Bir babayiğit aranıyor
Ekonomimiz o kadar sağlıklı, Türk reel sektörünün durumu o denli güçlü ve kredibilitesi o kadar yüksek ki… Dünya bizi kıskanıyor, biz dünyaya kafa (!) tutuyoruz. İktidarın icraatları bizzat Başbakan tarafından ekranlarda anlatılıyor.
Her ne kadar karşısına doğru düzgün soru soracak bir babayiğit konulamasa da, Başbakan kendi çalıp kendi oynasa da, propagandasını yapıyor mu, yapıyor. Yersen…
Peki ama madem bu kadar her şey yolunda, reel sektör yeri göğü inletip, lego oyunu haline getirdiği inşaat sektörüyle övünüyor, dünyanın her yerine TOKİ aracılığıyla beton dikmeye niyetleniyor da, niçin her yenilik için iktidar babayiğit arıyor?
Türkiye kendi otomobilini üretecek. Adres belli: Babayiğit… Türkiye kendi uçak ve uydusunu yapacak. Adres belli: Babayiğit… Her türlü tartışma yapılabilecek şekilde el konulan, ulaştırmadan askeri araca kadar geniş bir pazara sahip olan yerli üretim BMC’ye 1 milyar dolar gerekiyor. Adres belli: Yok mu bir babayiğit?
Ne hikmetse zamanında birkaç milyar dolar için at pazarlığına girenlerin yönettiği iddia edilen ülkede, bütün işlerin yolunda olmasına karşılık hiçbir konuda bir babayiğit bulunamıyor.
Pazar araştırmasından bilimsel fizibiliteye kadar hiçbir şey yapılmadan babayiğit aranan bu alanlarda olacağı da şimdiden söyleyeyim: İçte bulamadık, biz de dışarıdan üretici ararız. Yani bunun anlamı ‘ya imtiyaz dağıtırız ya da var olanı satarız’dır.
O zaman moda bu ya, biz de uyalım.
Öncelikle milli iradenin temsilcisi olduğunu söyleyen iktidar partisi milletvekilleri arasında Başbakan’a yaptığı yanlışları söyleyecek bir babayiğit aranıyor.
Türkiye’nin akrabalık bağları olan Suriyeliler ile savaşmak istemediği, bu konuda yapılan anketlerde AKP seçmeninin dahi buna karşı çıktığını gösterdiğini söyleyecek bir babayiğit aranıyor.
Kendi atadıkları bürokratlar içinde konuyu çok iyi bilenler olduğu bilinen bir nokta daha var. Türkiye’de sırasıyla dizilen barajların yüzde 90’ının görev yapmadığı, görülen suyun küvet mantığında yani, üretime katkısız olduğunu açıklayabilecek ya da tersini kanıtlayabilecek bir babayiğit aranıyor.
Yine AKP’nin içinden Mehmet Şimşek ile Zafer Çağlayan’a ‘sus’ diyecek, Babacan’ın söylediklerine Başbakan’ın kulak vermesi gerektiğini belirtecek, Türkiye’nin ekonomik olarak uçuruma ve iflasa sürüklendiğini ortaya koyabilecek bir babayiğit aranıyor.
Başbakan’a değil millet hesap verecek, partisine ve başına değil yaradana kulluk edecek AKP’li babayiğit aranıyor. Palalıya itiraz edecek, tahammülsüzlüğü müsebbibinin yüzüne vuracak, ‘hukuksuzluk var’ diye haykıracak bir babayiğit aranıyor.
Ne kadar imkansız değil mi? Tıpkı otomobil, uçak, uydu için üretimi yapmak için, işi sırtlanacak bir babayiğit yetmediği ve çıkmayacağı gibi… Aslında iktidarda millete yalan söylemekten vazgeçecek bir babayiğit de aranıyor da, Nazım Ekren, Nevzat Yalçıntaş gibi örnekler ortada dururken o da çıkar mı bilinmez.
Hepsi bir yana ibreyi medyaya döndürüp bitirelim. Artık kral çıplak diyenlere, içinden değil, dışından hak verecek gazeteci babayiğitler aranıyor. Güldüğünüzü görür gibiyim.
Evet bildiniz, bu yapıda çok zor. Gerçekten soru soracakların basın toplantılarına alınmadığı bir ülkede babayiğit çıkmaz. Peki gerçekten memleketini düşünen partililer ne olacak?
Onlar bırakın babayiğitliği, Başbakan’ın tabiri ile pısmama dersindeler. Teneffüse kadar bekleyin.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr