Metin Akgerman
Metin Akgerman Köşe Yazısı

Cinayetler neden azalıyor?

Geçenlerde Esenyurt'ta bir tekel bayine giren saldırganlar iki vatandaşımızı öldürdü ve konu memlekette gündem oldu. Cumhuriyetin 100. yılında çıkartılması planlanan genel affın kapsamından, idam cezasının geri getirilmesine kadar bolca yorum okuduk.

Gelin biraz google gazeteciliği yapalım ve Türkiye'de cinayet oranlarına ve son yıllardaki değişim trendine bakalım. Hatta Dünya ile karşılaştırmasına da bakalım. Türkçe aratınca da bir şeyler çıkıyor ancak "Homicide rates by countries" şeklinde aratınca ülke bazında karşılaştırmalı sonuçlar çıkıyor. Raporlarda kullanılan ortak ölçü "100 bin nüfus için yılda işlenen cinayet sayısı".

Durum şöyle... Türkiye'de 2003-2013 döneminde yılda ortalama 3000 adam öldürülüyormuş ve oran az-çok sabit. 2014 sonrasında keskin bir düşüş oluyor ve yılda öldürülen adam sayısı 2000'lere düşüyor. Adam derken eski dil, toplam kişi sayısı anlamında. Dikkatinizi çekmiştir, bu yıllar aslında Fetö ile mücadele öncesi ve sonrası dönemi. Arada nedensellik var mıdır yoksa farklı etkenler mi vardır tabi uzmanların incelemesi lazım ama 2003 sonrası, Fetö koalisyonu döneminde memlekette günde ortalama 8 adam kasten öldürülürken, mücadele döneminde bu rakam 5 adama düşmüş. Bu rakamların kaynak bağlarını aşağıya ekledim.  Cinayet sayısının tepe yaptığı yıl ise ( yüz binde 5,7 oranıyla) 2007 olmuş.

2007'yi hatırlayalım, Aselsan cinayetleri, Hrant Dink cinayeti vs. bir sürü cinayet ve şüpheli ölüm dönemi... Siyaset arenasında ise ajitasyonlu bir geçiş dönemi. Cumhurbaşkanlığının A.N.Sezer'den A.Gül'e geçtiği yıl. İçişleri bakanlığı koltuğunda A.Aksu oturuyor (zirve yayınevi katliamı sonrasında değiştiriliyor vs.)

Dünya ortalamalarına baktığımızda ise bugün geldiğimiz durum çok kötü değil, ama gidecek hayli yol var. Dünya genelinde en çok cinayet (oransal elbet) Amerika kıtasında, en az cinayet Asya kıtasında oluyor.  Bizim durum yüz binde 2,5 ile ortalarda. Misal, Çin Halk Cumhuriyeti’nde oran yüz binde 0,5. Demokrasinin beşiği(!) ABD'de ise yüz binde 6,8.

Elbette sayılara bakıp , "Koca Türkiye'de günde sadece 5 adam kasıtlı olarak öldürülüyor, ne kadar azmış!" demek pek sağlıklı bir yaklaşım olmayabilir. Bu konuda daha gidecek hayli yolumuz var. Süleyman Soylu döneminde önemli bir iyileşme yapılmış, kendisini bir kez daha saygı ile analım. Türkiye'de cinayet oranlarındaki düşüş nasıl sağlandı, hangi yöntemler işe yaradı, hangileri işe yaramadı, Sn. Soylu ekranlara çıkıp anlatırsa faydalı olacaktır. Ulusal Kanal'ın kapısı kendisine açıktır.

Son yıllarda bolca Afgan, Suriyeli, Iraklının Türkiye'yi "işgali" tantanası yapılıyor ancak cinayet oranlarına baktığımızda bahsi geçen "istila"yı cinayet oranlarında bir artış yansıması olarak göremiyoruz.

Şehir bazında duruma baktığımızda Antalya'daki yüksek oran dikkat çekiyor. 

Bu bilgiler internetten derlenmiş olmakla beraber tek başlarına çok anlamlı da olmayabilirler. Bir bütün içinde bu rakamları ve yıllara sari değişimini, alt kırılımları ve nedensellik ilişkileri ile  değerlendirmek ve TUİK gibi kurumların standart istatistiklerini temel almak daha sağlıklı olacaktır. Ayrıca geçmiş İçişleri bakanlarımızın dönemlerindeki cinayet oranlarını da karşılaştırmalı şekilde raporlayacak bir çalışma hayli ilginç olabilir. Bu rakamları değerlendirip, daha düşük cinayet oranlarına nasıl ulaşılabileceği konusunda da çıkarımlar yapılması elbette gerekmektedir.

Esenyurt Tekel cinayetine dönecek olursak, kanımca asıl önemli olan konu, cinayet olduktan sonra suçluları hızla yakalayıp adalete teslim edebilmektir. Cinayet suçunun engellenmesi mümkün değildir ama katillerin hepsinin yakalanabileceği sistemin kurulması mümkündür ve asıl hedef bu olmalıdır. Esenyurt vakasında polisimiz katilleri kısa sürede yakalamış ve tam not almıştır. Bölgede ilave araştırmalar da yapmıştır, bir çok suçlu yakalamıştır ve ileride olabilecek bazı suçlar da engellemiştir. Tebrik ediyoruz. Bu noktada sorabileceğimiz soru şudur: Bu cinayet fazlaca basında yer aldığı için mi polisimiz bu derece başarılı oldu yoksa Türkiye'de her gün öldürülen ortama 5 adamın katilleri de aynı hız ve etkinlikle yakalanabilmekte midir? Bunun istatistikleri yayınlanmakta mıdır?

İLAÇLI HADIMLAŞTIRMA

Suç oranlarına değinmişken ilaçlı hadımlaştırma konusuna değinmemek olmaz. Dünyada Avrupa dahil bir çok ülkede cinsel saldırı suçları ve özellikle çocuklara yönelik cinsel saldırı suçlarının cezalandırılmasında bu ilaçlı hadImlaştırma yöntemi kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde zorunludur, bazı ülkelerde de ceza indirimi karşılığında seçmelidir. Türkiye de bu konuda zaten konsensüs vardır ama nedense saçma sapan sebepler ile bu uygulama ceza sistemimize alınamamaktadır. Bu kimyasal hadımlaştırma ( ing: chemical castration) cezasının asıl olayı güçlü bir caydırıcılığının olmasıdır. Türkiye'de suçlular 3 yıl yatarım 5 yıl yatarım, af çıkar, iyi hal indirimi olur vs. yırtarım şeklinde düşünmekteler ve yatma yıl sayısı pek caydırıcı değildir. Ama kimyasal hadım edilmenin geri dönüşü, affı filan olmaz bu yüzden caydırıcılığının yüksek olacağı kesindir.

İDAM CEZASI

Biraz daha zor ve tartışmalı bir konu ise idam cezasıdır. 84'e kadar TR'de idam cezası uygulanıyordu, sonra Özal döneminde Avrupa'ya sempatik görünme programının parçası olarak uygulama sonlandırıldı. Yılda ortalama 20 civarı idam gerçekleştirilmekteydi.  Asıl soru şudur: İdam cezasını geri getirsek ve yılda 30-40 kişi idam edilse, acaba yılda 2000 cinayet içinden kaç insanın hayatını kurtarabiliriz? Benzer şekilde adam yaralama vs. diğer suçlar da ne seviyede azalır? Kimyasal hadım edilme gibi idam cezası da toplumumuzda (ve bütün toplumlarda) yüksek caydırıcılık taşır. İdamın geri dönüşü, affı, indirimi olmaz. Caydırıcılığı da buradan gelir. Biraz daha konu hakkında düşünürsek olayı devletin egemenliğine kadar götürebiliriz. İdam cezası uygulayabilen ve uygulayamayan devletlerin listesine bakınca "egemenlik" konusunda da bir fikir verecektir. İdam cezası getirilse dahi kanımca mevcut hükümlülere uygulanmamalı ve yeni işlenecek suçlara uygulanmalıdır. Tahminimce idam cezasının geri getirilememe sebeplerinden biri, Türkiye'deki bölücülük hareketlerinin tarihçesidir. PKK'ya az destek verenler, çok destek verenler, kandırılanlar, bilfiil eline silah alıp cinayet işleyenler gibi PKK ilintili çok sayıda suç olayı vardır. PKK konusunun sayısal baskınlığı yüzünden adi cinayet suçlarına da gereken ceza verilememektedir. Belki en sağlıklısı PKK ilintili suçları (cinayete varmadıkça) bu idam işinden ayırmaktır.

Cumhuriyetin 10. yılında bir genel af çıkartılmıştı. Cumhuriyetin 100. yılında da genel af çıkartılması olası görünmektedir. Elbette bu işin detayları ve kapsama alanı son derece hassastır. Hapishanede yer yok diye suçlu affetmek kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Hapishaneler dolu ise dahi bu işe insan hakları gözetilerek makul çözümler bulunabilir. Bazı köyler istimlak edilerek açık hava hapishanesi türü geçici çözümler bulunabilir. Mahkumlara ceza indirimi veya ücret karşılığında daha çok arazide çalışma seçeneği sunulabilir vs. Bir af çıkartılırsa, beraberinde idam cezasının devreye alınması ve aynı suçların tekrar işlenmesinin caydırılması konusu değerlendirilebilir.

AB ÜYELİK KONUSU VE REFERANDUM

İdam cezası ve ilaçla hadımlaştırma konularında referandum yapılsa açık ara fark ile ve hatta parti gözetmeksizin çıkacak sonuç bellidir. İdam konusunda Avrupa Birliği'nden itiraz gelecektir ancak bu saatten sonra Avrupa Birliği'nden kimsenin bir beklentisi kalmamıştır. Hükümet yetkililerinin hala Avrupa Birliği masalı anlatıp, şarkıları söylemesi, Türk Milleti'ne bir hakarettir, dalga geçmektir. Tam yılını hatırlamıyorum ama 2000'li yıllarda biz zaten AB'ye adaylık kabulümüzü havai fişekler ile kutlamıştık. Kutlamayı da yapmışız, girdik kadar olmuşuz, artık çıkmanın zamanı gelmiş. 2023'te de AB'den ayrılmayı havayı fişekler ile kutlayalım. Zaten ortada AB'ye girmek gibi bir seçenek de yok. Önümüzde olan seçenek, 30 yıldır olduğu gibi AB'nin kapısına bağlı eşek gibi beklemek veya ipi kopartıp kendi yolumuza gitmek seçenekleridir. Hiç kimse bu hükümete veya herhangi bir hükümete AB kapısına bağlı eşek rolü oynama yetkisi vermemiştir. Madem pek demokratız, bu konunun da tez zamanda referanduma götürülmesi en sağlıklı olanıdır. 

https://en.wikipedia.org/wiki/ List_of_countries_by_ intentional_homicide_rate

https://www.macrotrends.net/ countries/TUR/turkey/murder- homicide-rate

https://www.icisleri.gov.tr/ kasten-oldurme-olaylarinda- son-15-yilda-315lik-dusus- saglandi

https://en.wikipedia.org/wiki/ Chemical_castration

cinayet idam ceza