Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi çocukları
Mustafa Kemal Atatürk, savaş dönemlerinde bile çocuklarla alakadar olmaktan geri durmayan, büyük bir liderdi. “Muasır medeniyet seviyesine” giden yolun, çocuklara gösterilen önemden geçtiğini biliyordu. Bu sebeple, çocuklara gösterdiği ilgiyle ülkesine örnek oluyordu.
Mustafa Kemal Atatürk, “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız…” veya “Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.” gibi sözleriyle çocuklara olan sevgi ve hassasiyetini gösteriyordu.
Atatürk’ün nezdinde ulusun bütün çocukları onun birer evladıydı. Ancak bazı çocuklar, Atatürk ile daha fazla vakit geçirme şansına sahip olmuştu.
Atatürk, Anadolu’nun farklı yerlerinden 8 çocuğu evlat edinerek yaşamını sonuna kadar onlarla yakından ilgilenmişti. İşte Atatürk’ün manevi çocukları ve onlara karşı duyduğu büyük sevgi…
SABİHA GÖKÇEN
Sabiha Gökçen, 1913 yılında Bursa’da doğdu. 6 kardeşin en küçüğüydü. Henüz ilkokula gittiği sıralarda anne ve babasını kaybetti. Atatürk, 1925 yılında Bursa’da Sabiha ile tanıştı. Sabiha’nın zorluklar içeresindeki yaşamına yakından şahit oldu. Bunun üzerine Sabiha’nın ağabeyi ile konuştu ve Sabiha’yı evlat edindi. Atatürk’ün eğitim konusundaki hassasiyeti üzerine, derhal Çankaya İlkokulu’na kaydedildi. İlkokulun ardından Üsküdar Kız Koleji’ne devam etti. 1935 yılında Türk Hava Kurumu’nun Havacılık Okulu’nda eğitim almaya başladı.
Sabiha, oldukça iyi bir öğrenciydi. Türkiye’deki eğitimlerini başarıyla tamamladıktan sonra, havacılık üzerine eğitimlerine devam etmek için Sovyetler Birliği’ne gitti. Yurda döndükten sonra Eskişehir Hava Okulu’na girdi. Av ve bombardıman uçakları alanında uzmanlaştı. 1937’de çıkan Şeyh Rıza isyanında başarılı uçuşlar gerçekleştirdi. Bir yıl sonra, Atatürk’ün isteği üzerine çıktığı Balkan turuyla, Türk kadınını en güzel şekilde temsil etti. Bu sayede Avrupa’da tanınmaya başladı. Türk Hava Kurumu bünyesinde bulunan uçuş okulu Türkkuşu’nda başöğretmenlik yaptı.
Sabiha Gökçen, başarılarla dolu havacılık kariyerini 1955 yılında noktaladı. Atatürk’ün manevi çocukları arsındaki Sabiha Gökçen, Atatürk’ün yönlendirmeleri ve azimli kişiliği sayesinde ilk Türk kadın savaş pilotu olarak tarihe geçti. Gökçen, 2001 yılında hayata veda etti…
ÜLKÜ ADATEPE
Ülkü Adatepe’nin annesi Selanikli Vasfiye Hanım, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlat edindiği kızıydı. Selanik’ten İstanbul’a beraber gelmişlerdi. Zübeyde Hanım’ın vefat etmesinden sonra, Vasfiye Hanım Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Atadan’ın yanına yerleşti. Daha sonra Ankara’ya, Atatürk’ün yanına gelen Vasfiye Hanım, Orman Çiftliği’nde çalışan Tahsin Çukuroğlu ile evlendi…
Atatürk’ün manevi çocukları arasında en küçüğü olan Ülkü, 1932 yılında dünyaya geldi. İsmini bizzat Atatürk koydu. Atatürk, Ülkü’yü henüz 40 günlükken yanına aldı ve ömrünün sonu kadar yanından ayırmadı.
Çıktığı bütün seyahatlere Ülkü’yü de yanında götürüyordu. Baba- kız, Çankaya Köşkü’nde beraber oyunlar oynuyorlar, Florya’da birlikte denize giriyorlardı. Sabahları Atatürk’ü Ülkü uyandırıyordu. Atatürk, Ülkü’nün eğitimiyle de bizzat kendisi ilgileniyordu. Ülkü, Atatürk’ün çocuk sevgisinin en büyük simgesiydi…
AYŞE AFET İNAN
Afet İnan, henüz 17 yaşında genç bir öğretmen olarak İzmir’deki Reddi İlhak İlkokulu’nda çalışıyordu. 11 Ekim 1925 yılında, Atatürk’ün İzmir seyahatinde bu ilkokulu ziyaret etmesi sayesinde tanıştılar.
Afet İnan da Atatürk gibi, Selanikliydi. Afet İnan, eğitim hayatına devam etmek, özellikle yeni diller öğrenmek istiyordu. Bu isteğini Atatürk’e iletti. Eğitim konusuna büyük önem veren Atatürk, İnan’ın bu isteğini memnuniyetle karşıladı ve İnan’ı himayesine aldı…
Atatürk, İnan’ı Fransızca öğrenmesi için Lozan’a gönderdi. Afet İnan 1928 yılında yurda döndükten sonra, İstanbul’daki Fransız Kız Lisesi’nde eğitimine devam etti. Buradaki eğitiminden sonra öğretmenlik sınavlarına girdi ve öğretmenlik belgesi aldı. Daha sonra Ankara Musiki Öğretmen Okulu’na, Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atandı…
İnan, ilerleyen dönemlerde Türk Tarih Kurumu’nun kuruluş sürecinde önemli görevler aldı. Bu kurumda uzun yıllar asbaşkanlık yaptı. Bunun yanı sıra, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde müdür olarak görev aldı. 1950’de profesör unvanını aldıktan sonra, Atatürk ve Türk tarihi üzerine pek çok eser yayımladı…
NEBİLE İRDELP
Nebile İrdelp, 1927 yılında 2 arkadaşıyla beraber, Atatürk’ü ziyaret etmek için Dolmabahçe Sarayı’na gelmişti. Arkadaşları ziyaretin ardından saraydan ayrıldılar. Ancak Nebile, Atatürk’ün manevi çocukları arasında katıldı ve Atatürk’ün yanında kaldı.
Daha sonra, eğitimine devam etmesi için Ankara’ya gönderildi. Eğitimini tamamladıktan sonra, Viyana Büyükelçiliği Başkâtibi Tahsin Bey ile evlendi. 1929’da Ankara Palas’taki düğünde, elbette Atatürk de davetliler arasındaydı… Atatürk’ün hastalandığı dönemde Nebile de ağır bir hastalığa yakalandı ve 1943 yılında hayatını kaybetti…
RUKİYE ERKİN
Atatürk ve Rukiye, Atatürk’ün Konya’yı ziyaret ettiği sırada tanıştılar. Rukiye, kimsesiz bir kızdı ve ne yazık ki çok kötü şartlarda yaşıyordu. Bu duruma tepkisiz kalamayan Atatürk, Rukiye’yi evlat edinerek Ankara’ya getirdi.
Atatürk, Rukiye’nin bakımını üstlendi ve eğitim görmesini sağladı. Rukiye, ilerleyen dönemde Yüzbaşı Hüsnü Erkin ile evlendi. Düğünleri Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşti. Düğün açılış dansını Atatürk ve manevi kızı Rukiye yaptılar…
ZEHRA AYLİN
Atatürk, Amasya ziyaretinde kimsesiz bir kız olan Zehra’yı evlat edindi. Böylece Zehra, Ankara’ya geldi. Atatürk’ün diğer manevi çocukları olan Sabiha ve Rukiye ile beraber Çankaya Köşkü’nün bahçesindeki ilkokulda eğitim gördü.
Takip eden yıllarda, eğitimine devam etmesi için Londra’ya gönderildi. Ancak Londra’ya ve gittiği yatılı okula adapte olamadı. Bunun üzerinde Atatürk, yurda dönmesine izin verdi. 1936 yılında Londra’dan Paris’e geçerken, seyahat ettiği trenin penceresinden düşerek hayatını kaybetti.
Zehra’nın ölüm haberi Atatürk’e ulaştığında, “Şimdi müteessir oldum. Çok zeki ve inatçı kızdı, severdim”, diyerek üzüntüsünü dile getirmişti. Zehra’nın cenazesi daha sonra İstanbul’a getirildi ve burada defnedildi.
ABDÜRRAHİM TUNCAK
Atatürk’ün manevi çocukları arasındaki bir başka isim, Abdürrahim Tuncak Van’da yaşan kimsesiz bir çocuktu. Atatürk, İstanbul’a getirdiği Abdürrahim’i annesi Zübeyde Hanım’ın yanına yerleştirdi. Milli Mücadele’nin kazanılmasından sonra, Abdürrahim Ankara’ya getirildi. Çankaya Köşkü’ne yakın bir ilkokula yazdırıldı. İlkokulun ardından sanayi mektebine gönderildi. Ancak Atatürk, Latife Hanım ile evlenince Abdürrahim İzmir’e gönderildi. Burada Zübeyde Hanım ile birlikte yaşamaya başladı. Atatürk ve Latife Hanım ayrılınca tekrar Ankara’ya döndü.
Atatürk, Abdürrahim’in yurt dışında eğitim almasını istedi. Böylece Abdürrahim, Berlin Teknik Üniversitesi’nde eğitim görmeye başladı. Bütün masrafları bizzat Atatürk tarafından karşılandı.
Abdürrahim, 1934 yılında “Tuncak” soyadını aldı. Savarona Yatı satın alınacağı sırada, heyetler arasında tercümanlık yaptı. Tuncak, uzun yıllar Merkez Bankası’nda çalıştı ve buradan emekli oldu. Abdürrahim Tuncak, 1999 yılında hayatını kaybetti.
SIĞIRTMAÇ MUSTAFA
Mustafa, Bulgar göçmeni yoksul bir ailenin çocuğuydu. Atatürk ile Yalova’da karşılaşmıştı. Mustafa, Yalova’da çobanlık yapıyordu. Sığır güttüğü bir sırada Atatürk ile karşılaştı. Uzun süre sohbet ettiler…
Mustafa yoksul bir ailede büyüdüğü ve yaşadığı için bazı hastalıkları vardı. Atatürk, Mustafa’yı himayesine aldı ve Şişli’de bulunan çocuk hastanesine gönderdi. Tedavi süreciyle yakından ilgilendi.
Mustafa sağlına kavuştuktan sonra ilkokula yazdırıldı. Eğitim hayatına Atatürk’ün himayesinde devam etti. Askeri liseyi ve Harp Okulu’nu bitirdi. Manevi babasının izinden gitti ve subay oldu. Emekli olduktan sonra Yalova’ya döndü ve 1987 yılında hayatını kaybetti…