Hizmetçi
Ya da temizlikçi, hani belli günler ve saatler için evlere çağırılan ev toplama, bulaşık, çamaşır, ütü, temizlik gibi işleri yapan kişi. Bazıları şirketler aracılığıyla gelse de genelde kendi müşterisini bulup çalışan ve neredeyse tümüyle kadınlardan oluşan dev bir sektör. Can ve sağlık güvenliğinin gözetilmediği, taciz ve aşağılamanın eksik olmadığışartlarda kendilerini ve ailelerini geçindirecek parayı kazanmaya çalışan kadınlar. Hepsinin bir hikâyesi var. Hemen her hikâyede de bir tür şiddet. Kazandıkları paraya el koyan kocalar, kendi iş beğenmeyip çalışmayan ama karısını 7 gün temizliğe gönderen kocalar, sürekli dayak yiyenler, küfür işitenler, ailesi hakkında ağır sözler dinleyen, her gece iş dönüşü telefonu kontrol edilenler. Liste uzun!
Kadına yönelik şiddet sınır, sınıf, din, meslek, eğitim tanımıyor. Dünyanın her bir köşesinde kadınların ortak sorunu. Yok böyle bir sorun diyen beri gelsin.
“Hizmetçi/ Maid” on bölümlük bir Netflix dizisinin adı. Herkesin izlemesini dilerim. Kadına yönelik şiddetin kanıtlanması en zor olan uygulaması, psikolojik şiddet, üzerine kurulmuş bir dizi. Dizi Amerika’nın küçük bir kasabasında geçiyor. Olaylar genç bir kadın olan Alex, alkol bağımlılığından kurtulmaya çalışan kocası ve 3 yaşındaki kızları Maddy etrafında gelişiyor. Genç kadının yıllar önce eşinden ayrılmış ve kendine yıllardır uygulanan psikolojik şiddeti reddeden, sanat ve bohem yaşantıyla avunmaya çalışan annesi ve alkolden arınmak üzere grup terapilerine katılan babası da dizinin önemli kişileri. Bir önemli kişi de yıllardır kadınların eşlerinden ayrılma kararını verdikleri halde bir türlü ayrılamadıklarına ve tekrar tekrar çeşitli gerekçelerle şiddet ortamına geri döndüklerine şahit olmuş sığınma evi yöneticisi.
Alex de çocuğuyla birlikte kaçarak kurtulduğu halde psikolojik şiddet yaşadığı eve geri dönenlerden. Hem de çocukken yaşadığı travmaların farkında olmasına, çocuğunu benzer travmalardan korumak istemesine rağmen. Ama sığınma evleri bu durumu çok iyi bildiği için kapılarınıhiçbir zaman kadınların yüzüne kapatmaz. Bir, iki, üç, beş defa geri gelen kadınlar olur ve kadınlar her defasında orada mücadelelerine yardımcı olacak bir zırh daha edinirler. Ta ki kadınlar yeni bir yaşama hazır oluncaya, kendi ayakları üzerinde durabileceklerine inanıncaya kadar devam eder bu.
Dizi,geçinmek için temizlikçi olarak çalışmaya başlayanve kızıyla birlikte bir yaşam kurmaya çalışan Alex’in yaşadığı zorluklarla gelişiyor. Üstelik bu zorluklar da tüm ülkelerde şiddet gören kadınların karşılaştığı zorluklardan farklı değil. Sosyal yardım kurumlarına başvuran şiddet gören kadınları bunaltan kurallar, hukuk sistemindeki engeller, şiddet gören kadınların ev ve iş bulmakta, çocuklarına yuva veya okul bulmakta karşılaştığı güçlükler, yardıma hazırmışçasına el uzatan başka erkeklerin beklentileri, kadının kendi bedensel arzuları gibi.
Alex yazmayı seven bir kadın. Onun kurtuluşu yazarlığı.
Birçok kadın yaşadıklarını anlatmadığı gibi yazmıyor da. Halbuki gördüğü şiddeti, korkularını, yaşadıklarını tarih belirterek notlar halinde bile yazabilse, bu mahkeme karşısında tam da ihtiyacı olan belge olabilir. Benim önerimle yazmaya başlayan ve o minicik not defterini naylona sarıp saksının içine gömenleri, duvardaki aynanın arkasına saklayanları bilirim. Yaşadıkları korkuların, çektikleri acıların ve geçtikleri dar boğazın tanığıyım.
Dizi, kadın sığınma evindeki bir grup terapisinin ardından bitiyor. Defter ve kalem dağıtılan kadınlardan şimdiye kadar yaşadıkları en mutlu günü veya yaşamak istedikleri, düşledikleri en mutlu günü yazmaları “ev ödevi” olarak isteniyor. Tabii isterlerse de grupla paylaşmaları. Diziyi izleyin.
Bu yazıyı okuyan ve ilişkisinde şiddet gören ancak bunu kimseyle paylaşamayan sizler de yaşadığınız en mutlu gününüzü ve yaşamak istediğiniz, düşlediğiniz en mutlu gününüzü yazar mısınız?