Lütfü Savaş ihraç kararının iptali için mahkemeye başvurdu
11 Aralık 2024’te CHP’den ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, ihraç kararına karşı hukuki mücadele başlattı. Savaş, 31 Ocak’ta Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak disiplin cezasının iptalini ve ihraç kararının kaldırılmasını talep etti.

Lütfü Savaş, 3 Kasım 2024’te sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, CHP’nin İstanbul Esenyurt’ta DEM Parti eş genel başkanlarının katılımıyla düzenlediği mitinge tepki göstermiş ve "Bugünün CHP’si DEM’lenmekle meşgul. Parti olarak, terör ile bağ kuran ve terörden siyasi rant devşirenleri her kim olursa olsun ya da hangi oluşum olursa olsun savunamayız" ifadelerini kullanmıştı.
Bu açıklamaları nedeniyle CHP Merkez Yönetim Kurulu tarafından kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilen Savaş, 11 Aralık 2024’te partiden ihraç edildi. 31 Ocak’ta ise Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak disiplin cezasının iptali ve ihraç kararının kaldırılması için hukuki süreç başlattı.
'DİSİPLİN CEZASI HUKUKA AYKIRIDIR'
Lütfü Savaş’ın avukatı aracılığıyla mahkemeye sunduğu dilekçede, disiplin cezasının hukuka aykırı olduğu öne sürüldü. Dilekçede şu ifadelere yer verildi:
"Dava konusu disiplin cezası, müvekkilimin savunmaları dikkate alınmadan, usule, yasaya ve parti tüzüğü ile Disiplin Yönetmeliği'ne aykırı şekilde verilmiştir. Verilen ceza; Anayasa'ya, 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na, CHP Tüzüğü’ne ve Disiplin Yönetmeliği’ne uygun değildir.
'Tüm dosya kapsamı, deliller, şikâyet ve savunmalar birlikte değerlendirildiğinde' denilse de savunma talepli yazıda şikâyetin tam olarak ne olduğu ya da isnadın hangi gerekçeye dayandığı açıkça belirtilmemiştir. Disiplin sürecinde isnat edilen fiilin ne olduğu, hukuki niteliği ve delillerin soruşturulan kişiye bildirilmesi gerekirken, bu koşullar sağlanmamıştır. Bu nedenle müvekkilimin savunması usule uygun şekilde alınmamış ve disiplin cezası hukuka aykırı hale gelmiştir."
'SESSİZ KALMAYI SORUMSUZLUK OLARAK GÖRDÜ'
Dilekçede, yerel seçimlerde CHP ve DEM Parti arasında yapılan ‘Kent Uzlaşısı’ modeli eleştirilerek şu ifadeler kullanıldı:
"Müvekkilim, son dönemde belediyelerle ilgili yürütülen soruşturmaların yaşanabileceğini önceden öngörmüştür. Esenyurt ve Beşiktaş belediyeleriyle gündeme gelen, terör bağlantılı kişi ve gruplara destek iddialarına karşı kamuoyunu bilgilendirme çabası, sorumluluk bilincinin bir sonucudur.
Ülkesini seven, milliyetçi bir birey olarak bu tür durumlara sessiz kalmayı sorumsuzluk olarak görmüştür. Söz konusu belediye başkanlarının aday gösterilmeden önce dönemin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na çekincelerini dile getirmiştir. Parti içinde bu konular görüşülmüş, mevcut Genel Başkan Özgür Özel de uyarılmıştır. Ancak bu uyarılara rağmen herhangi bir değişiklik yapılmamış ve adaylar belirlenmiştir.
Özellikle İstanbul seçimlerini kazanmak için DEM Parti ile yapılan ittifak, müvekkilim tarafından eleştirilmiştir. Medyaya yansıyan bilgiler doğrultusunda, bu anlaşmanın İstanbul’daki bazı ilçe belediyelerinin DEM Parti’nin etkisine girmesine yol açtığı görülmektedir. Bu nedenle belediye başkan adaylarının kimler olduğu ve geçmişleriyle ilgili şüphelerin dile getirilmesi doğaldır.
Müvekkilim, partisinin zarar görmesini engellemek ve bu tür tehditlere dikkat çekmek amacıyla hareket etmiştir. Karara konu olan sosyal medya paylaşımı, bir tespit ve son çare niteliğindedir. Gelecekte ‘Bunları biliyordun, neden sustun?’ sorusuyla karşılaşmamak adına doğru bildiklerini kamuoyuyla paylaşmıştır."