Konfiçyüs Enstitüleri ve Macar-Çin Üniversitesi
ABD de 85 tane var, İngiltere'de 30, Almanya'da 19, Fransa'da 18 tane var. Hemen her ülkede var. Dünyada 600'u aşkın Konfiçyüs Enstitüsü (KE) var. Ayrıca İlköğretim seviyesinde 1300 civarında sınıfta bu program mevcut. Türkiye'de henüz 4 tane var. Boğaziçi Üniversitesinde, ODTÜ'de, Okan'da ve Yeditepe'de.
Konfiçyüs Enstitüleri (KE), Çin'in, Çin kültürünü, Çince'yi yayma, kültürel değişimi hızlandırma programı. Çin Eğitim Bakanlığı'nın finanse etiği ve her sene 10 milyar dolar bütçe ayırdığı bir kurum. Yüksek Öğretim Kurumları ile işbirliği şeklinde kuruluyor. 2004 te bu program başlatıldı, hayli hızlı geliştiğini gözlemlemekteyiz.
Elbette programa Çin'in artan kültürel ve ekonomik etkisinden dolayı kuşku ile bakan çevreler var. ABD savunma bakanlığı son dönemde Konfiçyüs Enstitüleri ile işbirliği yapan Amerikan üniversitelerine aktardığı araştırma fonlarını keseceğini duyurdu. ABD üniversitelerinin askeri teknoloji geliştirmek için Savunma Bakanlığı'ndan aldığı fon miktarı hayli önemli rakamlar. Bazı üniversiteler ( Arizona State ve San Diego State) yelkenleri indirdi ve enstitüleri kapattı. Pentagon'un güdümündeki Avrupa menşeyli bazı medya kurumları ve ülke idareleri de elbette benzer adımlar atıyorlar.
Çin'in KE programı, bizim Yunus Emre Enstitüleri (YEE) programına benziyor. İngilizlerin British Council'leri, Almanların Goethe Enstitüleri, Fransızların Alliance Française'leri, İtalyan ve İspanyolların da benzer kültür yayma enstitüleri mevcut.
Çin programının farkı sanki, dünyada en üst seviye bilim geliştiren üniversiteler ile işbirliğini hedef almış olması gibi. Belki bu programın teknoloji transferini veya işbirliğini kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. İlk enstitüyü Güney Kore'de açmışlardı. Japonya, ABD ve İngiltere'nin en iyi üniversiteleri, büyüme yolculuğunda öncelikli tercihler oldular. Belki bizim de YEE'lerin teknoloji transferi becerisini artırmayı değerlendirmemiz gerekiyor.
Her durumda, KE'ler, Türkiye'nin Asya ve Çin ile kültürel, ekonomik ve teknolojik işbirliği için önemli bir köprü vazifesi görebilir. Üstelik parayı da Çinliler ödüyor.
Türkiye hem daha çok KE açmalı hem YEE'leri Çin'in ileri gelen üniversiteleri ile işbirliği yapmalıdır. Bazı Türk Üniversiteleri Boğaziçi Üniversitesi üzerinden program ile işbirliği halindedir ancak bu dolaylı ilişki yerine direk işbirliği tercih edilmelidir.
KE demişken, bir de Macaristan'daki Çin Üniversitesi olayına değinelim.
BUDAPEŞTE FUDAN ÜNİVERSİTESİ
Türk Devletleri topluluğunun ve Avrupa Birliği’nin üyesi olan Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de, Çin'in en iyi ve prestijli üniversitelerinden olan "Fudan Araştırma Üniversitesi" genişçe bir kampüs kurulumu yapıyor. Bu kampüs, Fudan Üniversitesinin, Çin dışındaki ilk kampüsü olacak. Yatırım da büyük, Budapeşte'de bu iş için tahsis edilen arazi de büyük, konu hakkında tartışma da büyük. 270 dönüm araziye 520 bin m2 kullanım alanı yapılıyor. 1,7 milyar dolarlık proje. Yatırımın 1,5 milyar dolarını Macaristan, Çin'den aldığı uygun maliyetli kredi ile yapıyor. Macaristan başbakanı Viktor Orban, Avrupa'dan gelen türlü eleştirilere karşı yatırım kararının arkasında sağlam duruyor. Rakip siyasi görüşteki Budapeşte belediyesi ise oyunbozanlık yapıyor. Üniversiteye tahsis edilen bölgedeki caddelerin ismini, Çinlileri en çok kızdıracak şekilde özenle değiştiriyor. Kampüsü Çinli firmalar inşa ediyor ve 2024'te devreye girecek. Macaristan, bu projeden önce bazı Çin üniversiteleri ile yoğun işbirliği ve ortak işletme yüksek lisans (MBA) programları yapmıştı ve bu kampüs yatırımı, bu işbirliklerinin sonucunda geldi. Fudan Üniversitesinin zaten Avrupa'daki onlarca üniversite ile işbirliği ve öğrenci değişimi programları mevcut, ancak kampüs açma konusu, Avrupadaki bazı çevreler ve hükümetlerce hoş karşılanmadı, görünmez çizgi sanki geçildi.
Bu çevrelerin elbette George Soros'un Budapeşte'de 1991'de kurmuş olduğu "Central European University" ile bir alıp veremediği konu yok.
Macaristan'ın beklentisi, bu yatırım sonucunda, Çin'den özellikle teknoloji girişimleri olmak üzere yeni yatırımların geleceği ve Macar yüksek öğretim standardının yükseleceği. Hayli gerçekçi beklentiler olduğunu söylemeliyiz. Üniversitedeki profesörlere verilecek maaşın, diğer Macar üniversitelerindeki profesör maaşının 10 katı civarında olacağı konusunda (150-250k USD/yıl) beklentiler ve basın spekülasyonları da mevcut.
Türkiye'de bir çok devlet üniversitemiz olmakla beraber bu üniversitelerin akademik performansı, yönetim performansı, bütçesi, uluslararası işbirliği becerileri konularında çok zayıfız. Gönül ister, Fudan seviyesinde, üst sınıf bir araştırma üniversitesi Türkiye'de de kampüs açsın. Hatta bir numarayı hedefleyelim, neden Şangay'daki Tsingua Üniversitesi Türkiye'de bir kampüs açmasın? Türkiye'deki yüksek öğretim problemleri konusu çok derin bir konu, oraya girsek çıkamayız ancak akademik çevrelerimizi ve politika yapıcılarımızı doğudaki işbirliği fırsatlarını yakalayacak şekilde akademik kurumlarımızı geliştirmeye davet ediyoruz.
Türkiye'nin yapabileceği asgari konu, zaten iyi işbirliği ve üniversite burs ilişkilerinin olduğu Macaristan’a, bu üniversiteye yüksek lisans ve doktora seviyesinde öğrenci ve araştırmacı göndermek olabilir.
https://en.wikipedia.org/wiki/confucius_institute
http://www.confucius.boun.edu.tr
https://www.bbc.co.uk/news/world-asia-china-49511231