Perinçek: Öcalan’ın çağrısıyla değil, Türk Ordusu’nun süngüsüyle
Doğu Perinçek, PKK’nın Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla değil, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin süngüsüyle silah bıraktığını belirterek, tarihi tespitlerde bulundu. Perinçek, ‘PKK içinde silahlı çatışmalar da olacağını tahmin ediyorum.’ dedi

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, katıldığı Youtube yayınında ve Cine1 televizyonu programında, Öcalan’ın açıklamasıyla gelinen süreci değerlendirerek sorulara yanıt verdi.
SÜREÇ BAŞLADIĞINDA ÇARPIŞMA YAŞANDI
Medyablok YouTube kanalında Ali Isıyel’in soruları ve Perinçek’in verdiği yanıtları şöyle oldu:
Mektuptan bir gün önce bunun bir ABD-İsrail projesi olacağını ve Öcalan'la Bahçeli'nin de buna hizmet ettiğini söylemiştiniz. Mektup açıklandıktan sonra ise bunun bir başarı olduğunu ve İsrail'le ABD'yi yenilgiye uğratacak bir sonuç çıkacağını söylediniz. Fikrinizi değiştiren şey neydi?
“Doğrudan doğruya (mektubun) içeriği. Bu süreç başladığı zaman Türk Devleti'nin içinde de milli olanlarla Amerika, Atlantik taraftarları arasında bir çarpışma süre geldi. Yani sonuç itibarıyla çeşitli güçler bu süreçte ağırlığını koyuyor ve kendi yönlerinde bunu geliştirmeye çalışıyor. Bunlardan biri de Vatan Partisi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve kısmen Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan.
“Bu süreci Amerika ve İsrail'in planları çerçevesinde PKK'yı muhatap haline getirip, Türkiye'yi maalesef Kürdistan veya o yönde bazı gelişmelerin yolunu açmak için kullanmak isteyenler oldu. Ama tabii Türkiye diye, Türkiye’nin milli güçleri diye bir gerçeklik var. Dikkat edilirse başından beri de bu süreçte Tayyip Erdoğan'la Devlet Bahçeli beraber gözükmedi. Aralarındaki farkları hep ortaya koydular.
‘ÖLMÜŞ PKK'NIN CENAZESİ KALDIRILIYOR’
“Türk Silahlı Kuvvetleri bir yandan PKK'yı eziyor. Kayyumlar atandı. PKK unsurları tasfiye edildi. Yani bir yandan da Türk Devleti, milli olan unsurlar bu sürece ağırlığını koydu. Vatan Partisi de başından itibaren bu sürecin Amerika-İsrail planı yönünde gelişmesine karşı bir tavır aldı. Gelinen noktada PKK'nın ölü olduğu ilan edildi. Burada en önemlisi Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK'yı öldürmüş olmasıdır. Öcalan, PKK'nın ömrü bitti yani öldü diyor. Öcalan'a da ölmüş olan PKK'nın cenazesinin kaldırılması gibi bir görev düşüyor. Sanki böyle Öcalan bir lütufta bulunmuş veya Öcalan bir marifet yapıyor falan gibi bir tavır var. Veyahut da Devlet Bahçeli’nin bir marifeti var. Onlar da doğru değil. Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK'ya karşı yürüttüğü mücadelenin sonuçlarını, meyvelerini topluyoruz…
“Dolayısıyla sürecin başladığı yerle bugün geldiğimiz yer arasında bir fark var. Hakikaten ben bu kadar kesin ve açık bir başarı henüz beklemiyordum. O yönde ben de ağırlığımı koydum. Ama bizim beklediğimizden daha verimli sonuçlar alındığını şimdi görüyoruz.”
‘MEKTUP ETKİLİ OLUR AMA SÜREÇ BİTMEDİ’
Öcalan'ın şu an etkisi nedir? Öcalan'ın çağrısı ne kadar etkili olur ve bundan sonra Kürt siyaseti nereye doğru yol alır?
“Bence şimdi artık en anlamlı soru bu. Bir çağrı yapıldı ama bu sonuç itibarıyla laflardan ibaret bir çağrı mı değil mi? ‘Silahları bırakın, toplayın kongreyi ve feshedin.’ diyor. Ama onu derken aynı zamanda çok önemli bir şey söylüyor. ‘Türk Devleti'ne ve Türk toplumuna entegre olun.’”
Peki bu sözler, bu çağrılar ne kadar etkili olur?
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin süngüsü ne kadar etkili olduysa o kadar etkili olur. Bu çağrının etkisini değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinin PKK'yı bitirmesinin etkisini konuşalım. ‘Ömrü bitmiştir, öyleyse feshedelim.’ diyor. Bu çok gerçekçi, anlamlı bir saptama. Bu çağrı etkili olacaktır.
“Suriye'deki gelişmeler maalesef bizim hükümetimizin hataları yüzünden Amerika ve İsrail’in istediği şekilde oldu ama bu mücadeleler devam ediyor. Dolayısıyla, PKK'yı Türk Devleti öldürdüğü için ölünün dirilmesi mümkün değil. Öcalan'ın çağrısının gücü PKK'nın ölmesinden kaynaklanıyor. Ama buna itirazlar olacaktır. Yani bunu kabul etmeyenler olacaktır. Hatta PKK içinde silahlı çatışmalar da olacağını tahmin ediyorum. Kabul etmek istemeyenler, itiraz edenler, isyan edenler, Abdullah Öcalan'ı suçlayanlar olacaktır. Ama burada bizim dayandığımız gerçeklik Türk ordusu PKK'yı bitirdi. Bu çok önemli ve sağlam bir gerçeklik. Türkiye olarak buna sırtımızı yaslıyoruz. Abdullah Öcalan'ın da çağrısı bu bakımdan etkili olacaktır ama bu süreç burada bitmedi. Çünkü biz PKK silahsızlansın diye yıllardır mücadele ediyoruz ve Öcalan da o çağrıyı yapıyor ama PKK'ya o silahları veren Amerika ve İsrail. Silahların sahibi bakalım ne diyecek? Bir de o tarafı var işin.”
‘ÖNCEKİ SÜREÇTEN OLAĞANÜSTÜ FARKLI’
Bu sürecin 2010’daki süreçten nasıl bir farkını görüyorsunuz?
“Olağanüstü farklı. Burada kamuoyu silahın önemini PKK'yı silahla bastırmanın önemini ve yarattığı farkı görmüyor. Bir takım milliyetçi geçinenler de görmüyor. Aslında Türk milliyetçiliğinin en önemli yönü tarih boyunca silahın önemini anlamasıdır. Mustafa Kemal Paşa, İttihatçılar falan hepsi bunlar silahın önemini anlayan ve devrim yapan adamlardı. 2010'daki Kürt açılımından farklı olan ne? O zaman Türkiye topraklarında silahlı terör örgütü vardı, PKK vardı. Ellerinde silah vardı. Türkiye'nin bazı bölgelerinde sözleri geçiyordu. Otoriteleri vardı, belge topluyorlardı falan. Ama şimdi onlar ezildi, onlar yok. Bu farkı görmemiz lazım. O farkı görmeyince işte ‘aynı şey tekrar edecek.’ Hayır tekrar etmesi mümkün değil. TSK’nın PKK'yı ezmesinin sonuçlarını yaşıyoruz. Zaten bunu söylüyor Öcalan. Bunu cesur ve gerçekçi bir şekilde açıklaması çok çok önemli. Dolayısıyla fark burada.
‘ŞİMDİ SINIR ÖTESİNDE PROBLEMLER KALDI’
“Ama şimdi sınır ötesinde problemler kaldı. Bir olumsuz gelişme de Amerika ve İsrail'in Suriye'yi ele geçirmesi ve bölmesi. Şimdi Türkiye’nin bir başarısı var, PKK'yı bitirdi ama sınırın ötesinde de PKK'yı ayakta tutan bir Amerika-İsrail varlığı var, Suriye'de özellikle.
“Ama Türkiye'nin de burada bazı imkanları ve potansiyel güçleri var. Onlar; İran'la beraberlik, Rusya'yla beraberlik, Arap ülkeleriyle beraberlik, Filistin'le beraberlik. Şimdi eğer Tayyip Erdoğan yönetimi Amerika-İsrail güdümündeki projelerde hayat bulmaya çalışırsa bu Türkiye'nin çok zararına olur.
“Suriye'yi bölen bir Amerika-İsrail var. Filistin'i yok etmek isteyen bir Amerika-İsrail var. Trump Doğu Akdeniz'e odakladı. Rusya ile anlaştı. Ukrayna cephesinde Çin'e diş geçiremiyor. Orada da anlaştı sayılır. Ama burada ısrar ediyor. İsrail'i ayakta tutmak, İsrail'i büyütmek, Kürdistan'la İsrail'i takviye etmek, ikinci bir İsrail kurmak Kürdistan adı altında. Buralarda direkten bir Amerikan stratejisi ortaya çıktı Trump'la birlikte. Haritada değişecek dedi açık açık zaten.
‘ERDOĞAN, ÖLÜLERLE İTTİFAK KURUYOR’
“Türkiye'nin bunları görmesi ve bölgede bu Amerika-İsrail ittifakına karşı ona direnen Rusya'dan başlayarak İran'ı ile Filistin'i ile diğer Arap ülkeleri ile bir ittifak zincirini Türkiye'nin oluşturması lazım ama Tayyip Erdoğan bunu yapar mı, yapıyor mu? Kalktı, Zelenskiy’i kabul etti. Ölülerle ittifak kuruyor. Zelenskiy diye bir şey kalmamış. Onu masaya oturtmaya çalışıyor. Trump bile ‘bu adam bitti’ diyor. Ukrayna artık Zelenskiy’i tutmuyor. Bir bakıyorsunuz Tayyip Erdoğan'ın şemsiyesi altında Zelenskiy çıkıyor. Bunlar çok ciddi yanlışlar. Hani siz şemsiye tuttuğunuz zaman Zelenskiy’e, potansiyel müttefiklerinizi Rusya'yı, İran'ı, hatta Çin'i, Arap ülkelerini falan kaybediyorsun. Hatta belki ABD'yi bile bu bakımdan kaybedersiniz. Bu iş bitmemiştir. Türkiye çok büyük bir mevzi kazanmıştır. Şimdi onun için bizim önümüzdeki stratejiyi kurmamız lazım.”
ÖCALAN’IN ÇAĞRISININ SURİYE’YE ETKİSİ
Siz Suriye'deki durumu nasıl görüyorsunuz? Öcalan'ın çağrısının orada nasıl etkisi var?
“Gidelim yatağımıza yatalım, rahat rahat uyuyalım, öyle bir döneme girmiyoruz. Liderleri silahları atın dedi. Bu örgütü feshedin dedi. Bunun onların moralindeki etkisini düşünelim. Direnme güçlerini nasıl kırdığını tespit edelim. O yüz bin falan abartılı rakam ama Amerika-İsrail sayesinde ve bizim hükümetimizin de çok büyük hataları yüzünden Suriye bölünmüştür. Şimdi onun ceremesini çekeceğiz.
“Biz bir tarihi fırsatı kaçırmıştık. Şimdi yeni bir tarihi fırsat yakaladık. Kaçırdığımız fırsat neydi? Türkiye hükümeti büyük bir hata yaptı ve HTŞ'nin iplerini İdlib'den bıraktı. Yani orada bir kaos dönemi oldu. Orada Türk Silahlı Kuvvetleri girip Fırat'ın doğusunda YPG'yi falan ezebilirdi ama Amerika özellikle Türkiye'ye sakın yapma falan diye tehditler savurdu ve maalesef biz o fırsatı kaçırdık. Fakat şimdi Öcalan'ın bu çağrısıyla yeniden bir fırsat yakaladık. Bakın o fırsat da şudur, bir kere bu çağrıya uyacak mısınız, uymayacak mısınız? İlk önce uyan ‘liderimizdir’ gibi açıklamalar çıktı. Bugün hafif itirazımsı şeyler de var. Şimdi top Türk Devleti’ndedir diyor YPG'nin sözcüleri. Yani sanki bir pazarlık varmış, şartlar varmış gibi falan.”
‘TÜRK TANIMINI ANAYASA'DAN ÇIKARTACAK BİR GÜÇ YOK’
Cine 1 televizyonunda Ayşegül Şengül’ün ‘Beni İkna Et’ isimli programına katılan Perinçek, “Vatandaşlık tanımı değiştirilebilir.” tartışmalarıyla ilgili şunları dile getirdi:
"Vatandaşlık tanımı; kağıtla, kalemle, oyla değiştirilemez. Ancak silahla değiştirilir! Türk tanımını Anayasa'dan çıkartacak bir güç yok. Güç varsa ben ona meydan okuyorum. Gelsinler, silahlar tokuşturulur ve onlar bu topraklara gömülür!"