Vatan Partisi Burdur Milletvekili Adayı Osman Erbil, Sayıştay raporundaki usulsüzlükleri açıkladı: İşte usulsüzlük yapan o isimler

Vatan Partisi Burdur Milletvekili Adayı Osman Erbil, sayıştay raporunda geçen usulsüzlükleri açıkladı.

Vatan Partisi Burdur Milletvekili Adayı Osman Erbil, sayıştay raporunda geçen usulsüzlükleri açıkladı. Erbil şunları kaydetti:

- Değerli Halkımız, Ak Parti’den ve CHP’den Burdur’un milletvekili adayları olarak karşınıza çıkan ve çeşitli vaatlerle sizden oy isteyen isimlerin yakın geçmişteki icraatlarını ve profillerini sizlerin önüne seriyoruz. Halkımız, özellikle kamu ile ilişkili olan adayların, akçeli konularda temiz ve güvenilir olup olmadıklarını bilmelidir. Bu açıdan, Ak Parti 1. Sıra milletvekili Adayı ve eski MAKÜ Rektörü Adem Korkmaz 8 yıl boyunca üniversiteyi yönetti. Hem üniversitede görev yapan personel ve öğrenciler biz sormadan Korkmaz hakkında çok sayıda şikayet sıraladılar. Ama bunlardan en önemlisi, üniversite ihalelerinde yasalara uygun kararların alınmadığı yönündeki şikayetlerdi. Biz de Vatan Partisi olarak bunun üzerine gittik ve Sayıştay raporunu inceledik. Eylül 2022 yılında yayımlanan, 2021 yılı Sayıştay Denetim Raporun oldukça çarpıcı . Sayıştay, bu raporunda üniversite yönetimi için “ihaleleri yasa dışı yaptı” diyor. Şöyle ki: 1) Üniversite sahasındaki birden fazla yapım işi, açık ihale usulü ile yapılması gerekirken, pazarlık usulü ile ihaleye çıkarılmıştır. Bu şekilde 16 milyon 761 bin TL bedeli olan yapım işleri, kanuna aykırı olarak ihale edilmiştir. 2) Üniversite yönetimi mal ve hizmet alımında, kendisine ayrılan ödeneğin yasal sınırını aşmıştır. Bunun tek gerekçesi olabilecek Kamu İhale Kurulunun “uygundur” görüşünü almamıştır. Aynı usulsüzlük 2020 yılının Sayıştay raporunda da tespit edilmiştir. 3) Üniversite yönetimi, aynı nitelikteki mal ve hizmet alımları ile yapım işlerini, yasal sınırın altında tutmak için usulsüzce parçalara bölmüştür. Özellikle Yapı İşleri Daire Başkanlığı, aynı ve benzer nitelikteki yapım, mal ve hizmet ihtiyaçlarını aynı şirketten ihale yapmadan doğrudan temin ile almıştır.
- Sayıştay, bu raporunda, kamu ihale kanununa aykırı bu ihalelerde yetkililerin ve yöneticilerin cezai sorumluluğu olduğunu vurguluyor. Ancak 2022 yılı Eylül ayından bugüne kadar, 9 ay geçmesine rağmen YÖK tarafından bir soruşturulma başlatılmadı. Bu tür durumlarda YÖK, sayıştayın raporunda “suç bulgularını” dikkate alır, harekete geçer ve gerekli soruşturulmanın yapılması için düğmeye basar. Artık hepimiz merak içindeyiz. Korkmaz döneminde üniversitede adrese teslim ihaleler yapılmış mıdır? Raporda geçen kanun dışı uygulamalara, tanıdık müteahhitleri kamu kaynaklarıyla zengin etmek için mi imza atılmıştır? Bugünkü değeriyle 20 milyon TL'nin üzerinde olan işleri, usulsüz ihalelerle alan müteahhitlerden herhangi bir üniversite yöneticisi bir menfaat elde etmiş midir? Bazı üniversite yöneticilerinin, ihale alan müteahhitlerin şirket arabalarını kullandığı iddiası doğru mudur? Ak Parti Burdur Milletvekili Adayı Adem Korkmaz, kamuyu zarara uğratmaktan dolayı görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş midir? Burdur halkına soruyoruz, bagajında şaibe bulguları olan bir isim, aday olmadan önce aklanması gerekmez miydi?
- Ak Parti Genel Merkezi, aday seçiminde şöyle mi düşünmüştür? Burdur’da bir dönem Fethullahçı yapının baş sorumlusu olan, iş insanlarını bu yapıyla tanıştıran, FETÖ’den kapatılan derneğin kurucusu olan, “Hoca Efendisini” Pensilvanya’da ziyaret eden, bir tarihten sonra saf değiştirip itirafçı olan ve yargılanmaktan kurtulan, yaptıklarının siyasi olarak hesabını vermek yerine 4 dönem milletvekili yaptırılarak ödüllendirilen Bayram Özçelik’i bile kabul ettirdik. Adem Korkmaz’ı mı kabullendiremeyeceğiz demiştir? Üniversitesini kötü yöneten, başarı sıralamasında geriye düşüren, akademik ve idari işler kadrosunda ayrımcılık yaptığı herkesçe konuşulan bir isme milletvekilliği yetkisi verilebilir mi? Vatan Partisi olarak Burdur halkına güveniyoruz, gerekli sorgulamayı mutlaka yapacaktır. AK Parti, hem Burdur’umuza hem Türkiye’mize 21 yılda büyük bir zarar vermiştir. Özelleştirme politikalarıyla, ithalatı artıran ekonomisiyle, şehrimizdeki hem endüstri kuruluşlarına hem de tarım ve hayvancılığa büyük darbe indirmiştir. Üretimi baltalayan, insanımızı desteklere muhtaç hale getiren, hepimizi borca batıran, sendikalar üzerinden devlet kurumlarında baskı ve ayrımcılık yapan, çocuklarımızın eğitim kalitesini düşüren, mülakatlarda gençlerimizin umutlarını söndüren, parası olana eğitim, parası olana sağlık hizmeti sağlayan bu iktidardır. Bu düzen Özal’ın devamıdır, çürümüştür ve halkımıza sunacağı bir huzur, bir gelecek kalmamıştır.
- Gelelim CHP’nin profiline… CHP’nin Burdur 1. Sıra Milletvekili Adayı İzzet Akbulut, aday olmadan önce CHP’nin Burdur İl Başkanıydı. Mesleği mali müşavirlik. İzzet Akbulut, il başkanı olmadan önce CHP’li Burdur Belediyesi’ne ait BAHTAŞ şirketinin muhasebesine bakmaya başladı. CHP 2014 yılında belediyeyi Ak Parti’den alınca Akbulut’u bu şirkette görevlendirdi. O tarihte belediye şirketinin muhasebe işlerini yürütmesi karşılığında Akbulut, belediyeden 700 TL aylık ücret alıyordu. Bir sene sonra 2015’te bu ücret 100 TL zamlandı, sonraki sene yine 100 TL zamlandı. 2018’ e kadar yıllık artış hep 100 TL’ydi. 2018 yılında ise Akbulut CHP’nin il başkanı seçildi. Bir anda Akbulut’un kaşesi yükseldi ve belediyeden aldığı aylık ücret önce 2 katına, hemen ardından da 3 katına yani 3000 TL’ye çıktı. Düşünün, normal koşullarda CHP İl Başkanı, seçildiği gün, siyasi etik gereği, aylık ücret aldığı kendi partisinin yönetimindeki belediyedeki görevini bırakması gerekirdi. Görevi devralan kişinin de CHP’de bir yönetici sıfatının olmaması gerekirdi. Ama tam tersi oluyor. Akbulut, belediye şirketinin muhasebe işini bırakmak yerine ücretini artırıyor. Neden? Çünkü o artık CHP İl Başkanı! Şimdi de CHP’nin milletvekili adayı. Bu olayın neresi savunulabilir? CHP, kamu kadrolarını yandaşlarla doldurduğu için AK Parti’den şikayetçiydi değil mi? Ama CHP’nin düzeninde de yerel yönetim kadroları, hem belediye çalışanı hem CHP yöneticisi.
- Peki, CHP’nin Burdur’daki kamu kadrolaşması bundan mı ibaret? Elbette hayır. CHP’nin yönettiği belediyede, en üstteki yönetimden başlayarak en alta kadar, belediye başkanının 1. 2. 3. 4. Derece akrabaları ve CHP mensupları, belediyedeki koltukları doldurmuş durumda. Kuzen Belediye Başkan Yardımcısı, kuzenin eşi İmar Müdürü, öbür kuzen Kültür Müdürü… Personeller CHP üyesi… Ne kadar liyakatlı bir sitem değil mi! Değerli Burdur Halkı, Değerli Milletimiz, CHP’nin genel merkezi, il teşkilatlarına sözlü bir talimat veriyor. Diyorlar ki, “Size istediğiniz ödenekleri gönderemeyeceğiz. Masraflarınızı CHP’li belediyelere karşılatın.” Yani belediyelerle – CHP teşkilatları arasında hortum düzeneği çoktan kurulmuş. Seçim dönemi masrafları da böyle karşılanıyor. İzzet Akbulut da bu düzene ayak uyduran bir il başkanı olarak, görev yaptığı dönemde, il teşkilatına çeşitli hizmetler sunan esnafa, yerel basına vb. “Ödemenizi biz yapamayacağız, gidin belediyeden alın.” diyor. Bunun bir örneğini kanıtlarıyla sunuyoruz. Burdur’un Ayrıntı isimli aylık dergisinin sahibi, kıdemli gazeteci Cemalettin Bektaş geçen günlerde köşesinde başına gelen bir olayı anlattı. Ayrıntı dergisi, Mayıs 2021 sayısında tam sayfa olarak CHP İl Başkanı İzzet Akbulut’un Ramazan Bayramı tebrik ilanını yayımlıyor. Faturasını CHP İl Başkanlığına kesiyor. Aradan kısa bir süre sonra, derginin sahibi Bektaş, Akbulut’un kapısını çalıp ödeme istiyor. Aldığı yanıt, “Abi, bizde para yok, sen bunu belediyemizden al” şeklinde oluyor. Bektaş, buna bozuluyor ve böyle bir şeye asla tenezzül etmeyeceğini vurguluyor. Aradan geçen iki yılda, CHP İl Başkanı bu borcunu ödemiyor. İşte size kanıtı: Reklam burada, fatura burada. Demek ki, CHP – belediyeler ilişkisi, Ak Parti – Belediyeler ilişkisinden hiç farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun “hak, hukuk, adalet” sloganı tam bir aldatmaca.
- Kılıçdaroğlu’nun Burdurlulara verdiği ama tutmadığı sözü de bu aldatmacayı ispatlıyor. CHP lideri, Burdur’a 2021’in Mayıs ayında geldiğinde karşısına 18 Uygulaması mağdurları çıkıyor. 11 kişilik bu grup Kılıçdaroğlu’na, CHP’li Burdur Belediyesi’nin söz konusu uygulaması nedeniyle, arsalarının ve tarlarının ellerinden gittiğini anlatıyor. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporu Kılıçdaroğlu’nun önüne koyuyor. Kılıçdaroğlu bakıyor ki yüzbinlerce liralık rant üreten bu uygulamada kendi belediye başkanı sorumlu. Oradakilere “Mağduriyetinizi anladım, Belediye Başkanı ile görüşeceğim diyor. Belediye Meclisi’nden karar nasıl geçtiyse aynı şekilde geri alınsın” diyor. Elimizde ses kaydı var. Ama sonrasında bu konu için Kılıçdaroğlu kılını kıpırdatmıyor. Bildiğiniz gibi Burdur belediyesi 2020’de otogaz satışında da kartel oluşturmaktan Rekabet Kurulunca cezalandırılmıştı, bunun karşısında da Kılıçdaroğlu yine sessizliğini korumuştu.
- Sonuç olarak, CHP de AK Parti de yozlaşmış ve çürümüş mevcut sistemin partileridir. Gördüğünüz gibi Burdur’da MHP ve İYİ Parti gibi diğer partiler de söz konusu şaibelerin üzerine gidemiyor. Çünkü hepsinin bir yerinde açığı var. Yalnızca Vatan Partisi, düzen dışı ve tertemiz adaylarıyla böyle kirlenmelerin üzerine gidiyor. Programımızda da var, Vatan Partisi yolsuzluk mahkemeleri kuracak ve hesap soracağız. Vatan Partisi, böyle gitmez diyenlerin partisidir. Üretimden yana, devletçilikten yana ve hakça paylaşımdan yana bir Türkiye için Vatan Partisi Meclis’e girmelidir. Bizler, Vatan Partisi adayları Burdur halkımızdan yetki istiyoruz. Temiz Türkiye, temiz Burdur için oylar Vatan Partisi’ne!
AKP chp ak parti Sayıştay rapor usulsüzlük osman erbil aday milletvekili