Perinçek: "Türkiye’nin Geleceği Suriye’nin Kuzeyinde ve Büyük Kentlerimizde"
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün (24 Aralık 2024, Salı) Parti’nin İstanbul İl Merkezinde “ABD’nin Türkiye’yi tehdidi ve ülkemizin önündeki zorlu çözüm süreci” konusunda basın toplantısı yaptı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, partisinin İstanbul İl Merkezinde “ABD’nin Türkiye’yi tehdidi ve ülkemizin önündeki zorlu çözüm süreci” konusunda basın toplantısı yaptı. CIA Şefi Rubin’in bir haftadır birbiri ardı sıra yayınladığı yazıları değerlendiren Perinçek, "Rubin'in yazıları ABD Hükümetinin Türkiye Hükümetine muhtıraları niteliğindedir" dedi.
Perinçek, aşağıdaki açıklamalarda bulundu:
Suriye toprağı, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin geleceğini belirleyen toprak olmuştur.
Türkiye yönetimi açısından Suriye’de izlenecek iki seçenek var:Birinci seçenek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye toprağında “Kürdistan” adı altında İkinci İsrail girişimini bozmasıdır. İkinci seçenek, ABD ve İsrail’in İkinci İsrail girişimine boyun eğmektir.
Aslında İkinci İsrail seçeneği orta vadede geçerli değildir. İkinci İsrail, Batı Asya’da yeni ve daha şiddetli boy ölçüşmelere dâvet girişimidir. Bu durumda Türkiye, ABD ve İsrail ile cephe cepheye gelir. Bu cepheleşme, yalnız sınırlarımız ötesinde değil, aynı zamanda sınırlarımızın içinde olur.
ABD KONGRESİ’NE VERİLEN YASA TASARISI TÜRKİYE’Yİ YAPTIRIMLA TEHDİT EDİYOR
ABD Kongresi’ne Cumhuriyetçi ve Demokrat Partili senatörlerin verdiği yasa tasarısında Türkiye çok yönlü yaptırımlarla tehdit ediliyor. Tasarı, Türk Ordusu’nun Ayn-el Arab’a müdahalesi durumunda Türkiye’ye yönelik askeri, ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulanmasını öngörüyor.
ABD YÖNETİMİNİN TÜRKİYE HÜKÜMETİNE RUBİN’İN AĞZINDAN YOLLADIĞI MUHTIRALAR
Rubin’i CIA şefi olarak herkes tanıyor. Ama onun kadar önemlisi uzun yıllardan beri Türkiye’ye Washington yönetiminin mesajlarını vermesidir. Rubin’in bir haftadır birbiri ardı sıra yayınladığı yazılar,
ABD’nin Türkiye Hükümetine muhtıraları niteliğindedir. 17 Aralık 2024 günlü yazının başlığı aynen şöyle:
“ABD’nin Suriye’de Türk Kuvvetlerini Öldürmeye Hazır Olması Gerekiyor.”
Yazı şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin eylemleri Amerikan güçlerini ve çıkarlarını tehlikeye atıyor. “Türkiye bir NATO üyesidir, ancak Türkiye’nin sınırları dışındaki güçlerine saldırmak NATO'nun meşru müdafaa maddelerini tetiklemeyecektir.” (…) “Türkiye, Suriye içinde resmi Amerikan politikasının peşinde koşanları [PKK/PYD kastediliyor] öldürmeye istekliyse, o zaman Amerika Birleşik Devletleri de aynı politikayı benimsemeli ve Türkiye'nin kendi sınırları dışında Türkleri öldürmeye istekli olmalıdır.” Rubin’in, üç gün önce 21 Aralık 2024 günü yayınladığı “Batılı Turistler İstanbul’u terk etmeli” başlıklı yazı, bakınız NATOmüttefikimizin hangi tehditlerini içeriyor:
“Dünyanın en büyük Kürt şehri ne Türkiye'nin Kürt bölgesindeki Diyarbakır’dır ne de Irak Kürdistanı'nın başkenti Erbil'dir, aslında İstanbul'dur. Onlarca yıl süren Türk baskısı, ayaklanma, yetersiz yatırım ve Türkiye'nin Kürt kasabalarını ve şehirlerini buldozerle yıkıp yakması, birçok Kürdü evlerini terk etmeye zorladı.” (…) “Kürtler köşeye sıkıştıklarında ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarında ölümüne savaşacaklardır.” (…)
“Türkler Ermeni Soykırımını bir politika meselesi olarak inkâr etseler de her Kürt, Osmanlı Türklerinin (ve Kürt aşiretlerinin) bir asırdan biraz fazla bir süre önce Ermenileri Suriye çölüne sürdüklerinde ne olduğunu anlar.” (…)
“Kürtler, Erdoğan'ın soykırımdan başka bir şey istemediği sonucuna varırken, birçoğu bireysel düzeyde mücadeleyi kendi ellerine alacak.” (…)
“İHA'lar çiftçileri terörize edebilir ve bağımsız Kürt gazetecileri hedef alabilir, ancak İstanbul'da işe yaramazlar.” “Kürtler Türkiye'nin en büyük şehrinin yoğun sokaklarında ve kalabalık
mahallelerinde faaliyet göstermeyi seçerse, Türk ordusunun Türkiye'nin Gazze Şeridi'nde kınadığı türden bir hasara yol açmaksızın yapabileceği pek bir şey yoktur.” (…)
“Şiddet yakında İstanbul'a gelebilir ancak bu sefer, sadece tek seferlik bir olay olmayabilir.”
“Erdoğan bir orman yangınını sınırlayabileceğine sanabilir ancak yakında Suriye'nin kuzeyinde sivillere yönelik sürekli dron saldırıları Türkiye'nin içinde bir geri tepmeyi tetiklediğine tanık olabilir. Dünyanın
en büyük Kürt nüfusuna sahip olan şehir muhtemelen bunun merkez üssü haline gelecektir.”
ABD’nin CIA Şefi Rubin’in ağzından ilan ettiği son tehdit ise, İsrail ile ilişkilerimiz konusundadır. Rubin, eğer Türkiye İsrail siyasetini değiştirmezse, 2025 yılında üretime geçmesi beklenin Akkuyu Nükleer Santralının daha enerji üretmeden imha edileceğini söylüyor. (Middle East Forum Observer, 21 Aralık 2024)
TÜRKİYE’NİN DIŞ CEPHESİ İLE İÇ CEPHESİ BİRLEŞİYOR
ABD yönetiminin Rubin’in yazılarıyla yolladığı muhtıralar, Suriye’nin
kuzeyindeki sıcak gelişmeler ile Türkiyemizin iç cephesinin tek bir cephe halinde birleşeceği tehhdidini dile getirmektedir.
Vatan Partisi yıllardan beri Ege kıyılarımızın karşısında Yunanistan topraklarında kurulan ABD üslerine dikkat çekiyor. Şimdi sislerin kalktığınkoşullarda Türkiye’ye yönelen namluları herhalde daha iyi görebiliyoruz.Doğu Akdeniz’de ABD donanmasının İsrail ve Yunanistan Deniz Kuvvetleriyle birlikte Türkiye’ye karşı yaptığı Noble Dina ve Nemesis tatbikatlarının anlamını artık kavramış olmalıyız. Suriye’nin kuzeyinden Ege’ye kadar tek bir cephede çetin koşullara giriyoruz.
İşte öncü partinin varlığı bugünler içindir. Yaşanan süreci, cepheleşmeyi, dostu düşmanı doğru belirler. Önümüzdeki stratejik ve taktik görevleri saptar ve saptamakla kalmaz çözümlerin başına geçer.
DÂVETSİZ KOMŞULAR VE KÜSTÜRÜLEN KOMŞULAR
ABD ve İsrail’in Suriye’de yönetimi ele geçirmesinin ve Suriye topraklarının bir kısmını işgal etmelerinin sonuçlarını yaşıyoruz. Artık İsrail ve ABD bizim dâvetsiz komşumuz olmuştur. Gerçek komşularımız ise, AK Parti iktidarı tarafından küstürülmüştür. Suriye’de Beşar Esat yönetiminin yıkıldığı koşullarda, artık sınır ötesindeki ve iç cephede hesaplarımızı ABD ve İsrail’in tehditlerine göre yapmak durumundayız.
TÜRKİYE’DE HÜKÛMET OLMAK
Önümüzdeki süreçte Türkiye’de hükûmet olmak, bu çetin koşulların
üstesinden gelme görevini içeriyor. Karşılaştığımız tehditler, Türkiye’nin önüne 1980’den bu yana sistemin getirip yığdığı tehditlerdir. Bu nedenle bu tehditleri sistem içinde, daha açık
ifadeyle ABD ve İsrail ile dostluk ve işbirliğiyle çözme olanağı bulunmuyor.
AK Parti yönetiminin Suriye siyasetinin çıkmazı buradadır. Üreticilerin Milli Hükûmetini zorunlu kılan koşullar da artık gündemdedir. Büyük zorluklar, Türkiye’ye başı dik bir hükûmet kurmayı ve üretim odaklı bir ekonomiyi dayatıyor.
ZORLUKLARDAKİ BÜYÜK ÇÖZÜM
Türkiye 1914-1922 yılları arasındaki İstiklal savaşımızdan ve Kemalist Devrimden sonra büyük tarihsel kararın eşiğindedir. ABD emperyalizminden tam bağımsız, NATO dayatmalarından kurtulmuş, FETÖ benzeri emperyalist işbirlikçisi Orta Çağ ilişkilerinden arınmış Türkiye’nin zamanı gelmiştir.
Önümüzdeki yeni yıllar, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk milletinin tarih yapacağı yıllardır.
Zaman Türk milletinin zamanıdır. Yapılacak tarih, Türkiye’nin yükselen Asya Uygarlığı’nın öncü
konumlarında iki yüzyıllık devrimini kesin zafere ulaştıracağı tarihtir. Zaman, devrim zamanıdır.
Öncü görev, Vatan Partisi’nindir.
Yeni yılda bahtımız açık olsun.
Kaynak: Ulusal Kanal Haber Merkezi