Eski Türklerde müzik kültürü nasıldı?
İslamiyet’ten önce kurulan Orta Asya Türk devletlerinde güzel sanatlara ilgi büyüktü. Dans ve müzik, toplu eğlencelerde sevilir ve aranırdı. Bunu hem Çin kaynaklarından hem de eski Türk destanlarından öğrenmekteyiz. Peki Türklerde müzik kültürü nasıldı?
İslamiyet’ten önce kurulan Orta Asya Türk devletlerinde güzel sanatlara ilgi büyüktü. Dans ve müzik, toplu eğlencelerde sevilir ve aranırdı. Bunu hem Çin kaynaklarından hem de eski Türk destanlarından öğrenmekteyiz. Bu eğlence ve festivallerin ayrılmaz bir parçası olan müzik, Kök Türklerin günlük hayatında çok önemli bir yere sahipti.
Kök Türklerde toy merasimleri de devlet hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Toylar; doğum, bey oğlunun ilk avı, tahta çıkma, bir felaketten kurtulma ve elçi kabulü gibi sebeplerden dolayı yapılıyordu. Bunlardan başka; düğün toyları, ölüm toyları, ölü aşları, ad verme toyları, çocuğu olmayanların yaptırdıkları dilek ve hacet toyları, yemin toyları ve uğurlama karşılama toyları da yapılmaktaydı. Söz konusu toyların hemen hepsinde müzik önemli bir yer tutmaktaydı. Kök Türk hükümdarlarının düzenledikleri şenliklerden söz eden Hiuan-tsang ise Kök Türk eğlenceleriyle ilgili şöyle der: Şölenler esnasında gürültülü müzikler işitiliyordu. Bunlar yarı vahşi havalar olsalar bile kulağa hoş geliyordu ve kalbi neşelendiriyordu. Burada Hiuan-tsang’ın yarı vahşi havalar olarak nitelediği, davullar eşliğinde çalınan eğlence müziği olmalıdır. Ona farklı gelen, Türklerin kullanmayı çok sevdikleri, vurmalı çalgıların çıkardığı kuvvetli ses olsa gerek. Ancak şüphesiz, Kök Türklerin icra ettikleri müzik türleri çok daha çeşitliydi.
Kök Türklerde dini müzik, Kam (Şaman) müziğidir. Bilindiği üzere, Kök Türkler, Gök Tanrıya inanıyorlardı ancak, bunun yanında Şamanist özelliklerini de barındırıyorlardı. Kamlar dini bir figür olmalarının yanı sıra, şair, şarkıcı, müzisyen, kâhin, hekim, halk gelenek ve menkıbelerinin yaşatıcıları olarak da kabul edilmiştir. Kamlar tören sırasında sadece davul çalmaz, aynı zamanda ilahiler de söylerlerdi.
Kamlar yeraltından gelen sesleri taklit ederken davulu kullanır, bunun için davulu yere vururlardı. Davuldan kimi zaman cızırtıya benzer cılız, kimi zamansa gök gürültüsüne benzeyen kuvvetli sesler çıkartan kamların zaman zaman çan ve zil kullandığı da bilinmektedir.
Kamın kimi zaman kopuz kullandığı da görülür. Kopuz, Kök Türkler döneminde büyük olasılıkla iki tellidir. Genellikle dut ağacından yapılan ve içinde gizemli bir atın ya da leyleğin ruhunun taşındığına inanılan kopuzun üzerine Kam tarafından çeşitli motifler işlenirdi.
Diğer Orta Asya Türk devletlerinde olduğu gibi Kök Türklerde de, yoğ / yuğ töreni büyük bir öneme sahipti. Bu törenlerde yer alan ağıtlar ve ağıtçılar çeşitli kaynaklarda dile getirilirdi.
Kök Türk metinleri incelendiğinde de, müzikal nitelikli bir üslup dikkat çeker. Aliterasyonlar, simetrik cümlecikler gibi pek çok unsur, Tür düzyazı (nesir) üslubunun doğal olarak müzikal olmasını sağlamıştır. Bu Kök Türklerin müziğe olan yatkınlıklarının edebi alana yansıması olarak düşünülebilecek bir durumdur.
KÖK TÜRKLERDE ÇALGILAR
Kök Türklerin resmi çalgısı “köbürge” adı verilen davul ve boru idi. Davul, diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Kök Türklerde de hükümdarlık sembolü olarak büyük bir öneme sahipti. Çinlilerin Türklerin hakanlık ayinlerinde verilen bilgilere göre, hakan tanınırken ona davul ve bayrak verilirdi.[24] Davul, kam müziği dışında da Türkler için çok önemli bir yere sahiptir.
Kök Türkler hem bir çeşit kemençe olan yaylı kopuzu hem de bağlamanın atası olan kopuzu çok sık kullanmışlardır. Yaylı (oklu) kopuz, “ıklığ” olarak adlandırılmıştır. Iklığ özellikle bu döneminde büyük gelişim göstermiştir. Kopuz’da kullanılan teller genellikle at kılından yapılmıştır. Bir çeşit uda benzeyen pipa da telli çalgılar arasında yer almıştır.
M.Ö. II. yüzyılda, görevli olarak Türk âlemine yollanan bir Çin generalinin dönüşünde, Türklerden alıp getirdiği çalgılarla sarayında bir müzik takımı kurdurup Türk melodileri çaldırdığı çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. Bu sazlardan birinin “Hou Kya” adında, ileriden boynu dönük, üzerinde perde delikleri bulunan ve müthiş sesiyle ün yapmış bir üflemeli çalgı olduğu yine aynı kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bu Türk çalgısının Hunlar ve Kök Türkler döneminde kullanıldığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra devletin resmi çalgılarında olan boru, ayrıca sıbızgı, kaval ve flüt çeşitleri diğer üflemeli çalgılar arasında yer almıştır.
KAYNAKLAR:
• Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi Dergisi, YIL: 2011 – CİLT: 3 – SAYI: 11 * YAZ – 2011