Öncü Gençlik: "Üniversitelerde LGBT projesine geçit yok"

Öncü Gençlik'ten LGBT dayatmasına tepki geldi. Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Sekreteri İbrahim Toraman açıkladı.

Öncü Gençlik'ten LGBT dayatmasına tepki geldi. Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Sekreteri İbrahim Toraman açıkladı.

Basın açıklamasının tam metni: 

Değerli Basın Emekçileri

Saygıdeğer Türk milleti,

 Ülkemize, milletimize, toplumsal yapımıza yönelik LGBT saldırısının yeni bir aşamasına şahit oluyoruz. Yaklaşık bir yıldır, Batı’dan fonlanan LGBT örgütleri ve arkalarındaki emperyalist merkezler tarafından Türk üniversitelerinde, üniversiteli gençliği hedef alan bir proje yürütüldüğünü tespit ettik. Bu projeyi, bu hayasız akını kamuoyuyla paylaşmak görevimizdir.

ÜniKuir Derneği olarak bilinen Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ Dayanışma Derneği ve SPoD (Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği) “Ankara ve İstanbul’daki Devlet Üniversitelerinde LGBTİ Hakları Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Haritalama ve İzleme Projesi” adı altında Türk üniversitelerinde LGBT dayatmasına, çürümüşlüğe meşruiyet alanı oluşturmaya çalışıyor.

KİMİN EKMEĞİNİ YERSEN ONUN KILICINI SALLARSIN!

Kimin ekmeğini yersen onun kılıcını sallarsın! Söz konusu proje, Avrupa Birliği’nin fonladığı CEİDizler (Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin İzlenmesi Projesi) tarafından resmen 36 bin 154 avro hibeyle fonlanarak desteklenmektedir. Projenin hedefi ve doğrultusu baştan sona AB fonlarıyla belirlenmiştir. Üniversitelerimizde emperyalistlerin kılıcını sallayanlar var.

Avrupa Birliği neden bu derneklere fon ayırıyor? Ortada insanlığa dair bir fayda yok, gençliğin bir sorununa dair çözüm yok. Gerçek sorunlara değil dayatmalara fon var. Avrupa Birliği’nin fonuyla LGBT örgütlerinin Türk üniversitelerinde bir denetleme mekanizması kurma amacı var.

TÜRK GENÇLİĞİNE “LGBT BEKÇİLİĞİ” DAYATMASI

Ankara’da 8, İstanbul’da 12 devlet üniversitesinde yürütülecek çalışmaların amacını bakın nasıl açıklıyorlar: Devlet üniversiteleri mensuplarıyla yapılacak “odak grup görüşmeleri”, “mevzuat ve müfredat incelemesi”, “politika analizi”, “paydaş analizi”, “LGBTİ Haklarına Erişim Ölçeği” ve “LGBTİ’lere Karşı Ayrımcılık Ölçeği isimli 2 ölçme aracının geliştirilmesi”. Bu analizler ve ölçekler sonrasında da iki raporun ortaya çıkartılması amaçlanıyor: “LGBTİ Hakları Bağlamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Raporu” ve “Ankara ve İstanbul’daki Devlet Üniversitelerinde LGBTİ Hakları ve LGBTİ’lere Yönelik Ayrımcılık Raporu”.

Tüm bu analiz, ölçme-değerlendirme ve hazırlanan raporların sonunda çıkartılacak haritanın amacı ise şöyle açıklanmaktadır: “ Türkiye’de LGBTİ haklarının sistematik olarak üniversite temelli izlenmesi”.

Emperyalistlerin sivil toplumcu maşaları bizim üniversitelerimizi gözetleyecek ve “LGBT haklarına” ne kadar uyuyorlar diye denetleyecek!  Adına her ne derlerse desinler! İzleme, ölçme, raporlama adı altında yürütülen bu faaliyet Türk gençliğine LGBT bekçiliği dayatmasıdır.

ÜNİVERSİTELER BU OYUNUN PARÇASI OLAMAZ!

Aydınlık Gazetesi yine hakikat işçiliği yaptı. Bugün işte bu haçlı saldırısını manşetine taşıdı. Söz konusu projenin, Temmuz 2021 itibariyle 10 aydır uygulandığını öğrendik. Bu çalışmaları hiçbir yetkili kurum görmüyor mu? Bilmiyor mu?

Artık biliyorsunuz! Artık duyuyorsunuz! Aile yapımızı yerle bir etmek isteyen, kadınımızı aşağılayan, hor gören, kafeslere atan, çocuklarımıza göz diken, insanı kendine, topluma ve doğaya yabancılaştıran bu köhne bu çürümüş anlayışları yerle yeksan edeceğiz. Üniversiteler bilim yuvalarıdır! Üniversitelerde bilim üretilir, bilimsel tartışma yapılır. Burada akıl yok, bilimsellik yok, gerçeğe ulaşma amacı yok. Safsata, yalan ve dayatma var. Üniversitelerimiz bu bilim ve insanlık düşmanı projelerin parçası olamaz!

          Türkiye üniversitelerinde gençliğin bir “LGBT Hakları” sorunu ve talebi varmış görüntüsü yaratmaya çalıştıkları aşikardır. Buradan devletimiz ve üniversitelerimiz hedef haline getirilmesi planlanmaktadır. Fakat daha da önemlisi, bu emperyalist çürüme ve yozlaşma Türk gençliğinin içerisinde yayılsın istiyorlar. “Z kuşağı” safsatalarıyla Türk gençliğini bir kalıba sokmaya çalıştılar, olmadı, başaramadılar.  Şimdi de “LGBT aktivisti” gömleği giydirebileceklerini sanıyorlar. 

LGBT HAREKETİNİN HEDEFİNDE ÇOCUKLAR VAR

Her geçen gün yeni yeni cinsel kimlikler uyduruluyor. Bu kimlikler cinsiyetsizleşmeyi dayatıyor. Ülkemizin geleceği hatta insanlığın geleceği hedef alınıyor. Saldırı çok boyutludur. Hedef kitlesi artık geleceğimiz çocuklarımıza kadar indirilmiştir. Çocuklar hem LGBT hareketinin meşrulaştırma aracı hem de istismarın mağduru haline getirilmiştir. Batı’da LGBT yürüyüşlerinin sembolü çocuklardır, çocuklar çok küçük yaşta “biyolojik cinsiyetlerinden” kurtularak cinsiyet değiştirme propagandasına maruz bırakılmaktadır. LGBT hareketine göre çocuklar “atanmış ailelerinden” kopartılmalı, cinsel özgürleşmesini yaşamalıdır. Çocuklarımız, yoğun bir ideolojik saldırı altındadır.

Bu kapsamlı saldırı, hayasız akın karşısında göğsümüzü siper etmek; çocuklarımızı, ahlaki değerlerimizi, toplumsal yapımızı ve aileyi, milli kimliğimizi korumak vatan savunmasının bir parçasıdır. LGBT hareketinin yeni icraatlarıyla beraber kazanmaya çalıştığı mevzi bellidir. Devlet üniversitelerinde yürütülen son projede de örneğini gördüğümüz gibi AB fonları aracılığıyla suni, yapay bir “LGBT hakları” furyası yaratarak; LGBT’ye anayasal ve hukuki bir dayanak kazandırmak isteniyor. Saldırının hedefini doğru saptadığımızda, hukuki anlamda alınması gereken önlemler olduğu gerçeğini de saptamış oluyoruz.

 

YABANCI DEVLET YARDIMLARINA İMKÂN VEREN KANUN VE HÜKÜMLER KALDIRILMALIDIR

Vatan Partisi, dernek ve medya kuruluşlarının yabancı devletlerden paralar almasını engellemeyi programına yazmıştır. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının, dernek ve medya kuruluşlarının yabancı devletlerden fon ve maddi yardım alabilmesini engelleyen kanun önerisi hazırlamıştır. Bu kanun Anayasamızda hızla yerini almalıdır. LGBT derneklerine başta ABD olmak üzere emperyalist devlet ve kuruluşlardan akan milyon dolarlar, avrolar kesilmelidir.

Milli yargıyı devre dışı bırakan, uluslararası sözleşmeleri milli yasaların üzerine çıkaran, Anayasamızın 90. Maddesindeki ilgili hükümler derhal kaldırılmalıdır. Bu madde ile Türk yargısının aileyi ve ahlaki değerleri koruyan kararları geçersiz kılınıyor.  Kendi kuyumuzu kendi ellerimizle kazmayalım! Yargımıza, milletimizi ve aileyi savunma hakkı yeniden verelim.

Anayasamızın 41. Maddesindeki aileyi Türk toplumunun temeli olarak gören ve devleti, ailenin ve çocukların korunması konusunda gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılan kanun derhal uygulanmalıdır! Türk Medeni Kanunu’nun 56. Maddesindeki “Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz” hükümleri yerine getirilmelidir. LGBT saldırısına karşı yeni anayasal güvenceler inşa edilmelidir.

 ÜNİVERSİTELERDE LGBT ÖRGÜTLENMESİNE İZİN VERMEYİZ

Üniversiteler LGBT’nin faaliyet ve örgütlenme alanları, gösteri meydanları olamaz. LGBT örgütleri kampüslere yasal olmayan “LGBT toplulukları” aracılığıyla sızmaya çalışmaktadır. Üniversitelerde yapılandırılmaya, resmiyet kazandırılmaya çalışılan LGBT toplulukları, dayanışmaları, kulüplerine hiçbir yasal imkan ve faaliyet hakkı tanınmamalıdır. Buralarda verilecek tavizler devletimizi Batı’nın “LGBT hakları” sopası altında ezdirmeye kadar gider. Başta bugün kamuoyuna açıkladığımız proje olmak üzere LGBT örgütlerinin üniversiteleri amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanmalarının önünde gerekli tedbirler YÖK ve üniversite yönetimlerince alınmalıdır.

Bu yapılandırılmaya çalışılan LGBT Topluluklarının sicili kabarıktır, Türkiye düşmanlığının her örneğini sergilemişlerdir, HDP/PKK ile de sınırsız işbirliği içindelerdir. Hatta Hollanda Hükümeti, aracıları ortadan kaldırarak direkt olarak üniversitelerdeki LGBT topluluklarına yönelik “Türkiye'deki LGBTİ Öğrenci Topluluklarının Güçlendirilmesi ve Aralarındaki Koordinasyonun Sağlanması Projesi”ni başlatmış ve bu doğrultuda kamplar düzenlenmişti. Halihazırda ÜniKuir Derneği’nin koordinatörlüğünü yürüten Özgür Gür; Hollanda kral, kraliçesi ve başbakanının katıldığı ve Roosevelt Vakfı’ndan “Korkusuzluk Ödülü” aldığı törende Avrupalı gençlere “kendi hükümetlerine Türkiye’deki LGBT aktivistlerini desteklemeleri için baskı yapma” çağrısı yapıyor. Küresel emperyalizmin memuru ve paralı askeri durumuna düşenlerin hali bu kadar içler acısıdır.

“Toplumsal cinsiyet” kavramı, biyolojik olmayan toplumsal cinsiyet anlamındadır. Toplumsal hayatta kadın erkek eşitliğini ifade ettiği gibi masum bir görüntü içine sokulmakta fakat LGBT ideolojisinin temel taşı olan “doğal olmayan cinsiyet” tezini içermektedir. Üniversitelerde “toplumsal cinsiyet eşitliği” derslerinin LGBT ideolojisinin aracı haline getirilmesine izin verilmemeli, derslerin içeriği denetlenmelidir. “Kuir araştırmaları” adı altında LGBT hareketine payanda olan “sahte bilim” örneklerine izin verilmemelidir.

Bilim dünyası cesur olmalıdır! Almanya’da 802 bilim insanı cinsiyet değiştirme propagandasının bilimsellikten uzak olduğunu ve siyasi bir amacı taşıdığını açıklamıştır. Hakikatin üstü örtülemez! Bilim insanlarımız insanlığa, geleceğimize, çocuklarımıza yönelen bu saldırının karşısında bilimsel hakikatleri özgürce dile getirmelidir. Bilim ve kültür/sanat dünyasında fonlu sivil toplum çevreleri, hakikatleri dile getiren ve LGBT hareketine tavır alanlara karşı bir terör estiriyor, adeta linç ediyor. Bilim insanlarımızın, aydınlarımızın, sanatçılarımızın sorumluluğu büyüktür: Dünyanın her yerinde mazlum milletlerin tokadını yemiş, yenilen ve çöken emperyalizmin saldırgan linç kültürüne boyun eğmeyin!

NATO VE ATLANTİK, LGBT’NİN SPONSORUDUR, EFENDİSİDİR.

LGBT saldırısı tüm insanlığı hedef alan küresel bir saldırıdır. LGBT’ye karşı mücadele sadece ulusal değil aynı zamanda küresel mücadeledir. LGBT ideolojisi, ABD hegemonyacılığı ve Atlantik sistemi tarafından tüm dünyaya dayatılmaktadır. Şimdi bu dayatma üniversitelerimize kadar sokuluyor, Türk gençliği hedef alınıyor.

Ülkemizin dört bir yanını kuşatmış, milli devletimize, ekonomimize, güvenliğimize savaş açmış NATO’nun 2022 Stratejik Konsept Belgesinde “Değerlerimizin bir yansıması olan toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerleteceğiz” vurgusu yapması da tesadüf değildir.

NATO ve Atlantik, LGBT’nin sponsorudur, efendisidir. NATO’dan ayrılmak, bu çürümeyi de def etmektir. NATO’dan çıkalım gelecek nesilleri koruyalım.

Vatan Partisi olarak ABD hegemonyacılığına, çürüyen Atlantik sisteminin cinsiyetsizleştirme saldırılarına karşı insanlık cephesinin en önünde, milletimizi, değerlerimizi, geleceğimizi korumak için görev başındayız.

Vatan Partisi, ABD ve Batı’dan fonlanan; Türk gençliğini hedef alan; aileyi çocuğu kadını kafese atan bu saldırıyı durduracak tek partidir.

Kararlı adımlar atmanın zamanı gelmiştir. İnsanlığın geleceğini yıkıma uğratan bu faaliyetlere göz yummayacağımızı bildiriyoruz. Akademisyenlerimizi, bilim insanlarımızı, sanatçılarımızı, basın kuruluşlarımızı, demokratik kitle örgütlerimizi  bir kez daha sorumluluk almaya, birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.

abd türkiye terör vatan partisi proje almanya öncü gençlik lgbt Temmuz üniversite son Partisi tespit ibrahim toraman