Atatürk'ün Sol Gözünde Ne Vardı? İşte Yanıtı
Dikkatlice bakıldığında Atatürk'ün sol gözü, sağ gözünden farklı olduğu görülüyor. Peki Atatürk'ün sol gözünde ne vardı? İşte ilk defa duyacağınız o gerçek...
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına dikkatle bakıldığı vakit sol gözünün sağ gözünden daha farklı olduğu görülüyor. Peki bunun nedeni neydi? Atatürk'ün sol gözünde ne vardı? Bu bilgiyi ilk defa duyacaksınız. İşte herkesi şaşırtan gerçeğin ayrıntıları...
Atatürk'ün Sol Gözünde Ne Vardı
Atatürk'ün sol gözünün şehla olduğunu belki hiç fark etmemiş olabilirsiniz. Oysa dikkatli bakıldığında özellikle bazı fotoğraflarında sol gözünün bir miktar şehla olduğu görülüyor. Bunun sebebini duyduğunuzda onu çok daha seveceksiniz.
Trablusgarp savaşı başladığı vakit Osmanlı'nın bölgeye gidecek gücü yoktu. Bir avuç subay, kendilerinden on kat fazla kuvvete karşı savaşmak üzere karayolu ile gizlice bölgeye koşmaya karar verir. Binbaşı Mustafa Kemal de çocukluk arkadaşları Nuri ve Fuat'la birlikte yola koyulur. Harbiye Nezareti, "Yakalanırsanız ‘Hükûmetin bilgisi dışında seyahat ediyoruz' diyeceksiniz” diye tembihlemiştir. “Şerif” takma adıyla, bir gazeteci kimliğiyle oraya gider. Yolda hastalanır. 15 gün İskenderiye'de yatar. Kasım sonu önce trenle Mısır'a girerler. Çölü aşmak için bir süre atla, 8 gün deve sırtında seyahat ederler. Develerin yükü artınca yaya yürürler.
Geceleri çadırda kalıyorlardı. Mustafa Kemal fasulye ayıklar, Fuat pişirirdi. Susuz, ağaçsız Mısır çölünü, rüyalarında Rumeli'yi görerek aşarlar. Son tren istasyonunda Mısırlı bir subay kimlik kontrolü yapar. Arap kılığına bürünmüşlerdir, ama mavi gözleri Mustafa Kemal'i ele veriyordur. Yakalanacaklarını anlayınca, kimliğini açıklar; Mısırlı'nın dini duygularına hitap eder:"Gâvurlara karşı kutsal cihada katılmaya gidiyoruz" der. Sınırı böyle geçerler. Üniformalarını giyerler; silahlarını gizledikleri yerlerden çıkarıp savaşa katılırlar.
Bir avuç gönüllü, şimdi Kuzey Afrika'daki son vatan toprağını savunacaklardır. Fuat Bulca savaşın en kritik gününü Cemal Kutay'a şöyle anlatmıştır:
"Biz harabeler içinde mücadeleye devam ederken Mustafa Kemal'in yanındaki az sayıda arkadaşı ile Kasr-ı Harun'un merkez binasına kadar ilerlediği ve buraya daldığı görüldü."
"İşte bu sırada gökyüzünde bir gürültü duydum. İki İtalyan hücum uçağı çok alçaktan uçuyor ve bizim arkamıza saldırarak bombalarını koyuveriyordu. Mustafa Kemal'in yanına vardığımda onun yüzünü tanınmaz bir halde buldum. Bir elinde kılıcı vardı, diğer elinde mendili gözünü kapatıyordu. Yaralandığını zannettim. Hayır, yaralı değildi. Fakat harabeler arasında yıkılan bir sütundan fırlayan kireçli bir taş parçası şiddetle gözüne çarpmıştı. Sönmüş kireç olmasına rağmen, bir kısmı göze nüfuz etmişti."
İşte bu taarruz esnasında İtalyan uçaklarının bombardımanı nedeniyle Mustafa Kemal'in gözü zarar görür. Ocak 1912'deki baskından sonra Mustafa Kemal, Derne'de hastaneye yatırılır. Gözü kanlıdır. Ateşi vardır. İlk müdahalenin ardından Selanik'e dönmesi tavsiyesi edilir ama dinlemez. Bir ay kadar hastanede yatar. Derne Komutanlığı'na atanınca iyileşmeden kalkıp savaşa katılır. Ancak hastalığı nükseder ve 15 gün yataktan kalkamaz.
Gözlerini açamayacak haldedir. Zarar gören gözü görmüyordur. "Zamanla açılır" diyen doktorlara inanmaz. 24 Ekim 1912 günü Derne'den ayrılır. Mısır ve Romanya üzerinden İstanbul'a döner. Kasım da Viyana'ya gidip, tanınmış bir göz hekimine muayene olur. İşte Atatürk'ün gözündeki hafif şehlalık Trablusgarp harbinde gösterdiği bu kahramanlıktan dolayıdır.