Borç dolarla hovardalık
Merkez Bankası dolar kurundaki yükselişi durduramayınca beşinci kez müdahale etti. Son madahalenin de 2 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğu belirtiliyor. Böylece son dönemde 6 milyar dolar daha toplamda havaya gitmiş oldu.
Daha kötüsü bu manevra işe de yaramadı. Yani dolar / TL kuru, Türk Lirası’nın aleyhine yükselmeye devam ediyor. Tüm bunları da bir takım spekülasyonlara bağlama ısrarından vazgeçmiyorlar.
Oysa temeldeki sorun, ekonomi ile kavga etmekten başka bir anlam taşımıyor. Zaten ülkedeki üretimsizlikten kaynaklanan ve ithalata dayalı yapının getirisi olan dolar kuru ve enflasyon açmazını okumamakta ısrar edenler, bir de dünyadaki eğilimin tersine faiz silahını da yanlış kullanıyorlar.
Yanlış derken, Kemal Sunal’ın filmindeki gibi Rus Ruleti oynayıp, karşısındakinin yerine kendi kafasına silahı dayayan bir Türkiye fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Mesele o kadar büyüdü ki, susanlar bile konuşmaya başladı.
En temel çıkış TÜSİAD’tan geldi. TÜSİAD, “Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmeli’ çağrısını yaptı. Aslında ortaya konulan faiz düşerse enflasyon düşer tezinin bir saçmalıktan ve iksitatta karşılığı olmayan bir eğilimden ibaret olduğunu ve sadece zarar verdiğini söylememek için kibarca uyarıda bulunmuş da diyebiliriz.
Bir diğer çıkışta bulunan isim de İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’dan geldi. İSO Başkanı, faiz ile ilgili akıl dışı ısrarını sürdüren ekonomi yönetiminin ardından dolar satmasını şu cümlelerle değerlendirdi:
“Dün faiz indirimine giden Merkez Bankası’nın, bugün elindeki kıymetli döviz kaynaklarını piyasaya sürmesini şaşkınlıkla izliyoruz.”
Daha kötüsü ne biliyor musunuz? Merkez Bankası’nın elinde döviz kaynağı bulunmuyor. Kendi açıklamasına göre eksi 37 milyar dolarda gezen rezervleri, geri ödemesinde nasıl taahhütler altına girdiğimiz belli olmayan swap anlaşmalarıyla artıda gösterme uğraşısı içinde.
Böylesi müdahalelerde de yüksek ihtimalle swap anlaşmasından gelen paraları piyasaya sürüyor. Elbette etki etmediği için de, onlar da piyasanın alım yaptığı noktada kaybolup gidiyor.
Dün 128 milyar doların nasıl gittiğini açıklayamayanların, arka arkaya ‘kasada, harcanmadı, öyle bir para hiç olmadı, bakın yerine koyduk’tan başlayarak çelişkili açıklama paylaşanların, ders almadığı o kadar belli ki; 6 milyar dolar daha harcadılar.
Doların elde avuçtakini basarak durdurulamayacağını anlayamayan, buna karşılık faiz düşürerek de dolar kurunun TL karşısında değer kazanmasını tetikleyenlerin ‘ekonomide bir şey deniyoruz’ söylemleri arasında yarattığı zarardan bahsediyoruz.
Yani kısacası dün parasal genişleme sırasında, insanlara kredi verip sahte zenginlik yaratarak, el parasıyla düğün bayram anlatanlar, bugün de borç parayla doları durdurmak için hovardalık yapıyorlar.
Anlaşılan o ki, ekonomide yeni bir şey denenmiyor. Sadece ikinci Berat Albayrak döneminin sonuçlarını yaşıyoruz. Elbette yine topluca zarar görerek…