100 yıldır ziyaretçilerini ağırlıyor
Dünyanın en önemli heykel müzeleri arasında gösterilen Antalya Müzesi, barındırdığı eserlerle 100 yıldır ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor. Bu yıl kuruluşunun 100'üncü yılını kutlayan Antalya Müzesi Cumhuriyet dönemine kadar özel eserleri barındırıyor.
Antalya Müzesi yıllardır ziyaretçilerini ağırlıyor.
Bu yıl kuruluşunun 100'üncü yılını kutlayan Antalya Müzesi'nin ilk oluşumu 1'inci Dünya Savaşı'ndan sonra İtalyanların kenti işgal ettiği döneme rastlıyor. O dönemde Antalya'da açıkta bulunan bazı eserlerin İtalyan Konsolosluğuna taşınması girişimleri üzerine Antalya Lisesinde öğretmenlik yapan Süleyman Fikri Erten, müze kurma çalışmalarına başladı.
Eski eserleri Bayraktar Baba Türbesi'nde toplayarak bir depo müze oluşturan Erten, 1922 yılında eserleri Sultan Alaaddin Camisi'ne taşıyarak ilk müze binasını oluşturdu. Müze, 1937'de Yivli Minare Camisi'ne, ardından da 1972'de şu an bulunduğu Konyaaltı Caddesi'ndeki binasına taşındı.
Alt paleolitik çağdaki insan yaşamına ait ilk izlerden Osmanlı Devleti'nin son yıllarına kadar barındırdığı eserlerle dikkati çeken Antalya Müzesi, 100 yıldır ziyaretçilerini adeta tarih sarmalında yolculuğa çıkartıyor.
Antalya sınırlarında yaşamış üç önemli Akdeniz antik uygarlığı Likya, Pamfilya ve Pisidya'dan izler taşıyan 30 bin metrekarelik alana kurulu müze, 1988 yılında " Avrupa Konseyi Yılın Müzesi" ödülünü aldı.
SES AÇ/Antalya'nın yurt dışına açılan pencerelerinden bir tanesiyiz.)
Müzede, farklı bölgelerdeki kaçak kazılarla çıkarılarak yurt dışına kaçırılan, Kültür ve Turizm ile Dışişleri bakanlıklarının çalışmaları sonucu yurda getirilen eserler de ilgi görüyor. Bu eserler arasında Girlandlı lahdi, Herakles heykeli, boğa figurini parçası, Herakles lahdi ve Herakles lahdi parçaları ve Elmalı sikkeleri dikkati çekiyor.
Antalya Müze Müdürü Mustafa Demirel, müzenin çok zengin bir koleksiyona sahip olduğuna işaret etti.
- Müzedeki yaklaşık 7 bin eseri kronolojiye ve konularına göre teşhir ediyoruz. Müzemizin en büyük özelliği Karain Mağarası'ndaki ilk kültür iziyle başlayan süreç Cumhuriyet dönemine kadar teşhirimizle sürekliliğini koruyor.