Devletin konuşulmayan rakamları
Türk Milleti rakamlara ve iktidara bakarsanız dert üstü murat üstü yaşıyor. Dışarıdan biri dinlese, rakamlara da inansa, refahtan ölüyoruz zanneder.
Artık iktidar dışında herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki, ortaya sundukları rakamlarla oynuyorlar.
Fakat oynanan rakamlar ve istatistikler bile bazen gerçeği gizlemeye yetmiyor. Son olarak TÜİK’in 2014 yılına ilişkin yaptığı bir açıklamada yüzde 22,4’ün yoksul olduğu ortaya çıktı. Sorarım size kim konuşuyor? Fakat yine de bu rapor, bir cümle bunu geçtikten sonra, farklı bilgilerle bezenmiş bir biçimde kamuoyuna duyuruldu.
Oysa benzer bir araştırmanın sonuçları elimizde. TÜİK’in 2013 yılına ait hane halkı bütçe araştırması. Sonuçları itibariyle Türkiye’nin nasıl bir yoksulluk içerisinde yaşadığını ve orta gelir tuzağı lafının, nasıl büyük bir aldatmaca olduğunun kanıtı niteliğinde. İşte devletin konuşulmayan rakamları:
TÜİK’e göre Türkiye’nin nüfusu 77 milyon 700 bin kişi ve ülkede 21 milyon 583 bin hane var. Ortalama hane halkı sayısı ise, zannedildiği gibi 4 kişi değil, 3,6 kişiye denk geliyor. Bu araştırmaya göre, Türkiye’deki hanelerin yüzde 17,4’üne hiçbir şekilde maaş girmiyor.
Peki nüfus bakımından karşılığı ne? 3 milyon 755 bin haneden 13 milyon 520 bin kişi… Günübirlik iş bulduklarında ya da yardım aldıklarında ancak karınlarını doyurabiliyorlar.
Hanelerin yüzde 44,1’inde ise sadece bir kişi çalışıyor. 9 milyon 518 bin aile de, 34 milyon 265 bin kişiye denk geliyor. İki kişinin çalıştığı hanelerin oranı ise yüzde 28,1. Açılımı 6 milyon 65 bin aile ve 21 milyon 834 bin kişi.
TÜİK’e göre evine hiç maaş girmeyenlerle, tek kişinin maaşının girdiği hanelerin toplamı 13 milyon 273 bin ediyor. Bu hanelerin içinde hiç geçinemeyen ya da kıt kanaat geçinen nüfusun toplamı ise 47 milyon 785 bin kişi. Yani ülke nüfusunun yüzde 61,5’i…
Peki bu ne demek? Türkiye’de yaşayan her üç kişiden ikisi geçim zorluğu içinde bulunuyor. Bu oranlar yeterince dramatik. Ama daha kötüsü Merkez Bankası’nın ‘Asgari Ücret ve Ücret Dağılımı Raporu’nda ortaya çıkıyor.
Ülke genelinde ücretli ve yevmiyeli çalışanların sayısı yaklaşık 17 milyon. Çalışanların yüzde 12’si, yani 2 milyon 40 bini asgari ücret alabiliyor. Bu ne kadar? 949 TL. Karşılaştırmasına da ayrıca geleceğim.
Çalışanların yüzde 23’ü, takriben 3 milyon 910 bin işçi, kanunlar tarafından yasak olmasına rağmen, asgari ücretin altında bir maaşa çalıştırılıyor. Bildiğiniz kölelik sistemi… Bu insanlarımızın da inşaat, tarım ve diğer hizmetler sektöründe öne çıktığı göze çarpıyor.
Gelelim asgari ücrete. Kuru 2,60 kabul ederseniz, Türkiye’de asgari ücret 365 dolar eder. O zaman diğer ülkelerden asgari ücret bazında birkaç örnekle karşılaştırma yapalım: İsviçre 3 bin 700 dolar; Lüksemburg 2 bin 225 dolar, Belçika bin 851 dolar; Hollanda bin 830 dolar; Fransa bin 510 dolar; Slovenya 946 dolar; Malta 820 dolar…
Batık Yunanistan var bir de… Hani şu ekonomi yönetimimizin örnek gösterip halimize şükretmemizi istedikleri ülke; yani komşu… Orada bile asgari ücret 743 dolar. Ekonomisi sallanan Portekiz ise 703 dolar.
Bizden de kötüleri var tabi… Letonya 350 dolar; Bulgaristan 295 dolar. Peki geçinemeyen ama bu tabloya rağmen cebine birkaç tane kredi kartı konulup, sonra ‘zengin oldun’ deyip oyu çalınan vatandaşın geldiği son durum ne?
Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre 2015 yılının ilk üç ayında kredi kartı borcundan dolayı 2 milyon kişi icra takibine uğradı; 384 bin kişi yasal takibe alındı; ödenemeyen kredilerin toplamı 7,5 milyar TL’ye ulaştı; Son 4 ayda 103 bin esnaf kepenk kapattı; son bir ayda 182 bin kişi işsizler ordusuna dahil oldu.
Karşılıksız çek miktarı da yılın ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 70 arttı. İşte yine resmi rakamlarla ama konuşulmayan Türkiye… Ne diyelim? İyi uykular Türkiyem.
Kendi derdine yabancılaşıp, siyaset treninin sanal gündeminin peşinden koştuğun için. Bir gün herkes farkına varacak. Ama o zaman hiçbirimiz ‘günaydın’ diyemeyeceğiz. Çünkü gün, aydın olamayacak.