Maxime Rodinson: “Batı, toplumların en tutucu, en geri ve gerici kesimleriyle ittifak kurar.”
Batının süzme doğu bilimcilerinin ekseriyeti ülkelerinin devlet çıkarlarının ihtiyaçlarına göre düşünür ve üretirler. Türkleri küçümseyen Prof. Udo Steinbach, sözde Ermeni soykırımını savunan Dr. Tessa Hofmann, İslam’da ruhban sınıfı olduğunu söyleyen Olivier Roy, Alman İslamı’nın ilk savunucularından Peter Heine ve benzerleri bizim gibi ülkelere kinle yaklaşır ve zora girmeleri için canla başla çalışırlar. Türkiye’de cirit atan emperyalist devletlerin vakıflarını da bu kervana katmak lazım, çünkü onlarsız olmaz! Emperyalist ülkelerin büyükelçiliklerinin kolları uzundur ve en önemli kollarının başında da vakıflar, yardım kuruluşları adı altında kontra faaliyet sürdüren örgütlenmeler gelir.
Emperyalizm girdiği ülkeleri yağmalarken en gerici unsurları korumayı ihmal etmez. FETÖ terör örgütü buna en iyi örnektir. ABD, Fethullahçılığı 1960'larda devşirdi, besledi, büyüttü ve en sonunda da iktidara taşımak için darbe tezgâhladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partililerin farklı dönemlerde yapmış oldukları açıklamalar, girişimler gericiliği ve bölücülüğü beslediği gibi iç barışı tehdit eden bir hal aldı. Durduk yerde giyim kuşam üzerinden tartışma başlatmasını ve irticacı Nurcuları genel merkezlerinde ağırlamasını ilk başta bir yere oturtamadık! Ancak, M. Rodinson’un tahlilini yeniden hatırlayınca mesele anlaşılmış oldu! Türkiye'nin bilimsel sosyalistleri başından beri emperyalizmin girdiği ülkelerde gericiliği ve bölücülüğü desteklediğini yüksek sesle dile getirdiler. TİKP’den Vatan Partisine Aydınlıkçılar bu mücadelenin başını çekti.
İki ciltlik “Muhammed” kitaplarıyla tanıdığımız 2004 yılında hayatını kaybeden Fransız kökenli ünlü düşünür Maxime Rodinson, Batının sömürgeleştirdiği ya da sömürgeleştirmek istediği İslam ülkeleri ile ilişkilerinde şu taktiği izlediğini söyler:
1- Ülkelerin günlük dinsel ve kültürel yaşamlarında eskimiş ve çürümüş her değeri korumak.
2- Toplumların en tutucu, en geri ve gerici kesimleriyle ittifak kurmak.
3- Her ciddi modernleşme çabasını, yani kısır döngüyü kırmak için yapılan her girişimi, “yerli otantikliği bozmak” ve “Doğu’nun köklü özelliklerine ihanet” diye karalamak.
4- Doğu’nun derin manevi esrarı üzerine etrafta dolaşan her tür efsaneyi, safsatayı kökleştirmek; “gaybe dair metafizik gerçekler”in mutlaka korunmasını, savunulmasını sağlamak.
Emperyalizm girdiği ülkelerde en gerici örgütleri, faşist oluşumları kullanarak iç kargaşalığı kışkırtır. Ülkemizde başta PKK/HDP olmak üzere irticacı tarikatları besleyen ana unsur Amerikan emperyalizmi başta olmak üzere emperyalizmdir. Emperyalizm gerici olduğu için gericiliği destekler.
Ulus/devletlerin üniter yapısına müdahalede dinci oluşumların rolü küçümsenmemelidir. Sağ görünümlü FETÖ/Nurcular-Süleymancılar, Aczmendiler vd. ile sol görünümlü Alevici tacirler (Alevilerimiz değil) bu noktada ortaklaşırlar. Çünkü emperyalizme sağ ve sol maske gereklidir.
Maxime Rodinson İslam ülkelerinin tümünü göz önünde bulundurarak yukarıdaki maddeleri sıralamıştır. Biz bundan yola çıkarak ülkemizdeki gericiliğin emperyalizm ile ilişkilerine vurgu yaptık, uyarıcı olması açısından ele aldık.
Türkiye coğrafyasında gericiliğe geçit yok! Gericiliği besleyen kaynakları kurutmak günümüzün en başta gelen görevlerinden biridir. Ama emperyalizmden kopuk gericilik safsatalarına kanmadan!