Saklanan duygular ve bastırılan ifadelerin patlayıcı etkisi.

Freud'a göre İfade edilemeyen duygular ölmez, diri diri gömülür ;sonra korkunç şekilde hortlar.

Duygu Terzioğlu Duygu Terzioğlu
Saklanan duygular ve bastırılan ifadelerin patlayıcı etkisi.

Bazen, tartışma çıkmasın, insanlar yanlış anlamasın diye sessiz kalırız. İş yerinde, arkadaş çevremizde ya da sosyal ortamlarda duygularımızı ifade etmekten kaçınabiliriz. Ancak, bu durum bizi daha medeni yapmaz, açık iletişim her zaman daha medeni bir yöntemdir. 

Duygularımızı ifade etmediğimizde, zamanla içimizde boşluklar ve yaralar oluşur. Bu duygular, aktarmadığımız sürece, zihnimizde görünmeyen bir yük haline gelir. Bastırılmış duygular ölmez, sadece derinlere gömülür. Zamanla, bu hisler birikir ve içsel bir gerginlik yaratır.

Kültürümüzde ifade edilmeyen duygular genellikle dolaylı yoldan, laf dokundurarak dışa vuruluyor. Oysa açık iletişimin önemi, ruh sağlığımızı korumada büyük bir rol oynuyor. Özellikle Y kuşağı çocuklarına, okulda ve ailede sık sık susmaları gerektiği öğretiliyor. Ancak, artık bu algıyı değiştirmenin zamanı gelmedi mi? Açık iletişim kurarak duygularımızı ifade etmek, hem bizim hem de çevremizdekilerin sağlığı için çok önemli.

Unutmayalım ki, hissedemediğimiz duygular hayatımızın kaçınılmaz bir parçasıdır ve bizimle birlikte yaşar. Onları ifade etmemek, yok olmalarına neden olmaz; aksine, onları içimizde bir kenarda tutarız. Bu hisler, daha sonra patlayarak ya da başka şekillerde kendilerini gösterir ve hayatımızda huzursuzluk yaratır. Yani, hislerimizi ifade etmediğimizde onları gömmek yerine, aslında büyütmüş oluyoruz. Duygularımızla yüzleşmek ve onları kabul etmek, ruh sağlığımız için çok önemlidir ve bu, bize özgürleşme fırsatı sunar.

eğitim