Heterodoks mu, çaresizlik mi?
Hazine ve Maliye Bakanı iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda yeni ekonomi modelinin ezber bozan olduğunu dile getirdi. Özetle dedi ki, ortodoks politikaları değil, heterodoks politikaları devreye koyduk.
Böyle söyleyince toplumun geneli doğal olarak anlamıyor. Kısaca genel kabul görmüş yaklaşımları redderek, farklı yaklaşımlarla çözüm arandığını ifade eden bir söylem şekli diyebiliriz.
Yani yeni bir tez koyduğumuz iddiasıyla ortaya çıkıyoruz. Peki tez ne? Daha açık sorayım: Bazı açılımlar yapıp, ürünler geliştirmenin ötesinde nasıl bir ekonomik bir yol haritasından söz ediyoruz?
Döviz ihtiyacına bağlı, finansal darboğazı aşmak için yapılan, sonuç verip vermeyeceği de tartışmalı bir iki hamle dışında ortada sadece bir söylem var: Reel ekonomiye ağırlık vereceğiz. Reel sektör kim: İnşaat mı?
Bunun için mi normal SGK primini ödeyemeyen esnafın primine yüzde 36 zam yaptınız? Bu nedenle mi herhangi bir üretim modeli dönüşümünü konuşmadan cari açık azaltmaktan bahsedip, nerede dolar varsa oraya yöneliyorsunuz?
Ortadaki yaklaşım farklı bir inançla yeni bir ekonomi modeli uygulamak mı; yoksa mevcut sistem tıkandığı için çaresizlikten sağa sola saldırıp, sonunu düşünmeden hamle yapmak mı?
Sağlamasını şöyle yapalım: Bir mucize gerçekleşse ve dünya tekrar parasal genişleme eğilimine girse, bu kapsamda da Türkiye’ye yine sıcak para akışı başlasa, modeli tekrar eski haline getirir misiniz? Yanıt yüzde yüz evet.
Çünkü aksi olsa başı sonu, hedefleri belli olan, yol haritası açıklanmış, olası sapmaları hesaplanmış, hangi tarihte nereye varılacağı ve nasıl buna ulaşılacağı anlatılabilen bir ekonomik program olurdu.
Bizim ekonomi yönetimi sadece slogan atıyor. Şöyle olacak, böyle olacak, uçucaz, kaçacağız, yaptığımız oldu, başardık gibi gibi gibi… Fakat hiç birinde ‘nasıl’ sorusunun yanıtı olmadığı gibi, başarıldığı söylenen şeylerin de söylemden öte bir anlam taşımadığını görüyoruz.
Öncelikle verilerin inandırıcılığının olmadığı, gerçeklerin kabul edilmediği bir yapıda, dünyanın en bilinçli yoluna dahi çıksanız, istediğiniz noktaya ulaşmanız mümkün değildir.
Bizde aksine bir tarafta cek caklar, öte tarafta günlük durumu kurtaracak ama sonuç verip vermeyeceği belli olmayan uygulamalardan öteye bir hamle yok. Zaten sorun da tam burada başlıyor.
Şayet sorunlarınızın farkında değilseniz çözüm ihtiyaçları listesini de yapamazsınız. Kendinizi kandırdığınız sürece de ancak medyaya konuşursunuz. Ve bilinçsiz olduğunuz vakit hareket ettiğiniz her an zücaciye dükkânındaki fil durumuna düşersiniz.
Nitekim olan da bundan ibaret. Yani Bakan’ın ekonomi söyleminde bulunmak için ortodoks heterodoks falan demesine gerek yok. Çünkü görünen tek manzara Türkiye ekonomisini göbekten yurtdışına bağımlı hale getirip, şimdi çaresizlikten ve ne yapacağını da bilmemekten kaynaklanan bir debelenme.
Bu sadece sorunlu yapının, sorunlarını arttırmaya yarıyor. Hadi ben de Bakan’a katkı sağlayıp yazıyı bitereyim. Söylenenlerin hiçbir rasyonalitesi yok. Oldu mu? Şimdi aynı dili konuştuğumuza göre sorunlardan, planlı ekonomiden, finansmandan ve çözümden bahsedelim mi?