Yeşil Çay Mı Yoksa Kahve Mi? Sağlığımız İçin Hangisi Daha Faydalı Olur? İşte Cevabı...

Kavrulmuş ve öğütülmüş kahve çekirdeklerini demleyerek kahve keyfi yapabilir, çay bitkisi olarak da bilinen Camellia sinensis bitkisinin fermente edilmemiş yapraklarını demleyerek yeşil çay hazırlayabilirsiniz. 

KAFEİNİN İÇERĞİ

Kafein dünya çapında tüketilen, uyarıcı ilaç niteliği taşır ve doğal olarak kahve çayın içinde bulunur. Kahve, yeşil çaydan üç kat daha fazla kafein sağlar. 240 mL'lik bir kahve porsiyonu 96 mg kafein sağlarken, aynı miktarda yeşil çay 29 mg kafein sağlar. Yapılan araştırmalara göre yetişkin birinin gün içinde 400 mg kafein almasında bir sorun yoktur. Ancak önerilen sınır gençler için günde 100 mg'a, çocuklar için ise günde 2,5 mg/kg'a düşer.

KAFEİN YARARLI ETKİLERİ

- Artan enerji seviyeleri, uyanıklık, dikkat ve uyanıklık
- Zihinsel ve fiziksel yorgunluğun azalması
- Hızlandırılmış tepki süreleri ve geliştirilmiş doğruluk
- Geliştirilmiş egzersiz performansı
- Gelişmiş hafıza ve ruh hali

Kafein aynı zamanda beyin sağlığı için de önemlidir. Demans ve diğer dejeneratif hastalık riskini azalttığını gösteriyor. Hatta bazı çalışmalar kafein alımını tip 2 diyabet geliştirme riskinin azalmasıyla ilişkilendirdi. 

SAĞLIĞA FAYDALARI

Yeşil çay ve kahvenin, yüksek antioksidan içeriği ve kilo verme etkileri de dahil olmak üzere birçok ortak faydası vardır.

Antioksidan Açısından Oldukça Zengindir; Serbest radikaller vücudunuzda çok sayıda faydalı rol oynar. Ancak fazlası oksidatif strese neden olur. Oksidatif stres, hastalıklara yol açabileceği aynı zamanda erken yaşlanmayı da beraberinde getirir. eyse ki kahve ve yeşil çay, oksidatif strese karşı faydalı etkileri olan antioksidanlarla yüklüdür. Her ikisi de polifenol adı verilen bir grup antioksidan açısından özellikle zengindir. Epigallokateşin galat (EGCG) ve klorojenik asit (CGA), sırasıyla yeşil çay ve kahvede en bol bulunan polifenollerdir. Test tüpleri, hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan çalışmalarla bu iki besinin kanserle savaştığı düşünülmektedir.

Örneğin EGCG, tümörün büyümesini ve yayılmasını engelleyebilir ve tümör hücresinin ölümüne yol açabilir. Anti-inflamatuar etkisi, kanserin başlangıcında yer alan kronik inflamasyonun önlenmesine yardımcı olabilir. Öte yandan CGA'nın tümör büyümesini engellediği ve kanser hücresi ölümünü teşvik ettiği görülmektedir.

Yapılan çalışmalar, yeşil çaydaki EGCG'nin baş ve boyun tümörlerinin yanı sıra akciğer, prostat, meme, kolorektal ve pankreas kanseri hücrelerinde bulunan kanser hücrelerine karşı yararlı bir etkiye sahip olabileceğini düşündürmektedir. Bununla beraber kahvenin CGA'sının karaciğer, endometriyal ve cilt kanserlerine karşı faydalı etkileri olabilir. Ek olarak CGA, kandaki trigliserit seviyelerini düzenleyerek ve hücrelerinizin insülin hormonuna tepki verme şeklini iyileştirerek kalp sağlığına ve kan şekeri kontrolüne de fayda sağlayabilir.

KİLO VERMEDEKİ ROLÜ 

Kahvenin CGA'sı ve yeşil çayın EGCG'si kafeinle birlikte her iki içeceğe de kilo verme özelliği sağlıyor. Hayvan çalışmaları, CGA'nın kandaki insülini, kan kolesterolünü ve trigliseritleri düşürebileceğini, ayrıca kilo ve iç organ yağını azaltabileceğini gösteriyor.

Visseral yağ, karın içinde organların çevresinde depolanan yağdır. Aynı zamanda kalp rahatsızlığı ve diyabet hastalığı ile bağlantısı vardır. Bağırsakta yağ yakımlarına, ve insülin duyarlılığını artırmaya yardımcı olan faydalı bakterilerin büyümesini teşvik etmeye de yardımcı olur. Yapılan çalışmalar doğrultusunda kafeinin kilo kaybında rol aldığı görülmüştür.

- Açlığı azaltmak
- Kalori yakımını arttır
- Yaşlandıkça miktarı azalan, kahverengi yağ dokusu (BAT) adı verilen bir yağ türünü aktive eder
- BAT, büyük miktarlarda ısı üretme ve yağ ve glikoz metabolizmasını modüle etme potansiyeline sahiptir.

YAŞANABİLECEK SORUNLAR

Yararlarının yanı sıra elbette zararları da olabilir. Kahvenin ve yeşil çayın içine eklenen katkı maddelerin kalorisi ve şeker miktarı önemlidir. Araştırmalar doğrultusunda şekerli kahve, ABD'de yüksek şeker alınımı olarak tanımlanmaktadır. Bu kilo alımı, tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve diş çürükleri ile ilişkilidir. Kafeinin fazla tüketilmesi ise kaygı ve uyku bozuklukları gibi sorunları beraberinde getirir. Günde 400 mg'ın üzerinde yüksek dozda tüketilirse anksiyete, panik bozukluk ve uykusuzluk semptomlarını kötüleştirebilir. Bu kullanım aynı zamanda kafein bağımlılığına da yol açar.

Kafeinin içinde bulunan doğal kafestol ve kahweol yağları, kan kolesterol düzeylerini artırabileceğine dair kanıtlar vardır. Kağıt filtre olmadan yapılan kahve tüketmenin kandaki toplam ve LDL (kötü) kolesterolün artmasıyla ilişkili olduğunu buldu. Ancak yazarlara göre kağıt filtre kullanılarak tüketilen kahvenin böyle bir olumsuzluğa yol açmadığı düşünülüyor. 

KAHVENİZİ BÖYLE HAZIRLAYIN

Kahve filtresini mutlaka kullanın: Kağıt filtreler, kahvedeki kan kolesterol seviyelerindeki artışlarla bağlantılı kafestol miktarının azaltılmasına yardımcı olur.
Tam yağlı süt veya krema kullanımınızı az yağlı sütle değiştirin: Yapacağınız bu değişikler, içeceğinizin toplam kalori ve yağ içeriğini azaltmanıza yardımcı olacaktır.
Şekeri kullanmayı bırakın: Kahvenize veya çayınıza çok fazla şeker, bal, şurup veya diğer tatlandırıcıları eklemek onları daha az besleyici içeceklere dönüştürebilir.
Kahvenize tarçın veya hindistan cevizi ekleyin: Şekerli şuruplar yerine kullanacağınız tarçın veya hindistan cevizi, tip 2 diyabet ve obezitenin önlenmesine ve tedavi edilmesine yardımcı olabilir.
Çayınıza limon suyu ekleyin: Test tüpü ve hayvan çalışmaları, yeşil çayınıza limon suyu eklemenin antioksidanların vücudunuz için daha kullanılabilir olmasını sağlayabileceğini gösteriyor

KAHVE Mİ YOKSA YEŞİL ÇAY MI?

Kahve ve yeşil çay, kafein ve antioksidan bakımından oldukça zengindir. Bir çok rahatsızlıkları gidermede yardımcı olur ancak anksiyete, kaygı ve uyku problemi yaşayanlar daha az kafeinli içecekler tüketmelidir. Bu durumda bir amino asit olan L-theanine içermesi nedeniyle kahve yerine yeşil çayı tercih etmelidir.