Murat İnce
Murat İnce Köşe Yazısı

Devrimcililği yolda unutanlar

Güzel düşünmek, iyimser olmak devrimcinin ruhunda mücadele azmini kamçılar ve güvenini artıran rol oynar. Fikri mücadelenin ortamını zehirleyen tutumlar, en sonunda döner kendini de zehirler. Devrim davasına sadık kalanlar ile devrimcilik oynayanlar arasındaki farkı görmeyenler yarı yolda güzergâhı terk ederler.

Dönekliği tarif ederken ezberlere değil somut duruma bakılır. Eğer bir sosyalist egosunu tatmin etmeye doğru meyletmişse gidişatı dönekliğe doğrudur. Olguları tersyüz eden, devrimcilik yerine sürekli laf üreten, laf yetiştiren ve her şeyi çarpıtan unsurlar dönekler sınıflaması içinde yer alır.

Yol, yürümeye yarayan amaca doğru giden araçtır. Bu yol çeşitli tehlikelerle doludur. Engebeleri aşmak, engelleri kaldırmak ve kırık dökük yerleri onarmak kolay değildir. Bu zorlu yolda yorulanlar, bıkanlar, dökülenler, dönenler olacaktır. İşte o an kararlı duruşu benimseyenler yola devam etme azim ve kararlılığıyla donanmış gerçek devrimciler olarak halka önderlik edeceklerdir.

AHKÂM KESMEK

Bir meseleyi enine boyuna incelemeden karalama eylemine geçenlerin başarı şansı bulunmamaktadır. Anlamadan anlamış gibi yaparak dilbazlık yapanlar ancak kendilerini kandırırlar. Aslında bu da liberalizmin bir biçimidir!

Biz sosyalistler görüşlerimizi eğip bükmeden, saklamadan açıkça söyleriz. Korkaklar ise saldırı dili dışında bir yöntem bilmezler! Pusuda beklemek ve hata yakalama tuzağı kurarak beynini buna göre çalıştırmak, bir devrimci için utanç vericidir.

Bilimsel sosyalist bilgi teorisi (Marksist bilgi teorisi) ile donananlar her şart altında örgütlü/partili olur. O, kuyrukçu değil öncüdür ve öncü parti ile sınıflar mücadelesi içinde yer alır. Devrimci parti dogmatik değildir, gerçeği olgularda arar ve somut durumun somut tahlili düsturuyla hareket eder.

Biz devrimciler ezberci değiliz, eklektik değiliz ve hayata bakarak teori ve pratiğimizi örgütleriz. Hayatı kitapların içinde aramak yerine o kitaplardan edindiğimiz fikri pratik içinde yoğurur, zenginleştirir ve teorinin inşa sürecine katarız.

“GEÇMİŞİ OLMAYANIN GELECEĞİ OLMAZ”

Bir kişi; geçmişi inkâr, geçmişe küfretmek, geçmişinden utanç duymak gibi hastalığa tutulmuş ise o kişi artık sözde devrimcidir ve iflah olmazlar arasında yerini alır. “Geçmişi olmayanın geleceği olmaz” dememiz boşuna değildir, tarihi deneyimler içinde ispat olunmuştur.

Örgüt denilen mekanizma ortak iradeyi gerektirir. O irade zayıflık gösterirse zaman içinde ya yozlaşır ya da örgüt diye bir şey kalmaz. Lider dediğimiz yöneten, yönlendiren önder, sınıflı toplumların yarattığı bir olgudur ve sınıfsız toplumda lider diye bir şey kalmayacaktır. Kapitalizmle sınıfsız toplum arasındaki köprü olan sosyalizmde de lider vardır.

Devrimci örgüt devrimci kadrolarla yönetilir. Kadro ise örgütün can damarıdır. Bir devrimci örgütün lideri yok ise ve kadroları yılgın, yorgun, bıkkın ise orada çürüme ve yozlaşma baş gösterir. Çok başlı örgütleri, herkesin baş olduğu örgütleri bekleyen akıbet bitiştir.

Güçten düşenler, güç yitirenler, şekilsizleşenler, siyaset üretemeyenler ellerindeki oluşumu bir yerlere yamamaya çalışırlar ve bunu başarı olarak sunmaktan çekinmezler. Birleşelim, birleşelim ninnisiyle etraflarındaki insanları oyalayarak gün tüketirler. O nedenle devrimci karargâhı korumak ve güçlendirmek önemlidir.

Legal alanda sol cenahın bazı örgütlerine göz attığımızda dağınıklığın, umutsuzluğun, karamsarlığın, yenilmişliğin bünyelerini esir aldığını görürüz. Zaten küçük kümelere dönüşmeleri de bunun çok önemli göstergelerinden biridir.

Halka güvenmeyen ve halka rağmen yürüyüş ve duruşlarını ayarlayanların Türkiye Devrimine önderlik etmeleri mümkün değildir. Farklı fraksiyonların tekkelerini ayakta tutmak için her yola başvurmaları boşuna çabadır.

Sol görünümlü örgütlerin Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçilerine karşı mücadeleleri sözle sınırlıdır. Mazlum Filistin halkını yok etme amaçlı kurulmuş olan Siyonist İsrail devletine karşı ise pasifliği tercih ediyorlar.

ABD/İsrail'in kara gücü PKK karşısında dizlerinin bağı çözülen ve biat eden solumsu partilerle karşı karşıyayız. Tümüne yakını PKK’yi “Kürt ulusal hareketi” olarak kabul ediyor. Bu bile yalnız başına sol veya sosyalistim diyen etiketten ibaret örgütlerin nesnel durumunu açıkça gösteriyor. Örneğin sol maskeli, sahte solcu TİP denilen örgütümsü oluşum PKK’nin vekili olarak parlamentoya girmekten utanmıyor sıkılmıyor. TİP denilen yapı ile yan yana gelmek, aynı masaya oturmak bile züldür!

SOL BİRLİK Mİ DEDİNİZ?

Türkiye halkının önemli bir kesimini örgütlemeden, etkilemeden ve en azından sola karşı hayırhah bir davranış içine girmeden “sol birlik” terane olmaktan öte anlamı olmaz. Eğer siz bir güç değilseniz ve birleşeceğiniz örgütün de bir gücü yoksa “sol birlik” diye gürlemenin hiçbir değeri yoktur. “Birlik budalalığı” bünyeyi sararsa ortada ne ilke, ne devrimci geçmiş ve ne de doğru siyaset kalır.

Sosyalistleri dar deneyciliğe, dar kapıcılığa, öngörüsüzlüğe, ilkesizliğe mahkûm ederseniz sosyalistlik maske haline dönüşür, özünden uzaklaşır, kopar. Örgütsel birleşmeleri fetiş haline getirirseniz bu bittiğinizin resmidir; gider teslim olur ve bitersiniz. O nedenle devrimci örgüt dediğimiz partinin ideolojik, siyasi ve örgütsel sağlamlığı belirleyicidir. Kendinize güvenmiyorsanız örgütsel faaliyet içine girmeyeceksiniz. Devrimcilik oynamak ve particiliği ortalıkta boş dolaşanların tekkesi haline getirmek ağır bedellerin ödenmesini davet etmektir. 

Eğer, ideolojik, siyasi ve örgütsel varlığınızı devam ettirme mecalini bulamıyorsanız gereğini yapacaksınız. Yeni tekkeler oluşturmanın hiçbir yararının olmadığını defalarca yaşayarak gördük. O halde antiemperyalist, devrimci, bölücülüğü reddeden, kendi kafasını omuzlarında taşıyan partide birleşmeliyiz. Bunun başka bir yolu ufukta gözükmüyor…

Aydınlıkçılar, dün ve bugünde örgütlü olmanın, öncü olmanın ve kitlelere önderlik etmede kullanılacak yol ve yöntemlerin uygulayıcı kurmayıdır. Türkiye devrimine bu kurmay önderlik edecektir. Vatan Partisiyle, yayın organlarıyla tarihi yürüyüş devam ediyor…

aydınlık gazetesi