Kapalı devre turizm teklifi
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Mass ile görüşen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yapılan ortak basın toplantısında turizm odaklı bir açıklama yaptı. Herkes meselenin ifade ediliş biçimine takıldı.
Doğruyu söylemek gerekirse üslup bir sorunluydu. “Turistin gördüğü herkesi aşılayacağız” demek hoş olmadı; ama buna takılmamak lazım. Çünkü niyet belli; ‘sizi güvenli bir biçimde tatile bekliyoruz’ mesajıydı.
Bunun üzerinden eleştiri yapılmasını mizahi ve biraz da çocukça bir tavır olarak nitelendirmek ve hoş görme lazım. Asıl problem bu mesajın ne anlattığındaydı. Avrupalı turistin vereceği karşılık ne olur bilinmez; ama bu kapalı devre ve salt otelleri önceliğe alan bir turizm teklifiydi.
Neden? Bunun yanıtını bulmadan önce aşılama tablosuna bakmakta fayda var. Dünya ölçeğindeki istatistikler ve 1 Mayıs 2021 tarihli oranlar bize gösteriyor ki, Türkiye doz bazındaki aşılamada yedinci sırada...
Ama iki doz aşıyı tamamlayanların sayısı 1 Mayıs itibariyle 9 milyon 152 bin 531 kişi. Yani nüfusunun yaklaşım yüzde 11’i... En az bir doz aşıyı olanlar da 13 milyon 757 bin 452 kişi. Bunların ikinci doz aşıyı olmayanların bugün itibariyle aşı olduğunu düşünsek, deniz kum güneş turizmi açısından 13 – 14 milyon kişiyi aşılamış olarak yaz sezonuna gireriz.
Türkiye’nin 55 yaş ve üzeri nüfusunun oranı ne? Toplam nüfusun yüzde 19’u... Yani Mayıs ayının sonuna kadar 55 yaş ve aşıladığımızı bildiğimize göre öncelikli grupların da için de olduğu ancak nüfusumuzun yüzde 15’ini aşılamış olacağız.
Turizm sektöründe 55 yaş ve üzeri çalışan insan sayısı ne? Tahminen toplam istihdamın yüzde 5’ini geçmez o da muhtemelen yönetici ya da patron kademesindedir.
Peki turizm dediğiniz kavram sadece otelden mi ibaret? Havaalanında karşılayan personelden taksiciye, esnaftan gıdayı üreten çiftçiye kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz. Ayrıca bunların temas riski nedeniyle ailelerinin de aşılanması lazım.
O halde bütün bu tablodan çıkan sonuç ne? Ya Avrupalı ülkeler ve turistler bunu inandırıcı bulmayacak bu da zaten sorunlu olan seyahat sigortalarını devre dışı bırakacak ya da kapalı devre bir turizm söz konusu olacak.
Yani uçaktan inecek, servisle tesise yerleştirilecek; tesislerdeki insanlar oradan çıkmaksızın 7 / 24 çalışacak; kullanılacak gıdadan temizlik maddesine kadar her şey önceden stoklanmış olacak, tatil süresi bittiğinde de turist paketlenip yollanacak.
Turizmden anladığımız bu mu? Eğer buysa bu turizm hareketinin ne doğru düzgün para bırakması, ne esnafa istihdama katkı yapması, ne de sektöre nefes aldırması mümkün değil. Bu teklif, mevcut haliyle ancak şu ismi alır: Otel kurtarma operasyonu. Sonuç verir mi? Onda da ciddi anlamda şüpheliyim.