Altan Tan'ın PKK/HDP Eleştirisi Üzerine
Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, PeyamaKurd’ta 27 Eylül tarihinde yayınlanan röportajında HDP’ye yönelik ağır eleştirilerde bulundu. Altan Tan farklı dönemlerde farklı tavırlar alan İslamcı yönüyle tanınan bir figür. Ayrıca HDP’yi PKK’nin kurduğu ve yönlendirdiği bir parti olduğunu en iyi bilenlerdendir.
Yeni Anayasa Üzerine
Altan Tan konuşmasına yeni Anayasa ile ilgili şu görüşleri ileri sürerek başlıyor: “Türkiye’de şu an tüm kesimleri (Kürtleri, dindarları, Aleviler, tüm kesimleri…) kucaklayacak tam demokratik bir anayasa yapabilmek mümkün değil. Niye mümkün değil? Çünkü bu kesimlerin fikir ve görüşleri yeni anayasa yaklaşımları farklı farklıdır. Herkes kendine özgürlük isterken diğerine istemiyor. Örnek verecek olursak, dindar kesim kendisi ile ilgili tüm dini meselelerde özgürlük isterken mesela Cemevinin ibadethane sayılmasına, Kürtçenin anadil olmasına karşı çıkıyor. Laikçiler, ulusalcılar ise eski Kemalist hayallerine geri dönmek istiyorlar, İslamcı ve Kürtlerin taleplerine karşı çıkıyorlar. Ayrıca tüm kesimlerin ortak bir söylemi de var: İlk dört maddeye karışmamak. En başta dördüncü maddenin (değiştirilemez olan) değiştirilmesi lazım.” Dedi.
Türkiye'nin yeni Anayasa diye bir sorunu olmadığı halde bir dayatmayla karşı karşıya olduğumuz belli. Yukarıdaki görüşler ise tam bir facia! Etnik ve dini bölünmeye yasal zemin hazırlamak için ileri sürülen argümanlardır. Altan Tan, ideolojisine uygun bir Anayasa’dan yana. İleri sürdüğü görüşler etnik ve dini bölünmeye hukuki zemin yaratmak içindir. Kemalistlere olan düşmanlığı gerici ideolojiye sahip olmasından kaynaklanıyor. Ortaçağ artığı görüşleri muhafaza etmesi onu Türkiye'nin birliğini ve dirliğini savunamayan konuma sürüklüyor.
PKK/HDP Eleştirisi Lafta Kalıyor
Sayın Tan uzun zaman siyaset yaptığı HDP’yi gidişatından dolayı topa tutuyor! “HDP, mevcut siyasetini sürdürdüğü sürece, siyaset ve kadrosunda ciddi bir değişim yapmadığı müddetçe oylarındaki düşme devam edecek, daha da aşağı düşecek.” Derken tespitlerinin içinde ne emperyalizm var ve ne de İsrail Siyonist devletine dokunuyor. HDP’de yukarıda sıralanan önerilerin hiç birinin uygulanmayacağını bildiği halde ısrar etmesi boş çabadan öte anlamı yoktur. HDP’nin dışına düşmüş olan Altan Tan çıktığı ekranlarda da gerici fikirlerini empoze etmeye çalışıyor.
“Kürtlerin de büyük bir kısmı geleneksel muhafazakâr-dindar insanlar. Ama PKK’nin kadroları marjinal sol ve onların çizgisi ile iç içe. Sizin anlayacağınız halkın geleneksel değerleri ile HDP kadroları arasında ciddi bir zıtlaşma, çelişki var. HDP bu ideolojisini değiştirmedikçe ne tam olarak ‘Türkiyelileşecek’ ne de ‘Kürdevari’ (tüm Kürtleri kapsayacak) bir politika üretecek.” Sözlerinin hiçbir ağırlığı bulunmamaktadır. Birincisi, PKK/HDP Amerikan emperyalizmi ve İsrail Siyonist devletinin hizmetinde kara gücü olarak devam ettikleri müddetçe, Türkiye’nin baş düşmanları içinde yer almaya devam edecektir. Meselenin esasını şu veya bu siyasetin uygulanmasındaki yanlış oluşturmuyor. İkincisi, PKK/HDP sosyalist bir örgüt değil ve ideolojisinin değiştiğini Murat Karayılan’ın ağzından ilan etti. Aslında Sayın Tan PKK/HDP’nin din referanslı bir parti olmasını istiyor. Tek derdi de bu olsa gerek!
Barzanistan'ın Bağımsızlığını Destekliyorum
Altan Tan Irak’ın kuzeyinde Amerikan emperyalizminin işgali sonrası yaratılan fiili durumu olumlu buluyor. Barzani hanedanlığının başındakiler Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni kurdular. Tamamen ABD/İsrail desteğiyle oluşturulan statü hala devam ediyor. Sayın Tan bu olguyu şöyle değerlendiriyor: “Kısaca belirtmek gerekirse, bugün Kürdistan Bölgesi için bağımsızlık düşünülebilir. Oradaki Kürt halkı bağımsızlık yönünde irade beyan ederse, (ki 2017’deki referandumda bunu kabul ettiler) bu desteklenmelidir. Bu bağımsız Kürdistan’ın içine Kerkük ve Musul’un da girmesi lazım. Çünkü o coğrafyayı birbirinden ayıramazsınız. Suriye ve İran Kürtleri için de otonomi düşünülebilir.(…) Çözüm; Irak’a Bağımsız Kürdistan, İran ve Suriye’ye otonomi, Türkiye’de ise eşit vatandaşlığa dayalı demokrasidedir.”
Amerikan emperyalizminin kukla devletçikler oluşturması planı ile Sayın Tan’ın önerilerinin aynı olması anlamlıdır. Ayrıca Musul ve Kerkük’ü de sözde devletçiğin parçası sayması esas niyetini ortaya koyuyor. Altan Tan Kürtlerin toplam nüfusunun neredeyse yarısını barındıran Türkiye’ye “eşit vatandaşlığa dayalı vatandaşlık” önerisi havada kalmaktadır. Eğer Suriye ve İran bölünürse (mümkün değil) Türkiye’nin de bölüneceğinin hesabını Altan Tan çok iyi bilmektedir. Musul-Kerkük dâhil kurulacak bir kukla devletin yalnız başına yaşamasının koşulları yoktur. Akdeniz’e bağlanmayan bir devletin uzun zaman ayakta kalması mümkün değildir. Aslında Sayın Tan’ın önermesine bakılacak olura “Büyük Kürdistan” hayaliyle yanıp tutuştuğu rahatlıkla görülebilir.
Altan Tan’ın ileri sürdüğü fikirler Kürdü ateşe atmaktan başka bir işe yaramaz. HDP’ye yönlendirdiği eleştirilerin hiçbir kıymeti yoktur. Bölgemizi kan gölüne çevirecek ve ABD/İsrail haydutlarına büyük olanaklar sağlayacak bu türden görüşler yanlış olmaktan öte tehlikelidir ve ret edilmelidir.