Stokçu Meclis’e uğramadı
Türkiye’nin şu anda bir numaralı konusu durdurulamayan fiyatlar... Temelinde üretimsizlikten hatta daha doğrusu plansız üretimden kaynaklanan bir yapının çıktısını yaşıyoruz.
İthalata bağlı üretim ve tüketim yapısı ise kurları yukarı çekerken, enflasyonu azdırıyor. Buna karşılık ısrarla faiz düşürüp, piyasa faizleri artınca da kur da, enflasyon da, faizlerde reel yükseliyor.
Üretimde henüz yansıtılamayan resmi rakamlara göre bile yüzde 33 enflasyon farkı var. Ayrıca lojistikten üretim maliyetlerinde enerji başta olmak üzere yaşanan artışlar da işe tuz biber ekiyor.
Peki ekonomi yönetim ne yapıyor? Öncelikle enflasyonu kabul etmiyor. Bunun bir fırsatçı ve spekülasyon eseri olduğundan dem vuruyor. Yetmedi kurdaki artışın da faiz lobisinin eseri olduğuna atıfta bulunuyor.
Resmi açıklanan enflasyon bile dikiş tutmazken, asgari ücret pazarlığı sırasında açıklanan rakamlar, hakiki olmayan bir verinin üzerinden konuşuluyor. TÜİK hakkında suç duyurusunda bulunuluyor ama ümitlenmeyin bundan sonuç çıkmaz.
Yani o suç duyurusundan soruşturmaya dönmesi için bağlı bulunulan makamın izin vermesi gerekiyor ki o izin çıkmaz. Bu arada sokağa baktığınızda zamlar arka arkaya geliyor, insanlar alım gücü noktasında eriyor.
Tekrar stokçulara fırsatçılara değinelim. Şimdi sizin tüm teziniz bu temelden yola çıkıyorsa, 2022 yılının bütçesi tartışılırken Ticaret Bakanı olarak kürsüye çıktığınızda bundan tek bir satır söz etmez misiniz?
Söz etmediğiniz gibi bizim yazıp çizip anlatırken dile getirdiklerimizin hepsi anlatıp, bunların fiyat artışlarına neden olduğunu anlatır mısınız? Ne yazık ki ikisinin de yanıtı tahmin ettiğiniz gibi.
Stokçulardan bahsedemezsiniz; çünkü bu sadece seçmene yönelik geliştirilmiş, gerçekle ilgisi olmayan bir bahane. Bunu Meclis kürsüsünden Bakan olarak söylerseniz, size sorulacak sorulara da yanıt vermeniz gerekir. O nedenle meseleye tek bir satırla bile değinmezsiniz.
Dünyada ve Türkiye artan maliyetlerden, enflasyondan, faiz yükseltme eğilimine neden olan gelişmelerden söz eder misiniz? Evet edersiniz; çünkü gerçek olan manzaranın bir tarafı bu.
Diğer tarafı da ekonominin büyük bir plansızlık, savrukluk içinde yönetilmeye çalışıldığıdır. Ama elbette bunun söylenmesi de beklenemez. O zaman ‘ne işin var orada’ derler.
Günün sonunda Meclis’te gerçeklerin konuşulduğu, sokağa çıkınca da hamaset yapıldığı bir ortamda bütçeyi görüşmenin anlamı var mı? Bence yok..