Ukrayna krizinin arkasındaki NATO gerçeği
Rusya’nın Donbass bölgesine yönelik operasyonu, kamuoyunda yapılan propagandaların aksine bir Rus-Ukrayna krizi değil. Zira bu krizin geçmişi 1990 yılına kadar dayanıyor. İşte Putin’in “genişlemeyeceğinize söz vermiştiniz” açıklamalarının altında yatan gerçekler…
ABD’nin Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya dâhil etme girişimlerine karşı Rusya, Donekts ve Luganks Halk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını tanıdı. Hemen sonrasında da iki cumhuriyetten gelen talep doğrultusunda askeri operasyon başlattı.
Rusya’nın bu ağır darbesine karşı kamuoyunda “işgal” yaygarası koparıldı. Oysa gerçekler, hem Rusya’nın haklılığını hem de NATO’nun saldırganlığını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
Tarih 17 Mayıs 1990… Belçika’nın başkenti Brüksel, önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Toplantıda ABD Başkanı Bush, İngiltere Başbakanı Thatcher, Almanya Başbakanı Kohl, NATO Genel Sekreteri Woerner, Sovyetler Birliği Lideri Gorbaçov ve bu ülkelerin dışişleri bakanları katılmıştı.
Sonradan Batı basınına da yansıyan bilgilere göre o toplantıda Batılı ülkeler, Gorbaçov’a NATO’nun Almanya’nın doğusuna genişlemeyeceğine dair söz vermişti. Ancak bu söz Gorbaçov’a yazılı değil sözlü iletildi.
1993 yılında sözüm ona “Sovyet tehdidi” ortadan kalkınca NATO içinde gereklilik tartışmaları baş gösterdi. Ancak NATO “Avrupa’nın güvenliği” adına varlığını devam ettirmekte kararlıydı.
Brüksel’deki uzlaşmalara aykırı olarak NATO birkaç yıl içerisinde Doğu yönünde genişledi ve Rusya’yı çevreleyen devletler birliğe dâhil edildi. Bu devletlerde füzelerden, zırhlı tümen, savaş uçakları, topçu birlikleri ve binlerce askerden oluşan oldukça güçlü askeri bir aparat kuruldu.
1999'da Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti örgüte dahil oldu. 2004'te Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya, 2009’da Arnavutluk ve Hırvatistan, 2017’de Karadağ, 2020’de de Kuzey Makedonya NATO'ya üye oldu. Bu ülkelerin NATO’ya dâhil olması, Rusya’nın güvenlik kaygılarını arttırıyordu.
Son olarak Ukrayna ve Gürcistan’ın birliğe dahil edilme konusu gündeme gelince Moskova NATO’ya kırmızı çizgilerini ve Gorbaçov’a verilen sözleri hatırlattı. Ancak Putin’in defalarca yazılı taahhüt istemesine rağmen Moskova’nın güvenlik kaygıları giderilmedi.
Özellikle Ukrayna’nın doğusuna kurulacak bir hava sisteminin birkaç dakika içinde Rusya’yı vurabileceği tehdidinin farkında olan Moskova, önce Donekts ve Luganks’ın bağımsızlığını tanıdı. Bir gün sonra da iki cumhuriyetin talebiyle bölgeye operasyon başlattı.