Ukrayna savaşının rantçıları emperyalist Batıdır
Emperyalistler fırsatçıdır ve en küçük çelişkiden sonuna kadar faydalanmayı bilirler. Kendi ülkeleri dışındaki her olumsuz gelişmeyi abartarak vererek vatandaşlarını avutur, uyanmalarını engellerler. Batılı devletler için; "içeri iyi dışarı kötüdür"! Fransa'da olan bir tren kazasıyla Afganistan'daki tren kazasının haberi aynı düzeyde haberlerde yer almaz. İlk önce Afganistan'ın ne kadar geri olduğu, yoksulluk, sefalet ve cehalet içinde çırpındığına vurgu yapılır ve ardından dramatik bir şekilde tren kazası gösterilir. Çünkü orası Afganistandır burası ise Fransa!
Uyuşturucunun en çok tüketildiği ülkelerin başında emperyalist devletlerin gelmesi anlamlı değil midir? Fakat onlar Afganistan'ı, Uzakdoğu ülkelerini, Güney Amerika devletlerini sorumlu tutarlar. Peki, bu uyuşturucuyu o ülkeler mi üretip tüketiyor? Hayır! Tam tersine en büyük alıcıları emperyalist devletler. Ayrıca birer polis devleti haline dönüşmüş ve her kesimin nefes alışlarını dahi kontrol altında tutan emperyalist ülkelere uyuşturucu nasıl giriyor ve hangi yollar açık tutuluyor? Bu soruların yanıtını vermek hiç de zor olmasa gerek! Ancak yanıt verildiğinde polis, istihbarat, mafya işbirliğinin ortaya saçılmasını göze almak gerekiyor. Emperyalist devletlerin mafyaları gelişmekte olan ülkelerin mafyalarından kat be kat güçlüdür.
Emperyalistlerin uluslararası insan kaçakçılığını organize ettiklerini duymayan kalmadı! Organ mafyasının ana merkezi ABD/AB ve İsrail haydut devletidir. Körfez Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da yaklaşık 20 Bin yabancı çocuğun kaybolması başka nasıl açıklanabilir? Sığınmacıların yollara düşmelerinin, toplu göçlerin baş sorumluları da emperyalistlerdir. Neredeyse her gün Kuzey Afrika ve özelliklede Libya kıyılarına vuran insan cesetleri emperyalist devletlerin ayıbı olarak duruyor. Avrupa'ya göçü engellemek için Akdeniz'de İtalya, İspanya, Fransa'nın marifetiyle korsanlar tarafından sayısız bot batırılmaktadır.
Şu an Ukrayna'dan kaçanlardan en çok mutlu olanlar Almanya gibi iş gücüne ihtiyaç duyan ülkelerdir. Yapılan araştırmalarda önümüzdeki yıllarda Almanya'nın her yıl 400 Bin işgücüne ihtiyaç duyacağı ve bu açığın kapatılması için projeler üretildiği biliniyor. Peki bu açığı Asyalılar, Afrikalılar yerine "mavi gözlü, sarı saçlı, otomobile binen, onlar gibi" Ukraynalılarla kapatılması daha akla yatkın değil midir? Yaşlanan nüfusun yerine daha genç ve batı tipli insanların ikame edilmesi dururken "kara kafalılar mı" uğraşacaklar!
Irkçılık kapitalizmin çocuğudur ve emperyalizm çağında faşist karakter kazanmıştır. İnsanlar arasındaki ten farkını aşağılayan anlayışların toplumlara şırınga edilmesinin elebaşları her halde emperyalist devletlerdir. ABD'ye bir bakınız ırkçı/faşist örgütlerin sayısı saymakla bitmez. Ku-Klux-Klan bilinenlerin en popüleri. Almanya'da ise yeraltı ve yerüstü ırkçı/faşist parti ve örgütlerin sayısı düzinelerce. Eğer ırkçı/faşist örgüt ve parti arıyorsanız en hası emperyalist devletlerdedir. Fakat gerek Uluslararası Af Örgütü bültenlerine ve gerekse sol tandanslı olduklarını ileri süren oluşumların yayınlarına baktığınızda ırkçı/faşist tanımlamasını gelişmekte olan ülkelerle bir tutmaya çalışırlar. Bu ikiyüzlülüğü Avrupa'dayken onların suratlarına haykırmıştık. Ama nerede onlarda o yüz ve vicdan?
Almanya'da ırkçı/faşistlerin "Türken Raus-Türkler Defolun" sloganı 1990'lı yıllarda çok sık kullanıldı ve hala da kullanılıyor. Şimdi de "Ruslar Defolun" sloganı emperyalist merkezler tarafından piyasaya sürüldü. Tutar mı? Belli bir süre için evet. İleride çark edecekleri ise kesindir. Yalnız dikkatimizi çeken bir husus var, Batı bu kez Rus kedilerine karşıda savaş açtı! Gerçekten tam bir komedi ile karşı karşıyayız!
Reform ve Rönesansın yaşandığı coğrafyada "yeni ortaçağ" yeniden zuhur etti! Gericiliğin, bölücülüğün, ırkçılığın, savaş kışkırtıcılığının karargahına dönüşen ABD'den, Batıdan medet umanlara Ukrayna sorunu kapak olsun!