Üçüncü İttifak yolcularının çıkmazı
Son günlerde bir "üçüncü ittifak" furyası almış başını gidiyor! PKK/ HDP'nin başını çektiği ve bazı sahte solcularında desteklediği kesimin dışında da 3. ittifakçılar var. Millet İttifakı ile aralarına geçici sınır çekmeye ve pazarlığı kızıştırmaya yönelik hamleler ise durmak bilmiyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise İzmir'den kükrüyor ve "üçüncü ittifak" üzerine güzellemelerde bulunuyor, CHP'yi uyarıyor. TKP'nin Genel Sekreteri Kemal Okuyan ise CHP'ye dolayısıyla Millet İttifakına desteğini açıklıyor. HDP'nin toplantı çağrılarını da yanıtsız bırakmayan TKP, farklı grupların elinde kullanılır malzemeye dönüşmüştür. Bir sahte solcu örgütün kurduğu Sosyalist Meclisler Federasyonu'nun (SMF) savunucusu Fatih Mehmet Maçoğlu'nu listelerinden belediye başkanı olmasını sağlayan TKP'dir. Tunceli'de hiç bir gücü bulunmayan TKP, Maçoğlu'nu propaganda amaçlı kullanmaya çalıştı ama başarılı olamadı.
Ülkemizde sayısı kaç olursa olsun iki ittifak karşı karşıya; birincisi Türkiye İttifakı, ikincisi ise Türkiye karşıtı ittifak. Üçüncü bir seçenek ise ufukta görünmüyor. Meydanlarda dolaşan farklı "üçüncü yol" önerilerinin başarı şansı yoktur. Hatta "3. yolcular" nesnel olarak Türkiye karşıtı ittifak içinde istemeselerde yer almış olurlar.
Bakınız üçüncü ittifakçılara kim mesaj gönderiyor? Neo liberalizmin ve emperyalist batının savunucusu Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan aynen şöyle söylüyor: "Bugün HDP ve sol partilerin oluşturduğu üçüncü bir ittifak var. Bunu ciddiye almalıyız. Bu grupların oluşturduğu ittifakı dışlamak gerçekçi siyaset olmaz. Bunu sadece oy anlamında söylemiyorum. Ülke gerçekleri açısından da önemini vurguluyorum. Biz HDP ile de her zaman buluşuyoruz, konuşuyoruz. Herkesle konuşmalı, herkesi dinlemeli."
Türkiye'nin ikinci "Kemal Derviş vakası" olarak değerlendirilen Ali Babacan ile aynı safa düşenler halka karşı konumlandıklarını görmüyorlar mı? Ülkemizin en Amerikancı ve emperyalizm yanlısı Ali Babacan, Ahmet Davutoğlularla ortaklaşmak ve karşı çıkanları hedeflemek ancak karşı devrimcilikle açıklanabilir. Sizin etiketinizde sol, devrimci, sosyalist yazmasının hiçbir anlamı ve de kıymeti yoktur.
İLKESİZ İTTİFAKLAR CEPHESİ
İlkesiz ittifak cephesi dedik ama sanki tam oturmadı! Çünkü "Millet İttifakı" ve "üçüncü ittifakçılar" Türkiye Cephesine karşı ortak paydada buluşuyorlar. Bu da bir "ilke" sayılmalı! Hepsinin hedefinde yalnızca hükümeti yıkmak var, PKK/HDP'yi savunmak var ve Amerikan emperyalizmini sevindirmek var!
Temel ilkelerinizin başında anti emperyalizm geliyor ve siz ona göre tavır almıyorsanız ilkesizliğin batağına battığınızın resmidir! PKK/HDP karşısında, 27 Mayıs ve 28 Şubat gibi Cumhuriyet Devrimlerini koruma reflekslerini hedef alan Kılıçdaroğlu'nun CHP'si karşısında, emperyalizmle kader birliği yapmış olanların karşısında bacaklarınız titriyorsa, sizin örgütsel varlığınızın bir hükmü kalmıyor.
Eğer Türkiye gerçeğiyle örtüşen doğru bir programınız yok ise gireceğiniz ittifakların içinde piyon olursunuz. Günümüzün biricik devrimci seçeneği; üretim devrimi programı ile taçlandırılan antiemperyalist mücadeledir. Daha doğrusu Türkiye halkının baş düşmanı Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizmine karşı birleşebilecek tüm güçlerle birleşerek Türkiye Cephesini inşa etmektir. "Üçüncü yol", "üçüncü ittifak" gibi önerilerin hayat bulmasının imkansız olduğu koşullarda, "bir projede benden olsun" çıkışlarının hiç bir geleceği yoktur. "Üçüncü ittifakçılar, yolcular" en sonunda Millet İttifakına eklemleneceklerdir. Bazıları ise sözde tavır alır gözükecek, ama fiiliyatta yine şer cephesinin çemberine dahil olacaklardır.
Bir noktaya daha değinmeden geçemeyeceğiz! HDP'nin kapatılma davasını erteleyen ve sürümcemede bırakan her tavır PKK'ya nefes aldıracak ve "Üçüncü ittifak" taktiğiyle Millet İttifakına eklemlemenin yolunu açacaktır.
Tüm bu koşullar içinde yaratıcı yıkıcılığı güçlendiren senaryoların piyasada dolaşıma sokulması karşısında yurtsever, devrimci güçlerin daha uyanık olmaları gerekiyor.