Ekonomistler artık kendilerine başka iş bulmalı
Arkadaşım ile 1986 yılında tanışmıştım. İstanbul Üniversitesi mezunuydu. Önce İÜ diplomasını Viyana’nın köklü üniversitelerinden Viyana Teknik Üniversitesi’nde eşitledi. Bu diploma eşitlemesi öğrenimi sırasında OPEC’de işe başladı. Önce yüksek mühendislik öğrenimini tamamladı. Ardından da doktora öğrenimini bitirdi. OPEC’de çalışmaya devam etti. Günün birinde bana “Viyana ve seni terk etmeme ne dersin?” diye sormuştu. Ben de onun gibi bir arkadaşımı, dostumu kaybetmeyi istemem dedim. Oradaki işin Viyana'daki işten çok farklı değilse gitmemesini söyledim. Ancak cevabı benzer bir iş olmadığını, çok daha iyi bir iş olduğunu ve Paris’te çalışmak istediğini belirtti. Gitti, bizi terk etti.
Paris'e yerleşti, orada yeni arkadaşlar bulduğunu öğrendim. Paris’te Gürler Akdora onlardan biriydi. Bir daha da uzun zaman görüşmemiz olmadı. Ortak arkadaşımız Viyanalı ekonomist Hans, Paris'e gideceğini söyledi. Bizi terk eden Fatih’i de görmek istediğini belirtti, geri döndüğünde sadece telefon ile çok kısa görüşebildiğini söyledi, şahsen görüşmeye Fatih’in vaktinin olmadığını anlattı. Hans “Dünyanın sayılı ve çok önemli ekonomistlerinden Fatih ile görüşmek mümkün değildi” dedi. Çince ve Rusça dahil dünyanın bütün önemli dillerine onlarca kitabı çevrilmiş olduğunu ayrıca anlattı. Bir de oldukça detaylı büyük çaplı İngilizce bir kitabını gösterdi.
Ortak arkadaşımız Hans’ın bu anlatımından sonra internette onun hakkında bilgi aradım. Fatih Birol 2015'te, 29 üye ülkenin oy birliği ile Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü pozisyonuna seçilen, OECD’nin baş ekonomisti ve dünyanın en etkili 100 insanından biri olarak belirlenen Fatih Birol hakkında tahmin bile edemeyeceğim bilgiler vardı. Bu bilgileri teker teker anlatmak istemiyorum. Henüz OECD ‘de çalışırken kendisine o zamanlarda ana muhalefet partisi olan CHP’den teklif gitmiş. Demişler ki “Gel istediğin yerde sizi birinci sıradan milletvekili adayı yapalım, hükümet olacağız, hükümetimizde sizi enerji bakanı olarak görmek istiyoruz.” Gazetelerde buna benzer oldukça fazla haber yer alıyordu.
Uzun süre görmediğim Fatih Birol günün birinde arayıp Viyana’ya geleceğini, görüşebileceğimizi söyledi. Teknik Üniversitesi'nde ders verecekmiş. İki kadim dost buluştuk. Dertleştikten sonra merak ettiğim konuları sordum. Milletvekilliği teklifi ve bakanlık önerisini bilmek istiyordum. Gazetelerden edindiğim bu bilginin doğruluğunu onayladı. Siyasete girmek istemediğini, daha çok bir üniversitede ders vermek istediğini ifade etti. Siyaset düşüncesi olması halinde danışacağı ve onayını alacağı bir parti başkanının adını dile getirdi.
Dr. Fatih Birol kısaca dünyaca ünlü ve çok önemli ekonomistlerin başında geliyor. Şimdi Fatih’i düşünerek sorduğum soru şudur: Türkiye’nin Fatih gibi yetiştirmiş olduğu ve yüreği Türkiye için atan ekonomistleri varken, ana muhalefet partisi olan CHP’nin emperyalist merkezlerin yetiştirmiş olduğu, onların çıkarları için çalışan ve on binlerce dolar para vererek danışman atamasının yararı nedir? O parti içindeki ekonomistler kendilerini aşağılanmış hissetmiyorlar mı? Dahası o partinin kafası çalışan, Atatürkçüyüm diyen üyeleri bu durumu nasıl kabul ederler? Fatih Birol’un OECD’ye seçilmesini zamanın başbakanı ve şimdi Altılı Masa’nın bacaklarından biri olan Davutoğlu'nun bile “Türkiye’nin lobi başarısı” olarak yorumlayan Türk ekonomistlerinin yerine ABD’li Jeremy Rifkin’in tercih edilmesi Türkiye’nin Türkiye’den yönetilmesinin reddi değil midir? CHP içinde bulunan binlerce milli ve Atatürkçü dostlar Türk ekonomistlerinin ülke ekonomisinde söz sahibi değil de ABD’li Rockefeller ile bağlantısı olanın söz sahibi olmasını nasıl cevaplandırırlar acaba?
Bunu da yeni yüzyılın vizyonu olarak topluma sundular. Özellikle yeni başdanışman haberleri kulaklarımıza kadar gelirken, Türkiye’de partinin ekonomistleri ne diyorlar buna diye kendime sormaya başladım. Bir de eski bir arkadaşımı hatırlayıp kulaklarını çınlattım.