayağında ezilmesi tarihi zorunluluktur. Açıkçası HDP/DBP kapatılmalı destekçileri cezalandırılmalıdır.

pkk hdp pjak terörle mücadele