Tedavi edilmezse körlüğe neden oluyor: Sessiz tehlike

Prof. Dr. Takmaz, glokomun erken teşhis ve tedaviyle kontrol altına alınabileceği konusunda hastaları uyarıyor. Bayındır Sağlık Grubu tarafından yapılan açıklamada, düzenli göz kontrolleri ve erken müdahalenin glokomun ilerlemesini durdurmada kritik bir rol oynadığı vurgulandı.

Glokom nedir?

Halk arasında göz tansiyonu veya karasu olarak bilinen glokom, göz içindeki basıncın yükselmesi sonucu görme sinirine zarar veren bir hastalıktır. Görme siniri, gözün arkasında bulunarak görsel bilgiyi beyine ileten bir yapıdır. Göz içindeki yüksek basınç, bu sinire baskı yaparak zamanla görme kaybına yol açabilir. Glokom, genellikle belirgin bir belirti göstermez ve çoğu zaman fark edilmeden ilerler. Bu nedenle düzenli göz muayeneleri büyük önem taşır. Tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kayıpları meydana gelebilir.

Risk faktörleri yaşla birlikte artıyor

Glokomun gelişmesinde çeşitli faktörlerin etkili olduğunu belirten Takmaz, özellikle 40 yaş üstündeki bireylerde glokom riskinin arttığını ve yaş ilerledikçe bu riskin daha da yükseldiğini ifade etti. Ayrıca ailede glokom öyküsü, yüksek göz içi basıncı, göz yaralanmaları, geçmişteki göz ameliyatları, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar ve uzun süreli steroid kullanımı da glokom riskini artıran faktörler arasında yer alır.

Erken tanı görme kaybını engelleyebilir

Glokomun ilerleyici bir hastalık olduğunu vurgulayan Takmaz, erken teşhis ve tedavi ile görme kayıplarının önlenebileceğini söyledi. Takmaz, risk altındaki kişilerin düzenli göz muayenesi yaptırmalarının önemini bir kez daha hatırlatarak, "Glokom, genellikle göz içi basıncının artması sonucu retina gangliyon hücreleri ve görme sinirinde hasara yol açar. Bu durum, geri dönüşü olmayan görme kayıplarına ve körlüğe neden olabilir. Ancak erken teşhis ve tedavi ile bu kayıplar engellenebilir." dedi.

Glokom tedavi yöntemleri

Glokom tedavisinin temel amacı, göz içi basıncı düşürerek görme sinirindeki hasarı önlemektir. Takmaz, tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri paylaştı: "İlaç tedavisinde, göz damlaları veya ağız yoluyla alınan ilaçlarla göz içi basıncı kontrol altına alınabilir. Lazer tedavisi, göz sıvısının dışarıya akışını düzenlemek veya sıvı üretimini azaltmak amacıyla uygulanır. Cerrahi müdahale ise ilaç ve lazer tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda tercih edilir ve hastanın durumuna uygun bir yöntem seçilir."

5 PKK/YPG'li terörist etkisiz hale getirildiGündem