Dışta faiz artarsa, içte düşerse…
Türkiye’de ekonomi yönetimi faizi düşürerek enflasyonu indireceği iddiasını savunurken, dünyada enflasyonist baskıyla faiz artırımlarının sesleri yüksek perdeden gelmeye başladı bile.
Dünün ihtimali, bugünün gerçeği olmak üzereyken, bir tarafta bankacılık ürünlerinin ekonomi politikası olduğu konusunda ikna çalışmaları sürüyor; öte tarafta ihracat gelirlerinden BES’ten çıkışı olanaksızlaştırmaya kadar her metotla para elde etmenin yolları aranıyor.
Yapılan yanlışlar konuşulmasın diye, bunu dış dünyayla bir mücadele havasına getirmek de elbette tercihlerin başında geliyor. Oysa bugün ne yaşıyorsak yaptıklarımızın veya yapmadıklarımızın sonucunu görüyoruz.
Bunlardan ders almamış olacağız ki, bir de üzerine gerçekçi bir ekonomik planın parçası olmadan sonuç verme olasılığı tek başına olanaksız olan yanlışlar manzumesi yazıyoruz.
Peki ya enflasyonu gerçekçi olmaktan çıkarıp, üzerine gerçekçi olmayan enflasyondan da gıda ve enerji maliyetlerini düşüp, körlemesine faiz indirince ve bu da yetmeyip o eşik de aşılmasına rağmen ısrar edince ne olacak?
Öncelikle dünya sabit bile kalsa ne olacağını gördük. Yapılan hamlelerin hiçbir gerçekçi karşılığı olmadığı için enflasyon yükseliyor; faiz düşürdükçe kredi faizleri de yukarı doğru koşuyor.
Bir de buna doları 13-14 diliminde tutmak için ödenen faturanın maliyeti eklendiğinde ne olacak aşağı yukarı biraz meseleye vakıf olan herkes biliyor. Ayrıca bunlar her şey bugünkü halinde devam ederse yaşanacaklar.
Şimdi net gelen ses, dünyada enflasyonun kalıcı olarak yüksek olacağı gerçeğinden varlık alımlarının sıfırlanmasına, bir sonraki adımda da faiz yükseltmeye neden olacak bir süreci işaret ediyor.
Bu arada iktidara yakın isimler şu tezi savunuyor: Enflasyon sadece bizde değil, tüm dünyada artıyor. Doğru ama nedeni önemli… Dünyada bilhassa gelişmiş ekonomiler, dünyada artan girdi maliyetlerinin ötesinde, pandemi sürecinde karşılıksız verdikleri paranın ve harcamaların sonucu enflasyonist bir ortama girdiler.
Biz ise dünyadaki artan maliyetlere ilave olarak, açık veren ekonomimizin dolara ihtiyacından üretimsiz yapımıza kadar ve insanımızın da kredi ile pandemi sürecini atlatması çarpıklığına kadar bambaşka sorunlarla enflasyon gerçeği yaşıyoruz. Yani onlar fazla paradan biz borçla harcamadan enflasyon yarattık. Sonuçları farklı olur.
Öte yandan şimdi orada yükselen faiz, bizde devam eden düşürme eğilimi, mobilyacıların kullandığı işkence misali bizi gerdikçe gerecek. Paranın daha maliyetli, tüketim maddelerinin daha fiyatlı, kamu maliyesinin daha hasarlı, doların etkisinin daha çok hissedildiği bir ortamda, onlar faiz arttıracak biz ceremesini çekeceğiz.
Çünkü istikrardan bahsedilen ülkemde yapılan tek istikrarlı hareket, yanlış zamanda yanlış eylemlere girişmek ve bunun hata olduğunu iş olup bittikten sonra kabullenmek. Daha kötüsü ne?
Hatayı yapanlar ‘bizi affedin’ deyip yola devam ederek yeni hatalara yelken açıyorlar. Bu kafayla bizim başımız daha çok ağrır.