İsmail Bayraktar
İsmail Bayraktar Köşe Yazısı

Enflasyona Kurban Olun!

Aralık ayı enflasyon rakamları açıklandı. 2021’in son ayında enflasyon 13,58 olmuş, yıllık enflasyon oranı ise %36'yı aşmış. Rakamların böyle geleceği aşağı yukarı belliydi; buna şaşırmıyorum, benim şaşırdığım bütün bunlar görünürken Merkez Bankası'nın 2022 enflasyonunu %5 olarak tahmin etmesi. İnanın bu rakamı görünce hem şaşırıyorum hem de Merkez Bankası’nı yönetenlerin ekonomiden hiç anlamadığını düşünüyorum. Neden böyle düşündüğümü açıklamaya çalışayım.

Birincisi enerji fiyatlarının hızla yükseldiği bir 2022 yılı yaşayacağız. Türkiye'nin enerji bağımlılığı biliniyor. Böyle bir ortamda enflasyonun %5 olarak tahmin edilmesi açıkçası Merkez Bankası'nın dünyadan bihaber olduğu anlamına geliyor. Ya da başka bir dünyada yaşıyorlar. Yoksa enerji bağımlılığını 6 ayda çözecek mucizevi bir çözümleri mi var! Böyle bir çözüm olmadığını da biliyoruz o halde bu tahmin neyin nesidir?

Enflasyonun bu kadar yükselmesinin kritik nedenlerinden biri kurdaki artış, peki kur artışının nedeni ne? Dövize olan bağımlılık ve 500 milyar dolar civarındaki dış borç. Bu borcu Türkiye ödeyeceğine göre kurdaki dalgalanmaların da devam edeceğini öngörmek kahinlik olmasa gerek. Enflasyon artışının iç piyasadan kaynaklanan nedenlerine gelince şunları söyleyebiliriz:

Uzun yıllardır ihmal edilen tarım ve hayvancılık politikalarındaki yanlışlıklar üretimi tahrip etmiş durumda.1980’den beri uygulanan dizginsiz serbest piyasa tarım ürünlerinde bile neredeyse dışa bağımlı hale gelmemize sebep olmuş. Gübre gibi stratejik bir ürünün çoğunluğu ithal ediliyor, üreticinizin üretecek mecali kalmamış. Üretebilse dahi ürününü maliyetinin altında satıyor.İç piyasadaki fiyat artışının nedeni olarak da gözler üreticiye çevriliyor.Zaten her şey yolunda gitse bu defa aracıların tezgahına takılıyor.İşte yaşadığımız gerçek böyleyken buna bir de ABD emperyalizminin Türkiye düşmanlığını ekleyin Ortaya çıkan tablo kırmızı alarm verirken iktidar ve Merkez Bankası yönetimi pembe tablolar çiziyor.

Bu tablodan ne yazık ki kısa sürede bir çözüm görünmüyor. Bu tablonun gösterdiği açlık tehdidinin ciddi bir olasılık olarak karşımıza çıkabileceğidir.

Başka bir sorun sanayicimizin kullandığı ara malların ithalata bağımlı olması. Bu durumihracat rakamlarından çok net anlaşılabiliyor. Sayıncumhurbaşkanının açıkladığı rekorihracat rakamları aslında bu gerçeği gözümüze sokuyor. Neden Türkiye her yıl ihracat rekorları kırarken Türkiye'nin dış borcunda bir düşme olmuyor. Türkiye'yi yönetenler bunu görmüyor mu, görmek istemiyorlar mı? O rekor ihracat rakamları aynı zamanda ithalat rekorları kırmamızı sağlıyor.Çünkü sanayicimizin kullandığı birçok ara malda ithalat bağımlısıyız.Böyle olunca kırdığınız ihracat rekorlarının bir anlamı olmuyor, yani dönüp dolaşıp kimin ürettiğine bakıyoruz. Eğer siz üretiyorsanız sattığınız ürünün size bir katkısı var, dışarıdan alıp sattığınızın size çok fazla katkısı olmuyor.

Şimdi gelelim bu yıllık enflasyon tahminini %5 diye hedefleyen Merkez Bankası ve ekonomi yönetimine. Bu ekonomi yönetiminin Türkiye'nin önümüzdeki sürecini yönetemeyeceği çok açık, çünkü önümüzdeki süreçlerin özellikle enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle bile her üründe bir maliyet artışı yaratacağını görmemiz gerekiyor.

Şimdi gelelim en kritik soruya.Acaba biz üretirken maliyetlerdeki yükselişe mi odaklanacağız, yoksa üretmeye mi? Yani pahalı da olsa üretmeyi mi tercih edeceğiz, yoksa enflasyon düşük olsun diye başka çareler mi arayacağız? Son 20 yılda enflasyonu düşürmek için sık sık ithalatı üreticimizin sırtında bir sopa gibi kullanan dönemler yaşadık. Bunun Türkiye'nin derdini çözmediği dahası bu modelin iflas ettiği geldiğimiz süreçte ortada. O halde bizim yapmamız gereken maliyetler yüksek olsa bile üretmekten vazgeçmemektir. İşin gerçeği önümüzdeki süreci enflasyonla yaşamaya alışarak geçireceğimiz bir süreç olacak, enflasyonla yaşamaktan kastım üretirken katlanacağımız maliyetleri bilmektir. Bu maliyetlerden kaçamayız, bunlara katlanacağız burada geniş kitleleri enflasyonun olumsuz etkilerinden koruyabilecek başka çözümler var.

Ürettiğiniz malın değeri artıyorsa tüketiciye, çalışanlara o değeri karşılayacak ücret artışı yapabilirsiniz. Fakat üretmekten vazgeçtiğiniz zaman çözümünüz yoktur. Eğer yılsonu enflasyonu %5 diye hedefliyorsanız o zaman üretmekten vazgeçtiğiniz anlamına geliyor. Kaldı ki üretmekten vazgeçerek ithalata bile yönelseniz yine böyle bir hedefi gerçekleştiremezsiniz. Sonuç olarak nereden bakarsanız bakın Merkez Bankası'nın koyduğu hedef saçma sapan bir hedef. Ne Türkiye'nin gerçeği ile ne de dünyanın gerçeği ile uyuşmuyor. Belki de seçim döneminin yaklaşması AKP’ de bir iktidarı kaybetme paniği yaratmıştır.-zira, zaman dar- Böyle düşünsek bile bu hedeflerin ne AKP’ye ne de Türkiye'ye bir faydası olmaz. Sadece kendinizi kandırırsınız ve yılsonuna gelmeden bu saçma tahminin fiyasko olduğu ortaya çıkar.

Şimdi enflasyona kurban olun dememim nedenini anladınız mı?Unutmayın, üretici pahalıüretiyorsa bunun nedeni de sizin yıllardır uyguladığınız yanlış politikalardır. Evet, eğerüretebiliyorsanız maliyeti ne olursa olsun sevinin; yoküretemiyorsanız işte o zaman iktidarda kalmayı rüyanızda bile göremezsiniz. Ben kendi payıma %50 enflasyonlara razıyım. Yeter ki Türkiye üretsin. Üreticiye, hayvancıya, sanayiciye destek olsun, gerisi çözülür. Tabii dünya fiyatları ile rekabet edecek ihracatçı fiyatları bir dönem için unutun; önceliğimiz iç pazar ve halkın karnının doyması, zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması. Bunu gördüğümüz için Üretim Devrimi,Üretim Devrimi diye Türkiye’yi ayağa kaldırıyoruz. Bunu da Doğu Perinçek'ten, Vatan Partisi’nden ve üreticilerden başka maalesef anlayan henüz yok. Anlatacağız;zor oyunu bozar,2022 yılı üretenlerin yönettiği yıl olacak.

Merkez Bankası enflasyon Yeni Ekonomi Modeli enflasyon rakamları enflasyon rakamları açıklandı