14 Nisan Dünya Kudüs Günü - Ulusal Özel

Ulusal Özel programında 14 Nisan Kudüs Günü konuşuldu. Programa Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan, Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak, Akademisyen Muhammed Nur Doğan ve Filistinli Gazeteci Muhammed Ebu Takiya katıldı. 

Programda konuşan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan, İsrail'in büyük oranda Amarika'nın yanında olduğunu belirterek şöyle konuştu:

- İsrail'in sorunsuz bir hayat sürdüğü ülkeler birer birer Amerika'dan kopuyorlar. Çin ve Rusya ile yaklaşıyorlar. Bugün İran ile Suudi Arabistan'ın el sıkıştığı bir süreçten bahsediyoruz. İsrail'i yalnızlaştırmak ve bağımsız Filistin devletini kurmak için şartların elverişli olduğu görülüyor. Türkiye her açıdan bu sorunun çözümüne önderlik etme kapasitesinde. İsrail ile normalleşme hızımız Mısır ile normalleşme hızımızdan daha yüksek. İsrail ile normalleşebiliyoruz, Suriye ile normalleşemiyoruz. İnsanların içini parçalayan bir saldırı, kesinlikle kabul edilemez.

"KUDÜS İLK KIBLEMİZ"

Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak, Filistin'de örtülü bir savaş olduğunu belirtti. Dilipak, Kudüs'ün müslümanların ilk kıblesi olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

- Burası namazın farz kılındığı yerdir. Yahudiler oraya hakim olduklarında Hristiyanlara yaşam hakkı vermediler ama ne zaman ki Müslümanlar orada hadim oldular, herkes inandığı gibi yaşamaya ve düşündüğünü özgürce ifade etmeye başlamıştı. İsrail diye bir şeyi gözümüze çok yaklaştırırsak arkasındaki Amerika ve İngiltere'yi, Avrupa'yı görmemiş oluruz. Balfour Deklarasyonu'na bakmamız gerek. Sykes-Picot Antlaşması'na bakmamız gerek. Orası bizim için bir din bir tarih meselesidir. Orası bizim için bir gelecek meselesidir. Bütün bu süreç gelecekte de büyük ve kanlı çatışmaları potansiyel olarak içinde barındırıyor. Burada teolojik bir savaş söz konusu. Bunu kendi siyasi hesapları için kullanmak isteyen uluslararası bir sistem de var. Armageddon denen savaşın coğrafyası da burasıdır. Herkesin mazlumun yanında durması gerekir. Cehaletin bu kadarı ancak eğitim ile mümkündür diye bir söz var. Sistematik gerizekalı ve biyonik robotlara döndürüyorlar insanı. Din de tarih de artık magazinleşti. Siyaset de artık magazin konusu. Dini biz bir ahlak temeliyle evrensel kardeşliğe açılan bir kapı olarak görmüyoruz. Müslüman olmak için önce insan olmak gerekiyor. İnsanlar kavga etmeyi daha çok seviyorlar birbirlerine haddini bildirmeyi, parmak sallamayı... Çözüm şu: Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana zalime karşı duracak mıyız? Zalim babamız da olsa mazlum düşmanımız da olsa. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır.

"KUDÜS 1917'DEN BERİ BAĞRIMIZA SAPLANMIŞ BİR BIÇAK"

Akademisyen Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, Filistin konusunun Türkiye'yi yakından ilgilendirdiğini belirterek şunları söyledi:

- Filistin, 1917'den beri bağrımıza saplanmış bir bıçak gibi bizi perişan ediyor. Böyle bir şey Yahudi toplumunun, Batı toplumlarının başına gelse elbette buna kimse müsaade etmez ama durum Asyalı, Ortadoğulu, Müslüman topuluklar olunca dünyanın uluslararası güçleri üç maymunu oynuyorlar. Bu insanlığın vicdanını kanatan bir faciadır. İslam derken neyi kastediyoruz? Din tarikatler, cemaatler bağlamına indirgenirse bölünmeler beraberinde gelir. Bu bölünmeden de emperyalist güçler fazlasıyla yararlanıyorlar. Tarihin ilk dönemlerinden beri insanlık ile şeytani güçlerin bir mücadelesidir ve kıyamete kadar devam edecektir.

"İSRAİL'İN KURULUŞUNDA MÜSLÜMANLARIN ZAAFI KULLANILDI"

Filistinli Gazeteci Muhammed Ebu Takiya'nın konu hakkındaki açıklamaları ise şu şekilde oldu:

- İşgal devletinin kuruluşunda Müslümanların zaafı kullanılmış durumdaydı. Bu adil olmayan sistemin arkasında duran güçlerin bir işgal projesi olarak uygulandı. Ümmeti birleştirecek ve bir araya toplayacak ve dünyada var olan sistemi adil bir sisteme getirecek olan mesele Filistin-Kudüs meselesinden başlıyor. Dini siyonizm yüzünden Ramazan ayında daha çok saldırılarla karşı karşıya kalmaya başladık. Dünyadaki bütün insanların meselesidir bu. Burada anormal bir şeyden bahsediyoruz, işgalden bahsediyoruz. Bir halkın yok edilmesi üzerinden kurulmuş yasadışı bir devletten, bir oluşumdan bahsediyoruz.