Dr. Berna Bridge

Dr. Berna Bridge

Köşe Yazısı

23 Nisan: Çoçuk Bayramından önce Ulusal Egemenlik Bayramımız

Çocuklarımıza bir bayram hediye etmek, onlara değer vermek çok güzel bir şey. Her yıl onlara ait bir gün kutlamak çok güzel bir şey. Ancak, nasıl oldu da “ Çocuk Bayramı” anlayışı “ Ulusal Egemenlik” anlayışının fersah fersah önüne geçti? Her yıl 23 Nisan’da rontlar, balonlar, çocuklar var ama söylemlerde “ Ulusal Egemenlik” tarafı gölgede kalmış sanki…

Atamız mı böyle istemiş? Sanmıyorum. Atamızın en önem verdiği konu Ulusal Egemenlikti. İlk yaptığı hareket TBMM’yi kurmaktı. Cumhuriyeti kurmaktan, laiklikten önce… Hilafeti kaldırmaktan önce… Hangi gizli el Ulusal Egemenlik konseptini geriye atıp 23 Nisan’ı salt bir çocuk balosuna dönüştürdü?

O zamanlar Ege Denizi yokmuş. Bölgeler yokmuş. Türkiye tekmiş. O nedenle Atamız şimdi Ege Denizi kıyısında dediğimiz bölgede olan İzmir için Akdeniz sözcüğünü kullanmış. Derken vefat etmiş ve vefatından 3 yıl sonra… Türkiye'nin coğrafi bölgeleri, 6 Haziran-21 Haziran 1941 tarihleri arasında Ankara'da toplanan Birinci Coğrafya Kongresi tarafından hemencecik belirlenmiş. Ne acelesi varmış böyle bir kongrenin İkinci Dünya Savaşı, kıtlık ortamında? Kongre ilk, orta ve lise müfredat programları ile okul kitapları, coğrafya terimleri ve coğrafî isimlerin yazılması, Türkiye Coğrafyasının ana hatları ve yerlerin adlandırılması üzerinde çalışmalar yapmak amacıyla toplanmışmış. Yani hemencecik müfredata sokulup beyinler yıkanmaya başlanmış…

Yazının Devamı

Modern esaretin mağduru hamile göçmenler

İngiltere’deki vakıf hastanelerinde göçmen ya da sığınmacı kadınlardan yüksek ücretler alındığı ortaya çıktı. Oysa doğum öncesi sağlık hizmetleri parasız olmasına rağmen. Bir hastane hamile göçmenlerden 5 bin pound depozito, 800 pound da aylık ücret aldığı tespit edildi.

İngiltere Milli Sağlık Örgütü (NHS) genel anlamıyla çok iyi, örnek alınacak, sosyalizasyonun en güzel örneklerinden bir sağlık örgütü yapılanması. Halkına ve ülkede yaşayan bütün yabancılara tamamen ücretsiz hizmet veren, birçok konuda halkı hasta olmadan yıllık rutin kontrollere çağırarak halk sağlığını koruyan iyi bir yapılanma.

Ancak, her yapılanma içinde binlerce kişi barındırdığı için farklı, bazen ırkçı, bazen fırsatçı uygulamalarla karşılaşılabiliyor. Toplumda ırkçıların olduğu kadar ırkçı olmayanlar da var ve İngiltere ırkçılık konusunda anakara Avrupa’ya, Almanya, Fransa, Hollanda’ya göre hayli hassas, en ufak bir ırkçı şikâyette hemen üzerine düşüp düzeltmeye çalışıyorlar. Irkçılık burada da var ama anakara Avrupa’ya göre çok daha az.

Yazının Devamı

İngiltere ve Galler’de tecavüze uğrayanların mağduriyeti

İngiltere ve Galler’de Eylül 2020-2021’i kapsayan 12 ay içinde polis kayıtlarına 63 bin 136 tecavüz vakası kayıt edildi. Bu tecavüz vakalarından yalnızca yüzde 1.3 ü hüküm giydi.

The Guardian Gazetesi’nin haberine göre İngiltere ve Galler’i kapsayan iki ortak hükümetin denetim ve soruşturma raporu, güvenlik ve hukuki açıdan tecavüz mağdurlarının sistemli olarak ihmal edildiğini saptadı. Eylül 2020-2021’i kapsayan 12 ay içinde polis kayıtlarına geçen 63 bin 136 tecavüz vakasında yalnızca yüzde 1,3 oranında suçlu hüküm giydi. Raporda yargılamanın 2 yıl sonra başlaması ile tecavüze uğrayanların ikinci defa mağdur edildiği vurgulandı. Sistem içindeki süreçte şikâyet, polisin kayıt tutması, bunun hukuka yansıması ve suçlunun ceza alması basamaklarındaki yavaşlık ve etkisizlik bu mağduriyete yol açtı. Savcı ile polis arasında iş birliği yapılmaması aylarca gecikmeye yol açarken şikayetçi ile zayıf iletişim de gecikmeye katkıda bulundu. Raporda polise yapılan bir şikâyet ile mahkemenin açılması arasında ortalama 706 gün geçtiği vurgulandı. Bir vaka DNA eşleşmesi olduğu halde “yeterince kanıt bulunamadığı” mazereti ile tam 16 yıl sürdü. Kraliyet Savcılık Denetimi bölümünden Andrew Cayley ve Emniyet Denetçisi Wendy Williams bunun böyle gidemeyeceğini ve düzeltilmesi gerektiğini belirttiler. “Çok gayretli, ciddi birçok polis ve savcı gördük ancak bunun yanında süreci yavaşlatan, gayret etmeyen bir grup polis ve savcıya da rastladık” dediler. İnceledikleri 556 dosya, görüştükleri 135 tecavüz mağduru ve araştırmalarıyla bu gerçekleri saptadılar. Bir tecavüz mağduru “21 kez duruşmalar ertelendi. Çoğunlukla da duruşmaya 24 saat kala oldu. Dört gün de biter dedikleri yargılama süreci 10 ay sürdü. Dayanması çok güçtü” dedi. Raporda duruşmada birçok zaman mağdurun suçlu gibi sorgulandığı belirtildi. Başka bir mağdur “Suçlu duruşmayı beklerken aylarca başka kadınların arasında gezdi, seyahat etti, içki içti. Ben travma içinde ve maddi olarak tükenmiş durumdayken sistem onun keyifle hareket etmesine olanak tanıyor” dedi. Hükümet bu yanlışın hızla düzeltileceğini, tecavüz vakalarının hızla arttığını açıkladı. Denetim ve soruşturma raporunda özel tecavüz mahkemelerinin kurularak biriken soruşturmaların hızla tamamlanması, emniyet ve savcılığın daha yakın ve koordineli çalışması önerileri yapıldı. Başbakan Yardımcısı Dominic Raab da sonuçları incelediğini ve kabul ettiğini açıkladı. Raab, “Bu rapor aklımızı başımıza getiren ve bizi hemen hareket etmeye yönlendiren bir analiz. Hükümet mağdurlara daha hızlı adalet ve destek sözü veriyor” dedi.

Yazının Devamı

İngiltere’de kadına şiddet ‘akıllı su’ ile tespit edilecek

İngiltere’de kadına şiddet ‘akıllı su’ ile tespit edilecekİngiltere’de yaratılan ve kullanıma giren yeni bir teknoloji, Smart Water yani ‘akıllı su’ kadınlara yönelik saldırıyı adli olarak kanıtlamaya olanak veriyor. Bu teknoloji ile bir erkek saldırganlıktan tutuklandı, hapse atıldı.

Bu su ultraviyole ışınları altında kendini belli ediyor ve kadına el kaldıran, saldıran erkeği mahkûm ettirebiliyor

Kadın cinayetleri ve kadına saldırı bütün dünyanın sorunu. Yasalar, polis, devlet hiçbir ülkede tam olarak kadını koruyamıyor, kadınlar yine tecavüze, cinayete, saldırıya uğruyor. Kadın cinayetlerinin birçoğu da kadını tanıyan yakınından geliyor, eş veya eski eş, nişanlı veya eski nişanlı gibi. Polise göre kanıtlaması ve hüküm vermesi zor çünkü iki kişi arasında geçiyor, tanık yok, birinin sözüne karşı diğerinin sözü.

Yazının Devamı

İngiltere Milli Sağlık Servisi’nde hastalara ırkçılık raporu

Uzun yıllardır etnik azınlık olanların uygun sağaltıma ulaşmada, ayrımcı tutumlarla karşılaşmalarında, NHS sistemine eksik bilgi girilmesinde, sağlık gereksinmelerinin ertelenmesinde, gecikmesinde NHS personeli tarafından ırkçı tutumlarla karşılaştıkları görülüyor.

İngiliz The Guardian Gazetesi’nden sağlık editörü Andrew Gregory’nin haberine göre Birleşik Krallık Milli Sağlık Servisi’nin (NHS) yaptığı bir araştırmaya göre BAME diye anılan eski sömürgelerden gelen göçmen ve ülkede azınlık olan Afrikalı, Hintli, Pakistanlı, Uzak Doğulu Britanya vatandaşlarının aldığı sağlık hizmetlerinde de ırkçılığa dayalı eşitsizlik yapıldığı ortaya çıktı. Geçen hafta yayınlanan bir araştırmada sağlık hizmetlerinde çalışan doktor, hemşire gibi azınlık görevlilerinin ırkçılık ile karşılaştığı açıklanmıştı. Bu hafta yayınlanan araştırmada ise azınlık grubunda bulunan etnik olarak beyaz, sarışın olmayan hastaların da ırkçılıkla, ayrımcılıkla karşılaştığı ve daha az hizmet aldıkları, yaşamlarının tehlikede olduğu açıklamalara eklendi. Raporun yazarları tutarlı, düzenli bir ayrımcılık ve eşitsizlik olduğunu, bu eşitsizliğin de hastaların sağlığını olumsuz etkilediğini, sistemde radikal bir iyileştirmenin gerekli olduğunu, bu eşitsizliğin geniş, yaygın, sürekli olduğunu ve milyonlarca kişiyi etkilediğini belirtti. Rapor ırkçılık, ırka bağlı ayrımcılık, küçümseme, önemsememe, ötekileştirme, sağlık hizmetlerine ulaşmada engellerin uzun yıllardır bu azınlık grubu olumsuz etkilediğini ve sağlıktaki ayrımcılığın gerçek boyutunu gösterdiğini açıkladı. Bu ırkçı ayrımcılığın doğumdan ölüme yaşamın her aşamasında çocuk, kadın, erkekler için ayrı ayrı sürdüğünü, net, açık, sürekli, ikna edici olduğunu, buna karşın NHS’in bu konuyu iyileştirmek için elle tutulur bir değişim getirecek hiçbir adım atmadığını açıklayan The Guardian Gazetesi 166 sayfalık raporun bu hafta yayımlanacağını yazdı. Manchester Üniversitesi’nin yaptığı bu araştırma sağlık sisteminin azınlık, göçmen olan bu gruba ne kadar yıkıcı etkide bulunduğunu gösterdi. Ruh sağlığından, anne-çocuk sağlığına daha önce de bu haksızlığa değinilmesine karşın her alanda aksamaların sürdüğü kaydedildi. 2020’de kurulan bağımsız “NHS Irk ve Sağlık Gözlem Direktörü” Habib Naqvi, “sağlık sistemimizdeki boşlukları, haksızlıkları ve eşitsizleri, bu boşlukların nasıl doldurulacağını belirleyen ve radikal bir adıma gereksinme olduğunu belirleyen kapsamlı bir çalışma yaptık. Kovid pandemisi bu azınlık grubu çok olumsuz etkiledi, orantısız bir yaşam kaybına neden oldu, sağlık sisteminin içine işlemiş eşitsizlikle ilgili yeni soruları gündeme getirdi, bu gözlemlerimiz liderleri bu konuda acil hareket etmeye çağırıyor.” dedi. Naqvi, “Bu rapor etnik sağlık eşitsizliğinin boğucu izlerini analiz eden ilk rapor” diye ekledi. The Guardian Gazetesi’ne göre bu sonuçlar “şok edici.” Rapor sağlık hizmetine ulaşmada, ulaştıktan sonraki süreçte, deneyimde ve sağaltım sonucu iyileşmede yapısal, kurumsal, kişisel ırkçı kökler olduğunu belirtiyor. Çok uzun yıllardır etnik azınlık olanların uygun sağaltıma ulaşmada, ayrımcı tutumlarla karşılaşmalarında, NHS sistemine eksik bilgi girilmesinde, sağlık gereksinmelerinin ertelenmesinde NHS personeli tarafından ırkçı tutumlarla karşılaştıkları görülüyor. Bir yıl süren araştırmayı Birleşik Krallık’ın etnik ve dini ayrımcılık araştırmalarında lider kurumu olan “Etnik Dinamikler Merkezi”nden Manchester Üniversitesi’nde Sosyoloji hocası olan Dharmi Kapadia yönetti, 13 bin yazı okudu, sayısız insanla söyleşi yaptı. Söyleşi yaptığı kişiler arasında NHS doktorları, personeli, hastalar, karar verici politikacılar vardı ve her gün, günlük ırkçılık olayları olduğunu belirlediğini açıkladı. Irkçılığa örnek olarak bu ülkedeki sistemde, her hastanın uzman doktora ulaşabilmesi için bağlı olduğu sağlık ocağındaki doktor tarafından gereksinmeye göre uzman doktora yollandığını, hastanın doğrudan uzman doktora gidemediğini ve pratisyen sağlık ocağı doktorlarının etnik azınlık olan hastaları uzman doktora yollamada ayrımcı olduğu, engel olduğu, beyazları hemen yollarken etnik azınlığı yollamadıkları ve tedaviyi böylece geciktirdiğini söyledi. Raporda bu tür birçok örnek yer almakta.

Yazının Devamı

Göçmen doktorlar ırkçılıktan muzdarip

Bazı doktorlar bu konuyu şikâyet ettiklerini ve NHS’nin ırkçılığa karşı sıfır toleransı olduğunu belirtmesine karşın hiçbir soruşturma açmadığını, üzerinde durmadığını ve hiçbir önlem almadığını söylüyorlar.

Birleşik Krallık Milli Sağlık Örgütü-NHS ırkçılık suçlamaları ile yankılanıyor. BBC’nin haberine göre Birleşik Krallık’ta görev yapan iki binden fazla doktorun katıldığı bir anket yapıldı. Anket sonuçlarına göre, etnik azınlık olarak nitelenen Müslüman, Pakistanlı, Hintli, Çinli ve Afrika kökenli doktorların yüzde 75’i geçen iki yıl içinde en az bir kere ırkçılıkla karşılaştığını, yüzde 17,5’u da sürekli ırkçılıkla karşılaştığı belirtiliyor. NHS ise ırkçılığa sıfır toleransları olduğunu ileri sürüyor.

Dr. Chaand Nagpaul, ırkçılığın doktorlar kadar hastaların da sağlığını olumsuz etkilediğini, birçok değerli doktor ve sağlık çalışanının meslekte adil bir şekilde yükselmesinin önünü kestiğini, doktorların psikolojisini de bozduğunu belirtiyor. Dr. Nagpaul BBC’ye “NHS’de çalışan herkesin eşit muamele görmeye ahlaki açıdan gereksinimi ve hakkı var” diyor.

Yazının Devamı

Arafta bırakılan Türkler

Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı’nın ECAA vizelerine geç yanıt vermesinden dolayı binlerce Türk Araf’ta sıkışmış kalmış durumda. The Independent gazetesi bu durumu “Açıkça hor görmek” olarak yorumluyor ve ekliyor: Bir yıldan fazla zamandır vize bekleyen iş insanları artık ümitsizliğe düşüyor. Daha önce Theresa May’in Başbakanlığı zamanında da Başbakanın İçişleri Bakanlığı’na bazı konularda “düşmanca” ve “sert” tavır almaları konusunda yazılı talimat verdiği biliniyor. Bu tavrın genele yayıldığı endişesi ortaya çıkıyor.

Independent gazetesine göre, başlangıçta Birleşik Krallık, insanlar iş kurmaları için bağrına bastı ancak İçişleri Bakanlığı’nın anlaşılmaz tavrı yüzünden bu insanlar ve ailelerinin bir kısmı Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı. Bakan ve Bakanlık binlerce iş insanının aileleriyle birlikte buraya iş kurmak için gelmelerine izin verip daha sonra bir yıl bekletip vize vermemesi konusunda ağır eleştirilere maruz kalıyor.

BİNLERCE AİLE MAĞDUR

Yazının Devamı

İslam düşmanlığı eğitimli kesimde yaygın

Birleşik Krallık hükûmeti, bu hafta Kovid-19 kısıtlamaları sürecinde yaptığı çeşitli eğlence partilerinin yanı sıra İslam düşmanlığıyla çalkalandı. The Guardian gazetesine göre, bunun nedeni Muhafazakâr Parti Milletvekili Nusrat Ghani’nin Ulaştırma Bakanlığı görevinden alındığında bunun İslam düşmanlığı nedeniyle olduğunu açıklaması ve görevden alınma sürecinde yaptığı İslam düşmanlığına ilişkin şikâyet başvurularının karşılıksız kalmasıydı. Ghani, “Tek isteğim, partinin başvurularımı ciddiye alıp araştırması ve başka Müslüman milletvekillerinin bu sıkıntıyı yaşamamasıydı. Ancak bu gerçekleşmedi.” dedi.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın eğlence partileri hakkında yapılan soruşturmanın sonucu beklenirken, İslam düşmanlığı konusunda da bir soruşturma açılması istendi. Parti milletvekillerinin Ghani’nin Müslüman olmasından rahatsız oldukları dile getirildi. Ghani’nin Johnson’a bu konuyu 2020’de açtığı ve Johnson’ın Ghani’ye partiye resmî bir başvuru yapmasını söylediği ortaya çıktı. Başbakan Yardımcısı Dominic Raab da Ghani’nin resmî bir başvuru yapması gerektiğini belirtti ancak Ghani bunun faydasız olduğunu ve yapmayacağını söyledi. Raab, resmî bir başvuru olmazsa soruşturma olmayacağını da hatırlattı. Bir hükûmet yetkilisi, “Biz ön yargı ve ayrımcılığın her çeşidine karşıyız.” diye konuştu.

Yazının Devamı

Ağrı kesici stokları tükeniyor

Birleşik Krallık’ta 23 Aralık 2021’den bu yana Kovid-19’un Omicron varyantına bağlı ateş düşürücü paracetamol ve ibuprofen stoklarında ara ara bir miktar düşüş gözlemleniyor. Independent gazetesi, bu durumun nedeninin Noel ve yeni yıl dolayısıyla bir araya gelen insanların birbirlerine virüsü bulaştırmaları, hasta olup bu ateş düşürücü ilaçların tüketimini artırmaları olarak açıkladı. Tam Noel öncesi olduğu için aynı stok tükenmesinin hindi pazarında olduğu bilgisi de haberde yer aldı.

Geçen günlerde ilaç stokunun tükenmesi konusu, The Telegraph gazetesiyle yeniden gündeme geldi. The Telegraph’in haberine göre, Aralık 2021’deki ilk haberden sonra insanlar bu ilaçları alıp hasta olmaları durumunda kullanabilmek için evlerinde stoklamaya başladı. İngiltere Millî İstatistik Ofisi, her 10 eczaneden üçünde bu ateş düşürücü ilaçların raflarda azalması durumunun söz konusu olduğunu açıkladı. Ancak birçok süpermarket ve eczanede bu ilaçların bulunabildiği bilgisi aktarıldı. İlaç üreticileri, Omicron’dan dolayı artan talebe yetişemediklerini belirtti. Omicron’un yanı sıra kış ayları nedeniyle grip vakalarında yaşanan artış, anjin ve üçüncü Kovid-19 aşısını olanların ağrı şikâyetleri gibi yan etkiler için bu ilaçları kullanmaları da talebi artıran etkenler arasında yer aldı. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Büyük Britanya Sağlıkta Tüketici Kurumu Başkanı Michelle Riddalls “İlaç satışındaki sıkıntılar küçük, lokal, anlık ve hemen düzeltilebilir durumda. Ibuprofen ve paracetamol; hafif geçirilen Kovid-19, grip, anjin ve aşı sonrası kırıklık belirtilerinde başarılı ilaçlar. Bu aralar, tüketimin artması normal.” diye konuştu.

‘İLAÇLAR UYGUN FİYATA İNGİLTERE’DE ÜRETİLSİN’

Yazının Devamı

Birleşik Krallık ahlaki çöküntü ile çatırdıyor

Birleşik Krallık’taki tüm gazeteler bugün manşet haberin ne olacağı konusunda ciddi bir ikilem yaşadılar. Bir yanda Covid nedeniyle halkı eve kapatıp, insanların hastanelerde vefat eden yakınlarına son bir veda bile edemediği, cenaze törenleri yapamadığı günlerde “Güzel havadan faydalanmak için” Başbakanlık binasının bahçesine 100 kişiyi e-posta ile içkili partiye davet eden son derece duyarsız ama ayrıcalıkları değerlendiren bir Başbakan ve onun hükümeti, diğer yanda ABD’de görülen Epstein ve GislaineMaxwellgenç kızları para karşılığı kandırıp cinsel suiistimal eden skandalın mahkemesi ile ortaya dökülen 18 yaşın altında genç bir kızı, Virginia Guiffre’yi,cinsel suiistimal eden Kraliçe Elizabeth’in oğlu Prens Andrew hakkında hakimin aldığı “Prens Andrew yargılanmalı” kararı…

Kısacası “Güneşin Batmadığı İmparatorluk”tan geriye kalan Birleşik Krallık paranın, gücün ve ayrıcalığın getirdiği yozluklar içinde çatırdıyor, tökezliyor. Acaba toparlanabilecek mi bu çatırtıdan? Yazılı anayasası bile olmayan, 1200lerde yazılan Magna Carta ile demokrasinin beşiği, Fransız İhtilalinde giyotinle, 1917 Rus devriminde vurularak yaşamını kaybeden Fransız ve Rus kraliyet ailelerinin tersine zamanında halkına sahip çıkarak ayakta kalmış, geleneklerini önemseyen, yozluktan uzak ve etik olmak için çok çaba gösterenİngiliz Kraliyetinin bugünkü sembolü Kraliçe Elizabeth’le bugünlere gelmiş,birçok şeyin güvene ve geleneklere dayalı ilişkiler içinde yaşandığı ülke, kendine yakışmayan nahoş şeyler yaşıyor.

Birçok siyasetçi Başbakan Boris Johnson’ı katıldığı bu partiden dolayı istifaya çağırırken, Başbakan bu partiye 25 dakika için katıldığını, ancak şimdi geriye dönük düşündüğünde bahçedeki herkesi içeri yollaması gerektiğini söyleyerek özür dilerken zaman kazanmaya çalışıyor. Yorumlarda, Başbakan istifa ederse yerine kim seçilebilir konusu da işlenmekte. Muhalefet Partisi olan İşçi Partisi Başkanı KierStarmer’ın da bir güven oylamasına gitmesi konuşuluyor.

Yazının Devamı

CIA ajanının eşi İngiliz hukukuyla karşı karşıya

ABD vatandaşı Ann Sacoolas, 22 Ağustos 2019 yılında İngiltere kırsalındaki RAF (Royal Air Force) Croughton’dan çıkıp yolda İngiliz vatandaşı 19 yaşındaki motosikletli Harry Dunn’a aracıyla çarptı ve çocuğun ölümüne yol açtı.

İngiltere’ye geleli birkaç hafta olmuştu ve bu ülkede trafiğin ters taraftan gittiğini (sağda) unutup dikkatsizlikle aracını sol şeritte kullanınca, doğru şeritte karşıdan gelen Harry’e çarptı ve çocuğun ölümüne neden oldu.

Çok sevilen bir çocuk olan Harry hastaneye kaldırıldı ancak saatler içinde hastanede yaşamını kaybetti. Sacoolas yüzde 100 hatalıydı, ters şeritte gidiyordu. Ancak hatasını üstlenip yargı karşısına çıkmak yerine polis soruşturması devam ederken apar topar birkaç gün içinde uçağa atlayıp ülkeden kaçtı, ABD “diplomatik dokunulmazlık” kılıfı içinde kaçmasına yardım etti. Bu olay ABD ile Birleşik Krallık arasında hayli gerginliğe yol açtı.

Yazının Devamı

İnsanlar eve kapandı, hükümet çalışanları parti yaptı

Bugünlerde Birleşik Krallık bir skandal ile çalkalanıyor. Bu yıl kasım ayının sonunda ITV kanalında yayınlanan, geçen yıl Noel sürecinde tüm ülke Kovid-19 kısıtlamaları ile evlerine hapsolmuş, açık havada bile görüşmek yasakken ve insanlar sevdiklerine veda bile edemeden ölürken hükümetin peynir, şaraplı Noel partisi, partiyi takiben hayali bir TV söyleşisinde bu partiyi nasıl anlattıklarını, dalga geçtiklerini gösteren gizli çekilmiş bir videonun bulunup yayınlanması hükümete yönelik tepkileri artırdı. İşçi Partisi Başkanı Sir Keir Starmer hükümeti “ahlak eksikliğiyle” suçladı. Ayrıca İşçi Partisi polisin çekinmeden bu konuyu soruşturmasını istedi.

JOHNSON ÖZÜR DİLEDİ

Başbakan Boris Johnson bu konuda özür diledi ve partiden Simon Case’i bu konuyu araştırmayla görevlendirdi ancak öfke durmuyor. Kraliçenin bile eşinin cenaze törerinde tek başına durduğu ve yanında destek kimsenin olmadığı, liderlerin topluma ahlaki açıdan örnek olma sorumlulukları gerektiği ve bu konudan Boris Johnson’ın haberinin olmamasının olası olmadığı dile getiriliyor.

Yazının Devamı

Amiral Deniz Kutluk: Rusya'yı tahrik edecek eylemlerden kaçınmalı

Amiral Deniz Kutluk, Karadeniz'deki son gelişmeleri Aydınlık'a değerlendirdi. 'ABD ısrarla Karadeniz’e girmek, kuşatmayı sağlamak için kışkırtmalar yapıp huzursuzluk çıkartıyor.' diyen Amiral Kutluk, 'Rusya Federasyonu’nu tahrik edecek girişim ve eylemlerden kaçınmalı.' ifadelerini kullandı.

Çin ile Rusya'nın giderek gelişen ilişkilerinin bir türlü önüne geçemeyen ABD, Moskova'yı arka bahçesinde, yani donmayan tek denizi olan Karadeniz'de sıkıştırmaya karar verdi. Bulgaristan ve Romanya'nın NATO'ya girişiyle birlikte Karadeniz'e komşu olan İttifak da 2016 Temmuzunda cikardigi zirve karariyla birlikte bölgedeki varlığını artırma kararı aldı. Bu kapsamda Karadeniz'deki tabikatların kapsamı genişletildi, Romanya'nın Devesul kentine anti-balistik füze üssü kuruldu, Novo Selo'ya 5 bin kişiye ulasan ABD gücü yerleştirildi, Yunanistan'ın Dedeağaç kentine tarihte görülmemiş bir yığınak başladı...

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin yükselmesiyle gözler yeniden Karadeniz'e çevrilirken, Emekli Tümamiral Deniz Kutluk, bölgede yaşananları Aydınlık için değerlendirdi....

Yazının Devamı

Fransa - İngiltere arasındaki kriz derinleşiyor

Birleşik Krallık ile Fransa arası sorunlar bitmiyor. Öncelikle Fransa Birleşik Krallığı'n Avrupa Birliği'nden Brexit ile ayrılmasını, yani bu ülkeyi kaybetmek istemedi. Avrupa Birliği Avrupa'nın varsıl ülkeleri arasında kurulmuş bir kulüp iken SSCB'nin dağılması ile biraz da ABD'nin baskısı altında AB Doğu Bloku ülkelerini kulübe aldı ancak bu adım varsıl kulübün yapısını da hayli değiştirdi, yük getirdi. Bir yandan Yunanistan ve Eski Doğu Bloku ülkelerine maddi yardım bu varsıl ülkelerin bütçelerini etkilerken diğer yandan bu ülkelerden kontrolsuz gelen daha az eğitimli ve farklı kültürlü ucuz işçi akımı günlük yaşama olumlu yansımadı.

Birleşik Krallığı'n işçi göçü aldığı bölgeler eski sömürgeleri olan ve zaten dillerini, kültürlerini yüzyıllar boyu hayli yerleştirdikleri Hindistan, Pakistan, Karayipler, Afrika'ydı. Bu gelenler renkleri ile farklı göründüklerinden ırkçılıkla karşılamamak için hızla İngiliz kültürüne ayak uydurdular ve düzgün, hassas davranışa girdiler. Doğu Avrupa'dan gelen, dış görünüş olarak kendilerine benzeyen, bir çoğu sarışın ama kültür olarak çok daha kaba, düzgün olmayan ve dürüst davranmayanlar ise zaten adada Avrupa kıtasına göre çok daha az olan ırkçı tutumlarla karşılaşmadılarsa da İngiliz halkını günlük yaşamda yabancılardan bu grup bıktırdı.

Sonuç Brexitti, halk oylaması ile ada AB den ayrıldı. Ayrıldı ama adanın Aşil Topuğu Kuzey İrlanda sorunu bir türlü çözülmedi. İrlanda Cumhuriyeti İngiltere'nin ilk sömürgesiydi. İrlandalılar geçmiş yüzyıllarda İngilizlerin boyunduruğundan çok çekmişti. Bu konu başlı başına tarihi bir konu, kısaca uzun yılları kapsayan direnişleri sonunda İRA, yani İrlanda Kurtuluş Ordusu liderliğinde özgürlüklerine kavuştular ama İngilizler bir oyunla adanın Kuzey Bölgesini ellerinde tuttular. İrlanda adası Katolik, adanın kuzeyindeki ufak bir bölge ise İngiltere gibi ağırlıkla Protestan'dı, İngiltere burada ayrı bir oylama yaparak bu bölgeyi tuttu ve İskoçya, Galler ile birlikte bu 4 ülke Birleşik Krallık oldu. Öyle olsa da, parlamenter yönetimin çoğunluğu ve kraliyet hala İngiliz, yani İngilizler yönetiyor ağırlıkla ülkeyi şu anda.

Yazının Devamı

Atatürk: Yüzyılın en büyük lideri

Bu röportajda Atatürk’ün yüzyılın en büyük lideri olduğu sonucu çıkan 18 yıllık Amerikan araştırmasının sonuçlarını paylaşıyoruz

Araştırmayı gerçekleştiren Prof. Dr. Arnold Ludwig Amerikalı bir tıp doktoru, psikiyatrist, akademisyen, tıp fakültesi bölüm başkanlığı yapmış, şu an ABD Rhode Island’da Brown Üniversitesinde emeritus profesör ünvanlı bir hoca. Alanı insan davranışını araştırmak. 18 yıl süren “Liderliğin Doğası” çalışmasında, 1900-2000 yılları arasında yaşamış, 200 farklı ülkeden 1941 lideri araştırıyor.

Ludwig “Politik Büyüklük Ölçeği” adında bir ölçek geliştirmiş ve bu ölçekte puanlama yapmış. Bu puanlama yapıldığında ayrıntılı bilgiye ulaşabildiği Roosevelt’ten Churchill’e, Mao’dan Fidel Castro’ya uzun bir listedeki 377lider arasında en yüksek puanı alan Atamız; Mustafa Kemal Atatürk. Ludwig, bu çalışması nedeniyle Amerika Atatürk Derneği’nden bir plaket almış ve kendisine ABD Atatürk Derneğinde yaşam boyu onursal üyelik verilmiş.

Yazının Devamı

İngiltere'nin son ırkçılık raporu: Bölücü

The Guardian gazetesinin 31 Mart tarihli haberi konuyu bu başlıkla toparlıyor ve bu raporun milletvekilleri, dernekler, vakıflar, eşitlikçi gruplar tarafından eleştirildiğini ekliyor. Bu raporun sistemik değişim için bir fırsat olduğu ama değerlendirilmediği açıklanıyor. Bu eleştiriyi yapanlar “Etnik ve Eşitsizlikler Komisyonu”nun sağlık, eğitim, barınma gibi konulardaki azınlık gruplarını etkileyen şok edici eşitsizliklerini tanımakta başarısız olduğunu söylüyor.

İşçi Partisi de köleciliği yücelten en çekişmeli paragraflara hükümetin açıklama getirmesini istedi. Bu rapor “Black Lives Matter” protestoları nedeniyle hükümet tarafından istenmişti ve parçaları basına sızmaya başlayınca geçen hafta açıklanmıştı. Bu açıklamalardan beri rapora protestolar durmak bitmiyor.

Komisyon raporu ırkçılık ve eşitsizliğin hala daha var olduğunu ama coğrafya, aile yapısı, sosyoekonomik durum, din ve kültürün etkisinin daha fazla olduğunu belirtmişti. Raporun önsözünde Komisyon Başkanı Dr Tony Sewell “Bazı topluluklarda tarihi ırkçılığın kâbusları hala görünüyor ve Birleşik Krallığın değiştiğini, daha hakça ve açık hale geldiğini açıklamakta bir tereddüt görülüyor” diye açıklamıştı. Raporun azınlıklara bir miktar önyargıyı bulduğunu ama genelde büyük toplumun güvenilmez olduğuyla ilgili bir algı olduğunu eklemişti.

Yazının Devamı